• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM: MERKEZ BANKALARI PARA POLĠTĠKASI UYGULAMALARI

1.1. MAKRO ĠKTĠSATTA PARA TEORĠLERĠ

1.1.1. Klasik, Keynesyen, Monetarist, Yeni Klasik, Yeni

1.1.1.3. Monetarist Teori

hızlı değiĢmez ancak yavaĢ bir ayarlanma gösterir. Bu anlamda Keynesyen teoride politika analizlerinde Pe de sabit olarak alındığından kısa dönemde bir fiyat bekleyiĢlerinde bir yapıĢkanlık/katılık (sticky prices) varsayımı da vardır. Keynesyen kısa dönem analizinde Klasik teorideki iĢgücü arzının aksine, bilgi eksikliği, Pe‟nin sabit olarak alınması, reel ücret katılığı ve iĢgücü arzının talepten fazla olması nedeniyle üretimi ve istihdamı, iĢgücü talebi belirler ve buna göre ekonomide kısa dönemde tam istihdam olmayabilir. Keynes‟in uzun dönem analizi Klasikler gibidir ama Keynes‟e göre bu önemli değildir çünkü uzun dönemde herkes ölüdür.

gecikmeler önemlidir. Bu kapsamda ilke olarak ekonomideki geliĢmelerin ve uygulanacak politikanın saptanmasına iliĢkin teşhis gecikmesi olduğu gibi diğer yandan uygulanan politikanın finansal etkilerinin gecikmesi ve son olarak da aktarım mekanizması yoluyla reel etkilerinin görülmesi arasındaki gecikmeler bulunmaktadır.

Friedman, bu gecikmelerden dolayı para politikasının duruma bağlı olarak değil, kural bazlı olarak kullanılması gerektiğini savunmuĢtur.

Monetarist görüĢün temel analizi, paranın kısa ve uzun dönemli etkilerine bağlı olarak ortaya konulabilir. Kısa dönemde para, istihdam ve gelir gibi reel değerler üzerinde etkilidir. Özellikle nominal gelir üzerinde en etkili olan temel unsur ekonomideki para arzıdır.

Uzun dönemde ise sadece fiyat gibi nominal değerler üzerinde etkilidir. Uzun dönemde teknoloji, sermaye stoku, iĢgücünün miktarı ve niteliği, ancak reel değerler tarafından belirlenir.

Keynes‟in savunduğu tam istihdam için devlet müdahalesine gereksinim olması görüĢünün tam aksine Monetarist ekonomistler, ekonomideki istikrarsızlığın kaynağında devlet müdahalesi olduğunu savunmaktadır ve onlara göre özel sektör istikrarsızlık kaynağı olmayıp, tam tersine Ģok emici ve istikrar sağlayıcıdır.

Keynes‟e göre paranın dolaĢım hızı değiĢken olup para içsel olarak belirlenirken Friedman bunun, sabit olduğunu ve dıĢsal etkenlerle belirlendiğini ifade etmiĢtir ve buradan yola çıkarak Klasiklerin Miktar Teorisi‟ni yeniden yorumlayarak, kısa dönemde fiyat katılığı varsayımı altında para arzının nominal geliri etkileyen yegane faktör olduğunu öne sürmüĢtür.

Monetarist görüĢün savunduğu paranın Miktar Teorisi, Klasiklerin daha önceki Cambridge denklemine daha yakındır:

M = Md = k PY (1.12)

Bu denklem, yine aĢağıdaki gibi yeniden düzenlenerek aĢağıdaki gibi yazılabilir:

M1/k = PY (1.13)

1/k = v olarak alınırsa Monetaristlerdeki Miktar Teorisi aĢağıdaki gibi ifade edilir:

Mv = PY (1.14)

Bu kapsamda, k‟daki stabilitede de görülebileceği gibi Monetaristlerin para talebi Keynesyenlerin aksine istikrarlıdır. Diğer taraftan para talebi, bir varlık olarak Keynesyen görüĢteki gibi gelir seviyesinden etkilenmektedir ama daha çok yaĢam boyu elde edilen gelirlerin toplamı olarak “sürekli gelir” den etkilenmektedir. Bu durumda k, yaĢam boyu beklenen sürekli gelire bağlı olarak istikrarlı kalmaktadır.

Monetaristler, Keynes‟in para dıĢındaki tüm varlıkları “Tahvil/bono gibi sadece tek bir grupta toplamalarının aksine hisse senetlerini ayrı bir kalem olarak gösterirken dayanıklı tüketim mallarını da para talebi fonksiyonunda yer vermiĢtir. Y: reel gelir, rb bono nominal faiz oranı, re hisse senedi nominal getirisi, rd dayanıklı tüketim mallarının getirisi ise para talebi aĢağıdaki gibi gösterilebilir:

Md =L(P, Y, rb, re, rd) (1.15)

Burada alternatif varlıklar olarak dayanıklı tüketim mallarının olması modele bekleyiĢleri de sokmaktadır. Buna göre, bu malların getirileri gelecekte beklenen fiyatlarına (Pe) göre belirleneceğinden, para talebi beklenen enflasyondan etkilenecektir.

Friedman sürekli reel geliri (Yp), esas almıĢtır ve tüm finansal aktiflerin getiri oranına R denilirse Friedman para talebi aĢağıdaki gibi yazılır (u kiĢisel zevk ve tercihlerdir):

Md =L (Pe, Yp, R, u) (1.16)

Yukarıda ifade edilen para talebi, Keynesyen yaklaĢımda belirtildiği gibi değiĢim, ihtiyat ve spekülatif olmasına göre bölümlere ayrılmıĢ değildir. Dayanıklı tüketim

mallarının para talebi fonksiyonunda olması, getiri durumuna göre her iki alternatif arasında bir ikame olabileceğini ve paradan mala geçilebileceğini göstermektedir.

Monetarist para talebi, Cambridge denklemine göre aĢağıdaki gibi yazabilir:

M = Md =k(rb, re, rd)PY (1.17)

Buradaki ifadeden de görülebileceği gibi, eğer k ve diğer değiĢkenleri, kısa dönemde sabit varsayılırsa para arzındaki bir artıĢ, nominal gelirleri aynı oranda arttıracaktır ve hatta reel gelirleri de değiĢtirecektir.

Friedman‟ın Keynes‟ten ayrıldığı diğer önemli bir konu ise, Keynesyenlerin likidite tuzağında olduğu gibi para talebinin faiz esnekliğinin çok yüksek olabileceği durumdur ki, burada tam tersine Monetaristler esnekliğin çok düĢük olduğunu ileri sürmektedir.

Buna göre; neredeyse dik olan bir LM eğrisi ve yatırımların faiz esnekliğinin yüksek olduğu oldukça yatay bir IS eğrisinin sonucunda Monetaristlere göre, maliye politikasının gelir üzerindeki etkisi çok küçük kalacaktır.

Bundan sonraki baĢlıkta, Friedman (1968) tarafından tanımlanan “istihdam ve üretimin doğal oranı” ve “Phillips eğrisi” yardımıyla Monetarist görüĢ çerçevesindeki üretim, istihdam ve enflasyonun nasıl analiz edildiği incelenebilir.

1.1.1.3.1. Ġstihdam ve Üretimin Doğal Oranı ve Phillips Eğrisi

Doğal oran hipotezi ilk olarak Phelps (1968) tarafından geliĢtirilmiĢtir. Friedman ise Monetarist teoride istihdam ve üretimin doğal oranı yaklaĢımını geliĢtirmiĢtir. Buna göre reel ücret dengesiyle uyum içerisinde olan ve üretimin teknoloji ve üretim faktörleri gibi arz yönlü unsurlarıyla belirlenen bir denge üretim ve istihdam düzeyi bulunmaktadır. Buna göre parasal geniĢlemenin neden olabileceği talep tarafından kaynaklanan etkiler geçicidir. Bir para politikası uygulaması sonucunda parasal geniĢleme varsa bu talebi etkiler, kısa dönemde fiyatlar daha yavaĢ uyarlanır ve sonuç olarak iĢsizlik ancak geçici olarak doğal iĢsizlik oranının altına düĢebilir. Daha sonra talepteki artıĢ fiyatları da yükseltecektir. Klasikler ve Monetaristler bu noktada

ayrılmaktadır; kısa dönemde ekonomi doğal iĢsizlik oranı verecek Ģekilde dengede olmak durumunda değildir.

Monetaristler, Keynesyenler gibi iĢgücü arzını reel ücretin fonksiyonu olarak tanımlamıĢladır ancak bu konuda tam bir bilgi sahibi değildirler ve gelecekte olacak fiyatlara iliĢkin bekleyiĢleri vardır.

Monetarist görüĢe göre, beklenen fiyat değiĢimlerini ( e ) içeren ve W/ e olarak ifade edilen reel ücretlerin fonksiyonu olan iĢçilerin emek arzı, kısa dönemli dengesizliğin temelinde yatmaktadır. GeniĢlemeci para politikası yoluyla artan talep sonucu fiyat artıĢlarını algılayan sanayiciler, daha fazla iĢçi çalıĢtırarak üretimlerini artırır ve kısa dönemde iĢsizlik oranı doğal iĢsizlik oranının altına düĢer. Bu süreç klasik Phillips eğrisi yaklaĢımına uygundur. A. W. Phillips (1958) ilk olarak Ġngiltere‟de çok uzun dönemli veriyi kapsayarak (1861-1957 yılları) yaptığı çalıĢmada, ücretler ve istihdam arasındaki ters yöndeki iliĢkiyi ortaya koymuĢ daha sonra Paul Samuelson ve Robert Solow (1960), istihdamın enflasyona katlanma karĢılığında artırılabileceğini öngördükleri modeli, Phillips Eğrisi olarak adlandırmıĢlardır (ġekil 1.1).

Şekil 1.1. Phillips Eğrisi

Kaynak: www.bized.cok.uk

, t dönem ndek enflasyon ve U da Ģs zl k düzey n göstermek üzere Phillips Eğrisi aĢağıdaki gösterilen bir fonksiyonla tanımlanabilir:

= γ f (U), 0 < γ <1 (1.18)

Burada γ katsayısı, enflasyon ve iĢsizlik arasındaki değiĢ tokuĢun derecesini göstermektedir. Ġlk Ģekliyle bu Ģekilde ifade edilen kalıbın, ülkelere özgü olmak üzere zaman içerisinde sabit kalacağı düĢünülürken daha sonra bu iliĢkinin değiĢebileceği öngörülerek aĢağıdaki gibi bir ifade olacağı öngörülmüĢtür:

= γ f (U) + e (1.19)

Burada e, asıl olarak fiyat bekleyiĢlerini temsil ederken eğriyi kaydıran tüm dıĢsal etkenlerin kümesini de kapsamaktadır.

Şekil 1.2. Kısa ve Uzun Dönemli Phillips Eğrisi

Kaynak: Wikipedia (NAIRU-SR-and-LR.svg)

Friedman, para arzı geniĢlemesiyle oluĢan talep sonucu görülecek ilk etkinin standart Phillips Eğrisi‟ne uygun olacağını öngörmüĢtür. Ancak iĢgücünün fiyatlara iliĢkin beklentisi kısa dönemde değiĢmez ve üreticiler tarafından nominal ücret artıĢlarıyla birlikte yükselen taleplerine cevap vererek istihdam ve dolayısıyla üretim ve gelir kısa dönemde artar. Aslında burada fiyat artıĢları nominal ücret artıĢlarından daha yüksek olduğundan reel ücretler düĢmüĢtür. Ancak “işgücü yanılması”yla bunun farkına varmamıĢtır ve iĢgücü arzı artmıĢtır. Ancak daha sonra bunun farkına varılır ve tekrar iĢgücü ve dolayısıyla üretim ve istihdam eski seviyesine geri döner. Eski istihdam

seviyesinde denge yeniden oluĢmuĢtur ancak burada fiyatlar, diğer bir deyiĢle enflasyon artmıĢtır. Eğer istihdamı doğal oranın altına düĢürmek için yeninden bir para arzı artıĢı olursa yine aynı süreç yaĢanacak ve uzun dönemde artan sadece enflasyon olacak, iĢsizlik eski seviyesinde kalacaktır (ġekil 1.2.). Friedman tarafından modellenen

“uyarlanmıĢ bekleyiĢler”i içeren monetarist Phillips Eğrisi aĢağıdaki gibi gösterilebilir (Snowdon ve Vane, 2005).

= f(U)+ β e 0< β <1 (1.20)

Burada bekleyiĢlere iliĢkin uyarlama katsayısıdır. Eğer β =1 ise (yani enflasyon tam olarak tahmin edilmiĢse) Phillips Eğrisi diktir yani bekleyiĢler tam olarak uyarlanmıĢtır ve enflasyon ve iĢsizlik arasında uzun dönemli bir değiĢ tokuĢ yoktur.

AĢağıda verilen Ģekilde gösterilen baĢlangıç denge iĢsizlik durumunda (U*), ve e‟nin sıfıra eĢit olduğu durumda yukarıdaki ifade aĢağıdaki gibi yeniden düzenlenebilir:

= f(U)/ 1- β (1.21)

Şekil 1.3. Değişik Phillips Eğrileri

Kaynak: Snowdon ve Vane (2005).

Friedman tarafından öngörülen uzun vadeli Phillips Eğrisi, enflasyon iĢsizlik arasında bir değiĢ tokuĢun olmadığı β=1 durumundaki dik eğridir. β = 0 durumu, klasik kısa ve

uzun dönemli dengeli bir değiĢ tokuĢun olduğu Phillips Eğrisi‟ni göstermektedir. 0<β<

1 olduğunda ise uzun vadeli koĢulların daha az avantajlı olduğu bir Phillips Eğrisini iĢaret etmektedir (ġekil 1.3, Snowdon ve Vane, 2005)3.