• Sonuç bulunamadı

2. SOSYAL HAYAT

2.2. Miras

Osmanlı iktisâdî ve ictimâî tarihi açısından önemli bir yere sahip olan şer‘i mîras hukuku, mirasçıları ve hisselerini geniş ve açık bir şekilde tespit ve tayin etmiştir. Miras ile aynı anlamda kullanılan hukukî terim terekedir. Tereke, ölen şahsın sahip olduğu menkul ve gayr-i menkul maddi mala, alacaklarına109 borç, vasiyet, hibe gibi hak ve tasarrufların ayrıntılı bir şekilde kaydedildiği110 belgelerdir.

Osmanlı Devleti’nde, devlet görevlilerinden üst ve orta tabakada yer alanların terekelerinin yer aldığı Maliyenin başlıca defterlerinden Baş Muhasebe Kalemi’nde merbut muhallefat kalemi defterleri ve muhallefat defterleri111 ile daha geniş sivil ve

108 TŞS., 132.

109 Zuhaylî, a.g.e, C:X, s.338.

110 Ömer Lütfi Barkan, ‘‘Edirne Askerî Kassamı’na Ait Tereke Defterleri (1545-1659), Türk Tarih

Kurumu Belgeler Türk Tarih Belgeleri Dergisi, Ankara, TTK Basımevi, C:III, No:3, sy.5-6,

1968,s.1; Sait Öztürk, Askeri Kassama Ait Onyedinci Asır İstanbul Tereke Defterleri

(Sosyo-Ekonomik Tahlil), İstanbul, Osmanlı Araştırmaları Vakfı, 1995,s.52.

111 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilâtı, 3.bs., Ankara, TTK Basımevi, 1998, s.370-371; Bkz.:Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, 2.bs., İstanbul, Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu:42, 2000, s.143, 146, 268, 271, 361-363, 410.

resmi halk kesimine ait terekenin şer‘iyye sicilleri defterleri gibi müstakil defterlerin içinde tertip ve muhafaza edilen kayıtlarına rastlanılmaktadır.112

Bunun gibi mirasın tespit ve taksimi, miras hukukuyla açıkça tespit edilmesine rağmen113 varisler arasında anlaşmazlıklar veya bir varisin mirastan hak alamaması gibi sebeplerle mahkemeye intikal eden şer‘iyye sicilleri içinde veraset denilen da‘va kayıtları da mevcuttur.

Elimizdeki sicil defterinde mirasın paylaşımı için kadılığa müracaât edildiğinde tutulduğu anlaşılan tereke ile ilgili kayıtların belli bir usûle göre kayda geçirildiği görülmektedir. Bu usûle göre ilk olarak ölen kişinin tanıtımı, mirasın dökümü ve borç, masraf, vergi gibi gelir gider kalemlerinin dökümü, varislere ve Beytülmala kalan miktar tespit edilmiştir.114

Mirası bırakan kişinin kimliğini ve mirasçılarını gösteren elimizdeki kayıtlarda ilk önce ölen kişinin sağlığında ikamet ettiği şehir, mahalle veya köy adı, ölenin adı, mensup olduğu sosyal zümre, mesleği, Bey, Paşa, Efendi, Seyyid, Hacı, Çelebi gibi ünvan ve lakaplarının baba adıyla birlikte yazıldığı görülmektedir.115Ayrıca ölen kişinin, ölüm şekli ve yerini de tespit mümkün olmaktadır.116 Mirasçıların her birinin isim ve yakınlık derecesi de zevci ve zevcesinden başlanarak tespit edilmekte ve ayrıca varsa küçük yaştaki mirasçılarda ‘‘sağîr’’ veya ‘‘sağîre’’ şeklinde belirtilmektedir. Eğer ölen kişinin mirasçıları yoksa terekeye Beytülmal tarafından el konulduğu anlaşılmaktadır.117 Bunu takiben ölenlerin hayatta oldukları sırada tasarruflarında bulunan her çeşit giyim ve ev eşyası ile mobilya ve mutfak araç, gereci ile kılıç, hançer, tüfek ve hırdavat gibi menkul mallarla118 mülk menzil, bahçe119 ve meyveli ağacı bulunan bahçe, fındık bahçesi, zeytin ağaçlar, ev, anbar, samanhane, fırın, ahır ve çiftlik emlâki ve hayvan cins ve sayıları gibi gayr-i

112 Barkan, a.g.m, s.1

113 Zuhaylî, a.g.e., C:X, s.346 -352.

114 Bu konuda bkz.: Sait Öztürk, ‘‘Osmanlı İlmiye Teşkilâtında Kassamlık Müessesesi’’ ,İstanbul

Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Enstitüsü Dergisi Prof. Dr. Münir Aktepe’ye Armağan,

İstanbul, Edebiyat Fakültesi Basımevi, XV, sy.15, 1997, s.408-409; Öztürk, İstanbul Tereke Defterleri, s.75-76. 115 TŞS., 22; 34; 48; 72; 122; 181. 116 TŞS., 22; 34. 117 TŞS., 72. 118 TŞS., 22; 34; 48; 72;122; 181. 119 TŞS., 48.

menkûl120 mallar zikredilmektedir. Ayrıca vefat eden kişilerin başka şahıs ve bazı köy ahalisi zimmetinde alacağı paralarının121 olduğu görülmektedir. Defterdeki tereke kayıtlarında malların miktar ve değerleri kuruş, akçe ve pâra olarak verilmekte ve mevcut mallar kaydedildikten sonra ‘‘cem‘an yekûn’’ yazılarak bir çizgi ile toplam tutar rakamlar belirtilmiştir.

Daha sonra vefat eden şahsın malının taksim edilmesiyle birlikte alınan vergi ve masraflar kaydedilmiştir. Karısına mihir borcu, 1/3’ü geçmeyen vasiyetler taksimi dolayısıyla meydana gelen resim ve masraflar122 elimizdeki kayıtlarda şu şekildedir:

‘‘Minhâ el-ihracât’’ yazılarak bir çizgi ile altında, techiz ve tefvin123, resm-i âdî ve harc-ı irsâliye, resm-i emin-i beytül-mâl, çukadâriye124, dellâliyye, bargir masrafı, kahve kirası, kahve şerîki125, resm-i âdî126, çukadariye ve harc-ı mahkeme, kaydiye127, irsâliye kalemiye, kaydiye, hüddâmiye, vasiyet, vasiyet-i mahalle-i mezbûre imâmı, mahalle-i mezbûre mescid-i mümin’e, mihr-i müeccel müsbit128, resm-i defter, kalemiye çukadariye129 mihr-i müsbet, berây-ı veraset-i hacc-ı şerif, resm-i kısmet, katibiyye, (?) hüddâmiye-i ihzâriye130, katib ve irsâliye, eminiyye ve çûkadâriye131 resm-i âdî ve harc-ı mahkeme132 gibi resim ve harçların olduğu anlaşılmaktadır. Gider kalemindeki bu harcamalar hesaplanarak asıl tereke yekûnundan çıkartıldığı ve mirasçılara ve beytülmala kalan meblağın hesaplandığı133

kayıtlar da görülmektedir.

Bu kesintilerden resm-i kısmet ölen kişilerin mal varlıklarının tahriri ve bu malların varisler arasında taksimi sebebiyle alınan vergidir. Resm-i kısmet için ‘‘resm-i âdî’’, ‘‘rıbh-ı âdî’’, ‘‘resm-i kısmet-i askeri’’, ‘‘resm-i kadıasker efendi’’

120 TŞS., 122. 121 TŞS., 48, 181.

122 Sait Öztürk, ‘‘ Kassamlık Müessesesi’’, s.409; Öztürk, İstanbul Tereke Defterleri, s.76.

123 TŞS, 22; 48;122; 181;175 Bu kayıt tereke tespit ve taksimine dair olmayıp, bir kişinin mirastan hissesine intikal eden payın vasisinden talebine binaen vasi olan kişinin de mirasın gider dökümünü kassam defteri mucibince mirası nasıl tasarruf ettiğini izah eylediği kayıttır.

124 TŞS., 22; 48. 125 TŞS., 22. 126 TŞS., 34; 48; 181. 127 TŞS., 34. 128 TŞS., 48; 175. 129 TŞS., 72. 130 TŞS., 122. 131 TŞS., 181. 132 TŞS., 175. 133 Öztürk, a.g.m., s.410; TŞS, 22; 34; 48; 72;122; 181.

gibi adlarda verilmiştir. Miras taksiminde kadıasker namına tahsil edilen resm-i kısmet dışında, taksim işinde hizmetleri geçenlerin dellâliye, kâtibiye, kassamiye, tahminiye, ihzariye, kalemiye gibi ikinci derecede alınan resimlerde134 vardır.

Beytülmalın hissesi olan veya mirasın tamamı Beytülmala kalan terekelerde ise, ‘‘müjdegâniye’’ ve ‘‘resm-i emin’’ adı altında yüksek oranda bir vergi daha alınmaktadır.135

Gider kalemlerinden kalan miktar ‘‘sahhü’l-bâkî’’ ifadesi ile kayıtları ilk kısmında adı geçen ve akrabalık dereceleri tek tek yazılan mirasçıların hissesine düşen meblağ136 ile beytül mal’a kalan meblağ 137 miktarları zikredilmektedir.

Miras taksiminde görev yapan kişiler incelediğimiz kayıtlardan anlaşıldığı üzere kadı, kassam, ehl-i hibre( bilir kişi), dellâl, muhzır ve katipten oluşuyordu.

Öte yandan sahipsiz malların beytülmala yani hazineye intikal ettiğine dair incelediğimiz sicilde az miktarda kayıta rastlanmıştır. Bunlar arasında varisi olmadan ölen birinin beytülmal tarafından kabz olunan terekesinin dökümü yapılarak beytülmala kalan miktarın hesaplandığı anlaşılmaktadır.138

Varis bırakmadan öldü sanılarak terekesinin beytülmale intikaline karar verilen bazı kimselerin bazen varislerinin139 bazen de ölenin varislerinin başka bir yerde bulunduklarını beyan eden mallara vasi tayin edilen bir kişi tarafından140 bu intikale karşı yapılan itirazlara ait kayıtlarda beytülmalin miras olarak bırakılan terekelere müdahalesinin önlendiği görülür.

İncelediğimiz dönemde Trabzon’da beytülmal emini olarak görev yapan kişinin Halil Ağa olduğu görülmektedir.141

Osmanlı Devleti’nde elimizdeki mevcut dava kayıtlarından anlaşıldığı üzere uygulanan şer‘i hukuk kurallarına göre ölenin bıraktığı malların taksiminden önce bazı zaruri ihtiyaçların yerine getirilmesi gerekir. Bunlar ölenin techîz ve tekfîni için

134 Öztürk, a.g.m., s.424 -425. 135 Öztürk, a.g.m., s.424. 136 TŞS., 34; 48; 122. 137 TŞS., 22; 72. 138 TŞS., 72. 139 TŞS., 71. 140 TŞS., 402. 141 TSŞ., 22; 71; 402.

gerekli masrafların yapılması, borçların ödenmesi, vasiyetlerin (tenfîzi) yerine getirilmesi ve kalan malların mirasçılara intikal etmesidir.142

Ölen kişinin öldüğü andan itibaren kabrine koyana kadar gereken yıkama, kefen, taşıma, kabir kazdırma ve defin masraflarının tamamıdır.143 Elimizdeki kayıtlarda techîz ve tekfîn için yapılan masraflar bazı yerde tereke kayıtlarında izlenen usul gereği gider kaleminin dökümünde144 verilirken bazı yerde ise, vasî muhtar olan kişinin kendisine belirtilen yerlere vermesi vasiyet edilen malları sarf ettiği yerlerin dökümünün verildiği145 veya bulûğ çağına gelmiş kişilerin vasîsi olan kişilerden miras haklarını ibraz etmek istedikleri zaman, vasînin bu miras üzerinde nasıl tasarrufta bulunduğunu kassam defterine göre verdiği gider dökümünü içeren dava 146 kayıtlarında görmek mümkündür.

Techîzden sonra ölenin, techîzden artan malından borçları ödenir. Ölenin terekesi bunları karşılamaz ise varisler mirastaki hisseleri esas alınarak bu borçları aralarında taksim ederler.147

Elimizdeki mevcut tereke kayıtlarında gider kalemlerin dökümlerinde ölen şahsın karısına olan mihir borcuna148 değinilmektedir. Ancak çoğunlukla ölenin mevcut borçlarının olup, olmadığı ölenin borç aldığı kişilerin bizzat mahkemeye başvurup haklarını varislerden149 veya varislerin vasîsi olan kişilerden taleplerinden150, miras taksim edilirken kassam defterinden veya ölenin borcunu ödemek için varislerin ölen kişiden intikal eden bazı emlâki satışa çıkarmalarından151

ya da kadının ölen eşinin ödemesi gereken mihr-i müecceli ile eşinin zimmetinde kalan parasını ve miras hissesini diğer varislerden talep ettiği152 dava kayıtlarından anlaşılmaktadır. Ölen kişinin terekesi borcunu ödemeye yetmediği için borcun varisi

142 Zuhaylî, a.g.e., C:X, s.339-345.; Barkan,a.g.m.,s.2. 143 Zuhaylî, a.g.e., C:X, s.340. 144 TŞS., 22;48; 122; 181. 145 TŞS., 138. 146 TŞS., 117; 175. 147 Zuhaylî, a.g.e., C:X, s.341. 148 TŞS., 48; 122. 149 TŞS., 30. 150 TŞS., 189. 151 TŞS., 47; 78. 152 TŞS., 24; 85; 171.

olan çocuklarının ve karısının miras hissesinden şer‘i miras hukuku gereği tahsil edildiği de kayıtlarda geçmektedir.153

Vasiyetler yukarıda zikredilen haklar eda edildikten sonra kalan malın üçte birinden (asıl malın üçte birinden değil) ödenir. Tasarruf edilmesine cevaz verilen mal, ölenin o geri kalan malıdır.154 Bunun en açık ifadesini bir terekenin gider dökümünde ‘‘ber mûceb-i vasiyyet-i’’ şeklindeki ifadenin altında vasiyet edilen yerlere verilmesi gereken paranın hesaplanan miktarından155bunu anlamak mümkündür. Aynı şekilde ölen bir kimsenin vasiyeti ettiği mallarının belirttiği yerlere sarf olunan mahallerin defteri olduğu anlaşılan kayıtta vasiyete konu olan mal üzerinden yapılan hesaplara156 göre vasiyetin uygulanma biçimi ortaya konulmuştur.

Miras mallarının üçte birinden fazla olan vasiyetler varisler izin vermedikçe yerine getirilemez, ancak izin verirlerse geçerli olur. Bu vasiyet ise, sadece izin verenlerin hissesi kadar nâfiz olur.157 Aynı şekilde ölen kimsenin vasiyetini yerine getirmesi için hayatta iken vasî muhtâr tayin ettiği kişinin eline vasî hücceti verilmesi ve bunun varisleri tarafından da onaylanması158 vasiyetin icrâsı için vasî muhtâr tayin edilen kişilerin varislerce onaylanması gerektiğini gösterir.

Zikri geçen hakların edasından sonra kalan mal mertebelerine göre varisler arasında bölüştürülür. Varisler ölene nispetleri veya bağlılıkları sabit olup kitap, sünnet ve icma ile sabit olan miras hisselerini almayı hak eden kişilerdir.159 Kişilerin mirasa varis olma dereceleri şer‘i hukuk içerisinde belli kurallara tabi tutulmasının gereği bu hususu incelediğimiz kayıtlarda çeşitli sebeplerle mirasla ilgili mahkemeye intikal eden kayıtlarda görmekteyiz. Buna göre ölen kimselere ‘‘zevil erhâm’’160 ve ‘‘min ciheti’l-uzviyyeti’n-nesebiyye li-eb ammisinin oğlunun oğlu’’161 yakınlık derecesi ile varis olduğunu iddia eden kişilerin bunu ispatlamaları ile ölenin mirasından hisselerini aldıkları görülmektedir. Bu kayıtlardan mirasa varis olacak

153 TŞS., 91. 154 Zuhaylî, a.g.e., C:X, s. 344. 155 TŞS., 48. 156 TŞS., 138. 157 Zuhaylî, a.e., C:X, s. 344. 158 TŞS., 13. 159 Zuhaylî, a.g.e., C:X, s. 345. 160 TŞS., 71. 161 TŞS., 156;153.

kimselerin tespitinde şer‘i miras hukukunun uygulandığı ve mirasa yönelik her türlü hak talebinin kullanıldığı hakkında bir fikir edinmek mümkündür.

İncelediğimiz defterde mirasla alakalı çeşitli sebeplerle mahkemeye intikal eden davalara rastlamak mümkündür. Buna göre davaları incelersek, varisler arasında miras taksiminden kaynaklanan bazı anlaşmazlıkların sulh yoluyla giderildiği görülür. Bununla ilgili bir kayıtta ölen bir kişinin mirası ikinci eşi ile küçük oğlan çocuğuna ve ilk eşinden olma iki oğluna kalmasına rağmen küçük çocuğun ölmesi ile annesi ve kardeşleri onun miras payına da varis olmuşlardır. Bu sebeple kassam defterine göre yapılan miras taksimi sonunda kadının mahkemede kendisine intikal eden miras hissesini ve ölen çocuğunun yaşadığı otuz üç aylık döneme ait nafaka parasını, ölen eşinin ilk karısından olan oğlundan aldığını belirtmektedir. Özellikle kadının bu konuya dair her türlü talep ve davadan vazgeçtiğini belirtmesi varislerin aralarında sulh ile anlaşmaya vardıklarını göstermektedir.162 Buna benzer diğer bir kayıtta ise ölen karısından kendisine intikal eden miras hususunda bir kişinin, diğer varis olan üvey oğlu ile aralarında anlaştıkları görülmektedir.163

Fakat kimi zaman mirasın taksimine razı olmayan varislerin bu husustaki çeşitli taleplerini içeren başvurularını mahkemeye sunmaktadırlar. Miras kalan malları kendi aralarında taksim ettikten sonra bu hususa dair her türlü davadan vazgeçtiklerini beyan ile sulh yaptıkları anlaşılan varislerden birinin, daha sonra miras kalan terekedeki bir kısım mal ve paranın diğer varisin zimmetinde kaldığını iddia ederek hissesini talep ettiği dava kayıttan164 anlamak mümkündür. Bu konuyla ilgili dikkat çeken bazı kayıtlarda mevcuttur. Ölen kişinin varislerine intikal eden miras hisselerinin şer‘an tespit edilen miktarlarının zikredildiği tereke165 kaydını müteakip iki kayıtta, terekede zikredilmeyen bazı mallar konusunda mirasçılar arasında anlaşmazlık olduğu görülmektedir. Ölen kişinin kız kardeşi tarafından mahkemeye yapılan müracaatlar sonunda görülen davaları içeren kayıtlara göre

162 TŞS., 108.

163 TŞS., 85. 164 TŞS., 99. 165 TŞS., 122.

anlaşmazlığa neden olan malların ölen kişi tarafından hayatta iken kızına hibe edildiği anlaşılmaktadır.166

Bazen de varislerin kendilerine miras kalan mallarının bazı kimseler tarafından alındığını iddiası ile yaptıkları müracaatlar sonunda mahkemede görülen dava kayıtlarında da dikkat çeken bazı yönler vardır. Bu kayıtlardan birinde varislerin, askeri seferde vefat eden babalarının öldüğü sırada yanında bulunan eşya ve parasını aldığını söyleyip, davacı oldukları amcaları ile aralarında belli bir bedel mukabili sulh akdi ile anlaştıkları,167 diğer kayıtta da aynı sebepten davacı oldukları diğer kişi hakkındaki iddialarının yalan ve batıl olduğunu itiraf ettikleri168görülür. Yine bir kadının babasından intikal eden bir mülkün vasisinin hakkı olmadığı halde yapılan satışının, sahih olmayıp geçersiz olduğu iddiası ile bu mülkü talep için açtığı davadan men olunduğu görülmektedir. Buna sebep olarak da kadının yirmi üç sene önce bu mülkü talep için açtığı dava sırasında mülkü satın alan kişi ile satışa dair belli bir meblağ üzerinde sulh yaptığının anlaşılması ile daha önce görülen bir davanın tekrar görülemeyeceği hususundaki fetva gösterilmektedir.169

İncelediğimiz kayıtlarda karşımıza çıkan önemli konulardan biri de, mirasla ilgili olarak mahkemeye intikal eden bazı davaların zaman aşımına uğramasıdır. Bu konuya ilişkin dava kayıtlarında, babasının mirasından kendisine intikal eden mallardaki hissesini diğer varislerden talep ettiği halde verilmediğini170 ve yine aynı şekilde babalarından intikal eden bir mülkteki hisselerinin erkek kardeşleri tarafından zorla yapılan bir sulh akdi sonucunda ellerinden bir ibra temessükü ile alındığını171 beyan eden bazı kadınların, hissesinin alıverilmesi için açtıkları davaların sonucunda, ‘‘on beş sene bilâ özr şer‘-i terk olunan miras davası bilâ emr-i sultâni mesmu‘a olmadığına binaen’’ şeklinde ifade edilen zaman aşımı sebebiyle bu taleplerinden men olundukları görülmektedir.

Miras hakkı konusunda kayıtlara yansıyan çeşitli hususlardan biri de köle iken daha sonra hür olan bazı kimselerin mirasına varis olan kimselerin durumu ile ilgilidir. Buna göre ölen bir kişinin babasının kendisinin daha önce özgür bıraktığı 166 TŞS., 123; 124. 167 TŞS., 117. 168 TŞS., 118. 169 TŞS., 160. 170 TŞS., 27. 171 TŞS., 153.

kölesi olduğunu ve bu sebeple ölenin terekesinden kendisine düşen hissesini varislerinin türlü bahane ile vermediklerini ifade eden bir kimsenin mahkemeye başvurarak hissesinin alınmasını ve durumun ölenin varislerine sorulmasını talep etmektedir. Ancak dava sonunda ölen kişinin annesinin ‘‘ahrâr-ı asliyandan’’ yani özgür bir insan olduğunun anlaşılması ile mirastan hisse talebinde bulunan kişi bu isteğinden men olunmaktadır.172

Sicil defterindeki kayıtlarda ölenin kendilerine olan borçlarını mahkeme kararıyla ispat, takip ve tahsil edilmesine yönelik olarak alakalı şahısların bizzat mahkemeye başvurdukları görülür. Yaptıkları müracaatlarda genellikle borcun ölenin terekesinden karşılanmak üzere ölen kişinin varisi olan eşinden173, miras kalan mallarına kayyım tayin edilen kimseden174 veya mirasına kendisinin hizmetkârı olması sebebiyle el koyan kişiden175 talep edildiği anlaşılmaktadır.

Ölen kişinin alacaklarının tahsil edilmesine yönelik mahkemeye yapılan müracaatların genellikle ölen kişinin başkasının zimmetinde olan alacağı paranın da miras olarak intikal etmesi sebebiyle varislerince yapılmaktadır. Konuyla alakalı bazı kayıtlarda varislerin ölenin alacaklarını talep ettikleri kişilerden parayı tamamen aldıkları ve karşılıklı olarak sulh akdi ile anlaştıkları176 görülür. Fakat bazı kayıtlarda ise varislerin, ölenin borcunu talep ettikleri kişinin yalandan bahane ile vermek istememesi üzerine aralarında olan münakaşalar sonunda muslihun tavassutu ile belli bir meblağ üzerinde sulh ile anlaştıkları ve varislerin ileri sürdükleri meblağdan daha az bir paraya razı oldukları görülmektedir.177 Bazen de varislerin ölenin borç verdiği kişiden parasının tahsili için mahkemeye yaptıkları müracaata dayanarak görülen dava sırasında alacakları olan meblağ hususunda iddia ettikleri meblağa yönelik delil getiremediklerinden borcu olan kişiye borcunu ödediğine dair yemin teklif edilmiş ve yemin etmesi hasebiyle varisler bu borç taleplerinden men olunmuşlardır.178 Buna benzer bir diğer kayıtta da, ölen kimsenin vasi muhtarı olan kişi, ölenin bir gayri müslim zimmetinde kalan borcunu bu gayri müslimin kefili olduğunu iddia ettiği 172 TŞS., 110. 173 TŞS., 30. 174 TŞS., 189. 175 TŞS., 165. 176 TŞS., 60; 131. 177 TŞS., 64. 178 TŞS., 63.

oğlundan talep etmiştir. Ancak bu konuda mahkeme tarafından istenilen delili getirememesi ve gayri müslimin borca kefil olmadığına dair ettiği yemin hasebiyle borç talebinden men olunmuştur.179

Bir ölünün terekesi taksim edilmeden, vârislerinden bir veya birkaçı vefat ettiğinde, bu vefat eden vârislerin birinci ölünün terekesinden kalan paylarının kendi varislerine intikâl etmesine münâsahalı miras davası denir.180

Defterde bu konu ile ilgili kayıtlarda genellikle ‘‘bi-tariki’l-münâsahatü’ş-şer‘iyye’’ denilerek mirasın münâsahalı bir şekilde vârislere intikal ettiği ifade edilmektedir. Kendilerine münâsahalı şekilde intikal eden mirasın paylaşımı için varisler tarafından mahkemeye yapılan başvuruları içeren bu kayıtlarda, ölen kişilerin mirası taksim edilmeden mirasa varis olan bazı kişilerin ölümü ile onların miras hisselerinin de diğer varisler arasında pay edildiği ve varislerin kimler olduğu ve miras hisselerinin miktarlarının açıkça zikredildiği görülmektedir.181 Kayıtlarda bu tür mirasların taksiminde durumun yerinde tespit edilerek bazen varislerin mirasın paylaşımında taksime razı oldukları182 veya miras kalan mallardaki belirlenmiş olan miras hissesi mukabili kendisine verilen bazı mallar hususunda diğer varislerle anlaşması183 mirasın taksiminde belirlenen hisse hususunda varislerin kendi aralarında bir anlaşmaya vardıklarını gösterir. Bazen de aralarında çok şiddetli münakaşalar sonucu iki taraf arasında sulh yolu ile taksimin yapıldığı184

anlaşılmaktadır. Bir başka varisin taksim edilen miras malından diğer varisin yokluğunda belli bir miktar parayı haksızca istifade ettiğini belirtmesi sebebiyle mirastaki hissesini diğer varise bırakarak mallarla hiçbir alakası kalmadığını beyan etmesi185 miras konusunda mahkemeye yansıyan bazı haksız fiiliyatlara bir örnek teşkil eder.

İncelediğimiz defterde ölen kimselerin küçük yaştaki çocuklarına kalan miras hakkını idare etmek için tayin edilen vasilerin çocuğun bulûğ çağına girmesi ile mallar üzerindeki tasarruf hakkının sona erdiği ve çocukların bulûğ çağına girmeleri 179 TŞS., 90. 180 Zuhaylî, a.g.e., C:X, s. 364. 181 29; 53; 54; 171. 182 TŞS., 29. 183 TŞS., 54. 184 TŞS., 171. 185 TŞS., 53.

ile kendilerine intikal eden malları varislerden talep etmek için mahkemeye başvurdukları anlaşılmaktadır.186 Bu tür davalarda vasiler olan şahıslar genellikle çocukların mallar üzerindeki miras haklarını ikrar ederken, küçük çocuklara ait olan malları nasıl tasarruf ettiklerine dair beyanları da dikkati çeken bir husustur. Mesela varis olan bir kimsenin mallarını hıfz ve zabt ettiği kardeşinin oğluna ait para ile bina eylediği mülk ile kendisi ile ölen kardeşine babalarından miras kalan bir diğer mülkün yarısının ona ait olduğunu ve bu mallarla kendisinin bir alakası olmadığını mahkemede beyan etmesi belirttiğimiz hususlara187 bir örnek teşkil eder. Aynı şekilde bir kimsenim babasından intikal eden mallardaki hissesini vasisinden talep etmek için açtığı dava kaydında hissesine düşen paranın kendisinin her türlü nafaka ve kisvesi için harcanmak üzere hurc terbiyesinde bulunduğu annesine verildiği için vasisinin zimmetinde bir akçe bile baki kalmadığı görülmektedir.188

Elimizdeki davalarda önemli olan konulardan biri de miras kalan malların İslam hukukunun belirlediği ölçüler çerçevesinde varisler arasında pay edildikten

Benzer Belgeler