• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3 BULGULAR

3.2. Annelerin dilin desteklenmesinde faydalı olduğunu düşündüğü stratejiler ve uygulamalar

3.2.1. Çocuğun ilgisini çeken konuları/etkinlikleri kullanma

3.2.1.2. Oyun oynama

Annelerin ifade ettiği “Çocuğun ilgisini çeken konuları/etkinlikleri kullanma” temasına ilişkin ifadelerin yarısına yakını “oyun oynama” alt temasında yer almıştır. Annelerin bu temaya uygun olduğu düşünülen 63 ifadesinin 30’u oyun oynama alt teması ile ilişkilidir. Anneler dil konuşma becerilerini desteklemenin oyun ortamında daha etkili olduğunu, çocuklarının oyun gibi sevdikleri etkinliklerde öğrenmeye daha açık olduklarını ifade etmişlerdir.

Annelerin ifadelerinin % 14’ü oyun oynamanın dili desteklemede etkili olduğunu belirten ifadelerden oluşmaktadır. Gelişimsel yetersizliği olan çocuklarının oyun oynayarak çevreyi tanıdığını, oyun yoluyla öğrendiklerini ve oyun sırasında ifade etme çabalarının daha fazla olduğunu belirtmişlerdir.

“En etkili olduğu çalışmalar oyunla öğrettiklerim. Çünkü oyun oynarken severek yaptığı için o zaman daha kolay öğrendiğini düşünüyorum.

Çünkü oyunu seviyor dikkatini daha çok veriyor, daha çok eğleniyor çünkü yani hiç hoşlanmadığımız bir şeyi de bize öğretmeye çalışsalar dikkatimizi vermeyiz. Yani oyunla daha kolay öğreniyor.”(A, 785-789) Araştırmaya katılan annelerin ifadelerinin %29,4’ü çocuklarının eğlenerek öğrendiğine, çocuklarının eğlenerek dikkatlerini daha rahat topladığını ve sürdürdüğünü ayrıca çocuklarının keyif aldıkları bu etkinliklerde daha fazla ifade etme gereksinimi içerisine girdiklerini belirtmişlerdir. Annelerden bazıları bunu aldıkları eğitim sonrasında fark ettiklerini belirtmişlerdir. “Onun işte onun hoşlandığı ilgisini çeken konularla ona yaklaşmaya çalışmamız gerektiğini öğrendik.”(A, 521-522). Bazı anneler, dil ve konuşma becerilerini desteklemek için çocuklarının ilgilerine yönelik oyunları kullandıklarını söylemişlerdir, “hıhı sever sevdiği için bizde sevdiğini daha çok oynuyoruz veya araba sürmesini sever böyle yapbozlar var tahtadan sizde biliyorsunuzdur. Yerleştirmesini onları yerleştirmesini sever böyle üçgenli daireli yuvarlak şekiller var onları yerlerine.” (I, 415-416). Anneler bazen çocuklarının ilgisini çeken oyunları kendileri kurarken bazen de çocuklarının kurdukları oyuna katılarak oyunu bir öğretim yolu olarak kullanmaya çalıştıklarını ifade etmişlerdir. “Onlar daha aslında yetişkinlerden daha özgür daha hür yaşıyorlar. I çok güzel mesela

bazen I’ya kullandığım hiçbir şeyi öğretemiyorum. [hıhı] Ya işte I’da “a b işte bak bu telefon bak bu işte atıyorum [hıhı] bak bu kalem” dersem I öğrenmiyor. Ben kalemi iki günde oynayarak öğretiyorum I’ya oyun oynayarak öğreniyor I.” (N, 332-336) Çocuğun kurduğu oyuna katılımını ifade eden annelerden biri; “Yani o sürekli kendisi oyun kuruyor o yüzden onunla o şekilde iletişim kurmakta kolay oluyor. Onun oyununa dahil olmak kolay oluyor. Oyun kurmayı çok seviyor işte yani benim kurduğum oyuna da katılıyor özellikle kendi kurduğu oyuna da katıyor bizi. O anlamda da iletişimimiz iyi.” (A, 678-683) şeklinde belirtmiştir.

Araştırmaya katılan 14 anneden 4’ü, oyun için seçtikleri materyallerin de çocuklarının dil konuşma becerilerini destekleyecek nitelikte olmasına özen göstermektedirler. Bu duruma “Seçerken daha çok işimize yarayacak şeyler onun gelişimine faydalı olacak şeyler öğretecek şeyler. Mesela bir yapboz alırken hayvanlar mesela alıyorum, sayı sayacak şeyler alıyorum o tür yani, o tür şeyler.” (J, 254-256) ifadesi örnek olabilir.

Sadece bir anne tarafından oyuncakları gizleyerek çocuğunun ilgisini arttırdığı ifade edilmiştir. Anne, çocuğun daha önce isimlendirdiği bir oyuncağı bir süre göstermeyerek, materyalin özlenmesini sağladığını ve çocuğunun materyalle aradan bir süre geçtikten sonra aynı istekle oynadığını belirtmiştir.“Bir ara araba oynarken çok güzel şey işte hani kamyon, araba falan diyordu. Şimdi biz şey yapıyoruz, onu bütün çocuklarda yapmak lazım, arada bir kaldırıp, özletiyoruz, mesela oyun kartlarını babaannesine bırakmıştım özlesin diye küçük küçük kartlar, ne yapıyordu böyle saçıyordu, halının altına koyuyordu, götürüp çöpe atıyordu falan, ben onları babaanneye bıraktım, epey bir süre babaanne bize geldi biz taşındığımız için. O kartlar orda kaldı, orda o kartları tek tek, kamyon, gemi, ben hiç gemi dedirtemedim A’ya, tekerlek, traktör, uçak, uçağa uşak diyor. Helikopter, kayık, ne zaman öğrendin bunları.

Ben şaşırdım, gemi demesine falan çok şaşırdım. Onları tek tek, hayvanları da söylüyor, havhav, bilmem ne, tek tek, kedi, hepsini söylüyor. Ben gittim, bütün gün onu oynamış ve de, özlettirmek gerekiyor, bir de onu yapıyoruz. Oyuncak değişimi.” (K, 552-561).

Annelerin oyun oynamayla ilgili sıklıkla ifade ettikleri çocuklarının rahat oldukları zaman daha fazla iletişime açık oldukları, sözel ifadeleri daha sık kullanmaya çabaladıkları ya da kullandıkları, sevdikleri etkinlikte dikkat sürelerinin uzadığıdır.

Annelerin tümü çocuklarının ilgisini çeken oyuncaklar/etkinlikler sunulduğunda daha fazla konuşma çabası içine girdiğini ifade etmiştir. Başka bir durumda ve genellikle eğitim esnasında söylemedikleri ya da söylemek istemedikleri ifadeleri, mutlu oldukları oyun anlarında kendiliğinden söylediklerini ya da söylemeye çalıştıklarını belirtmişlerdir. “Kepçe, araba onları çok ıhıı. Evet, arabalar, hayvanlar onları çok seviyor. Iııı ne yapıyoruz işte eeee onlardan istediği zaman alıyoruz. Onları anlatırken kendi zaten konuşuyor, söylüyor hayvanları. Zaten çoğunu biliyor.” (D, 1203-1225) ifadesiyle anne çocuğunun sevdiği oyuncaklarla oynarken oyuncakları isimlendirdiğini ifade etmiştir. Benzer şekilde başka bir anne de

“Kendi haline bıraktığımızda oyun falan elinde oyuncakla oynadığında bazen çıkartıyor mesela hiç benim istediğim zaman söylemediği şeyi o an orda oyuncağını oynarken söylüyor.”(I, 165-167), ifadesiyle aynı durumu tanımlamıştır. Yine aynı şekilde “Arabalarla oynarken keyifli olduğu anda bütün kelimeleri çıkartıyor. Keyfi çok yerinde olunca benle iletişime geçiyor. Çok keyifsizken konuşmuyor.”(H, 182-184) ve “Daha çok parmak oyunu var parmak oyunları olsun el oyunları onları daha çok seviyor söylemeye de çalışıyor anlamsız olarak tabi” (I, 436-437) ifadeleri annelerin çocukların ilgi çekici etkinlik ve/veya oyuncaklarla ilgilenirken daha fazla konuşma çabası içine girdikleri düşüncesini destekleyen ifadelerdir.

Diğer annelerden farklı olarak bir anne çocuğunun sevdiği etkinliği oyun olarak değil, çizgi film izleme olarak belirtmiştir. Anne çizgi film izlerken çocuğunun ifadeleri tekrar ettiğini, çizgi filmde geçen bazı sözcükleri kullandığını dolayısıyla da çizgi film izlemenin dil konuşma becerilerini desteklediğini düşündüğünü belirtmiştir. “Oyun hikaye yani dediğim gibi bunlardan yola çıkıyoruz mesela haftada bir gün çizgi film izletiyorum ben oda tavşanlı bir çizgi film ve sayı sayıyor yirmiye kadar sayı sayıyor işte sebzeleri sayıyor meyveleri sayıyor arabaları sayıyor fareleri

sayıyor o çok etkiledi S’yi ve haftada bir kere değil de haftada iki kere izletmeye başladım çünkü” (H, 355-358)

3. 2.1.3. Kitap okuma

Kitap okuma “Çocuğun ilgisini çeken konuları/etkinlikleri kullanma”

temasındaki alt temalardan biridir ve anneler bu alt temaya uygun 24 ifade kullanmışlardır. Annelerin “Oyun oynama” etkinliğinden sonra çocuklarının öğrenmeye açık olduğu ve keyifle öğrendiğine inandığı etkinlik kitap okumadır. Anneler bu etkinliğin hem çok eğlenceli, hem çok faydalı olduğunu düşündüklerini ifade etmişlerdir. Sadece iki anne kitap için zaman bulamadıklarını ve çocuklarının ilgisini çekmediğini ifade etmiştir.

Araştırmaya katılan on dört anneden sadece ikisi kitap okuma etkinliğinin kendileri için verimli olmadığını, çocuklarının kitap okumaya karşı tepki gösterdiğini bildirmiş, diğer on iki anne ise bunun tam tersi olarak çocuklarının kitap okumaya zevkle katıldığını ve kitap okuma anının verimli ve dili destekler nitelikte geçtiğini ifade etmişlerdir.

Çocuklarının kitap okuma etkinliğine aktif olarak katıldığını ifade eden 12 anne, çocuklarının çoğu zaman kitabı annelerinin elinden alıp kendilerinin okumaya çalıştığını bildirmişlerdir. “Hikaye çok okumaya çalışıyorum çünkü inanılmaz kitaba bir şeyi var. Sürekli elinde kitap geziyor. Oku, alıyor eline çeviriyor çeviriyor geziyor geziyor saat on bir buçuk oluyor hala elinde kitap geziyor o yüzden mutlaka hikaye günlük mutlaka hikaye okumaya çalışıyorum ilgisini o çektiği için. Çizgi film bile izlerken anlatmaya çalışıyorum. Bak işte calliou bunu yapıyor, parka gitmiş, top oynuyor. İşte hayvanlar şunlar bunlar sürekli anlatmaya çalışıyoruz.” (J, 245-251) Benzer şekilde başka anneler aynı durumu “Eee hikaye okuduğum zaman hikayenin yarısından kendi eline alıp kendi okuyor”(H, 260) ve “Hikaye okumayı seviyoruz hikayenin yanında defteri yani o kitabı alıp kendi okuyor. (H, 265) ifadeleriyle anlatmışlardır.

Araştırmaya katılan anneler kitap seçiminde özellikle renkli, büyük resimli olmasına özen gösterdiklerini ifade etmişlerdir. Ayrıca bu kitapları okurken yazılı metne sadık kalmadıklarını, daha basit ifadelerle, resimlere

dikkat çekerek kendilerine göre okuma yaptıklarını belirtmişlerdir. “Bol resimli ve onun anlayabileceği netlikte ve güzellikte resimler seçiyorum.

Ve orda ki resmi hikayeleştiriyorum, anlatıyorum. Mesela orda ki anlatılana bağlı kalsanız isimler var mesela resimde bir sürü hayvan ismi var, dede var, anneanne var, çocuk var. Yani bir sürü isimle anlatırsam anlamayacağını düşünüp resimleri göstere göstere anlatıyorum.” (A, 764-769) Aynı şekilde anneler kitaplardaki resimleri de tanımlayarak yazılı metne sadık kalmadıklarını belirtmişlerdir. Bir annenin

“Tamam ya nasıl okuyorum mesela dediğim gibi yine kuşu tavşanı gösterdiğim zaman tavşanın dişleri var havuç yiyor bak kulakları uzun uzun ağzına bak diye hani hikayeyi aslında normal süreçte okumuyorum hikayeyi değiştirip okuyorum daha çok ilgisini çekiyor çünkü daha uzatıyorum yani hikayeyi” (H, 379-382) ifadesi buna örnek olarak gösterilebilir.

Anneler kitap okuduklarında çocuklarının kendilerini dinlemeyi çok sevdiğini, dolayısıyla bu sürecin çocuklarının dil gelişimi için çok destekleyici olduğuna inandıklarını ifade etmişlerdir. “Kitaplar alıyorum. Hikaye kitapları. Onları birlikte çok hoşlanıyor. Onun seviyesine göre olduğunda. Onları okuyoruz. Bişiler anlatıyorum. Benimle konuşmayı seviyor. Kucağıma yatırıyorum. Sana bişiler anlatayım mi senle konuşayım mı sever. Dinliyor o da beni kısa bi süre de olsa. (C, 551-558)”

Anneler kitapların çocuklara işitsel girdilerin yanı sıra görsel ipuçlarını da sağladığını belirtmişlerdir. “Kitap çalışmak çok önemli. Hem görerek, hem görsel olarak beynine yerleştirmek.”(E,758-759) ifadesinde olduğu gibi anneler kitapların görsel olarak da çocukların öğrenmesini olumlu yönde etkilediğini düşünüyorlar.

Kitap okurken metne sadık kalmayan anneler bunu çocuğun etkinliğe katılma süresini arttırmak amaçlı yaptıklarını ifade etmişlerdir. Örnek olarak

“İlk başta hani şey diye başlıyorum hep, normal orda yazanı okuyum, baktım ilgisi dağılmaya başlayınca aaa kuş buradan. İlk sayfayı normal şekilde yazan metinden okuyorum. Ondan sonra kısa kısa kuş uçmuş,

bak oğlum kuş nereye gitmiş, buraya gitmiş. Aaa kuş yere konmuş ve bu hikaye burada bitmiş. Yani…”(E, 724-730) ifadesi verilebilir.

Anneler çocuklarının kitap okuma etkinliğine tümüyle katıldıklarını, çocuklarının keyif aldığını ve hikayeye odaklandığını gördüklerini ifade etmişlerdir. Örneğin bir anne çocuğunun kitaptaki hikayeleri gerçekmiş gibi algıladığını şu sözlerle ifade etmiştir; “Yaşına uygun hikaye kitapları.

Mesela ben böyle bir seri kızıma almıştım. Kızımda kapağını bile açmamıştı. Yepyeni duruyordu dolapta. İlker için kullandım. Güzeldi.

Böyle. Iıı. Çocuğun. Her çocuğun yaşayabileceği, mesela alışverişte kaybolan bi çocuk. Ne yapmalı veya ııı, odanın duvarlarını boyamış bir çocuk. Annesiyle arasında gecenler. Bunu anlatıyor. Iıı. Anneannesi dedesi geliyor çocuğun eve. Bunların hepsi ayrı kitaplar içinde. Parça parça. Bu tarz şeyleri okuyoruz paylaşıyoruz. Evet, hatta öpüyor bile bu anneanne bu dede bu anne bu baba dediğimizde. Yani bu da çocuğun içine girdiğini gösteriyor çocuğun. Dondurma varsa yalamaya kalkıyor mesela Evet. Yani… Ben tabi. O benden bekliyor. Benden dinlemeyi seviyor ama ben onu şey yapıyorum. Olaya ben katıyorum. Ben katmazsam çok fazla değil. Yönlendirmek gerekiyor.”(C, 661-687)

Anneler dil gelişimindeki kitap okumanın yararlarını belirtirken genellikle ifade dil becerilerini belirtmekle beraber alıcı dile ilişkin çalışmalar yaptıklarını gösteren ifadeleri de bulunmaktadır. Örneğin bir anne kitaptaki resimler üzerinden çocuğuna sorular sorduğunu ve cevaplar beklediğini şu sözlerle aktarmıştır: “Kitap. Onu alacaksınız. Oturacaksınız. Okuyacaksınız.

Okumadan ziyade okumayı da şeyi seviyor aa burada bir kuş varmış hani kitaptaki hikayeyi okumaya çalışıyoruz ama mümkün değil. Kuş varmış. Oğlum kuşu gösterir misin bana. Uğur böceği varmış. Ağacı göster, yaprakları göster. İşte kuş ya ağaca konmuş bir de uğur böceği konmuş. Kuş büyükmüş, uğur böceği küçükmüş. Hani onlara da büyük küçük diye falan dikkat edip. O sayfa öyle bitiyor.”(E, 665-672)