• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: TANZİMAT DÖNEMİNDE TÜRK AYDINININ EĞİTİME

4. TANZİMAT REFORMLARIYLA ORTAYA ÇIKAN AYDINLARIN EĞİTİME

4.2. SİYASAL MODERNLEŞMEYİ SAVUNAN AYDINLARIN EĞİTİME

4.2.2. NAMIK KEMAL

Namık Kemal, “Maarif” başlıklı makalesine, kamu eğitiminin (maarif-i umumiye) faydalarından bahsetmenin, “güneşin vasfında kaside söylemek” gibi olduğunu belirterek başlar. Maarifi, “nur-i mukaddes” olarak niteleyen Namık Kemal, bir süreden beri o kutsal nurun gözlere girmeye başladığını söyler.

Namık Kemal’e göre; Avrupa, sahip olduğu yüksek medeniyet seviyesine maarife verdiği önem sayesinde ulaşmıştır. Avrupa’da maarif o kadar ilerlemiştir ki nüfusunun yüzde doksanı okuma - yazma bilir. Namık Kemal’in burada okuma - yazma bilmekten kastettiği, meramını anlatacak kadar yazı yazmak ve çeşitli bilimler hakkında bilgi sahibi olmaktır. “Oraların adi gemicisine, hamalına

varıncaya kadar okumak yazmak bilir denilen adamların cümlesi (...) bazı fünûna mahsus olan şeyler müstesna olmak üzere her okuduğunu layıkiyle anlayacak ve her düşündüğünü imlasiyle yazacak kadar lisanlarını bilirler.” Avrupa’da herkesin

bir veya daha fazla yabancı dil bildiğini söyleyen Namık Kemal, coğrafya, tarih,

199 Doğan, a.g.e., ss. 318 - 319. 200 Doğan, a.g.e., ss. 318 - 319.

hesap, cebir, geometri, felsefe, kimya ve astronomi bilimlerine ilişkin giriş bilgilerinin okullarda verildiğine dikkat çeker.201

Namık Kemal, eğitimin önemini günlük hayattan somut örnekler vererek anlatmaya çalışır. “Avrupa’da ise bilakis maarifin mertebe-i terakkisini

üstümüze giydiğimiz elbise, kullandığımız saat, yazı yazdığımız kâğıt, denizde gezdiğimiz vapurlar, karada bindiğimiz tramvaylar, demiryollar” Avrupa

maarifinin ulaştığı noktayı apaçık gösteriyor. “Maarif” kavramını “medeniyet” kavramını kapsayacak şekilde kullanan Namık Kemal, medeniyetin teknik araçlarına ulaşmak için eğitimi şart olarak görmektedir. Avrupa medeniyeti seviyesine ulaşabilmek için eğitime mutlaka büyük önem vermek gerektiğini ileri sürer.

Avrupa ülkelerinde tahsilin zorunlu olduğunu belirten Namık Kemal, zaten her ailenin, çocuğunu okutmayı düşündüğünü bu nedenle de insanları tahsile zorlamaya gerek kalmadığını söyler. Ailelerin ev ihtiyaçlarına ayırdıkları miktar kadar kitap, gazete ve okul masrafı için de para ayırmaları eğitime verilen önemi gösterir. Aileler bilinçlidir; kimi yerlerde çocuklar alfabeyi, imlâyı, ülke coğrafyasını henüz okul çağına gelmeden ailelerinden öğrendikleri için bu bilgilerin okullarda verilmesine gerek bile kalmaz.

Avrupa’da eğitim alanında kadın - erkek ayrımı yapılmadığını belirten Namık Kemal, “Biliyoruz ki memâlik-i mütemeddinede kadınları da erkekler gibi terbiye ederler. Fakat şurasını dahi anlamalı ki kadınlar içinde kendi lisanının ve kendi devletinin birincisi sayılacak derecede katibeler, şaireler zuhur ediyor. On sekiz yaşında bir kız çıkıyor, hikemiyâttan hesâb-i tefazuli gibi dersler okutuyor. Karşısında ak sakallı hocalar kitap tutarak istifadeye çalışıyor”202

Namık Kemal sadece maarifin yaygınlığıyla ilgili tespitlerde bulunmakla kalmaz bu ilerlemenin hangi sebeplere dayandığı, nasıl sağlandığı, eğitim - öğretimin yaygın hale getirilmesinden ne amaçlandığı üzerinde de dikkatle durur. Ona göre, maarifin ve ilimlerin bu kadar ilerlemesinde tahsilin zorunlu olmasının etkisi büyüktür.

201 Namık Kemal, “Maarif”, Yeni Türk Edebiyatı Antolojisi II: 1865 - 1876, (Haz. Mehmet Kaplan -

İnci Enginün - Birol Emil), İstanbul, 1978, s. 235.

Önce halkı eğitimin yararına inandırmak gerektiğini savunan Namık Kemal’e göre, halk buna inanıp güven sağlandıktan sonra gerekli mevzuat değişiklikleri de yapılabilir.

Namık Kemal, bir çok yazısında yıllarca okula devam eden çocukların doğru dürüst bir sayfa okuyamayıp, birkaç satır yazamadıklarından şikayet ermiştir. Mevcut imlâ ve edebiyatın eğitimi engellediğine inanan Namık Kemal, edebi eserleri de halkın eğitimi için bir araç olarak görmektedir.203

Eğitimin evde başladığına inanan Namık Kemal, “Aile” başlıklı makalesinde, kendileri iyi yetişmeyen anne ve babaların çocuklarını da iyi yetiştiremeyeceklerini savunur. Fertlerin iyi yetişememesinin, ailenin bozukluğuna yol açtığını savunan Namık Kemal, bu makalesinde, iyi yetişmeyen aile bireyleri yüzünden zengin bir ailenin tükenişini anlatır. Aileyi bir çeşit eğitim merkezi olarak gören Namık Kemal, bütün erkekleri kadınların ilk öğretmeni olarak değerlendirir. Ona göre; aile, vatan ve insaniyet için gerekli olan insanların iyi yetişmesi önemlidir.204

Namık Kemal, Tasvir-i Efkâr gazetesinin 10 Şubat 1868 tarihli nüshasında yazdığı “Terbiye-i Nisvân” başlıklı makalesinde, kadınların çoğunun bugün cahil durumda olmalarının, onlara hep “haz vasıtası” olarak bakılmasından ileri geldiğini savunmaktadır. Halbuki kadınların beşerî kabiliyetleri inkişâf ettirilir, onlara akıl, his, annelik terbiyesi verilirse, toplumun yarısı mefluç olarak yaşamaktan kurtarılır.205

Namık Kemal, “Nüfus” başlıklı makalesinde de, iyi yetişmiş kadınların yetiştirdiği çocuklarla kaliteli bir nüfus artışının sağlanabileceğini ifade eder. Bu kaliteli nüfusun da Osmanlı İmparatorluğu’nun medenileşerek ilerlemesini kolaylaştıracağını savunur.206

203 İnci Enginün, “Namık Kemal’in Eğitim Konusundaki Görüşleri”, Yeni Türk Edebiyatı

Araştırmaları içinde, İstanbul, 1998, ss. 401 - 402.

204 Namık Kemal, “Aile”, Yeni Türk Edebiyatı Antolojisi II: 1865 - 1876, (Haz. Mehmet Kaplan - İnci

Enginün - Birol Emil), İstanbul, 1978, ss. 246 - 250.

205 Namık Kemal, “Terbiye-i Nisvan”, Tasvir-i Efkâr, No. 457, 16 Şevval 1284 / 10 Şubat 1868. 206 Namık Kemal, “Nüfus”, İbret, Sayı 9, 25 Haziran 1872, Aktaran Mustafa Nihat Özön, Namık

Eylül 1865’te Leskofçalı Galip’e yazdığı mektupta eğitimin yaygınlaşmasına yönelik teşebbüsleri memnuniyetle karşılayarak eğitimden üç fayda umduğunu söyler: Islâh-ı efkâr, tezhib-i ahlâk ve istihsal-i servet.207

1872 yılının Kasım ayında İbret Gazetesinde yazdığı “Terakki” makalesinde, özlem duyduğu medeniyeti, Londra’yı örnek vererek anlatırken eğitimin önemine dikkat çekerek medeni ülkelerde insanların sadece okullarda eğitilmediğini, Avrupalıların her tarafı adeta bir “meclis-i maarif” şekline dönüştürdüklerine dikkatleri çeker. Bu sayede, Avrupa’da ilim ve fen hayret edilecek derecede ilerlemiştir. Avrupalılar bu seviyeye ulaşabilmek için gece gündüz durmadan çalışmışlardır.208

Namık Kemal’e göre; medenileşmenin temelini, eğitimin bütün kurumlar tarafından ortaklaşa yürütülmesi ve ihtiyaçlara göre yenilerinin kurulması oluşturur. Medeniyet, şehrin her tarafında görülür ve hissedilir. Baskı sanatının amacı, adeta “cihanı bir meclis-i marifet haline getirmek” olmuştur. Bu ilerleme eğitimin eseridir. Makalesinin sonlarına doğru, insan unsuruna dikkat çeken Namık Kemal, bu hedefe ulaşmak için bir çok engelin ortadan kalkması ve şartların hazırlanması gerekir. En önemli şeyin, “marifet ve sa’yde olan noksanımızın

ıslâhına bir çare bulmak”tır diyen Namık Kemal, bu çalışma hırsını kazandıracak

bir eğitimin özlemini çektiğini ifade eder.

Namık Kemal, “Terakki” makalesinin sonunda okuyuculara seslenerek gaflet karanlığının ve tembellik uykusunun daha ne kadar süreceğini sorarak okuyucuyu uyanmaya davet eder:

“Ey ihvan-ı vatan, nice bu zalam-i gaflet?.. Nice hâb-i tenperestane?..

İdrakten mi kaldık? Biz de bir fen öğrenemeye çalışalım… Ellerimiz tutmaz mı oldu? Biz de yeni bir şey yapalım da meydana çıkaralım”.209

Namık Kemal, eğitim konusunda yazdığı makale ve edebi eserlerle, kendisinden sonra birçok tiyatro eseri, hikaye ve roman yazılmasının öncüsü

207 Aktaran Enginün, a.g.m., 406. Namık Kemal’in Mektupları, Avrupa ve Magosa Mektupları, Cilt 1,

(Haz. Fevziye Abdullah Tansel), Ankara, 1967, s. 1.

208 Namık Kemal, “Terakki”, Yeni Türk Edebiyatı Antolojisi II: 1865 - 1876, (Haz. Mehmet Kaplan -

İnci Enginün - Birol Emil), İstanbul, 1978, ss. 195 - 201.

olmuştur. Bu eserler sayesinde, aile içi ilişkiler ve aile fertlerinin iyi yetiştirilmesinin önemine inanan yaygın bir kamuoyu oluşmuştur.210