• Sonuç bulunamadı

1.4. POLİS

1.4.2. Polis Organizasyonunun Çözülmesi

Üçüncü yüzyılda imparatorluğun yaĢadığı politik istikrarsızlık ve ekonomik bunalım döneminde yükselen enflasyon paranın değerini düĢürmüĢ, fiyatların hızla yükselmesine neden olmuĢtur. Paranın değerinin giderek düĢmesi vergi ve çeĢitli ödemelerin yapılmasında ayni sistemin büyük ölçüde geniĢlemesine yol açmıĢtır.135 Devlet vergi gelirlerini parasal verginin değersizliğinden dolayı mal ve hizmet olarak talep etmek durumunda kalmıĢtır. Dolayısıyla devletin kriz koĢullarında vergi sistemi giderek etkisizleĢmiĢ, süreç içerisinde zayıflayan curia üyeleri sabitlenmiĢ vergi talebini karĢılayamaz duruma gelmiĢlerdir.136 Bu durum Erken imparatorluk döneminin kentsel organizasyonun çözülmesini beraberinde getirmiĢ ve antik kentin örgütlenmesinin özgül ritmini bozarak dönüĢümüne etki eden temel faktörlerden biri olmuĢtur.137 Yüzyılın sonunda Diokletianus’un devlet gelir kaynaklarının kontrolünü sağlamaya yönelik idari ve mali reformlar dizisi kentlerin imparatorluk yönetiminde özerk pozisyonlarının giderek azalmasına neden olarak antik kent açısından resmi daha karmaĢık hale getirmiĢtir. Kentler Diokletianus’un idari reorganizasyonu içerisinde praetorion prefect bölge valiliklerinin kontrolünde eyalet sisteminin bileĢeni haline getirilmiĢ ve curia sınıfı eyalet valilerinin doğrudan denetimine girmiĢtir.138 Bu dönemde merkezi hükümet vergilerin etkisizliğine önlem olarak capitatio-iugatio vergisini tanıtmıĢ, vergilerin tahsilinde merkezin denetimi altında curialesleri geleneksel sorumluluklarını yerine getirmeye zorlamıĢtır.139 Yeni sistemin karmaĢık bürokratik iĢleyiĢi ve yükseltilen vergi

135 Gregory, 2010, s. 32; Treadgold, 1997, s. 16.

136 Üçüncü yüzyıl krizi vergi ödemelerini eksiksiz yerine getirmek zorunda olan curia üyelerini ekonomik olarak zayıflatmıĢtır. Yerel elitlerin mali zayıflıkları onların geleneksel olarak yerine getirdikleri kamusal iĢlerin azalmasında belirgindir. Liebeschuetz Aphrodisyas kenti için, kriz öncesi üç yüz yıllık dönemde kamusal yapı faaliyetlerine iliĢkin kent yazıtlarının 1500 adet olduğunu ancak 250-550 yılları arasında sadece 250 yazıt mevcut olduğunu belirtir. Üçüncü yüzyıl sonundan itibaren idari yapının merkezileĢmesi kentlerde sürdürülen kamusal faaliyetlerin bu andan itibaren imparator ve devlet görevlileri tarafından gerçekleĢtirildiğine dair yazıtlar bulunur. Aphrodisyas’ta bir meclis adına dikilen son anıt 360 yıllarına aittir. Liebeschuetz aynı zamanda geç dönemde dikilen onursal yazıtların kamu belgesi nitelikleri taĢımadığını ve daha çok süsleme amaçlı dikilmiĢ olabileceğini belirtir. Bkz. Liebeschuetz, 1999, s. 4.

137 Haldon, 2007, s. 65; Croix, 2013, s. 535; Sodini, J. P. (2003). Archeology and Late Antique Social Structures. Theory and Practice in Late Antique Archeology. (Lavan, L. And Bowden, W. Ed.). Brill. 25-57. S. 28.

138 Haldon, 2007, s. 63; Haldon, 1997, s. 96; Grey, 2011, s. 182.

139 Yasal kaynaklar üçüncü yüzyıldan itibaren devletin kent belediyelerine olan baskısının giderek arttığını gösterir. Bu dönemde yerel belediyelerin ekonomik varlıkları devletin kontrolüne alınmıĢtır.

Ġmparatorluk kent topraklarının denetlenmesi için merkezden memurlar tayin etmiĢ ve vergiler bunun üzerinden değerlendirilmiĢtir ancak curia sınıfının vergi gelirlerinin toplanmasındaki sorumluluklarının değiĢmesine izin verilmemiĢtir. Bkz. Grey, 2011, s. 183. Aksine vergi gelirlerindeki etkisizlik bu sınıfın

oranları altında curia sınıfı vergilerin eksiksiz toplanmasının yanı sıra harçların dağıtımının örgütlenmesi, vergi ürünlerinin taĢınması ve depolanması, yevmiyelerin ödenmesi ve hesaplarının tutulması ile ilgilenmek durumunda bırakılmıĢlardır.140 Süreç içerisinde sorumlulukları ve ekonomik durumları ağırlaĢan curialesler, devletin vergilerin toplanmasına iliĢkin baskısından kurtulmak için görevlerinden kaçmaya çalıĢmıĢlardır.141 Curia üyelerinin sistemden kopma eğilimi dördüncü yüzyılda I.

Konstantinus’un (324-337) onları kalıtsal olarak görevlerine bağlaması ile sonuçlanmıĢ,142 curialeslerin kentlerin dıĢına çıkmaları ve sorumluluklarını terk etmeleri yasaklanmıĢtır.143

Dördüncü yüzyılda kent topraklarının üçte ikisi rei privata tarafından haczedilmiĢ, kentler belediyeye ait vectigalia puplica gelirlerinde kontrollerini kaybetmiĢlerdir.144 Belediye topraklarını kiralama yetkileri ve buradan elde ettikleri rantlar kısıtlanmıĢtır.

Toprağın ve mali sistemin denetlenmesi için kent vergileri yapılandırılmıĢ ve merkezden atanan curator ya da pater civitatis gibi memurlar aracılığıyla merkezi iktidar kent gelirlerinin kontrolünü sağlamaya çalıĢmıĢtır.145 Bunun sonucunda kentsel meclisler dördüncü yüzyıldan itibaren giderek fonksiyonlarını kaybetmiĢlerdir ve belediye elitlerinin üstlendikleri imar faaliyetleri imparatorluğun bölgesel yöneticileri üzerindeki vergi talebi baskının arttırılması yoluyla kontrol altına alınmaya çalıĢılmıĢtır. Bkz. Croix, 2013, s. 595.

140 Liebeschuetz, 1999, s. 6.

141 Cameron, 2001, s. 91.

142 Cameron, 2001, s. 168.

143 Sistemin ekonomik devamlılığının sağlanması için geç Roma döneminde hükümetin bazı meslek gruplarını kalıtsal olarak mesleklerine bağlanması geç dönem imparatorlarının kriz yönetme konusunda modus operantisi olarak görünür. Bu gruplar içinde curia ya da decurion sınıfının mesleğine bağlanması Codex Theodosian’da belirtilmiĢ ve onların 18 yaĢına gelen çocuklarının zorunlu belediye hizmetlerine katılması yasalaĢtırılarak hizmette kalıtsallık yolu ile süreklilik oluĢturulmaya çalıĢılmıĢtır. Bkz.

Theodosian Code, s. 342, 12. 1. 1.- s. 343, 12. 1. 7.

144 I. Konstantinus yerel yönetimlerin gelir kaynaklarını oluĢturan toprakları kamulaĢtırmıĢ ve bu politika vergi ödemelerinin toplanması ve tamamlanmasından sorumlu curialeslerin durumunu olumsuz olarak etkilemiĢtir. Kent topraklarının kamulaĢtırılması nedeniyle kentler devlet gelirlerindeki aracılık rollerini kaybetmiĢlerdir. Croix, 2013, s. 620; Haldon, 1997, s. 96; Cameron, 2001, s. 99. Merkezi devletin talepleri ve kent giderleri arasında sıkıĢan curialesler sorumluluklarından kaçmaya çalıĢmıĢ ya da daha varsıl olanları senatoya veya kiliseye girerek hükümetin yüklediği sorumluluktan kurtulmayı denemiĢlerdir. Bkz. Gregory, 2010, s. 99; Cameron, 2001, s. 166. Bu durumun yerelde rahatsızlık nedeni olması dolayısıyla imparator Julianus (361-363) kent topraklarının kamulaĢtırılmasını durdurmuĢtur.

Valentinianus (364-375) ve Valens (375-378) I. Konstantinus’un kent topraklarını haczetme politikasına devam etmiĢler ve toprakların yönetimini yeniden rei privatanın sorumluluğuna vermiĢlerdir.

Ġmparatorlar aynı zamanda pagan tapınaklarına ait toprakları kamulaĢtırmıĢlardır. Diğer yandan kent konsillerinin toprakları olmadan ekonomik varlıklarını sürdüremediklerine dair protestoları nedeniyle topraklarının üçte biri kentlere geri verilmiĢtir. Yanı sıra iki kardeĢ ardıl imparator, curialeslerin senatoya yeterli mülk ve ödeme karĢılığında girebilmelerine izin vermiĢ ancak I. Theodosius (378-395) döneminde curia üyelerinin senatoya girmelerine son verilmiĢtir.

145 Grey, 2011, s. 183; Maas, 2000, s. 21.

tarafından gerçekleĢtirilmiĢtir.146 Ġmparatorluk gelirlerinin toplanması ve kentlerin bakımını gelir kaynakları olmadan yürütmeye çalıĢan kent konsillerinin finansal zorlukları, süreç içerisinde kent yapılarının rutin bakımlarının yapılmasını önemli ölçüde zorlaĢtırmıĢtır.147 Diğer yandan imparatorluğun üçüncü yüzyılda baĢlayan sınırlarındaki savaĢ durumu148 için kent savunmasının güçlendirilmesine yönelik sur faaliyetleri curia sınıfının sorumluluğuna verilmiĢtir. Daha zengin kaynaklara yanı sıra coğrafi avantajlara sahip olan kentler ticaret üzerindeki vergiler ve görevlerden zenginlik biriktirmeye devam etmiĢlerdir. Özellikle Aleksandria (Ġskenderiye), Antiokhia (Antakya), Sardis (Sard) ya da Efesos (Efes) gibi zengin kentlerde gemiciliğe yatırım yapmıĢ zengin tüccar ve toprak sahipleri imparatorluk genelinde kentsel dönüĢüme rağmen kazanç elde etmiĢler ve buralarda belirli ölçülerde antik kent otonomisi uzun ömürlü olmuĢ görünmektedir.149 Sonuç olarak imparatorluk kentlerinin yasal durumları süreç içerisinde homojenleĢmiĢ,150 imparatorluk yönetiminde siyasi ve ekonomik fonksiyonları giderek azalmıĢtır.151

146 Askeri harcamaların artmasıyla birlikte kentlerde yeni yapıların inĢa edilmesi ve mevcut yapıların bakımının yapılması büyük ölçüde azalmıĢtır. Bkz. Liebeschuetz, 1999, s. 6.

147 Haldon, 1997, s. 96; Cameron, 2001, 166; Liebeschuetz, 1999, s. 6

148 Üçüncü yüzyıl boyunca imparatorluk sınırlarında Gothlar ve 226 yılında doğuda Persler istila hareketlerine baĢlamıĢtır. Saldırılar Pamfilya ve Kapadokya içlerine kadar nüfuz etmiĢ ve özellikle Satala (Sadak, GümüĢhane), Kayseri, Komana (ġar, Adana), Sivas, Trabzon, Pergamon (Bergama), Nikomedia (Ġzmit), Nikea (Ġznik), Prusa (Bursa) ve Apamea (Dinar, Afyonkarahisar) yanı sıra Suriye ve Roma korumasındaki Ermenistan kentleri iĢgal edilip yağmalanmıĢtır. Geç antik dönem boyunca devam eden saldırılar antik kentlerin giderek kırsallaĢmasına neden olmuĢtur. Bkz. Treadgold, 1997, s. 7; Haldon, 1997, s. 102.

149 Haldon, 1997, s. 98.

150 Erken imparatorluk dönemi sisteminde kentlerin siyasi ve ekonomik statülerinde çok sayıda farklılık bulunur. Bunlar devletin vergilendirmesinde vergiden muaf olan kentler ve vergiye bağlanmıĢ kentler, arazisi olan kentler ve arazisi olmayan kentler, kent merkezleri ve kırsal hinterlandları arasında pek çok eĢitsizlik üretmiĢtir. Erken imparatorluk arazi ve baĢ vergisi olan tributum capitatis Roma vatandaĢlarının muaf olduğu ancak eyalet kentlerinin ödemekle yükümlü olduğu bir vergi türüydü. Aynı biçimde imparatorluk vergisinden muafiyet civitas foederate veya civitas liberae et immunes statüsü ile baĢka kentlere bağıĢlanmıĢtır. Üçüncü yüzyıl sonunda yapılan reformlar kentlerin politik ve ekonomik statülerindeki farklılıkları eĢitlemiĢtir. Bkz. Corbier, 2000, s. 216-229.

151 Haldon, 1997, s. 96; Cameron, 2001, s. 162; Grey, 2011, s. 182.