• Sonuç bulunamadı

2.2. Anomi Teorisi

3.1.1. İkincil Gruplar: Meslek Örgütleri ve Meslek Ahlakı

3.1.1.1. Meslek Örgütlerinin Bireysel Alandaki İşlevleri

Durkheim için ahlak ilkesinin en temel gereksinimi bencilliğin bertaraf edilmesi, toplumsal genel çıkarın özel çıkara üstün kılınmasıdır ve böyle bir bağlanma her türlü ahlaki etkinliğin kaynağıdır.440 Durkheim’a göre ahlaki davranışın ereği, bireyin kendisi olamaz ve ahlak, bağlılığın bir anlam kazandığı grup içindeki yaşamla başlar.441

“Topluluklar için olduğu kadar bireyler için de amaçsız yaşamak kötü sonuçlara yol açmaktadır. Bireysel etkinlik yola nereden çıkacağını bilemediğinde, sahip olduğu güç kendi düşmanı haline gelmektedir. Bir toplumun sahip olduğu ahlaki güçler harekete geçmediğinde, herkese yararlı olacak bir işin başarılabilmesi için çaba gösterilmediğinde ahlaki yönden sapılmakta, hastalıklı ve zararlı bir yola girilmektedir. Öte yandan çalışan insan, bir iş sahibi olan insan daha uygar bir insandır. Toplumların entelektüel ve ahlaki örgütlenmesi gelişip, karmaşıklaştıkça artan etkinlik sayısına uygun yeni beslenme kaynakları yaratmak gerekmektedir.”442

Ortak çıkarlar ve benzer uğraşlar etrafında bir araya gelen bireyler, buradan doğacak kendine özgü bir yaşamın da aktörleri haline gelirler. Fakat benzer çıkarlar etrafında birleşmek yalnızca bu çıkarları savunmak için değildir. “Birleşmek, karşıtlar arasında ezilme duygusu

437 Durkehim, 2019a: 38.

438 Durkehim, 2019a: 38.

439 Durkheim, 2018a: 31.

440 Durkheim, 2018a: 34, Durkheim, 2019a: s.38.

441 Durkheim, 2018b: 67. Bkz: 1.2.1.2. Toplumsal Gruplara Bağlılık.

442 Durkheim, 2004: 28-29.

duymamak, düşünce ve duygu alışverişi zevkini tatmak, birçok insanla bir bütün haline gelmek, yani kısacası aynı ahlaki yaşamı ortaklaşa yaşamak içindir.”443 Bu kendine özgü bir yaşamdır ve “ondan üyelerinin yüreklerini ısıtan ya da canlandıran, onları birbirine yaklaştıran, bencilliklerini eriten bir sıcaklık yayılır.”444

Bencil hislerin köreltilmesi ve arzuların kontrolüne ilişkin tema Durkheim’ın hukuk ve ahlaka dair yazıları boyunca alt metin olarak karşımıza çıkar. Arzu ve kontrol diyalektiği toplumsal yaşamın uyumlu ve tatmin edici koşullarının çıkar arayışıyla oluşturulamayacağını gösterir. Bu uyum ancak, ortak refah için karşılıklı fedakârlık ile ortaya çıkabilir. Sosyal birleşmenin hiçbir tarafı, bu gereklilikten bağışık değildir. Arzuların kontrolüne yönelik sosyal düzenlemelerde amaç, bireyin kişisel motivasyonlarını ve hırsını ortadan kaldırmak değil; bu hırs ve motivasyonu bireysel yaşam için anlamlı ve toplumsal yaşam için yıkıcı olmayacak şekilde yönlendirmektir. O zaman sonsuz bir tatminsizlik yerini anlamlı ve araçları amaçlarına yeten bir yaşama bırakabilir. Durkheim sosyolojisinin ahlaki misyonu ve bu süreçte hukuka düşen görevin önemi bu şekilde anlaşılabilir.445 Burada düzenleme (regulation) kilit kavramdır ve hem ahlaki düzenleme hem de hukuk kuralı haline gelmiş düzenleme olarak anlaşılabilir.446 Fakat bireyin yaşamının büyük bir kısmını geçirdiği iktisadi alan düzenlemeden yoksundur.

Bunun anlamı şudur: Birey, yaşamının büyük bir alanında ahlaki boşluk içerisindedir.

Durkheim’a göre “[i]çimizde ödev duygusunun güçlü biçimde yer etmesi için, tam da içinde yaşadığımız durumların bu duyguyu sürekli olarak uyanık tutması gerekir.”447 Öyleyse bireyin, kendisine ödevlerini hatırlatan bir grupla çevrili olması gerekmektedir. Durkheim, gününün büyük bölümünde ahlaki alan dışında yer alan bireyin ahlaklı olma içgüdüsünün zayıflayacağını ifade eder. Bu alanda yalnızca kendi çıkarı için eyleyen bireyin, “kendini unutma” ve “özveri zevkini” edinmesi mümkün değildir.448

“Demek ki ekonomik yaşamın kurala bağlanması, bir ahlakının olması, hem onu rahatsız eden anlaşmazlıkların son bulması için, hem de bireylerin kendi bireysel ahlaklarının da erimesine yol açan bir ahlak boşluğu ortamında yaşamaktan kurtulması için son derece önemlidir.”449

Bu hastalığın tedavisi, bir mesleği yerine getirenler arasında dayanışma tesis edecek, aralarında sürekli bağlar kurulmasını sağlayacak örgütlü bir grup yaşamı yaratmaktır.450 Durkheim’ın burada asıl önemsediği şey grup yaşamını tesis etmektir. Toplumsal bütünlüğün

443 Durkheim, 2018a: 36.

444 Durkheim, 2018a: 48.

445 Cotterrell 1999: 30.

446 Cotterrell 1999: 19-20.

447 Durkheim, 2019a: 25

448 Durkheim, 2019a: 25-26.

449 Durkheim, 2019a: 26.

450 Durkheim, 2019a: 26

temel ögesi bireydir. Fakat birey sanki bütünün kendisiymiş gibi davranırsa toplumsal yaşamı sürdürmek imkânsız hale gelir. Bu yüzden birey, bütünün varlığını sürdürebileceği şekilde davranmalıdır. Bireyin çıkarları ile ait olduğu toplumun çıkarları bir değildir, hatta kimi zaman bu ikisi birbirine karşıt konumdadır. Eğer bu durumu ona hatırlatacak ve bu hususta onu zorlayacak bir disiplin olmazsa birey toplumsal çıkarı duyumsamaksızın yaşamına devam eder.

Durkheim ahlaki disiplini, “bireye ortak çıkarları çiğnememek, üyesi olduğu toplumu çözüp dağıtmamak için ne yapması gerektiğini buyuran kurallar düzeni” 451 olarak tanımlar. Özgecilik vurgusu Durkheim’ın ahlaklı davranışa ilişkin genel temasını oluşturur. Ahlaki disiplin bireyi, kendisinin olmayan, kendisini aşan amaçlar koyup bunlara uygun olarak davranmaya zorladığı için birey tarafından aşkın bir şey olarak algılanır.452 Toplumsal küme genişleyip geliştikçe böyle bir disipline duyulan ihtiyaç da artar. Zira ilkel toplumlarda zaten birey ve toplumsal küme arasında bir mesafe yoktur. Parça ile bütün, parçanın bütün açısından tehdit oluşturacağı kadar farklılaşmamıştır. Bireyin kendi çıkarları ile toplumsal çıkar arasında bir tercih yapmasını içerecek bir çatışma söz konusu değildir. Fakat birey bütünden özerklik kazandıkça çatışma kuvvetlenir. Birey toplumsal yaşamın yalnızca bir bölümündedir, genel çıkar onun için kavranması zor ve belirsiz bir noktada bulunur. Bu sebeple bireye, ahlaki disiplin tarafından, kendisine ihtiyaç duyan ve kendisinin de ihtiyacı olan toplumsal bütünlüğün hatırlatılması gerekir. Durkheim bunun, ilk bakışta bireylerin istedikleri şeyleri yapmalarını engelleyen, sıkıcı bir düzen olarak görülebileceğini ifade eder. Fakat bu bağlanma birey için de arzu edilir olandır.

Zira kargaşa ve sürekli çekişme hali birey için acı vericidir. Etrafındakilerle savaşın eşiğindeymiş gibi yaşamak, sürekli meydan okuma ve rekabet halinde olmak, insan için huzursuzluk kaynağıdır.453 Durkheim bu hususu şöyle ifade eder:

“[İ]nsanlar daha yüksek ölçüde, daha derinden toplumsallaştığı, yani uygarlaştığı ölçüde (bu iki sözcük eş anlamlıdır), bu sevinçler daha büyük değer kazanır. İşte ortak çıkarları olduğunu gören bireylerin işbirliği yapmaları; yalnızca bu çıkarları korumak, yarıştıkları birliklere karşı bu çıkarların gelişmesini sağlamak için değildir. Aynı zamanda birleşmek, birçok insanın tek insan gibi davranmasının zevkini tatmak, kendini karşıtlar ortasında yitmiş gibi duyumsamamak, birlik olmanın zevkini yaşamak, başka deyişle, kesinlikle aynı tinsel yaşamı birlikte sürdürmek içindir.”454

Sonuç itibarıyla birey ve toplum arasında görünür veya görünmez pek çok bağ vardır.

Durkheim, topluma bir düzen kazandırmak üzere koyulan her türlü kuralın yıkıcı bir kötülük olduğu fikrini oldukça yüzeysel bulur. Düzenlemeler toplumsal ve ekonomik devinimlere ket vurarak statik bir düzen yaratmak yahut bireyleri tek tipleştirmek için değildir. Uyumlu ve

451 Durkheim, 2019a: 27

452 Durkheim, 2019a:28

453 Durkheim, 2019a:39.

454 Durkheim, 2019a: 39-40.

dengeli bir sosyal yaşam meydana getirmek amacıyla zihinsel birliktelik tesis etmek içindir.455 Durkheim benzerliklere ve paylaşılan ortak değerlere bağlılığın toplumsal bir birliktelik sağladığı sürecin geride kaldığının ve toplumların geldiği aşamada bu hissi yeniden canlandırmaya yönelik çabaların faydasız kalacağının farkındadır. Onun organik dayanışmalı toplumların yapısına ve dayanışmalarını sağlayan şeyin ne olduğuna dair tespitleri bu yüzden çok önemlidir. Tarif ettiği bağımlılık ve toplumsal bağlanma türü, ihtiyaçları paylaşmaya ve işbirliği yapmaya yöneliktir. Durkheim’ın modern toplumlarda üzerine gittiği ve bir ahlaki temel inşasında rol biçtiği tek ortak unsur kutsallığını insanın kendisinden alan ahlaki bireycilik olmuştur.

Bu anlamda, meslek örgütlerinin yegâne görevi kurallar koymak ve onları uygulamaktan ibaret değildir. Durkheim, onların ahlaki bir ortam oluşturma potansiyellerini sıklıkla ön plana çıkarır. Meslek örgütleri yalnızca bir düzenleme aracı değil, aynı zamanda bir kamusal toplanma alanıdır. Durkheim bu örgütlerden bireyin günlük yaşamına kadar inerek onu toplumsal yaşama dahil etme, bireylere toplanma alanları ve belirli toplanma zamanları yaratmasını bekler. Loncaların toplumsal konumlarına ilişkin belirlemeleri bu açıdan önem arz eder. Loncaların sağladığı ortak tapınma, şölenler, bayramlar hatta ortak bir mezarlık onları Romalılardaki aile örgütlenmesine oldukça yaklaştırır.456 Durkheim gerek Roma dönemi gerekse Ortaçağ dönemi Hristiyan loncalarının üyelerinin, meslek dışı alanlarda da birlikte geçirdikleri vakitlere sıklıkla vurgu yapar.457

“Geleceğin meslek örgütlerinin görevleri de, genişlik ve kapsamlarının büyüklüğüyle orantılı olarak daha karmaşık nitelikte olacaktır. Doğrudan doğruya mesleki nitelikteki görevlerinin yanında, günümüzde kentlere ve özel derneklere verilmekte olan birtakım görevler de eklenecektir.”458

Toplumsal yardım işleri bu anlamda en önemsediği işlerdir. Durkheim burada vurguyu yardım alan ile yardımı yapan arasındaki dayanışma duygusuna yapar.459 Kendi içlerinde yürüttükleri yardımlaşma, eğlenme, şenlik, paylaşma, eğitim vs. gibi etkinlikler onların yalnızca ekonomik alanda değil, bireysel yaşam içerisinde tümden kapsayıcı bir yerde olduklarını gösterir.460

455 Durkheim, 2019a: 44

456 Durkheim, 2019a: 35.

457 Durkheim, 2019a: 35-37.

458 Durkheim, 2018a: 48.

459 Durkheim, 2018a: 48.

460 Durkheim, 2018a: 49.