• Sonuç bulunamadı

Bursa’nın Genel Mimari ve Kent Dokusu Tanımlamalarının Sanat Tarihi Araştırmalarındaki Önemi Tarihi Araştırmalarındaki Önemi

SEYAHATNAMELERİN SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARINDA KULLANILABİLİRLİĞİ

2.1. GENEL MİMARİ VE KENT DOKUSU 319

2.1.1. Bursa’nın Genel Mimari ve Kent Dokusu Tanımlamalarının Sanat Tarihi Araştırmalarındaki Önemi Tarihi Araştırmalarındaki Önemi

Seyahatnamelerde Bursa’ya ayrılan bölümlerin ilk cümlelerini çoğunlukla tarihiyle ilgili verilen bilgiler ve genel görünümü hakkındaki tanımlamalar oluşturmuş, camiler başta olmak üzere mimari eserlerin genel görünümde dikkat çekmesi de bu tanımlamalarda mimari dokuya yer verilmesini beraberinde getirmiştir320. Bu bölümde Bursa’nın mimari dokusu hakkındaki gözlemler ve genel kent dokusu tanımlamalarında yer eden yapılarla ilgili kısa bilgilere değinilecektir.

Seyahatnameleri incelediğimizde konumuz sınırları içerisinde kalan İznik, Yenişehir, Ulubat, Gölyazı gibi yerleşimlerin ve hatta bazı köylerin dahi genel görünümlerinde yer eden yapılarla birlikte tanımlandığı görülmektedir. Bursa’nın ise hem sahip olduğu yapıların, hem de bu şekildeki aktarımlara sahne olabilecek özelliklerinin zenginliği genel mimari ve kent dokusu tanımlamalarının tezimizde yer verdiğimiz diğer yerleşimlere göre daha kapsamlı yapılmasını beraberinde getirmiştir. Bununla birlikte özgünlükleri açısından ne kadar zengin olursa olsun, tanımlamaların benzer nitelikleri, seyyahların dikkatini çeken ve okuyucunun zihninde Bursa’nın doğru biçimde canlanmasına yardımcı olacağı düşünülen özelliklerinin ortak olduğunu göstermektedir. Bu tür tanımlamalarda üzerinde en çok durulan yönleri genel biçimde dağ yamacında yer alan konumu321, mimari-doğa bütünlüğü322, coğrafi özellikleri323, kent dokusunda Uludağ’ın yeri324 olmuştur.

319 Seyahatnamelerdeki aktarımlar için bkz. Ek 1.

320 Ziyaret edilen bir yerleşimle ilgili ilk cümlelerde mimari eserlerin ön plana çıkarılması, genel dokusundan bahsedildikten sonra mimari eserlerinin tek tek ve ayrıntılı biçimde ele alınması İstanbul örneğinde de karşılaşılan bir durumdur. Arslan, 1992: 23. Bursa ve İstanbul’un her ikisinin de mimari eserler yönünden zenginliği bu ortak özelliklerinin ortaya çıkmasına neden olmuş olmalıdır.

321 Lubenau, 2012: 486, Turner, 1820: 150, Fuller, 1829: 70, Balbo, 1834: 123-124, Fontanier, 1829: 84, Barker, 1824: 450, Walsh, 1836: 197, Porter, 1835: 262, Texier, 2002: 201, Levinge, 1839: 237, Schneider, 2009: 14, Poujoult, Michaud, 1840: 160-161, Perrot, 1864: 64, Warsberg, 1869:103, Jerningham, 1873: 219, Haeckel, 1873: s.y., Gallenga, 1877: 39, Kammond, 1878: 291, Mevsim, 2009: 17, Walker, 1886: 124, Miller, 1898: 422, Renard, 1899: 11, Mevsim, 2009: 77, Sheltman, 1922: 16, Elston, 1923: 196

Her ne kadar bu aktarımlar genellikle kent dokusu hakkında yalnızca çarpıcı yönlerin ortaya konulabildiği niteliklere sahip olsa da tanımlamalarını daha ayrıntılı biçimde yapan ve Bursa’nın çok farklı yönlerine değinenlere de rastlamak mümkündür. Böylesi bir yol izleyen seyyahlar bazen kapladığı alanın tahmini ölçülerine yer vermişler325, yayıldığı alanı genel hatları ile tanımlamışlar326, coğrafyasında öne çıkan özelliklere sayfalar ayırmışlar, bazen de tezimizde bu tür bir başlık açmamızın nedenini meydana getirir biçimde, sahip olduğu yapılara çeşitli ölçülerde değinmişlerdir. Bu tanımlamalarda yer eden yapılar genellikle seyahatnamelerin ilerleyen bölümlerinde daha ayrıntılı biçimlerde ele alınmıştır. Ancak bazı durumlarda ziyaretini kısa tutan, ilgisizlik veya durumunun elverişsizliği nedeniyle bu yapıları inceleyemeyen seyyahlar tarafından konumuz dâhilinde verilen yegâne bilgiler bu anlatımlardan ibaret olabilmektedir. Hatta seyahatnameleri oldukça ayrıntılı olsa bile seyyahların genel mimari doku hakkında yaptıkları

322 Parmaksızoğlu, 1971: 42, Aykut, 2005: 295, Bertrandon de la Broquiere, 2000: 200-201, Gerlach, 2007: 445, 446, Wheler, 1682: 214, Tournefort, 2005: 233, Egmont, Heyman, 1759: 190, Pococke, 1772: 297, 299, Akdemir, 1989: 99, Dallaway, 1797: 179, Marindin, 1914: 106-107, Browne, 1820: 108, Bartholdy, 1807: 131, Hammer, 1818: 8-9, Stanhope, 1843: 13, Turner, 1820: 150, Balbo, 1834: 123-124, Walsh, 1836: 197-198, Porter, 1835: 247, G.M., 1834: 455, Texier, 2002: 202, Levinge, 1839: 237, 238, Burgess, 1835: 124, 132-133, Pardoe, 2004: 299, 322, Hamilton, 1842a: 71, Bernard, 1943: 55, Dwight, 1846: 146, Paine, 1859: 52, Howard, 1855: 35, Beaufort, 1874: 532-533, Moustier, 1864: 242, 244, Warsberg, 1869:103, Gallenga, 1877: 39, Barkley, 1891: 29, Walker, 1897: 128, Huart, 1978: 15, Overbergh, 1899: 389, Davey, 1907: 408, Launay, 1914: 195, Hawley, 1918: 37 323 Turner, 1820: 150, 151, Fuller, 1829: 71, Balbo, 1834: 123–124, Browne, 1820: 110, Fontanier, 1829: 84, Briand, 1829: 48–49, Burgess, 1835: 134, Hamilton, 1842a: 71, Claridge, 1837: 164, Poujoult, Michaud, 1840: 160–161, 163, Felice de Vecchi, 1854: 92, Dwight, 1846. 146, Paine, 1859: 56, Taylor, 1862: 315, Howard, 1855: 35, Murray, 1854: 182, Perrot, 1864: 64, Beaufort, 1874: 532– 533, Moustier, 1864: 242, 244, Jerningham, 1873: 219, Playfair, 1890: 99, Müller, 1897: 151, 152, Overbergh, 1899: 389, Mevsim, 2009: 77, Garnett, 1904: 23, Davey, 1907: 413, Kennedy, 1908: 422, Launay, 1914: 195, Banse, 1919: 71

324 Belon, 1588: 450–451, Bertrandon de la Broquiere, 2000: 200–201, Gerlach, 2007: 445, 446, Stochove, 1650: 178, Wheler, 1682: 214, Chishull, 1993: 70, Tournefort, 2005: 233, 234, 235, La Motraye, 2007: 241, Egmont, Heyman, 1759: 189, Pococke, 1772: 297, Akdemir, 1989: 99, Marindin, 1914: 107, Browne, 1820: 108, Bartholdy, 1807: 131, Hammer, 1818: 9–10, Macgill, 1808: 103, Stanhope, 1843: 13, Turner, 1820: 150, 151, Fontanier, 1829: 84, Barker, 1824: 450, Walsh, 1836: 197–198, Briand, 1829: 49, Porter, 1835: 265, Texier, 2002: 201, Stuart, 1854: 52, Pardoe, 2004: 299, Hamilton, 1842a: 71–72, Claridge, 1837: 164, Dwight, 1846. 146, Perrot, 1864: 64, Beaufort, 1874: 532–533, Joanne, Isambert, 1861: 502, Mevsim, 2009: 17, Walker, 1897: 128, Mevsim, 2009: 77, Davey, 1907: 413, Hawley, 1918: 35, Sheltman, 1922: 16

325 Turner, 1820: 151, Walsh, 1836: 199, Texier, 2002: 201, Levinge, 1839: 238, Burgess, 1835: 134, Claridge, 1837: 164, Poujoult, Michaud, 1840: 161, Bernard, 1943: 55, Murray, 1854: 182, Perrot, 1864: 64, Joanne, Isambert, 1861: 502, 503, Moustier, 1864: 244, Jerningham, 1873: 219, Busch, 1870: 147, Haeckel, 1873: s.y., Gallenga, 1877: 39, Renard, 1899: 11

aktarımlarda daha sonradan değinilmeyen bazı bilgiler dahi tespit edilebilmektedir. Bunun yanında özellikle 19. yüzyıldan itibaren genel kent dokusu tanımlamalarında bazı yapıların konumlarına varıncaya kadar ayrıntılı yönlerinin verilmeye başlanması seyahatnamelerin bu bölümlerinin mutlaka değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır.

Bu başlık altında ele aldığımız aktarımlar seyahatnamelerin konumuzla bağlantılı ayrıntılı bilgi içermeyen ancak göz ardı da edilemeyecek kısımlarıdır. İstisnai birkaç örneğin haricinde bu bölümlerde tek tek yapılar hakkında bilgiler mevcut değildir. Bu yüzden öncelikle sanat tarihi alanında kullanılabilirlik nitelikleri yönünden yüzyıllar içinde geçirdikleri değişimlerin belirlenmesine, dönemler içindeki farklılıklarının ortaya konulmasına çalışılacaktır. Aynı zamanda tezimizde yer verdiğimiz seyahatnamelerin birçoğunun değerlendirildiği bu bölüm her seyahatnamenin genel niteliği hakkında da kısa bilgiler ihtiva etmektedir. Bu sayede diğer bölümlerde özel olarak üzerinde durduğumuz seyyahların genel birikimlerinin ve seyahat amaçlarının seyahatnamenin içeriğine etkisi, sanat tarihi açısından kullanılabilirlikleri gibi yönlerinin ortaya konulabileceği düşünülmektedir. Seyyahların yapmış oldukları tanımlamalar Bursa’nın Osmanlı Dönemi genel mimari dokusu hakkında bilgi edinilmesine yardımcı olabilecek niteliktedir. Genel mimari dokusunun Bursa hakkındaki algıları ne şekilde etkilediği de yine bu bölümde ortaya konulmaya çalışılacaktır. Örneğin sahip olduğu cami ve türbelerin sayısının fazlalığı manevi niteliği büyük bir İslam kenti olarak nitelendirilmesine neden olmuştur. Bazı seyyahlar ise dar sokakları, evleri, pazarı gibi özellikleri nedeniyle Bursa’yı tam anlamıyla doğuyu yansıtan “oryantal” bir kent olarak görmüşler ve bu niteliğini çekici bir yönü olarak sunmuşlardır.

Genel mimari ve kent dokusu tanımlamalarını ayrı bir başlık altında değerlendirmemizin bir diğer nedeni bu tanımlamalarda üzerinde durulan ortak yönlerin, Bursa’yı konu alan gravür ve resimlerde de karşımıza çıkmasından kaynaklanmaktadır. Seyyahların kent manzarasında Uludağ’ın

baskın niteliğini öne çıkartmaları327, kentin bir bölümünün kalesinin bulunduğu yükseltide bir bölümünün ise ovada yer aldığıyla ilgili verdikleri bilgiler328, yoğun bitki örtüsü içinde kubbeler ve çok sayıda minarenin görülebildiği yönündeki aktarımlar329 Bursa görünümünü konu edinen gravürlerin birbirine benzemesine neden olmuştur. Gravürlerin bazılarının hayali olarak ortaya konulduğunun tespit edilebilmesi, bu bölümlerde verilen bilgileri okuyan birisinin zihninde Bursa’nın ne şekilde canlandığı hakkında da bir ipucu vermektedir.