• Sonuç bulunamadı

Kuş ve Hayvan Motifleri

1.3.2.5. Dokumacılık Teşkilatları

1.3.2.6.3. Nakkaşhane ve Nakkaşlar

Teşkilatların en önemlileri nakkaşlar ve nakkaşların bulunduğu nakkaşhanelerdir. Özellikle saray kumaş desenleri, saray bünyesinde çalışan nakkaşlar tarafından hazırlandığını çeşitli kaynaklardan öğreniyoruz. Nakkaşhânenin İstanbul’daki yeri üzerine çeşitli kaynaklarda değişik görüşler ileri sürülmüştür. Evliya Çelebi bunun *arslanhâne üstünde olduğunu belirtmekteydi.137 Evliya, terzilerin işliklerinin de arslanhâneye bitişik olduğunu belirtir. Nakkaşhâne 2 bölümdür.

134

Hülya Tezcan, 2001, A.g.k., s.169-171.

135

Hülya Tezcan, 2001, A.g.k., s.169-171.

136

Tahsin Öz, 1951, A.g.k., s.2-3.

137

Metin And, Osmanlı Tasvir Sanatları: 1 Minyatür, Türkiye İş Bankası Yayınları, 2004, A.g.k., s.109.

*

Arslanhâne, padişaha imparatorluğun çeşitli yörelerinden armağan olarak gelen özellikle yaban hayvanları barınağı idi.

71

Gûlru Necipoğlu’nun incelediği 1591-92 tarihli deftere göre Topkapı Sarayı’na bağlı Yalı Köşkü’nün (Kasr-ı Yâlî) yakınında yapılan Sepetçiler Köşkü (Kasr-ı Sepetçiler) için harcamaları gösteren bu defterde, bu köşkün duvar ve tavan süslemeleri için sarayın önde gelen seçkin nakkaşları görevlendirilmişti. Baş nakkaş Lutfi Ağa’nın başyardımcısı (halîfe-i nakkaşan) Ali Çelebi, nakkaşlar Osman Ali bey, İbrahim ve Ayas seksen altı gün çalışmışlar, ayrıca nakkaşlardan Sefer, Hamdî, Ümmî, Mehmed, Frenk, Acem, Yusûf, Tiflisî ve Divâne Ahmed, kimi elli beş kimi yetmiş gün çalışmışlardır.138

Böylece nakkaşhanenin aslanhâneye bitiştiğinden başka, bir de sarayın içindeki nakkaşhanedeki sanatçıların daha çok köşklerin, sarayın çeşitli birimlerinin onarımı, süslemeleri yaptığı anlaşılıyor. Saray içindeki nakkaşhane, Aya İrini’nin biraz ilerisindeki iki katlı anbâr-ı mühimmât ve ehl-i hirefin (ustalar teşkilatı) işliklerinin bulunduğu binaydı. 16. Yy. da bir yabancının yaptığı resim, yakınında bir top ağaç ve bir çeşme bulunan bir binayı göstermektedir. Birinci avluda ehl-i hirefle ilgili önemli bir bilgiyi, 16. yy.da İstanbul’da kalmış ve günce biçiminde büyük bir kitap yazmış olan Stephan Gerlach vermektedir. Topkapı Sarayı’nı anlatırken sarayın birinci avlusunda bir yanda Aya İrini, öte yanda ise çok sayıda dükkânın bulunduğunu, burada saray sanatçılarının ürünlerini sattıklarını belirtmektedir.139

Nakkaşhanenin yeri üstünde tüm belge ve kaynakların tarayarak kapsamlı incelenmesinden bir kesimi Filiz Çağman, sonuç olarak hâssa nakkaşlarının bir kesimi anbar-ı amireye (ambar memurluğu) bağlı olarak sarayın kasr ve binalarının nakış işlerinde çalıştıklarını ve işliklerinin burada olduğunu, ayrıca kimi seçkin nakkaşlara özel işlikler verildiğini, bunun dışındaki nakkaşlarında aslanhânedeki nakkaşhanede çalıştığı sonucuna varmaktadır.140

138

Metin And, 2004, A.g.k., s.111.

139

Metin And, 2004, A.g.k., s.111-112.

140

72 Resim 21. Matrakçı Nâsûh’ un Mecmûâ-i Menâzil’inden At Meydanı ve nakkaşhanenin

bulunduğu bölümü gösteren resim.

Resim 21a. Matrakçı Nâsûh’ un Mecmûâ-i Menâzil’inden At Meydanı ve nakkaşhanenin bulunduğu bölümü gösteren ayrıntı.

73

Rıfkı Melûl Meriç çalışmasında nakkaşların adları, yer yer kökenleri, gündelik hesap edilerek üç ayda bir sarayın onlara yaptığı ödemeler, kullandıkları malzemenin adları ve bunlarla ne kadar para ödendiği, sanatçıların sultan bayramda sundukları armağanlar, sarayın sanatçılara armağanları, üst baş gibi çok değerli bilgiler bulunmaktadır.141

Nakkaşların oluşturduğu atölyeler kimi dönemlerde çok kalabalık oluyordu. Ustalar ve çıraklar (şâgird). Ustalar gerektiğinde yabancı ülkelerden getiriliyordu.142 Sultanlar kendi dönemlerinde dışarıdan çeşitli alanlara ustalar getirtmişlerdi.

Halı dokuyanlara örnek/karton hazırlayarak, halı, motif, renk ve kompozisyonunu hazırlayan, böylece halıda saray stilini belirleyen nakkaşlar bölüğü, nakkaşhanede otururdu. Nakkaşlar, karakalemle resim çizen musavvirler, renkleri belirleyenler, müzehhibler, kitabı yazan şehnâmeci, hattatlar, nakkaşbaşı idaresinde bir ekip halinde bir arada çalışırlardı. Osmanlı süsleme sanatı çerçevesine giren tüm eserlerdeki motif dağarcığı onların çalışmalarıyla ortaya konmuştur. Saray halıcılık tarihi bakımından ilginç nokta, onların yerli Anadolu stilinde çalışan Bölük-i Rûm ve İran stilinde çalışan Bölük-i Acem olarak iki bölüğe ayrılmış olmalıdır. Onlar, çini desenleri, mimarî süslemeler, kitap tezhipleri, halı ve kemha desenleri, özetle sarayda kullanılan her türlü eşya için örnek/nakış hazırlarlardı. Böylece, bu gibi eşyalarda gördüğümüz benzeri desen ve motiflerin ortak kaynağı, nakkaşhanedir.143 Saraydaki kâlîçe-bâfâna veya Uşak halı dokuyucularına ısmarlanan halılar için, boyut ve desenleriyle nakkaşların hazırladığı desen/kartonları gönderilmekte idi. Buradan, sarayda bir merkezî “ kârhâne-i ustâdân “mevcut olduğu kanısına varabiliriz.144 1.Selim’in Tebriz’den sürgün getirdiği nakkaşlar 16 kişidir. Bunların

141

Metin And, 2004, A.g.k., s.113.

142

Halil İnalcık, 2008, A.g.k., s. 47.

143

Halil İnalcık, 2008, A.g.k., s.47.

144

74

içinde bir tane de kâlîcî (halı dokuyan usta) tespit edilmiştir.145 Saray ehl-i hirefi arasında güzel sanatlara mensup mücellidler, zergerşer, kazzâzlar, zer-nişânîler, kûfte-gerân, kemhâ-bâfân, çiniciler, krâlîçe-bâfân sayılabilirdi ve bu ustalarla ilgili narhlarda kayıtlar bulunmaktaydı.146 Osmanlı kul/gulâm sisteminin başka alanlarda olduğu gibi, halı dokuyuculuğunda da uygulandığı açıkça görülmektedir. Fâtih döneminde bu sanatı öğrenen kulların ustaları hakkında net bir kayıt yoktur. Büyük olasılıkla, onların ustaları Anadolu halı dokumacılığı merkezlerinden getirilen ustalardır. Bige Çetintürk’ün yayınladığı Topkapı Sarayı Arşivi’nde bulunan 965-966 (1557-1558) tarihli listede, ”Cemâ’at-i Halıcılar” sadece 6 kişidir.147

Resim 22. Kaplan postu giyen Keyumers ve askerleri

145

Halil İnalcık, 2008, A.g.k., s.48.

146

Halil İnalcık, 2008, A.g.k., s.50.

147

75

Resim 23. İran elçisinin Sultan 3. Murad’ın huzuruna armağanlarıyla çıkması

76 Resim 24. 1582 şenliğinde At Meydanı’nda tasbazların gösterileri

77

Kumaşlar değişik yerlerde kullanılırlardı. Deriden başlayarak zerdûz denilen kadife, atlas gibi kumaşların sırma işlenmesiyle yapılan işler arasında, üzerine zümrüt, yakut, elmas gibi değerli taşların bezenmesi; lake işi, ruganî daha sonra Edirnekâri gibi, cilt sanatları vardı.148

Osmanlı ipekli kumaşlarının tasarımında sanatsal ve teknik konular birbirlerine iyice bağlıydı. Kumaş desencileri, motifin, sadece şeklini değil, rengini, boyutlarını ve bir boy kumaşta nasıl tekrarlanacağını da belirlerdi. Bu nedenle, desenciler, belirli dokumaların özellikleriyle iplik cinsleri, tekrar düzenleri ve renk yerleşimleriyle, en önemlisi tezgâhların gereksinimleri ve etkileri ile ilgili bilgi sahibi olmalıydılar. Dolayısıyla ipek desencileri, başarılı desenler üretebilmek için, kumaş yapılarının özelliklerini bilmek zorundaydılar.149

Çok sayıda eser arasında rastlanmamışsa da, ipek desencileri büyük olasılıkla, ilk aşamada kâğıt üzerine skeçler ve renkli desenler çizerlerdi. Çizimlerin sadece en küçük desen bölgesini içermesi gerekiyordu.150 1557 tarihli narh defteri, yetmiş sekiz kemhacı, on sekiz kadifeci ve on altı kemha desencisi listeler.

Desen koleksiyonlarında, sadece on üç tipte hazırlanmış çekmeli tezgâhlarda dokunmak üzere bin iki yüz on iki desen kayıtlı olduğu bilinmektedir. İpekli kumaş desenleri için genel olarak imparatorluk üslubu nakkaşhane tarafından belirlense de, İstanbul’da ki saray atölyeleri ile Bursa’daki özel üreticiler istenilen desenleri çizmek için gerekli teknik bilgiye sahip olan kendi ipek desencileriyle çalışmış olabilirler. Desenli Türk ipeklilerinin motifleri farklı uzmanlık aşamalarını yansıtırlar. Tekrar düzenleri ve dokuma özellikleri hakkında bilgili, yetenekli zanaatkârların ürettikleri görkemli ve dengeli

148

Metin And, 2004, A.g.k., s.120.

149

Hülya Tezcan, 2001, A.g.k., s.203.

150

78

desenlerin yanı sıra, daha az nitelikli desenciler tarafından hazırlanan alışılmış desenler de vardır. Türk ipeklilerinde sevilen hilal ve şemse motiflerini bezemek için kullanılan ikinci ve üçüncü motiflerin de desen koleksiyonlarından alındıklarına işaret ediyor olabilir. Türk ipeklilerinde sevilen hilal ve şemse motiflerini bezemek için kullanılan ikinci ve üçüncü motiflerde görülen yaygın kuralcı özellik, bu motiflerin de desen koleksiyonlarından alındıklarına işaret ediyor olabilir. Desenli Türk ipeklilerinin motifleri farklı uzmanlık aşmalarını yansıtırlar. Tekrar düzenleri ve dokuma özellikleri hakkında bilgi, yetenekli zanaatkârların ürettikleri görkemli ve dengeli desenlerin yanı sıra daha az nitelikli desenciler tarafından hazırlanan alışılmış desenler de vardır. Türk ipeklerinde, sevilen hilal ve şemse motiflerini bezemek için kullanılan ikinci ve üçüncü motiflerde görülen yaygın kuralcı özellik, bu motiflerin de desen koleksiyonlarından alındıklarına işaret ediyor olabilir.151

151

79

Benzer Belgeler