• Sonuç bulunamadı

Giriş

II. Alt yasalar (Maxims)

1.2.6. Nezaket

46 Bir kaza haberi olduğu varsayılan bu tümceyi, aynı kültürü paylaşan kişiler ölen kişinin kadın mı yoksa erkek mi olduğu çıkarımında bulunmak için kendiliğinden bir çözümleme sürecinde bulunduklarında; ölen kişinin erkek olduğu çıkarımının yapılması kültürel bir olgunun devreye sokulmasının sonucudur.

Fiziksel çevre toplumdilbilim yaklaşımlarıyla büyük oranda ölçüşür. Bu dilin kullanım alanlarını örneklendiren ve seçimi buna göre belirleyen bir yapıdır.

47 yüzü, varlığını sürdüren bir başka kişiye bağımlıdır (Brown ve Levinson 1978, 61).

Kişinin yüzüne dönük olarak tehdit unsurunun artması veya azalmasına göre kişinin beş ayrı nezaket stratejisinden birini seçmesi Brown ve Levinson modelinin odak noktasıdır (Leech 2014, 33). Bu hâlde doğrudan doğruya ve açıkça sözcelenen bir sözcede tehdit en yüksek orandan tehdit algılamasının bulunmadığı bir düzeye kadar iner.

Hiçbir düzeltme yapılmaksızın açıkça ifadede; Beni durakta indir! Açıkça söylenilenin biraz düzeltilmesiyle, olumlu nezaket; beni durakta indirir misin: olumsuz nezaket; beni durakta indir(e)mez misin? Nezaketin açıkça ifade edilmediği, ama dolaylı yoldan aktarılmak istenmesi durumunda; Yine çok geç kaldım! Son olarak herhangi bir tehdit algılaması yoktur.

Levinson ve Brown’un yüz modelinin eleştirildiği noktalar: Nezaket teorisinin evrenselliği iddiası bütün dil ve kültürlere uygulanacak bir evrensellik olarak iddia edilmez olduğu ile Levinson ve Brown modelinde yüz anlayışı ve tehdit çevresinde kurulan nezaket stratejisi Batı anlayışına göre şekillenmiş olduğudur (Leech 2014, 81).

Yüzden başka pragmatik nezaketin çalışılmasında farklı yaklaşımlar sergilenmiştir. Leech’in pragmatiği Grice’in iş birliği ilkesine ek olarak içlem ve güç arasındaki ayrımı nezaket ilkeleriyle açıklamasının ve alt yasalar geliştirmesinin bir örneğidir.

Leech, nezaket’in doğasının ne olduğu; sosyal psikoloji, sosyoloji, dilbilim, kültürel tarih veya antropoloji alanlarından hangisine ait olduğu; konuşur, dinler ya da üçüncü bir kişinin zihninde nezaketin bulunup bulunmadığı, nezaketin mantıklı bir teorisinin kurulup kurulamayacağını, kuramsal tutumda nelerin benimseneceği konularını (Leech 2014, 28) ve daha fazlasını tartıştığı çalışmasında nezaketin genel

48 olarak görülen sekiz özelliğinden bahseder;

a. Nezaket zorunlu değildir.

b. Nezaket kaba ve ince davranış aşamalarının çeşitli derecelerinin varlığıdır.

c. Belirli bir anda inceliğin nasıl olacağına dair, toplum üyelerince tanınmış normal bir anlamının olmasıdır.

d. Ne kadarlık bir nezaketin gerçekleşeceği veya gerçekleşip gerçekleşmeyeceği koşula bağlıdır.

e. İki kişi arasındaki nezaket davranışındaki karşılıklı asimetridir. Bunu şöyle açıklarsak; nezaket içeren bir sözcede konuşurun dinleyene nezaket çerçevesi içinde bir sözcelemde bulunması, konuşurdan çok karşısındaki dinleyiciye yönelik bir amaç taşır. Karşıdaki kişiye yüksek bir değer yüklemesinden ileri gelen bu durum kendisine düşük bir değer yükleme anlamındadır. Kişinin karşısındakine yüksek değer yüklemesi kendisinin kabalık sezimine yol açarken, tersi durum konuşura incelik/saygı hissetmesidir.

f. Leech’in nezaket savaşı ile anlatmak istediği, toplum içerisindeki nezaket davranışlarının gelenekselleşmiş ve yinelenen bir davranış kalıbı gibi görülmesi durumudur. Dışarıda yenen bir yemek sırasında iki arkadaşın hesap konusunda aralarında geçen, her ikisinin de ödemeyi kendisinin yapmayı istemesi yönündeki karşılıklı diretmeleri bu özelliği açıklamakta kullanılabilir.

g. Konuşur ve diğeri arasındaki değer alıverişinin aktarımı, konuşmada birisi için bir şey düşünürüz, birisi için bir şey rica ederiz, birisine bir şey sunarız.

Her sözceleme anında bir kimseden diğer birine aktarılan soyut veya somut değer buradaki bir şeydir.

h. Konuşur ve dinleyen arasındaki değer dengesine hizmet eğilimindedir.

49 Teşekkür etme birisinin diğerinden gördüğü iyiliğin dengelenmesi, özür dileme, suç olduğu varsayılan şeye denge unsuru olarak görülmesindendir.

Buradaki tutum birinin diğerine olan nezaket duygusundan kaynaklanır ve bu durum sözlerle dengelenmeye çalışılır (Leech 2014, 4-8).

Daha öncesinde pragmatiğin sosyo-pragmatik ve pragma-linguistik olarak yapılan ayrımı, nezaket açısından büyük önem taşır. Böyle bir ayrım nezaketin her iki alanda da işlerliğini yürüttüğünden ayrımın yapılması nezaketin işleyişini daha iyi ortaya koyacaktır düşüncesindeyiz.

Nezaketin dilsel-pragmatiğe yansımaları; dilin sözlükçe ve dil bilgisinden kaynakların pragmatikalleşme dereceleri, sıklığı ve bunların nezaketin dilsel strateji olarak nasıl bir dağılımda bulunduğu ile ilgilenmesidir. Toplumsal yönelimi açısından ise, toplum içerisindeki nezaketin derecelendirilmesi ve bu ölçütün farklılaşması, bunun sosyo-kültürel nedenleri türünden çalışmalara ek olarak yaş, cinsiyet, sosyal sınıf, konum gibi toplumsal olguların nezaketin derecesindeki değişime neden olan unsurlarla ilgilenir (Leech 2014, 13-15). Bu ikisi arasındaki ayrımı, telefonun çaldığı bir bağlamda birinin diğerine telefonun açılmasına dönük şu sözceleri kurmasını verebiliriz.

30. Telefonu açar mısın?

31. Telefonu açabilir misin?

32. Şu telefonu aç!

33. Biri şu telefonu açsın.

30. ve 31.’deki tümcelerde nezaketi ifade etme aracı olarak kullanılan {mI} ve {AbIlIr mI} birimbiçimleri dilsel araçlarken, 32. ve 33.’deki sözcelerin oluşumunda nezaketin derecesini düşüren daha çok sözcelemde bulunanın gücüne (power) bağlıdır ve bu da toplumsal olarak belirlenir.

50 1.2.7. Aktarım Konuşması

İnsanların bir iletişim veya anlatısı, daha geniş anlamda bir etkileşime geçtiklerinde bir sözce üretimi ile karşılaşılır. Bir kimsenin söylemiş olduğu şeyi diğer bir kimsenin kendi sözcesi içerisinde alıntılaması üst bir başlıkta değerlendirildiğinde, buna konuşma aktarımı denebilir. Bu aktarımın temel olarak iki farklı türü karşımıza çıkar: dolaylı aktarım ve dolaysız aktarım (direct speech – indirect speech). İki aktarım türü arasında bir ayrıma gitmeksizin bir konuşma aktarımında gerçekleşen şey, konuşurun kendisi dışında bir veya birden çok kişinin söylediğini ister kendi sözleriyle isterse de birebir aynı sözlerle aktarmasıdır (Coulmas 1986, 1).

Aktarım türlerinden doğrudan aktarım asıl konuşurun ürettiği sözcenin (reported-speech) bir başka aktarıcı konuşur (reporter-speaker) tarafından kendi sözcesi içerisine ama kendi sözcesinden bağımsız, aktarılan konuşana (reported speaker) ve konuştuğuna sadık kalarak yapılan aktarım türüyken, dolaylı aktarımda aktarıcı konuşur yine bir başkasına ait bir sözceyi kendi sözcesi içerisine yedirmesi ve söylenileni kendi sözleriyle aktarmasıdır.

Coulmas bu iki aktarım türü arasındaki ayrımın konuşurun bakış açısında bulunduğunu; doğrudan aktarımda aktarıcı konuşur, aktarım sözcesinin konuşurunun sesini ödünç aldığını ve onun söylediği şeyi söylemesi nedeniyle asıl konuşurun bakış noktasını benimsediğini; dolaylı aktarımda ise aktarıcı konuşurun öne çıktığını ve sözcenin kendi bakış açısından verildiğini söyler. Yani doğrudan aktarım aktarıcı konuşurun sözcesi olmayıp bir rolün üstlenilmesi iken dolaylı aktarım aktarıcı konuşurun konuşmasıdır (Coulmas 1986, 2).

Söylenilenin kelimesi kelimesine bir aktarımı aktarım türlerinde üzerinde durulan bir konudur. Doğrudan aktarımlarda asıl ifadenin kelimesi kelimesine aktarılması bu aktarım türünün belirgin özelliği olarak ortaya çıkar. Yine de asıl

51 sözcenin bütünüyle ve birebir aktarılmadığı durumların da doğrudan aktarım içerisinde değerlendirilmesi söz konusudur. Bu tür doğrudan aktarım türlerinin daha çok konuşur ve dinleyici için gereksiz görülen bilgiden sözcenin arındırılması ve daha yoğunlaştırılmış olarak kısa tutulması durumlarında da aktarımın türü doğrudan olarak kabul edilir ve konuşur ilk sözce üzerinde uygunluk onarımları gerçekleştirir (Collins 2001, 52).

Doğrudan ve dolaylı aktarım türleri arasında ayırt edici özellikler şu biçimde sıralanabilir.

1.2.7.1. Adıllaştırma

Adıllaştırma (pronominalization) ile aktarım türleri arasında anlatılmak istenen aktarılan bilgideki adılın aktarıcı konuşura göre koşullandırılıyor olmasıdır (Li 1986, 31).