• Sonuç bulunamadı

Milli Savunma Sanayinin Harp Ekonomisi ile Olan İlişkisi

I. BÖLÜM

3.7. Milli Savunma Sanayinin Harp Ekonomisi ile Olan İlişkisi

Milli Savunma Sanayinin harp ekonomisi ile olan ilişkisi şöyle sıralanabilir:

• Savunma Sanayi ürünlerinin tümünün üretimini amaçlayan, başta hizmet sektörü ve ağır sanayi olmak üzere ülkenin tüm sanayi sektörlerinin imkân ve kabiliyetlerini kullanan; tarım, madencilik gibi diğer sektörlerle de desteklenen topyekün bir organizasyondur. Bu organizasyonda yer alan sanayi sektörü kolları, gerek nitelikleri ve gerekse, teknolojik yapıları itibarıyla tek başlarına değerlendirilemezler.

• Savunma sanayi yan sanayi sektörlerinin bütünlüğü ile oluşmasına rağmen, son ürünün askeri ürün olarak, özel yatırım mahiyetinde olması ve bu yatırıma yönelik sipariş talebinin kökeninde siyasetin yatması en önemli özelliğidir. Dünya siyasetindeki değişmeler, taraflar arasındaki sertleşme veya yumuşamalar, bölgesel olaylar, hükümetlerin ve komuta heyetlerinin görüşleri, Silahlı Kuvvetlerin konseptindeki değişmeler Savunma Sanayinin yönlendirilmesi yolundaki planların boyutlarını ortaya çıkarmaktadır.

• İhtiyaçların değişebilir olması ve pazarın tekliği, bu konudaki yatırımı riskli bir duruma sokmaktadır. Bu sebeple, gelişmiş ülkeler ve firmalar Savunma Sanayi sistemlerini kurarken askeri üretim yanında sivil ürünleri de üretebilecek bir kompozisyonu benimsemektedirler. Bu tip bir yaklaşım için gerekli organizasyona dahil bulunmayan ülkelerde ise Savunma Sanayi tek hedefe yönelik olarak gelişmekte, ihtiyacın karşılanmasını müteakip ölü bir yatırım haline gelmektedir.

• Savunma Sanayi ‘politik üretim alanı’ özelliği ile politik tercihler doğrultusunda, genel sanayileşme stratejisinden farklılıklar gösterebilir. Ancak bu farklılaşmanın da bir derecesi vardır ve bu dönem için geçerli değildir. Uzun dönemde genel sanayileşme politikası ve stratejisi ile savunma sanayi tam bir uyum içinde olmalıdır. Aksi takdirde, hem ekonomik kaynak israfına yol açılmış hem de bir süre sonra gelişmesi duran bir savunma sanayi ortaya çıkmış olur. Örneğin, tarıma ağırlık vermiş ve hafif sanayi dalları içinde kalmayı uzun vadede benimsemiş bir ülke, savunma sanayinin ileri teknoloji ve ağır sanayileşme gerektiren alanlarında üretim yapmaya yöneldiği takdirde, gerekli yan sanayi beslemesi sağlanamadığı ve kaynak bulunamadığı için, üretim çok pahalı olur ve

bu arada da mevcut kısıtlı kaynaklar israf edilir. Belirli bir aşamadan sonra, ülke ekonomisi ve genel sanayileşme yapısı ihtiyaç duyulan desteği sağlayamaz duruma düşeceğinden, gelişme durur. İsrail gibi bazı ülkelerde, Savunma sanayi genel sanayileşmenin önünde gider ve zorlayıcı olarak, genel sanayiyi peşinden sürükler. Türkiye ve İspanya gibi bazı ülkelerde de, genel sanayileşme çizgisi ile Savunma sanayi eş zamanlı bir uyum içinde gelişir. Japonya gibi diğer bazı ülkelerde de savunma sanayi, genel sanayileşmeyi gerisinden takip eder. Yine de savunma sanayinin ve genel sanayinin uzun vadede birbirleriyle eş zamanlı ve tamamlayıcı ilişkisi bulunmaktadır.

Savunma sanayinin gösterdiği diğer tipik özellikleri kısaca şu şekilde sıralanabilir:

• Genel talep yapısı çok belirsizdir.

• İhtiyaçlar sadece devlet tarafından belirlenir ve tüketilir. • Teknoloji tekeli sektörün en belirgin unsurudur.

• Sektörün dış pazar oranının sivil mallara göre daha yüksek olmasına karşın, belirli kontrol kuralları vardır.

• Kâr oranları sivil mallara göre yüksektir.

• Toplam satışlar belirli ülke ve firmaların altında gerçekleştirilebilmektedir. • Savunma sanayinin ekonomik yapıya dayalı organizasyonu ise aşağıdaki faktörlerin planlanması, koordine edilmesi ve uygulamaya geçirilmesi ile başarılabilir:

• Silahlı kuvvetlerin hazırlanması, • Ekonomi seferberliği,

• Tarım ve gıda seferberliği.

• Seferberlik ve savaş hazırlıklarının düzenlenmesi

Milli Sanayinin dönüşüm planları ile düzenlenecek olan seferberlik ve savaş hazırlıkları temel alınarak yapılacak olan bir çalışmadır. İhtiyaç duyulabilecek sanayi mamulleri başlıca dört ana grup altında toplanmıştır:

• Milli Sanayinin mevcut yapısı ile gerektiğinde üretimini artırarak karşılayabileceği ihtiyaçlar.

• Milli Sanayinin belirli bir dönüşüm planı ile mevcut, durumunda hiç değişiklik gerektirmeden veya çok az bir ilave ile değişik ürünleri üretmesi yoluyla karşılanabilecek ihtiyaçlar.

• Yurt içinde üretilmeyen veya üretimi ekonomik görülmemiş olan ihtiyaçlar. Bu tür ihtiyaç maddelerinin seferberlik ve savaş durumunda üretilebilmesi amacıyla milli sanayinin, savunma sanayine dönüşümü planları yapılmalıdır.

• Yurt dışından tedariğîne devam edilmesi zorunlu olan ihtiyaçlar. Bu tür ihtiyaçlar için alternatif tedarik kaynakları belirlenmelidir.

• Millî sanayi seferberliği: Ordunun ve halkın harp sırasında devam edecek ihtiyaçlarının kesintisiz karşılanması genel moral üzerinde iyileştirici etki yapan bir unsurdur. Sivil sektör ağırlıklı üretim yapan firmaların seferberlik dönüşüm planlarının barış zamanında titizlikle yapılması ve harp durumunda bu firmaların savunma sanayi ihtiyaçlarına uygun bir yapıya kavuşturulmaları gereklidir.

Sağlık nedeniyle kaybedilmekte olan iş gücünün fazlalığı ve tedavi masraflarının büyüklüğü gelişmiş ülkeleri koruyucu aile hekimliği gibi sağlık önlemlerini almaya yöneltmiştir. Harbin idamesinde sağlığın önemi ortadadır. Savunma Sanayinde de üretimin gerektiği gibi yapılabilmesinde insan gücü her zaman bir faktör olarak bulunacağından, sağlıklı bir gücün sürekli iş başında bulundurulması önem taşımaktadır.

• Gerek harp ekonomisi ve gerekse savunma sanayi ekonomisi, milli ekonomi genelinde birbirinden ayrılamaz ve karşılıklı etkileşimlere açık yapıdadırlar. Ülke ekonomisi bir bütündür ve kuvvetli olduğu sürece, savunma gibi büyük yatırım gerektiren faaliyetlerde veya harp gibi beklenmeyen ve yüksek gider gerektiren zamanlarda kolaylıkla dönüşebilir ve etkiyi kendi içerisinde söndürmeyi başarır.148

Kuzey Kore ve Çin Halk Cumhuriyeti, Sovyet yapısı silahları taklitle başlattıkları savunma sanayilerini belirli bir düzeye getirebilmiş ülkelerdir. Kuzey Kore ve Çin Halk Cumhuriyeti, Türkiye’ye yakın bölgelerde, batı tarafından

ambargo konulmuş ülkeler üzerindeki egemenlikleri ile oldukça önemli bir savunma sanayi pazarını kapmış durumdadırlar. Türkiye’nin bu pazarı eline geçirebilmesi için üstün teknoloji içeren ürünleri piyasaya sürebilmesinde yarar vardır.

3.8. Türkiye’nin NATO’ya Katılımından Sonraki Harcamalarının