• Sonuç bulunamadı

4. ARAŞTIRMA

4.3. Gündelik Kültür Olarak Grafiti

4.3.1. Oyun ve Uzam Bağlamında Grafiti

Şehrin alanlarının inşa edilmesi ve kullanımlarına üç önemli aktör damgasını vurur; tasarlayanlar, üretenler ve yeniden üretenler. Fiziksel alanı tasarlayanlar mimarlar, şehir plancılar, bilim insanları, teknokratlar, sosyal mühendisler yani uzmanlardır. Var olan üretim biçimi aracılığıyla bu alanlar üretilir ve şehirde var olan otoriteler, strateji sahipleri ve güç odakları koydukları kurallarla alanların kullanımını belirlerler. Şehirdeki alanlarda söz sahibi olan otoriteler; merkezi ve yerel yönetimler gibi kamu alanlarında söz sahibi olanlarla özel mülkiyet sahipleridir.

Grafiti yazarları tasarlanmış, üretilmiş, kullanımı belirlenmiş bu alanları kendi algıları ve anlamlarını katarak kendi kullanım biçimlerini oluşturarak yeniden üretirler. Otoritelerinkinden daha farklı bir uzamsal pratik oluştururlar. Bu uzamsal pratik de tıpkı diğerlerininki gibi fiziksel alan üzerinde uzanır ama sadece kendine özgü yaratılmış imgesel ve sembolik anlamlarını taşır. Bu şekilde yeniden üreterek, yazarlar, otorite ve strateji sahiplerinin alanlarında kendilerine ait alanlar içeren bir uzam yaratmaktadırlar.

Yazarlar, onların alanlarında kaçak faaliyet gösterdikleri için otoriteyle karşı karşıya gelmektedirler. Bugün Türkiye’de her ne kadar grafiti yapmak kanunen suç olmasa da kamu malına ve özel mülkiyete zarar vermek kanuni olarak suçtur ve cezası vardır. Bu durumda grafiti yapanlar koyulan kurallara karşı kendi taktiklerini geliştirecek ve gecenin karanlığında, gizlice grafiti yaparak otoriteye ait olan alandan çalarak kendilerine alan yaratmaya çalışacaklardır. Kaçak avlanacaklar ve tüm kurallardan kurtularak özgür bir alan yaratacaklardır.

Sokaklar yazarlar için bu anlamda en önemli mekânlardır. Sokak onlar için bir özgürlük alanı, adrenalin duygusuyla ruhlarını besledikleri bir alan ve de işlerini

sergiledikleri ünlerine ün kattıkları mekânlardır. Sokaklar, grafiti yazarlarının, deyim yerindeyse ikinci varoluşlarını gerçekleştirdikleri alanlardır.

ZORO: Sanatçıların sergisi oluyor ya, dört duvar arasında… Biz o dört duvarda değiliz. Biz sokaktayız. Tuvalimiz duvarlar, galerimiz sokak. Bizim çalışmalarımızı sadece dört duvar arasındakiler değil, amca da görüyor, küçük kız da görüyor, işi yapan da görüyor, vatandaş da görüyor, halk için yapıyoruz. Sevseler de sevmeseler de yapıyoruz.

BASE: Şimdi ben sokağa bir grafiti yaparım, siz görürsünüz bir arkadaşınıza anlatırsınız, sonra onlar başka arkadaşına anlatır, yayılır. Ama kağıda yaptığın zaman kimse görmez, defterlerin arasında kaybolur gider.

WASE: Sokak oyun bahçesidir. Bütün şehirde oynayabilirsin, ama oynamasını bileceksin, taş ve sopayla değil, boyalarla oynayacaksın!

Yazarlar bu şekilde sokaktaki mekânları, duvarları yeniden üretirler ve ona farklı bir anlam yüklerler. Sokaktaki her boş yazılabilir alan yazarlar için tuvaldir.

Sokaklar onlar için artık hepimizin içinden geçip yürüdüğü sıradan yollar değil kendi oyunlarını özgürce oynadıkları, grafitilerini sergiledikleri alanlar olmuştur. Bu bağlamda yaratıcı bir şekilde sokakta kendi uzamlarına yer açmışlar, kuralları koyanın oyununu bozmuşlardır.

PHYE: Belli bir süre sokaklardan ayrılınca… o ruhu kaybediyosun. Onu besleyen bişey yani. İnanın grafiti için sokağın anlamı çok yani ben asla kapalı bir mekandaki bir grafitiyi, ne bileyim… Alışveriş mağazası da boyuyorum, ne bileyim yeri geliyor işte bir mağazanın cafesini de boyuyoruz, okul boyuyoruz ama hiç birisi sokaktaki o hazzı, yani o sokaktaki duyguyu vermiyor. Benim için grafiti ne kadar getto ya da varoşun içinde olursa o kadar güzel geliyor, çünkü onun yeri orası yani onun için orada doğmuş orda çıkmış. Ben bir resim çektiğim zaman lüks

binalarla dolu olmasını istemiyorum yani, hani ne bileyim mahallede olması bile benim hoşuma gitmiyor, onun yeri yıkık binalar ne bileyim dar sokakta insanların bulunduğu yerler.

Yazarlar sokakları kendi sahneleri, arenaları olarak görürken, grafitiyi anlamlandırmaları ve konumlandırmaları da sokak bağlamında olmaktadır. Her ne kadar parayla grafiti işleri de yapıyor olsalar da sokakta yapmanın verdiği o haz duygusundan vazgeçememektedirler.

ARE: bu iş sokakta doğdu, ölecekse sokakta ölsün. Sokakta kalmalı.

Para karşılığı grafiti yapmayan, illegal yapan yazar da para karşılığı yapanlar da sokaklar konusunda ortak noktada buluşmaktadırlar. Her ne kadar sokağın vazgeçilmezliği pek çoğunda ortak duygu olsa da yazarlar grafitilerin sokaklardan sanat galerilerine taşınması konusunda farklı düşüncelere sahiptirler. Bu farklılıklar grafitiyi sanat olarak algılayıp algılamama, daha doğrusu sanat anlayışının tam olarak ne olduğu konusunda ortak bir düşünceye sahip olmama, var olan kurumsallaşmış sanat kültürüne duyulan tepkiden kaynaklanmaktadır. Kimi yazarlar sanatçılarla ortak işler yaparken kimileri sanat alanındaki otoritelerle de bir çatışma halini benimsemişlerdir.

WASE: Grafiti başlı başına en büyük, en sanatsal kültür yani.. sokak kültürü... resmi sevmen gerekiyor. Resimi sevmek, sanatı sevmek gerekiyo , grafitiye başlamak için bence. Ben sanatçılara karşıyım. Türkiye'de yaşayan sanatçıların çoğuna karşıyım. Alkışlayın beni, poh pohlayın beni, bunun için yaşıyorlar, ben mükemmelim, ben sergi açıyorum, ben paramı kazanırım, ama kimse kolay para kazanamıyor. Ben bu tarz şeylere karşıyım. Adam hiç bir sanatı yapamasın, ama adam bir sergi açtığı zaman, iki tane zengin arkadaşı varsa, iki tane ünlü insan da geliyor sonra bu sanatçıyım diye geziyor. Sanatçıyım diyen bu tarz insan Türkiye'de çok. Dadaistim diyebilirim, Dadaizmle besleniyorum, sürreal bir dünyam var, birçok olguya

karşıyım. İnsanların kendi ortamlarında bir sanat camiası kurmuşlar, herkesi buna yönlendiriyorlar. İyi ki o ortamın içinde değilim diye kendimi motive ediyorum.

HURE: Görecelidir sanat… Çiçek de sanat, kül tablası da bir sanat bana göre… grafiti de bir sanat. Benim için sanat, başkasının düşüncesi önemli değil. Sanat kavramım şöyle; ilk önce kendi düşüncem önemli, daha sonra insanların. Biz niye tedirginiz sanat konusunda, şöyle deyim, diğer sanatçılarla, heykeltıraş ve ya ressam… Onların düşünceleriyle bizim düşüncelerimiz farklı. Biz genelikle sokağı düşündüğümüz için… Onların bir basit kavramları, olara göre gelişmiş, biz öyle olmak istemiyoruz. Yani ööle pipolu bir adamın benim işimin karşısına geçip aa şurda şu duyguyu vermiş demesi benim hoşuma gitmez. O kadar basit olmamalı.

Yazarlar grafitiyi sanat olarak görmektedirler, bununla ilgili bir dertleri yoktur ama sanatın belirli bir kesimin elinde olmasına karşı tepki duymaktadırlar. Bu nedenle bazı yazarlar grafitlerin sanat galerilerinde yer almalarına pek sıcak bakmamaktadırlar. Bazı yazarlar da plastik sanatlarla uğraşan sanatçılarla bir araya gelerek ortak işler yapmaktadırlar. Bu yazarlar diğer sokak sanatçıları; stencil (şablon) yapanlar, sticker (çıkartma), sokak işaretleri, sokak enstalasyonları, sokak ressamları ile iletişim halindedirler. Örneğin TURBO grubundaki bir yazar ve iki sanatçıyla ortak çalışmasını 9. İstanbul Bienalinde sergilemiştir.

TURBO: 2005’te yaptığım işle Bienale katıldım. İlk sergi işim oydu.

İstanbul’da Rest- festte yaptığım işler gösterildi, sonra İtalya’da gösterildi.

Yazarlar sanat alanında olduğu gibi şehrin diğer alanlarındaki otoriteyle ilişkilerinde de kimi zaman çatışmacı, kimi zaman da uzlaşmacı roller benimsemektedirler. Kimi zaman illegal yapılan grafiti nedeniyle polis tarafından yakalanırken kimi zaman da resmi kurumlarla örneğin belediyelerle işbirliği yaparak

bazı organizasyonlarla legal duvarlarda grafitilerini sergilemektedirler. Belediyeden alınan izinli duvarlar yanında bir diğer önemli olay, 2006 ve 2008 yıllarında düzenlenen ve 2010’da yapılması planlanan “Meeting All Stars” grafiti festivalleridir.

Bu festivaller tüm Türkiye’den grafiti yazarlarının katılım sağladığı buluşma alanıdır.

2008’de gözlemlendiği kadarıyla festivaller sadece grafiti değil hip hop kültürünün diğer unsurlarını da içermektedir.

Yazarların diğer buluşma alanları eskisi kadar işlek olmasa da İstiklal Caddesi’nde bulunan Atlas Pasajı’dır. Atlas Pasajı’nın arkasındaki otopark, yazarlar tarafından grafitilerle donatılmıştır. İlk görüşülen yazar, araştırmacıyı bu pasajdaki çay ocağına götürmüş ve burasının yazarlar için önemli bir writer corner (yazar buluşma köşesi) olduğunu ifade etmiştir.

HURE: Atlas Pasajı… Her hafta sonu ordayız. Ben mahallemde oturmam orda otururum. Onun dışında Atlas Pasajı'nın çok güzel hatıraları vardır.

2002–2003 yılında orayı illegal boyayanlar, resimleriyle gelirlerdi “aaa bak biz bunu yaptık” diye. Arkadaşına derdin “oğlum bak, çocuklar yapmış, biz niye yapmıyoruz. Hadi biz de boyalarımızı toplayalım, gidelim boyayalım.

LEO: Mahallemiz gibi orası. Genellikle biz oradayız. Orada kafeleri boyuyoruz. Bizim bir bakıma kanalımız. Oraya gelip de bunu kim yaptı diyen olursa, onun telefonu verirler ya da benim telefonumu verirler.

ASHE: Arkadaşlarla evlerimiz yakın olduğu için mahallede buluşuyoruz.

Eğer farklı bir yerde buluşacaksak direk Atlasta buluşuyoruz. Çünkü herkes orayı biliyor.

Taksim bölgesi ve İstiklal Caddesi Avrupa yakasındaki yazarlar için hem buluşma hem de boyama açısından önemli bir bölgedir. Bu bölgede yüzlerce grafiti, duvarlarda, kepenklerde, çöp kutularının üzerinde boyanabilecek her türlü boş zeminde sergilenmektedir. Bu tesadüfi bu durum değildir. Her gün yüzlerce insanın akın ettiği

bu bölge İstanbul’un yıllardan beri en kalabalık kültür, eğlence, iş, alışveriş merkezidir.

Yurt dışından ve şehir dışından gelenler için Taksim uğrak yeridir. Her kesimden insanın yer aldığı bu kadar geniş bir kitle gizli meşhurların eserlerini sergilemeleri için kaçınılmaz bir fırsat olmuştur ve olmaya da devam etmektedir.

Boya ve hip hop malzemeleri satılan grafiti dükkânları yine yazarların bir araya geldiği, ustaların yeni başlayanlarla bilgilerini paylaştığı mekânlar olarak ön plana çıkmaktadır. Bunun dışında eskisi kadar yazarların bir araya geldiği belirli mekânlar bulunmazken şehirdeki tüm duvarlar, boyamaya gidildiğinde yazarların buluşma mekânlarıdır.

ÖMERİA: Genelde boyamalarda bir araya geliyoruz, tabi hani grafiti yapıyoruz, bir Cumartesi Pazarımızı kapalı bir yerde oturup boşa geçirmek saçma yani, herkes grafiti yapıyorsa niye kapalı yerde oturalım ki, gidiyoruz duvarın başında yemeğimizi de yiyoruz, içeceğimizi de içiyoruz muhabbetimizi de yapıyoruz o yüzden duvarlarda buluşmak herkes için daha iyi oluyor.

İnternetin yarattığı sanal ortamda buluşma imkânı yazarların buluşma yeri olarak interneti seçmelerine yol açmıştır. Bu nedenle Atlas Pasajı gibi fiziksel mekânların eski yoğunluğu kalmamıştır ama yazarların ifade ettiğine göre halen devam etmektedir.

KEOS: Evet internet çok yaygın değilken buluşuluyordu. Belirli ortamlar vardı. Bakırköy Carousel önü vardı mesela. Break dans yapan arkadaşlar gelirdi, rapçiler, grafiticiler, güzeldi. Ama internet teknoloji geliştikçe arkadaşlar chat yapmayı daha çok tercih ediyor. Çünkü evlerinde rahat masraf yapmadan konuşma imkânı bulabiliyorlar.

Yazarlar grafiti yapacakları alanları, özellikle kompozisyon yapıyorlarsa, öncesinde bu buluşma alanlarında belirlemektedirler. Yazılabilir, boyanabilir her alan

yazarlar için zemin oluşturmaktadır. Sadece yeni özel mülkiyetler, dini ve tarihi yapılar konusunda bazı yazarlar hassasiyet göstermektedirler.

ÖMERİA: Mesela biri yeni bir dükkânına kepenk yaptırmışsa aa ne güzel kepenk dendi mi yok oğlum oraya yapılmaz tertemiz o gel beş dakka ötede eskisine yapalım muhabbeti oluyor. Bu biraz dediğim gibi zarar vermeme düşünülüyo. Biraz minimuma indirme çabası insanlarda var. Özel mala zarar vermeme kaygısı da var. Hani mesela dükkân vardır yanında da trafo vardır o trafo 20 kere boyanır ama dükkâna dokunulmaz. O düşünce çoğu insanda var.

REZ: Ben mesela dini yerlere yazı yazmam, iş yapmam. O bir saygıdır.

Tarihi esere yazmam mesela. Sizi tahrik eden her yere yazılır sokakta. Bu trenler konusunda yazık adamlara diyorum ama ben bulsam yazarım trene yani. Kalemler hep yanımda durur benim hep yazarım.

CYPE: Tarihi eserler, sanat eseri olduğu için , hani tablonun üzerine başka bir resim çizmek gibi , eserin üzerine başka bir eser yapmak olduğu için bana boş geliyor: onun dışında da uygun mekan şeye göre belirlenir , yüzey güzelse, lokasyon itibari ile görünen bir yerde ise uygundur.

Böylesi bir takım hassasiyetler dışında grafiti yazarları şehrin her alanına, duvarlara, trenlere, tren geçitlerine, trafolara, tünellere, metruk binalara grafitilerini yaparak onlara inşa edildikleri bağlamdaki anlamlarından farklı anlamlar yükleyerek ve en önemlisi de kendilerine bu şekilde yer açarak tüm şehirde kendi oyunlarını kurarak, stratejileri belirleyenlerin oyunlarını kendi taktikleriyle bozmaktadırlar.