• Sonuç bulunamadı

IV. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

3. ÖZEL HAYAT HAKLARI

3.1. Nikah

Sözlükte birleşmek, yakınlaşmak anlamındaki حكن künden türetilmiş bir isim olan حاكن kelimesi “birleştirme, bir araya getirme”; ıstılahta, “cinsel ilişki, evlilik”111 akdi şeklinde iki farklı manada kullanılmaktadır. İnsanlığın başlangıç devirlerinden beri kadın erkek ilişkilerinin meşru çerçevede yürütülmesinin kurallarının belirlendiği evlilik alanı İslam hukuku tarafından da düzenlemekte olup, islam toplumunun üyesi konumundaki zımmîlerin de bu nikah kuralları çerçevesinde yaşamalarının gerekli görüldüğü durumlar söz konusu olmasının yanında, bazı durumlarda farklılık ve ayrıcalıkları olduğu görülmektedir.

3.1.1. Zımmîlerin Nikahında Denklik

Müslümanlar arasında, evliliğin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için eşler arası denklik (kefaet) önem arz etmektedir112 . Bu kural zımmîlerin aralarında gerçekleştirilen evliliklerde, velilerin denklik olmadığından şikayet etmiş olsalar bile, dikkate alınmamaktadır. Bütün zımmîler Allah’a şirk koşma açısından eşit olduğundan, İslam hukuku açısından soy eksikliğinin ve dolayısıyla denklik bulunmamasının her hangi bir önemi yoktur113. Şirk açısından eşit olduklarından diğer eşitsizlikler İslam hukuku açısından fazla dikkate alınmadığını söyleyebiliriz. Ancak, evlilik akdi yapmış olan zımmî kadınla, zımmî erkek arasında denklik bakımından çok büyük farklar

110Serahsî, Mebsût, V, 38.

111 Cürcani, Ali b. Muhammed es-Seyyid, Mu’cemu’t-Ta’rifat, Thk: Muhammed Sıddık Minşavi, Darü’l-Fazıle, Kahire, Ts. , 206.

112 Sözlükte, eşitlik, denklik anlamına gelen ةءافك kelimesi evlenecek eşler arasında belliği hususlarda denkliğin bulunmasını ifade eder. Eşler arasındaki sosyal statüyü ve maddi imkanlar genelde kızın ailesi tarafından rahatsızlığa sebep olabilmektedir. Bu da eşlerin huzurlu bir aile hayatı yaşamalarına mani olabilmektedir. Bkz. Mavsılı, İhtiyar, III, 98-99.

113Şeybânî, Asl, X, 218; Serahsî, Mebsût, V, 44.

27 bulunması durumunda, hâkim fitne çıkmasından endişe ettiği zaman, bunu önlemek maksadıyla tefrike hükmedebilir114.

Kefaette dini inanışın en başata geldiği, eğer dini inanış açısından bozukluk olduğu görüldüğünde diğer denklik kriterlerine yer verilmediğini söyleyebiliriz.

Zımmîler inanç açısından hepsi eşit değerlendirildiğinden diğer eksikler dikkate alınmamaktadır. Ancak yinede eşler arasındaki fark çok fazla olursa bu tür durumlara İslam toplumunun yetkili mercileri müdahale edebilmektedir. Müdahale edilmesinin sebebi ise toplumda oluşabilecek kargaşaların önüne geçebilmek içindir.

3.1.2. Tanıksız Nikahın Hükmü

İslam hukuku kurallarına göre nikah akdinin en az iki adil erkek şahit yada bir erkek iki kadın şahit huzurunda akdedilmesi gerekmektedir115. Zımmîler, kendi aralarında şahitsiz nikah akdi yapacak olsalar, bu akid İslam toplumu yöneticileri tarafından geçerli kabul edilir116. Şahitsiz olarak akdedilmiş zımmînin nikahı ihtida ettiğinde de aynıyla devam ettiği kabul edilmektedir117. Ebu Hanife, zımmîlerin kendi aralarında akdettikleri şahitsiz nikahı kabul etmekte, hatta eşlerden biri hakime, aralarında hüküm vermesi için başvurmasına rağmen, diğerinin buna rıza göstermemesi durumunda, her ikisi de hakimin hükmüne razı olmadıkça hakimin hüküm vermekten kaçınabileceğini söylemektedir118.

Ebu Yusuf ve Muhammed ise, tanıksız olarak akdedilen nikahta, eşlerden birinin yöneticiye başvurması durumunda aralarının ayrılacağına (tefrik) hükmetmektedirler119. Hanefilerden Züfer şöyle demiştir: Zımmîlerin, tanıksız olarak kıymış oldukları nikahlara müdahale edilmez, fakat Müslüman olurlarsa veya mahkemeye hüküm için başvururlarsa hâkim aralarını ayırır120. Züfer, bu görüşünü şu ayetle delillendirmektedir.

و اللهزنأ امب مهنيب مكحا نأو

عبتت

مهءاوهأ “Aralarında Allah’ın indirdikleriyle hükmet, onların heveslerine uyma”121.

114Şeybânî, Asl, X, 218; Serahsî, Mebsût, V, 44.

115 Bakara, 2/282.

116Şeybânî, Asl, X, 215; Mervezi, Ebu’l-Fazl Muhammed b. Muhammed b. Ahmed el-Hakim Şehid, Kafî, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Süleymaniye Kütüphanesi, I, 61;Serahsî, Mebsût, V, 38.

117Serahsî, Mebsût, V, 38.

118 Şeybânî, Asl, X. 215; Mervezi, Kafi, I, 61;

119Şeybânî, Asl, X, 215- 216.

120 Serahsi, Mebsut, V, 38.

121 5, Maide, 49.

28 Zımmîler, İslam toplumunun yönetimiyle yapmış oldukları akitle, İslam devletinin vatandaşı olmuşlardır. Muamelata dair hükümlerde İslam hukukuna uymayı kabul etmişlerdir. Bundan dolayı bizim hakkımızda geçerli olan hükümler zımmîler içinde geçerlidir. Ancak biz onların şahitsiz nikah kıymalarına yapmış olduğumuz zimmet antlaşmasından dolayı müdahale etmeyiz. Müdahale etmememiz şahitsiz nikahı onayladığımız anlamına gelmez122.

İslam kukunun kurallarına göre akdedilmemiş olan nikahlara Ebu Yusuf ve Muhammed’in belirttiği gibi müdahalede bulunulmuyor, ancak çıkabilecek antlaşmazlılıklarda da antlaşmazlığı daha fazla derinleştirilmemesi ve toplumun huzuru için İslam hukukun kurallarına göre hüküm verilmektedir. Ayrıca Hanefî âlimlerin zmmîleri antlaşmazlık çıkmadığı müddetçe özel hayatlarına karışmadıkları görülmektedir.

3.1.3. Kölelerin Şahitliğiyle Evlenen Zımmîlerin Nikahı

İslam hukukunun şahitlik için koymuş olduğu kurallarda kölenin şahitlik yapamayacağı zikredilmektedir123. Ancak, zımmîlerin akdedecekleri nikahta dinlerinde varsa ve tanıksız olarak akidden daha evla olacağından kölelerin şahitlikleri ve nikah akdi geçerli kabul edilmektedir124.

Özel hayatla alakalı kurallar daha çok şahısları ilgilendirdiğinden veya daha az insanı ilgilendirdiğinden zımmîlerin gerçekleştirmiş oldukları bu tarz nikahları geçerli kabul etmiş olabilirler. Ayrıca yukarıda da belirtildiği gibi dinlerinde eğer köle şahit olabiliyorsa İslam hukuku da bu tarz şahitliği kabul etmektedir.

3.1.4. Dinleri Farklı Olan Zımmîlerin Evliliği

İslam hukukunda Müslümanların erkeklerinin ve kadınlarının hangi din mensuplarıyla evlenebilecekleri kayıt altına alınmıştır125. Bu mevzuda zımmîler her hangi bir kayıtla sınırlandırılmadıklarından ve Hz. Muhammed (sav)’in peygamberliğini

122Serahsî, Mebsût, V, 38.

123Şeybânî, Asl, XI, 516.

124Şeybânî, Asl, X, 220;Mervezi, Kafi, I, 62-63;Serahsî, Mebsût, V, 48.

125 “ Allah’a iman etmedikleri sürece müşrik kadınlarla evlenmeyin. … İman etmedikleri sürece de kadınlarınızı müşrik erkeklerle evlendirmeyin”. Bkz. 2/221;“Gayri meşru ilişkide bulunmamak veya gizli dost tutmak şeklinde değil de meşru bir nikahla evlenmek şartıyla mümin kadınlardan iffetli olanlarlasizden önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlara mehirlerini verdiğiniz takdirde evlenmeniz size helaldir”. Bkz. 5/5.

29 inkar etmeleri, şirk koşmaları konularında ortak olduklarından dinleri farklıda olsa birbirleriyle evlenmelerinde herhangi bir sakınca yoktur 126 . Hz. Muhammed’in peygamberliğini inkar ve şirk konularında ortak olduklarından onlar tek bir millet (din) kabul edilirler127.

Hanefiler zımmîlerin farklı dinlere mensup olsalar da tamamını tek bir dine mensup kişiler olarak değerlendirmektedirler. Dolaysıyla dinleri farklı olan zımmîlerin evliliklerini de geçerli saymaktadırlar.

3.1.5. Zımmî Erkeğin Müslüman Kadınla Evliliği

Zımmî bir erkeğin, müslüman kadınla evliliği helal olmadığı için, böyle bir evlilik yapılmışsa araları ayrılır128. Çünkü, Kur’an’daنمٔوي ىتح نيكرشملا اوحكنت ﻻو Müslüman olmadıkları sürece müşriklerle evlenmeyin129ayeti ve Peygamber efendimiz ملاسﻻاولعي ىلعي ﻻو İslam üstün gelir, ona üstün olunmaz130buyurmuştur. Zikredilen naslar açık olarak şirk koşanlarla Müslümanların evlenemeyeceğini ortaya koymaktadır.

Her şeye rağmen böyle bir evlilik gerçekleşmiş zifaf vaki olmuşsa erkeğe 40 değnekten az olmak kaydıyla dövülür131. Aracı olan kimse de tazir edilir132. Zımmînin ve aracı olan cezalandırılmasının gerekçesi, edebe aykırı davranması, Müslümanları küçümsemeleri ve kendisine yasaklanan bir fiili işlemesinden dolayı söylenilen ceza uygulanır133.

Zımmî erkek nikahtan sonra Müslüman olsa, nikahın aslı geçersiz olduğundan evlilik devam ettirilmez134.

Hanefilerin nasslara riayet ederek zımmî erkeğin Müslüman kadınla evlenemeyeceğini söylemişler, nasslara aykırı davranan kimselere ceza takdir etmişlerdir. Bu cezalar insanların nassların çiğnenmemesi ve toplumda oluşabilecek kargaşaları önlemek için ictihaden konulmuş cezalardır.

126Şeybânî, Asl, X, 217;Mervezi, Kafi, I, 62;Serahsî, Mebsût, V, 44.

127Mervezi, Kafi, I, 62; Serahsî, Mebsût, V, 44.

128Şeybânî, Asl, X, 218;Serahsî, Mebsût, V, 45.

129 Bakara, 2/ 21.

130Ez-Zürkanî, Muhammed b. Abdülbaki, Muhtasaru’l-Makasudü’l-Hasene, Nşr. Muhammed b.

Sabbağ, 4. Baskı, Riyad, 1995, 97.

131Şeybânî, Asl, X, 218;Mervezi, Kafi, I, 62;Serahsî, Mebsût, V, 45.

132Şeybânî, Asl, X, 218;Serahsî, Mebsût, V, 45.

133Serahsî, Mebsût, V, 45.

134Şeybânî, Asl, X, 218; Mervezi, Kafi, I, 62;Serahsî, Mebsût, V, 45.

30 3.1.6. Zımmînin Mahremi Kadınla Evliliği

İslam hukukuna göre kendileriyle evlenilemeyecek olan kadınlar (muharremat) 135 belirlidir. Ancak, zımmîlerden bir kimse, mahremlerinden biriyle evlenecek olsa, evliliklerine müdahale edilmez136. Ebu Yusuf’un bir görüşüne göre mahkemeye başvurmadıkları sürece evlilikleri devam eder137. Ancak Ebu Yusuf’un son görüşü yukarıda zikredilen görüşün tersi istikametindedir. Kitabu’t-talak’ta belirttiğine göre eğer hakim durumu biliyorsa, mahkemeye başvurmaksızın aralarını ayırır138. Çünkü,Hz.

Ömer “mahremleriyle evli mecusileri ayırın ve yere düşen şeyleri yemelerine engel olun”demiştir. Serahsi, Ebu Yusuf’un bu rivayetini meşhur değil diye eleştirmekte ve bu rivayetle amel etmemektedir139.

Ebu Hanife ise, zımmîlerin mahremleriyle olan evliliklerini geçerli kabul etmektedir. Bu geçerlilikten dolayı da kadın, için nafakaya hükmetmiştir140. Ehl-i kitap zımmî bir erkek, Mecusi zımmî bir kadınla evlense nikah ittifakla geçerlidir. Oysa ki, mahremlerle olan evliliğin haram olduğu şer’an sabitse Mecusi ile olan evliliğinde haram olduğu şer’an sabittir. Zımmîlerin bu tarz evliliklerine bu hüküm sanki onlar için hiç yokmuş gibi kabul ettiğimizden dolayı geçerlidir. Çünkü onlar, mahremiyle evliliği batıl sayan hükmü tebliğ eden peygamberi yalanlamaktadırlar141.

Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre mahremiyle yapılan evlilikler zımmîler içinde batıldır. Zımmîlere müdahale edilmeyişinin sebebi ise onlarla yapılan zimmet akdidir142. Mahremiyle yapılan evliliklerin batıl olduğu İslam toplumunda yaygın kanaattir.

Zımmîler de İslam toplumunun bir üyesi olduğundan bu hüküm onlar içinde geçerlidir143.

Ebu Hanife, zımmîlerin hükmün tebliğ edicisi olan peygamberi inkar etmelerinin, mahremle olan evlilikten daha üst mertebede tutmaktadır. Dolaysıyla hükmü va’z

135 “Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşin kızları, kız kardeşin kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almakta size haram kılındı”…Bkz. Nisa, 4/23.

136Şeybânî, Asl, X, 215; Debûsî, Ebu Zeyd, Te’sisu’n-Nazar, Çev: Koca, Ferhat, Ankara Okulu Yayınları, 2. Baskı, 2009, Ankara, 99-100;Serahsî, Mebsût, V, 39.

137Debûsî, 99-100; Serahsî, Mebsût, V, 39.

138Serahsî, Mebsût, V, 39.

139Serahsî, Mebsût, V, 39.

140Debûsî, 100; Serahsî, Mebsût, V, 39.

141Serahsî, Mebsût, V, 40.

142Serahsî, Mebsût, V, 39.

143Şeybânî, Asl, X, 215;Serahsî, Mebsût, V, 39.

31 edenin inkar edilmesi hükmünde inkar edilmesi anlamına gelmektedir. Ebu Yusuf ve İmam Muhammed ise İslam toplumu içinde yaygın olan hükümle karar vermeleri, toplumu ifsada götürücü davranışların önüne geçmek isteklerinden kaynaklandığı kanaatini taşımaktayız.

3.1.7. Zımmî Kadının İddet İçinde Evlenmesi

Zımmî bir kadın, kocasının ölüm iddetini144 beklerken veya boşanmadan dolayı iddet145 beklerken başka bir zımmî erkekle evlense Ebu Hanife’ye göre nikah geçerlidir146. Müslüman olmaları veya İslam mahkemelerine başvurmaları durumunda araları ayrılmaz147. İmam Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre Müslüman olmaları veya İslam mahkemelerine başvurmaları halinde araları ayrılır, çünkü İslam hukukuna göre iddet içersinde yapılan evlilikler batıl kabul edilir148. Ebu Hanife’nin görüşü; zımmîye iddet gerekmez. Çünkü iddet, Allah hakkı veya kocanın hakkı olduğu için gerekli olur.

Zımmîler, Allah hakkından sorumlu olmadığı için bura da iddet gerekmez. Kocanın hakkından dolayı da iddet gerekmez. Çünkü, zımmî koca iddetin gerekli olduğuna inanmamaktadır. Bundan dolayı iddet içersinde yapılan nikah geçerli kabul edilir149.

Gerek zımmîlerin mahremlariyle olan evliliklerinin geçerli sayma hususunda, gerek zımmî kadının iddet içinde yapmış olduğu evliliğin geçerli oluşu hususunda Ebu Hanife’nin zımmîlerin özel hayatlarıyla alakalı konularda geniş bir özgürlük alanı sunduğu görülmektedir. Ebu Hanife temellendirmesini genel çerçevede zımmîlerin vahyi inkar etmelerine dayandırdığı görülmektedir. Ebu Yusuf ve İmam Muhammed ise toplumda meydana gelebilecek olumsuz davranışları engellemek maksadıyla Ebu Hanife’nin tanıdığı özgürlük alanını biraz daha daralttıkları görülmektedir.

144 İddet boşanmış veya kocası ölmüş kadının beklemesi gereken süredir. “ kocası ölen kadının iddeti kuran’da “ İçinizden ölenlerin bırakmış olduğu eşler kendi kendilerine dört ay on gün beklerler”…bkz.

2/234.

145 Boşanmadan dolayı iddet bekleme süresi “ boşanmadan dolayı kadınlar üç kuru’ beklerler”. Bkz.

2/228. Hanefiler kuru’ lafzının“hayız” anlamına geldiğini, Şafii ve malikiler ise “temizlik” anlamına geldiği kanaatindedirler. Bkz. Cesas, Ahkamu’l-Kuran, II, 20.

146Debûsî, Ebu Zeyd, Te’sisu’n-Nazar, Çev: Koca, Ferhat, 99; Serahsî, Mebsût, V, 39.

147Serahsî, Mebsût, V, 39.

148Serahsî, Mebsût, V, 39.

149Serahsî, Mebsût, V, 39.

32 3.1.8. Zımmî Velinin Kız Çocuğunu Evlendirmesi

Zımmîler arasında velayet150 yetkileri Müslümanların velayet yetkileriyle aynı olduğu için zımmî bir kimsenin zımmî olan biriyle kız çoğunu evlendirmesi geçerli kabul edilir151. Kuran’da “ءايوأ مهضعب اورفك نيذلاو”Kafirler birbirlerinin velileridir”152. bilgisi verilmektedir.

Evlendirenler babası veya dedesi ise çocuklar buluğa erdiklerinde nikahı feshetme muhayyerlikleri yoktur. Dinler farklıda olsa baba olma şefkatli olmayı gerektirir153.

Hanefilerin velinin kız çocuğunu evlendirmesi hususunda ki görüşlerinin Müslüman velinin kız çocuğunu evlendirmesindekiyle aynı olduğu görülmektedir.

Çünkü, her velinin (baba-dede) çocuğunun iyiliğini isteyeceği düşünülmektedir.

Benzer Belgeler