• Sonuç bulunamadı

1. GEZEGENSEL KENTLEŞME VE HAREKETLİLİK ÜRETEN KENTSEL

1.5. Gezegensel Kentleşme Evresinde Sermaye, Mal ve İnsanların Dolaşımın Anlamı

1.5.6. Mekân ve Yeniden-Üretim Ekseninde Turist Hareketliliği

Kentsel altyapı mekânlarının üretimi, yeniden-üretim süreçleriyle de doğrudan ilintilidir. Aile ve hısımlık ilişkilerini içeren biyo-psikolojik yeniden üretim süreçleri, iş gücünün ve üretim araçlarının yeniden üretimini içeren yeniden üretim süreçleri ile üretim ilişkilerinin yeniden üretimi bu kapsama düşmektedir. Bu bağlamda, altyapı mekânlarının kritikliğinin, üretim ilişkilerinin yeniden üretimindeki rollerinin kavranışında yattığı söylenebilir. Toprak, emek ve sermaye üçlüsünün ilişkisel kavranışı bu anlamda önem taşımaktadır. Bu üçlü hem üretim hem de toplumsal ilişkilerde salt bir faktör değil, birlik (ensemble) olarak kavrandığında üretim araçlarının değil, üretim ilişkilerinin yeniden üretiminin belirleyiciliği göz önüne serilmektedir. Bu bağlamda, Lefebvre, basitçe uykunun bir yeniden üretim olarak düşünülemeyeceğini ancak boş zamanın düşünülebileceğini belirtmektedir (Lefebvre, 1976). Bir boş zaman hareketliliği olan turist hareketliliğinin manasını kavramak için aydınlatıcıdır.

Üretim ilişkilerinin yeniden üretimi için, boş zamanın belirleyiciliği onun kapitalist üretimin örgütlenişi ile mekânı zapt edişinin ara yüzü oluşunda yatmaktadır,

65

aksi halde basitçe emeğin gücünü yeniden kazanması üzerinden kavrayış, boş zaman mekanının spekülatif yapısını ve devletin ulaşım ve finansal akışı kolaylaştırıcı roller üstlenişinin mantığını gizleyicidir (Lefebvre, 1976). Hareketliliğin üretime mi tüketime mi yöneldiğini incelerken, yeniden üretime yoğunlaşma, Gramsciyen bir görü ile insan hareketliliğini, gereklilikler, gerçek ihtiyaçlar ve zorunluluklarla hareketliliğin yanı sıra turizm hareketliliğine ilişkin tahlilde uygun bir zemin sunmaktadır. Üretimin ekonomik, tüketimin kültürel bir okumasının ötesinde, yeniden üretim üzerinden üretim-tüketim diyalektiğinin izini sürmek, boş vakit hareketliliğinin anlamını açmaktadır (Ateljevic, 2010). Turizm çalışmalarını ayrı bir alt alan olarak kabul etme, insanların ve malların hareketliliğinin ardındaki örtüşen, kesişen, çelişen ve diyalektik biçimlerde beliren politik, ekonomik, sosyo-kültürel ve duygusal art alanı kaçırma riski taşımaktadır.

Hareketliliği ileten kentsel altyapı yatırımlarının, aslında seyahat, eğlence, dinlenme, spor ve sanata ayrılan vakitler üzerinden bir boş ve özgür zaman düzenlemesi olduğunun görülebilmesi, boş zaman47 hareketliliğinin, boş ve özgür48 zamana

“kapitalist üretim ilişkilerinin taşması” olarak kavranışıyla mümkün olmaktadır.

Çünkü boş zaman mekânı eğlence endüstrisinin bir parçası olarak, mekânı ticarileştirmektedir (Lefebvre, 1976). Diğer bir ifadeyle, kentler, turistlerin varış yeri haline dönüşebilme amacıyla ikna edici ve cazip bir kent imajı üretme yahut mevcut imajlarını gözden geçirerek dönüştürme çabası içine girmektedirler. Bu bağlamda,

47 Boş zaman, iş ile biyolojik olarak gerekli olan zorunluluklar dışında kalan zamanı ifade etme için kullanıyor olsa da bir boş zaman aktivitesi olarak sunulan turizmin var olabilmesi, kişi başına (per capita) ya da toplam toplumsal boş vakitin varlığına ilişkindir. Çünkü boş zamanın anlamı ve boş zamanda yapılabilecekler toplumun farklı kesimlerinde farklı manalara ve eylemlere denk düşer: işsizin zorunlu boş zamanı, erkeğin boş zamanı ile kadının ev işlerini ve bakım işlerini üstlendiği boş zaman bunlara örnek olarak verilebilir. Latince’de meşru, izinli anlamına gelen licere (lt.) den gelen İngilizce leisure boş zaman aktivitelerinin eş anlamlı gibi kullanılan özgür zaman aktivitesi anlamına gelmediğini gösterir (Rojek, 1985).

48 Özgür zaman, Nurgan Gürbilek’in Taşra Sıkıntısı denemesinde kentlinin hafta sonları yaşadığını söylediği, “başka bir ihtimalin mümkün olduğu” düşü hafta sonu biterken Pazar günü öğleden sonrası yerini kapana kısılmış bir taşralı hissine bırakışı gibi (Gürbilek, 1995). Turist olarak deneyimlenen özgürlük ve özerklik hissinde kısmi ve kısa bir başka ihtimalin deneyimlenmesini ifade eder (Rojek, 1985).

66

turizm kentsel karşılaşmaların, oluşların, ritüellerin, geleneklerin metalaştırıldığı, rasyonelleştirildiği ve piyasaya yönelmiş araçsal faaliyetlere dönüştürüldüğü, mekânsal olarak sabitlenmiş ve üretildiği mekânda tüketilen bir mal ve hizmet bütünü olarak belirmektedir. Türlü kurumlar ve örgütlerin, kurallar, rutinler ve yapılar oluşturarak katkıda bulunduğu imaj ile varış yeri olarak metalaştırılan kente yönelen insan hareketliliği bir tüketim malına dönüşmektedir (Gotham, 2007). Kimliğin, tüketim tercihleri ile yaşam biçimi üzerinden kuruluşu ile mekânsal yer değiştirmelere yüklenen anlam, bu hareketlilik ve aktivitelerin günbegün metalaşmasını beslemektedir.

Turistliğin, görece kitleselleşmesi kentleri turist hareketliliğini çekme yönünde yatırımlar yapmaya yöneltirken (Gotham, 2007; Urry, 2002, 2009) ulaşımın iyileştirilmesi ve kente erişimin hızlandırılması için kentsel mekâna iliştirilen ulaşım altyapıları (havalimanları ve diğerleri) bu kapsamdadır.

Turizm bir toplumsal pratik olarak en temelde kendi zıttını, düzenli ve örgütlü çalışmayı gerektirmektedir (Urry, 2009). Çalışma zamanı ile boş zamanın birbirinden ayrı düzenlenişi ile belirlenen zaman ve mekânlarda gerçekleştirilmesi, turizm mekânın üretilmesini gerektirmektedir. Lefebvre’in mekânın toplumsal olarak üretildiği ve mekânın algılanan, tasarlanan ve yaşanılan üç boyuttan oluştuğu sınıflandırması turizm mekânın hayal edilen/arzulanan, kitle iletişim araçları ile sunulan ve bilfiil deneyimlenen boyutlarını ortaya koymaktadır. Turistler, yerel sakinler, yatırımcılar, seyahat yazarları, yerel girişimciler, uzamanlar, planlamacılar mekânın yalnız materyal gerçekliğini değil mitini kurmada da işbirliği içindedir (Lefebvre, 2014; Urry, 2009).

Diğer bir anlatımla, turizm “kurumlar, gelenekler, kurallar, idealler, değerler” ile kurulan bir toplumsal etkinliktir. Gramsciyen bir kavrayışla ekonomik, sosyal, kültürel ve politik araçlarla üretim ve tüketimin ve ikisinin bir karşılaşması olan yeniden üretimin alanında devamlı etkileşim ile rıza ve zorlama mekanizmaları işletilerek türlü şeylere ilişkin bir hegemonya oturtulmaktadır. Bu tepeden tek bir otoritenin

67

belirleyiciliğinden farklı bir etkenin varlığının kabulüdür; çünkü üreticiler, tüketiciler ve yeniden üretim sürecine dâhil olan kesimler, söylem ve eylemleri ile bu hegemonyayı kurmaktadır. Üretimin toplumsal ve altyapısal ilişkileri, tüketimin sınıfsal, etnik, cinsiyet, kültürel ve yerele göre dönüşen biçimleri ile birlikte turizm-dışı sayısız etkinlik, turizm çevrimlerini deveran ettirmektedir (Ateljevic, 2010). Örneğin, turist hareketliliğini ileten, uçuş güzergâhı, tıpkı deniz yolu gibi gerçekte yokken, haritalarda ve sefer cihazlarında görsel olarak var edilmektedir. Köprülerin, dağ patikalarının, asfalt yolların, rayların bağlayabileceklerinin ötesinde bir Simmel’in deyişiyle “bağlanma istenci” elle tutulamaz uçuş yolunu var ederken ve bu istenç pek çok şeyden kaynağını almaktadır (Savitzky, 2016: 139).

Turist hareketliliği, ulaştırma, konaklama, seyahat ve tur operatörleri, pazarlama, vize, döviz vb. hizmetlerin sunulması gibi türlü alanları içeren bir iş bölümüyle işlerken, sunulan hizmet, bir yaşam tarzının, sembolik ve kültürel sermayenin edinilmesine hizmet etmektedir. Yazında, turizm sektöründeki başlıca iki aktörün ülkelerin ulusal havayolu şirketleri ile tur operatörleri olduğu ileri sürülmektedir. Bu başlıca iki aktörün sunduğu uçak koltuğu ve otel odası rezervasyonu gibi mekâna ulaşmayı ve mekânı deneyimlemeyi mümkün kılan tüm araçlar ve vasıtalar ticari işlemler ile harekete geçirmektedir (Britton, 1991). Yaratılan ve pazarlanan mekân ve mekânın vaat ettiği metalaşmış deneyimler sermaye birikim sürecinin bir parçasıdır (Britton, 1991; Urry, 2009).

Bu noktada istihdam ve işsizliğin yapısal olarak kentleşme dinamiklerinden ayrı düşünülemeyeceğini değinmek önem taşımaktadır. Gezegensel kentleşme evresinde istihdama ilişkin hizmet sektörünün (maddi emeğe karşı, gayri maddi emeğin) yükselişinin, finans sermayesinin, sanayi sermayesine karşı yükselişi süreçlerine koşutluğu bir yana, büyük ölçekli maden çıkarma faaliyetleri ile diğer ucuz ve güvencesiz işgücü marifetiyle emek-yoğun üretim süreçleri aynı gezegensel aşamanın

68

suretidir (Arboleda, 2015b). Bu bağlamda, turiste sunulan hizmete ilişkin, Lefebvre’nin hizmet sektörünün yalnız artı değeri gerçekleştirmediği ancak ürettiği vurgusu önem taşırken, boş zaman mekânın üretiminin kavranışı, altyapı mekânlarının üretimin inşaat, lojistik vb. faaliyetlerin ötesinde istihdam ile bağını ortaya koymaktadır (Lefebvre, 1976; Merrifield, 2013a: 23).

Turistin bağlanma istencinin, önyargıların kırılması, empatinin kurulup, kuvvetlenmesi gibi yapıcı hislerin gelişmesi ihtimalini açığa çıkarması önem taşımaktadır. Ancak turistler ile dolup taşan turizm mabetlerinin sokaklarının “Turist eve git!” duvar yazıları ile donatılışı da tartışmaya değerdir. Turizmin var ettiği insan hareketliliğinin kapitalist sermaye birikimi üzerinden okunması turizm coğrafyalarındaki tedirginlikleri bölgesel rekabet ve ekonomik yeniden yapılanmalar üzerinden düşünmeye fırsat vermektedir. Lefebvre’nin kentsel mekân ve uzantılarında gündelik yaşamın, tüketimin programlanışına indirgendiği değerlendirmesine koşut, Britton’un turizmin modern hayatın ve kapitalist ekonomilerin kitle tüketim kültürünün tipik bir bileşeni olduğunu söyleyişi, turist hareketliliklerin manası üzerinde düşündürücüdür (Britton, 1991; Gössling, 2002; Lefebvre & Enders, 1976).

Görüldüğü gibi, üretim ve tüketim devingen mekânsal süreçlerdir, maliyeti düşürmek için üretimin kimi aşamalarının ülke dışına kaydırılmasını ifade eden kıyıötesi tüketimin mutat bir anı da tüm bu devingenliğin bir çehresidir. Bu kısmı toparlarken, Lefebvre’in gündelik yaşamın (ki buraya hareketliliklerinin eklenmesi şarttır), boş zaman etkinliklerinin ve olağan kentsel unsurların görünüş, temsiller ve ideolojilerden arındırıldığında, somutu soyut soyutu somutlaştırabilme ile sunduğu ihtimallerden bahsedişine değinmek anlam taşımaktadır (Lefebvre, 1976). Ancak bu arınmanın güçlüğü altyapı devletine ilişkin kısımda tartışılmıştır49. Bu noktada, Lefebvre’in, artık değerin gerçekleşmesinin endüstriyel üretimden, dolaşım ve tüketim

49 Altyapı devleti tartışması 22-32 sayfaları arasında yürütülmektedir.

69

süreçlerine, üretim araçlarının yeniden üretiminden de işgücünün ve toplumsal düzeninin yeniden üretimine doğru kayışı yönündeki kavrayışı toparlayıcıdır. (Lefebvre, 1976, 2003). Sermaye birikim süreçlerinin gezegensel ölçeğe yayılışı ile, işgücünün yeniden üretimi ve üretimin toplumsal ilişkilerinin sürdürülmesi süreçlerinin maliyetlerinin artışı, ortak tüketimi sınıf mücadelesinin, kent hakkına yönelik mücadelelerin ve değerin gerçekleştirilmesinin odak noktası olarak konumlandırmaktadır (Brenner & Schmid, 2015; Castells, 1979; Lefebvre, 1976;

Merrifield, 2013a, 2014). Bu tez kapsamında hareketlilik üreten kentsel altyapılar ve yerel havalimanları mercek görevi görecektir.