• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

1.2 Akdeniz’in Denizci Güçleri

1.2.2 Memlukler

Ege’den Akdeniz’e açılan Osmanlı donanmasının hedefleri, seyir serbestisine karşı büyük tehdit oluşturan adalar olacaktı. Rodos, Kıbrıs, Girit ve Malta, önemlerine binaen onları elinde bulunduranın Akdeniz’deki nüfuzunu önemli derecede arttıracağı istasyonlardı. Fakat bu adaların (Malta hariç) alınması Osmanlı donanmasının altın devrini yaşayacağı bir sonraki zaman diliminde oldu.

15. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı denizciliğini taşıyan ve seviye atlatan denizcilerin dünyaya gelmesi Akdeniz’deki hâkimiyet mücadelesinin kaderini değiştiren mühim hadiselerdendir. Midillili bir sipahi olan Yakub Bey’in dört oğlu Oruç, Hızır, İlyas ve İshak Osmanlı denizciliğinin simge isimleri oldular. 152 Venedik karşısında ilk açık deniz muharebesinin kazanılmasında önemli rol oynayan Kemal Reis ve onun çağdaşları Piri Reis, Turgut Reis, Kurdoğlu Müslihiddin Reis, Selman Reis ve Salih Reis 15. yüzyılın son yarısından itibaren inkişaf eden Osmanlı bahriyesinde iz bırakan isimlerdendi. Osmanlı denizcileri Memluk diyarı dâhil Akdeniz’deki üstünlüğü ele almaya hazırdı.

engebeli yollara dayamış olmanın verdiği güvenle Memlukler Akdeniz’de faaliyet gösterdiler.

Mısır’da Eyyubi devletinin halefi olan Memlukler, Güney Akdeniz kıyılarının oldukça stratejik öneme sahip bir bölgesinde faaliyet gösteriyorlardı. Zira Akdeniz’de haçlı seferleri ile Hıristiyan üstünlüğü başlamış ve seferlerin odak noktası olan Kudüs ile birlikte Doğu Akdeniz kıyılarında Hıristiyanlara karşı koyma imkânına sahip Memlukler, karada Moğollar karşısında olduğu gibi yine tarihi bir misyon üstlenmişti.

Memluklerin selefi Selahaddin’in devleti, donanmayı haçlılara karşı etkin olarak kullandı. 1170 yılındaki haçlıların Dimyat kuşatması, Selahaddin’in Kudüs kuşatması (1187) ve 1189 yılındaki Haçlıların Akka kuşatmasında Eyyubi devleti donanması fiili olarak görev aldı.153 Selahaddin’in donanma divanını oluşturması da denizciliğe ayrıca önem verdiğinin kanıtı olarak görülebilir.154 Fakat denizci bir millet olmak için bu çabalar kâfi değildi. Devlet ricalinin göstereceği himmete içinde bulunulan şartların da destek vermesi icab etmekteydi. Nitekim süregelen gelenek kara ordusunu her zaman için ilk planda tutuyordu. Bu da yetmezmiş gibi denizciliğin temel ögesi gemileri inşa etmek için gerekli hammadde olan kereste eksikliği en başta bu alandaki ilerlemeye ket vurmaktaydı. Bu sebeptendir ki donanma, zamanla deniz sınırlarını koruma amacına yönelik olarak görülmeye başlanmıştı. Bu düşünce henüz deniz harp nevinin kara muharebelerinden ayrı addedilmediği dönem için oldukça makul idi.

Memluklerin devamlı bir donanması hiçbir zaman olmamıştı. Denize indirilen filolar Frenk baskınlarını önlemek maksadını taşımakta idi. Egemenlikleri süresince yaklaşık 40-50 yılda bir bu filolardan 6-7 defa inşa edilmişti. Gemiler, aceleyle inşa

153 Susan Rose, “Islam Versus Christendom: The Naval Dimension, 1000-1600”, s.568.

154 Selahaddin Eyyübi dönemi denizcilik faaliyetleri hakkında bknz. A. S. Ehrenkreutz, “The Place of Saladin in the Naval History of the Mediterranean Sea in the Middle Ages”, Journal of the American Oriental Society, Vol. 75, No. 2, 1955, s.100-116.

edildiği için kısa zamanda kullanılamaz hale geliyor ve tecrübesiz mürettebat ile sevk edilmek zorunda kalınıyordu.155

Memluklerin ilk yılları donanma açısından pek parlak olmasa da Baybars’ın Memluk tahtına çıkışı (1260-1277) denizciliğe bir hareket getirdi. Baybars, donanma üzerine eğildi, fakat bu hareket külli bir terakkiye sebep olmadı. Memlukler Doğu Akdeniz için henüz hazır değildi.

Baybars’ın oluşturduğu donanma 1270 yılında Kıbrıs açıklarında Franklar tarafından bozguna uğratıldı. Baybars donanmasını “köylüler ve ayaktakımı” olarak niteledi ve Kıbrıs kralına yazdığı mektupta bu muharebeyi şöyle değerlendirdi.

“Kendisine kürek verilen herkes mükemmel kürek çekebilir, fakat kılıç verilen kimse, onu mükemmel savunamaz ve kürekle hamle yapan kimseler ile mızrakla hamle yapanlar arasında fark yok mudur? Asil Arap atları üzerinde avlananlar ile sadece karga avı ile övünebilenler bir midir? (Karga savaş gemisi anlamına da gelmektedir.) Siz denizde kuvvetlisiniz fakat bizim gücümüz karada ve at üzerinde.” Bu ifadeler en güçlü devrinde dahi Memluk donanmasının ordunun yanında ikinci planda kaldığını göstermektedir.156

Nitekim Baybars’tan sonra değişen pek bir şey olmadı. Memluk deniz kuvvetleri baskınlara karşı teyakkuzda bulunmaktan ibaret olan gemilerden mürekkepti. Gemiler, inşa bakımından sorunlu, gemiciler seyre çıkmamanın verdiği tecrübesizliğe ve acemiliğe sahipti.

155 David Ayalon, “Memlükler ve Deniz Kuvvetleri: İslâm Âlemi İle Hıristiyan Avrupa Arasındaki Mücâdelenin Bir Safhası”, çev. Salih Özbaran, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, 25,1971:39-50, s.44-45.

156 Susan Rose, “Islam Versus Christendom: The Naval Dimension, 1000-1600”, s.569; David Ayalon, Memlükler ve Deniz Kuvvetleri, s.44.

Denizciliğe bu denli az önem veren bir gelenekten gelen Memluk donanmasının Akdeniz’deki faaliyetleri de bu minvalde fetihten ziyade savunma amaçlı olarak ortaya çıktı. Zira Akdeniz’de Memluklerin karşı koyamayacağı donanmalar mevcuttu.

Buna mukabil ilerleyen dönemlerde Memluk gemilerinin Doğu Akdeniz’de etkin olarak bayrak dalgalandırarak varlık göstermesi devletin bu alandaki muhtemel en önemli icraatları olarak karşımıza çıkar. Bu noktada ticari kaygıların ön plana çıkması mühim bir etken şekilde değerlendirilebilir.

Doğu Akdeniz’in incisi Kıbrıs adası burada ticaret yapan gemiler için muazzam öneme sahipti. Burası Levant deniz trafiğinin pivot noktasındadır. Tarih boyunca Akdeniz hâkimiyetine talip olan devletlerin bu sebeptendir ki Kıbrıs’ı topraklarına katma isteği hiçbir zaman sönümlenmedi. Kıbrıs’ta hâkimiyet demek doğu Akdeniz’de söz sahibi olmak demekti.

Kıbrıs, bu ahvaldeki Memluk ve diğer yabancı gemileri için ticari olarak tehdit unsuruydu. Sultan Barsbay (1422-1438) Kıbrıslıların civardaki bu tahakkümüne bir son vermek üzere adaya seferler düzenledi. Bu seferler nihai amacına 1426 yılında ulaştı ve Kıbrıs Memluk bağlısı haline geldi.157

Doğu Akdeniz’in kuzey ucundaki Alaiyye ticari açıdan oldukça işlek ve mühim bir konumdaydı. Uzun soluklu seyirlerde lojistik destek almak açısından mükemmel bir limandı. Doğu Akdeniz’in kuzey ucundaki bu mühim durak için ibn Battuta Kahire, Suriye ve İskenderiye tüccarlarının buradaki mevcudiyetinden bahseder. Ayrıca bölgedeki bol kereste ve bunun sevkiyatına değinir.158 Böyle büyük öneme sahip bir Akdeniz limanına karşı bu sularda gemi dolaştıran devletlerin ilgisiz olması beklenemezdi. Karamanoğulları kontrolündeki Alaiyye, beylik topraklarının Osmanlı

157C. Edmund Bosworth, “Arab Attacks on Rhodes in the Pre-Ottoman Period”, Journal of the Royal Asiatic Society, Third Series, Vol. 6, No. 2, 1996:157-164, s.162.

158Ebu Abdullah Muhammed ibn Battuta Tanci, İbn Battuta Seyahatnamesi Cilt I, çev. ve yay. A. Sait Aykut, Yky, İstanbul 2000, s.402.

devleti tarafından ilhak edildiği 1487 yılına159 kadar dönem dönem Memluk bağlısı olarak görüldü. Nitekim Memluk Sultanı Çakmak’ın (1438-1453) ilk Rodos seferinde (1440) donanmanın Kıbrıs ve Alaiyye’ye uğrayarak lojistik destek aldığı vakidir.160

Yüzyılın sonlarına doğru Akdeniz’de güç dengelerinde değişimler görülmeye başlandı. Fakat zaten bu sularda ciddi bir güç barındıramayan Memluk devleti için değişen fazla bir durum olmadı. Memlukler için asıl tehlike Afrika kıyılarını dolaşarak Hint Okyanusu’na giren Portekiz gemileriydi. Bu zamana kadar sırtını dayadığı sağlam duvar Hint Okyanusu artık tehlikeye açık hale gelmişti. Akdeniz ticaretinin lokomotifi görevini icra eden Venedik için de behemehâl tehlike çanları yeni ticaret rotalarını ortaya çıkaran Portekizli denizcileri tarafından çalındı. Mücevher alıcısı rolündeki Venedik elçisi Francesco Teldi ticari kaygılar ile Sultan Kansu Gavri huzuruna çıkarken161 şartların doğurduğu bir birliktelik ister istemez iki devlet arasında oluştu.

Diğer taraftan millerce seyir yapabilme kabiliyetine ve muharebe tecrübesine sahip Portekiz donanmasının denizcilik anlamında oldukça gerisinde olan Memlukler için çıkar yol yardım istemekti. Osmanlı Devleti’nin simge denizcilerinden olan Kemal Reis Sultan II. Bayezid’ın emriyle yardımları Memluklere teslim etmekle görevlendirildi (1507).162 Kızıldeniz’de Chaul mevkiindeki muharebe (1508) Memluklerin üstünlüğü ile bitse de Diu adası yakınlarındaki ikinci muharebede (1509) Portekiz üstünlüğü

159Alaiye’nin Gedik Ahmet Paşa tarafından alınması 1471 yılındadır. Bknz. İdris Bostan, “Alanya”

maddesi DİA, 1989:c.2, s.339-341; Karamanoğullarının tam manasıyla Osmanlılar tarafından ilhakı ve tasfiyesi 1487 yılındadır. Bknz. Faruk Sümer, “Karamanoğulları” maddesi DİA, 2001,c.24, s.454-460.

160 C. Edmund Bosworth, a.g.m., s.163.

161Palmira Johnson Brummett, Ottoman Seapower and Levantine Diplomacy in the Age of Discovery, State Universty of New York Press, Albany 1994, s.34; Burak Gani Erol, “Kızıldeniz’de Portekizlilere Karşı Mücadele Eden Memlük Devleti’ne Osmanlı Yardımı”, Uluslararası Piri Reis ve Türk Denizcilik Tarihi Sempozyumu, 26-29 Eylül 2013/İstanbul, Türk Denizcilik Tarihi Bildiriler 3. Cilt, TTK, VIII dizi-sayı 9, 2014:137-170, s.141.

162İdris Bostan , “Kemal Reis” maddesi, DİA, c.25, 2002, s.277.

belirgin hale geldi.163 Bu mağlubiyet sonrası tekrar II. Bayezid’a başvuran Memluk Sultanı Kansu Gavri, Kemal Reis’in şehadetine sebep olacak yardım yolculuğuna çıkmasına yol açacaktı.164

Kifayetsiz donanmalar Hindistan kıyılarında yerleşmiş olan Portekizlileri bu kıyılardan atmak için yeterli değildi. Nitekim Memlukler de son yıllarını yaşamaktaydılar. Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’nun kendisine sahip çıkabilecek kudrette donanmalara ihtiyacı vardı.