• Sonuç bulunamadı

E. MUHTEVASI

3. Medine Dönemi

sene önce Kureyş’in eziyetlerinden kaçmak için Medine’ye giden Benî Mahzum’dan Ebû Seleme’nin olduğu bilgisi verilmiştir.193

Hâzin, 1. cildin son konularından olan Medine’ye hicret bahsinde, hicret eden Hz.

Ömer’in, Zeyd b. Hattab’ın, Sürake’nin iki oğlu Amr ile Abdullah’ın, Huneys b.

Huzâfe’nin ve diğer Müslümanların nerede konakladıklarını nakletmiştir.194 Ayrıca Mekke’de Hz. Muhammed (sav), Hz. Ebû Bekir, Hz. Ali ve tutsak olanlar dışında kimsenin kalmadığını belirterek, Kureyş’in Dârün-Nedve’de toplanıp Hz. Peygamber (sav)’i öldürmek ya da tutsak etmek için yaptıkları planları zikretmiştir.195 Daha sonra Hz. Peygamber (sav)’in hicret öncesinde ve hicret sırasında yaşadıklarını birçok farklı rivayetle birlikte aktarmıştır.196 Yazar, böylelikle hicrete kadar geçen süredeki Mekke döneminde cereyân eden mevzuları ve aynı zamanda eserin birinci cildini tamamlamıştır.

şehrin dışına çıkıp güneş batıncaya kadar Hz. Peygamber (sav)’i beklediğini zikretmiştir.198 Hz. Peygamber (sav)’in Kuba’da Avf b. Amr’ın yanında pazartesiden cumaya kadar kaldığını ve bu süre zarfında Kuba mescidini inşâ ettirdiğini, ilk taşı kendisinin sonrakini Hz. Ebû Bekir’in ve daha sonrasında da Müslümanların mescidi tamamladığını belirterek İslam’daki ilk mescidin inşâ edildiğini kaydetmiştir. Ayrıca ayette geçen takva üzerine inşâ edilen mescidin de bu mescid olduğunu ifade etmiştir.199 Aynı zamanda Resûlüllah’ın Medine’deki ilk Cuma namazını da Rânûnâ Vadisi’ndeki bu mescitte kıldığı bilgisini vermiştir. Bununla birlikte Hz. Muhammed (sav)’in Cuma namazını kıldırdığı bu yere İbn İshak’ın dışındaki tarihçiler “Benî Sâlim’de Vâdî’nin batnında kıldırdı.” ifadesini kullanmışlardır.200 Daha sonra Hz. Peygamber (sav)’in Medine’ye girişinde, kadınlar ve çocukların “Tale’al Bedru ‘Aleyna” sözleriyle onu karşıladığını aktarmıştır.201 Her kabilenin kendisinin yanında kalmasını istediği Hz.

Peygamber (sav)’in, bineğinin memur olduğunu ifade edip yolunu açmalarını istediği devesinin, Sehl ve Süheyl b. Amr kardeşlerin yerlerinde çöküp kaldığını ve oranın Hz.

Peygamber (sav)’in meskeni olduğunu kaydetmiştir. Mescidin ve meskeninin yapımı bitene kadar ise Ebû Eyyüb Halid b. Velid’in evinde kaldığı bilgisini vermiştir.202 Ardından Mescid’i Nebevî’nin inşâsı hakkındaki rivayetleri ve söylenen beyitleri de bu kısımda zikretmiştir.203

Medine döneminin 2. başlığında Hz. Peygamber (sav)’in eşleri bahsinin, geniş ve detaylı bir şekilde ele alındığı görülmektedir. Resûlüllah’ın eşlerinin sıralamasında ulemanın ihtilaf ettiği belirtilerek eşlerinin, cariyelerinin, kendisine evlilik teklifinde bulunanların, Hz. Peygamber (sav)in tâlip olup sonra nikâh kıymaktan vazgeçtiği veya nikâhlandığı halde beraber olmadığı kadınların zikredileceği ifade edilmiştir. Ulemanın ittifakının bulunduğu ilk evliliklerinin ise Hz. Hatice bint Huveylid ve ardından Hz. Sevde bint Zem’a ile olduğu belirtilmiştir. Ancak onların hayatları hakkındaki bilgiler 1. ciltte verildiği için bu bölümde Hz. Aişe’den başlayarak 9 hanımının isimleri ve hayatları incelenmiştir.204 Ayrıca Hz. Muhammed (sav)’in câriyesi Mâriye’den olan İbrahim

198 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/6.

199 Tevbe Sûresi 108. ayet

200 İbn Hişâm, Sîret-i İbn-i Hişam Tercemesi, çev. Hasan Ege (İstanbul: Kahraman Yayınları, 2006), 4/164.

201 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/10.

202 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/9.

203 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/12 Âhiret yaşamından başka yaşam yoktur. Allah’ım senin Ensar ve Muhacir’e rahmetin çoktur.

204 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/18.

dışındaki bütün çocuklarının Hz. Hatice’den olduğu bilgisi verilmiştir. Söz konusu bölümde Hz. Peygamber (sav)’in eşlerinin ve cariyelerinin isimleri, soyları, kaç yaşında evlendikleri, ne zaman ve nerede vefat ettiklerine dair rivayetlerin aktarıldığı görülmektedir. Bununla birlikte Hz. Peygamber (sav)’in eşlerine 3-4 sayfa yer verilirken cariyeleri ise kimi zaman birkaç cümleyle anlatılarak geçilmiştir. Cariyelerine nazaran eşleri hakkında daha fazla bilgi bulunması sebebiyle hanımları daha geniş anlatıldığı da söylenebilir. Ayrıca cariyelerinin sayısı ve isimleri hakkında çokça ihtilaf olmasına rağmen müellif hepsini zikretmeye gayret göstermiştir. Yine Hz. Peygamber (sav)’in cariyeleri hakkındaki rivayetleri aktarırken hangi kaynakta bulduğunu ve hakkında bilgi bulamadığı kaynakları da zikrettiği görülmektedir.205

Yazar, Resûlüllah’ın eşlerini, Âişe bint Ebî Bekr, Hafsa bint Ömer, Zeyneb bint Huzeyme, Ümmü Seleme Hind bint Ebî Ümeyye, Zeyneb bint Cahş, Ümmü Habîbe Remle bint Ebî Süfyân, Cüveyriye bint Hâris, Safiyye bint Huyey, Meymune bint Hâris şeklinde sırasıyla zikretmiştir. Bununla birlikte eşleri için Ümmü’l- Mü’minîn ibaresini kullanırken cariyelerini yalnızca isimleriyle zikretmiştir. Daha sonra Hz. Peygamber (sav)’in hanımları hakkında nazil olan ayetleri tek tek üzerinde durarak nüzûl sebepleriyle birlikte açıklamıştır. Söz konusu kısımda Resûlüllah’ın hanımlarının şanlarını yücelten, Müminlerin annesi olduklarından bahseden ayetlerin yanında Hz. Peygamber (sav)’den sonra evlenmelerinin yasak olduğu, Hz. Peygamber (sav)e karşı güzel davranmaları, itaat etmeleri, örtünme hususunda dikkatli olmaları, vakarlı ve takvalı konuşmaları gibi konularda da eşlerinin uyarıldığı ayetler bulunmaktadır.

Hz. Peygamber (sav)’in zühd hayatı ve yeme-içme adabının konu edindiği bölümde onun iki gün üst üste arpa ekmeğine ve yağa doymadığı, bir günde iki öğünden fazla yemediği, evinde et yemek için ateş yakılmadığı, genellikle meyve yani hurma ve su bulunduğu, hatta vefat ettiğinde evinde meyveden başka yiyeceğin bulunmadığını belirten rivayetler nakledilmiştir.206 İlgili kısımda Hz. Muhammed (sav)’in kimi zaman yiyeceklerin isimlerini vurguladığı da görülmektedir. Nitekim, Hz. Peygamber (sav)’in üst üste söylediği “Sirke ne güzel katıktır, sirke ne güzel katıktır.” ve yine buna benzer

205 er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/46 bknz. Melike bahsinde “İbn Sa’d et-tabakât’ında zikrederken İbn Abdilber zikretmemiştir”.

206 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/62.

şekilde “İçinde sirke bulunan ev fakirleşmez.” sözleri aktarılmıştır.207 Bununla birlikte Hz. Peygamber (sav)’in asıl amacının sirkenin diğer yiyeceklerden üstün olduğunu belirtmek değil, sirkenin bol olması ve kolay bulunabilmesinden kaynaklandığı için sirkeyi zikrettiği düşünülebilir. Yazar, Hz. Muhammed (sav)’in yeme-içme adabını genellikle hadislerden ve sahabelerin sözlerinden rivayet etmiştir. Nitekim “Suyu üç yudumda içerdi.” “Yiyeceğini iki lokmada yerdi.” gibi rivayetleri aktararak konuları örneklerle açıklamıştır.208

Hz. Peygamber (sav)’in kıyafetlerinin, ziynet eşyalarının ve evinde kullandığı eşyaların zikredildiği 4. başlıkta Amr b. Ümeyye’nin “Sanki Resûlüllah’ı minberin üstünde siyah sarığıyla ve sarığının ucunu iki omuzu arasına bırakmış bir şekilde görüyorum.” dediği sözü ve yine buna benzer şekilde Câbir’in “Fetih gününde Resûlüllah Mekke’ye başında siyah sarığıyla girdi.” sözü aktarılarak Hz. Muhammed (sav)’in kıyafetlerinin tasvir edildiği rivayetler nakledilmiştir.209 Birçok farklı kaynaktan nakillerin yapıldığı bölümde Hz. Peygamber (sav)’in cübbesi, sarığı, gömleği, elbiselerinde sevdiği rengi, kıyafetlerini giyerken yaptığı duaları, ayakkabıları, yüzüğü, kınası, tarak kullanması, aynaya bakması, göz kalemi kullanması, güzel koku sürmesi ve evindeki eşyalarının her biri müstakil alt başlıklar halinde, mevzularla alakalı hadisler ve sahabelerin rivayetleri aktarılarak anlatılmıştır.210

Müellif, 5. başlıkta ise Hz. Muhammed (sav)’in uyumadan önce ve uyandıktan sonra yaptığı davranışlarını nakletmiştir. İlgili bölüme Hz. Peygamber (sav)’in sohbeti sırasında bir kadınla arasında geçen konuşmayı aktararak başlamıştır. Söz konusu yerde Hz. Peygamber (sav)’in bir mevzuyla alakalı anlattığı hâdise için kadınlardan birinin, “Ey Allah’ın Resûlü! Bu anlattığınız Hurâfe’nin sözüne benziyor.” demiş, Hz. Peygamber (sav) de “Hurâfe’nin ne olduğunu biliyor musun?” diye sorması üzerine kadın, Hurâfe’nin Beni Uzre’ye mensup bir adam olup cahiliye döneminde cinler tarafından esir alındığını ve içlerinde uzun zaman kaldıktan sonra serbest bırakıldığını daha sonra da cinler arasında gördüğü ilginç olayları insanlara anlatması üzerine asılsız ve ilginç kabul ettikleri sözler için “Hurâfe’nin sözü.” demeye başladıklarını belirttiği cevabını

207 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/65.

208 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/71.

209 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/73.

210 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/73-85.

vermiştir.211 Daha sonra Hz. Muhammed (sav)’in uyumadan önce okuduğu sûrelerin neler olduğunu gösteren farklı rivayetleri nakletmiştir. Rivayetlere göre Bakara sûresinin ilk 5 ayetini, Secde sûresini, Mülk sûresini, Zümer sûresini, İsrâ sûresini ve Muavvizeteyn sûrelerini okumadan uyumadığını belirten rivayetleri aktarmıştır.212 Ayrıca Hz.

Peygamber (sav)’in ashabına sık sık rüya gören oldu mu diye sorduğunu, anlattıklarında da “Maşallah.” dediğini nakletmiştir.213 Yine bir gün Hz. Muhammed (sav)’in aynı sorusuna ashabının hayır cevabını vermeleri üzerine kendisinin gördüğü rüyayı anlatmasını uzunca aktarmıştır. Hz. Peygamber (sav) rüyasını şu şekilde anlatmıştır. "Ben bu gece rüya gördüm ki, iki adam gelip benim elimden tuttu ve beni Arz-ı Mukaddes'e götürdüler. Bir de baktım ki bir adam, elinde bir demir çengelle ayakta durmuş, o çengeli bir defa ağzının bir tarafından sokuyor, kafasına kadar varınca çıkarıp bir defa da diğer taraftan sokuyor. Bu sırada yüzünün öbür tarafının dağılmış olan etleri birleşiyor ve tekrar oraya çengeli takıyor. "Bu nedir?" dedim, "Gel." dediler ve gittik. Ta ki kafası üzerine yatan bir adam gördük. Başucunda da elinde bir avuç dolusu taş olan bir adam vardı ki, onlarla o adamın başını yarıyor, vurduğu zaman, alması için taş yuvarlanıp tekrar o adama geliyor. Taş dönünceye kadar adamın başı bitişiyor ve eski hâline dönüyor. Adam tekrar taşı vuruyor. "Bu nedir?" diye sordum. "Gel." dediler ve gittik. Ta ki üstü dar, altı geniş

olan fırın gibi bir deliğe geldik. Altında ateş yanıyordu. Yaklaşınca neredeyse oradan ateş

çıkacak kadar yükseldiler. Ateş alçalınca tekrar oraya döndüler. O deliğin içinde çıplak kadın ve erkekler vardı. "Bunlar kimdir?" dedim. Yine "Gel." dediler ve gittik. Ta ki ortasında ayakta duran bir adamın bulunduğu, kandan bir nehre vardık. Bir adam da elinde taşlar olduğu halde nehrin kenarında duruyordu. Nehirdeki adam oradan çıkmaya yönelince, kıyıdaki adam onun ağzına bir taş atıyor ve o eski yerine dönüyordu. Her çıkmak istediğinde böyle yapıyordu. "Bu nedir?" diye sordum. "Gel." dediler ve içinde büyük bir ağaç bulunan yemyeşil bir bahçeye varıncaya kadar yürüdük. O ağacın köklerinde ihtiyarlar ve çocukları vardı. Bir de baktım ki, ağacın yakınında bir adam önündeki ateşi yakıyor. Yanımdaki iki arkadaşım beni ağaca çıkardılar ve şimdiye kadar daha güzelini hiç görmediğim bir eve girdirdiler ki, o evde adamlar, ihtiyarlar, gençler, kadınlar ve çocuklar vardı. Sonra beni oradan çıkartıp ağaca yükselttiler. Daha güzel ve daha faziletli bir eve getirdiler ki, orada da ihtiyarlar ve gençler vardı. Arkadaşlarıma

211 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/86.

212 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/86-87.

213 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/88.

dedim ki “Beni bu gece dolaştırdınız. Gördüklerimden haber verin.” Peki, dediler ve anlatmaya başladılar. Gördüğün yanağına çengel takılan adam yalancıdır. Yalan söylerdi ve yalanına ufuklara yayılıncaya dek göz yumulur müsamaha edilirdi. Ve işte ona kıyamet gününe kadar gördüğün şey yapılır. Gördüğün başı yarılan adam ise, Allah'ın kendisine Kur'an-ı öğretip de gece uyuyan, gündüz de onunla amel etmeyendir. Ona da kıyamet gününe kadar o azap yapılır. O çukurda gördüklerin ise, zina edenlerdir. Nehirde gördüklerin ise faiz yiyenlerdir. Ağacın kökünde gördüğün ihtiyar, İbrahim (a.s)’dır.

Etrafındaki çocuklar ise fıtrat üzere ölenlerdir.” şeklindeki gördüğü rüyadan haber vermesini nakletmiştir.214

Eserin “Resûlüllah’ın Medine’de İkamet Ettiği Zamanki Halleri” adının verildiği 6. başlıkta öncelikle Hz. Muhammed (sav)’in Medine’deki ilk iki hutbesi verilmiştir. Hz.

Peygamber (sav) ilk hutbesinde ashabını uyararak, “Kendiniz için bir şeyler hazırlayın, ahiret gününde Allah perdesiz ve aracısız bir şekilde Resûlüm size tebliğ etmedi mi? Size ihsanda bulunmadım mı? Size mal vermedim mi?” şeklinde sorular sorulacağından haberler vermiştir.215 Ayrıca söz konusu bölümde, Hz. Muhammed (sav)’in Ensar ile Muhacir’i birleştirmek için yazdığı mektubuyla birlikte Yahudilerin leh ve aleyhlerine olan şartlar dahilinde dinleri ve malları üzerinde kalmalarını kararlaştırdıkları saldırmazlık anlaşması da bulunmaktadır.216

Hz. Peygamber (sav)’in Muhacir ve Ensar’a muâhât akdi için öğüt vererek, Hz.

Ali’yi de kendisine kardeş ilan ettiğinin zikredilmesinin ardından kardeşlik akdi yapan sahâbelerin isimleri aktarılmıştır.217 Nitekim Hz. Hamza ile Zeyd b. Hârise, Ca’fer b. Ebû Talib ile Muaz b. Cebel, Hz. Ebû Bekir ile Harice b. Züheyr, Ömer b. Hattab ile İtban b.

Mâlik birbiriyle kardeşlik ahdi yapan sahabeden bazılarıdır. Ayrıca söz konusu kısımda mescidin yapımı sırasında boğaz ağrısı ve hıçkırığa tutulan Ebû Ümâme Es’ad b.

Zürâre’nin vefat etmesi üzerine Hz. Peygamber (sav)’in Beni Neccâr’ın nakîbi olduğu bilgisi de verilmiştir.218

Hâzin, 7. başlığında namaz için davet şekillerini ve Abdullah b. Zeyd’in rüyasında gördüğü ezan nidasını Bilâl-i Habeşî’ye öğretmesiyle birlikte ezanın başlangıcını

214 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/88-90.

215 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/93.

216 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/94-97.

217 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/98.

218 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/99-100.

anlatmıştır.219 Daha sonra Abdullah b. Selam’ın Müslüman olmasını220 ve Uhud savaşında Müslümanların safında savaşırken ölen Yahudi âlim Muhayrîk’ı zikretmiştir.

Aynı zamanda Muhayrîk’ın Medine’de hurmalıkları olan zengin biri olduğunu, malını Hz. Muhammed (sav)’e bıraktığını ve mallarının Medine’deki Müslümanlara sadaka olarak dağıtıldığını belirtmiştir. Ayrıca Hz. Peygamber (sav)’in “Muhayrîk Yahudilerin hayırlısıdır.” buyurduğu sözünü nakletmiştir.221 Devamında ise İslam’a sığınmak için İslam’a girdiklerini söyleyen münafık Yahudileri konu edinmiştir. Onların kavimleri ve isimleri hakkında bilgiler vermiş ve Hz. Peygamber (sav)’in arkasından konuşan münafıklar haklarında nâzil olan ayetleri de zikretmiştir.222 Nitekim Tebük gazvesindeyken Cülâs isimli bir münafığın Hz. Peygamber (sav)’i kastederek “Bu adam doğruysa biz eşeklerden daha kötüyüzdür.” dediğini aktarmıştır. Umeyr b. Sa’d’ın da bu çirkin sözleri Hz. Peygamber (sav)’e bildirmesini ve Cülâs’ın reddetmesine rağmen Tevbe Sûresindeki “Andolsun o küfür kelimesini söylemişlerdir.”223 ayetinin nâzil olduğunu kaydetmiştir.224

Hz. Peygamber (sav)’in Medine’deki ikâmeti bahsinin 9. başlığında, Bakara ve diğer sûrelerdeki Münafıklar ve Yahudiler için nâzil olan ayetlerin detaylı bir şekilde incelendiği görülmektedir.225 Daha sonra kıblenin tahvili üzerine, Yahudilerin söylemiş

oldukları sözler ve yine onlar hakkında nâzil olan ayetler de zikredilmiştir. Müellifin aynı zamanda müfessir olması hasebiyle, konuyla ilgili ayetleri aktarırken her bir ayeti detaylı bir şekilde incelediği ve birbirinden farklı olan rivayetleri de zikrettiği görülmektedir.

Bununla birlikte ayetleri bu şekilde detaylı incelediği konuların ardından “Fasl” ya da

“Garip Kelimelerin Şerhi” diye açtığı alt başlıklarla da daha detaylı açıklamalarda bulunması dikkat çekmektedir.

Müellif, bir sonraki bölümde ise Necran’dan Hz. Peygamber (sav) ile konuşmak için gelen Hristiyan heyetinde bulunanların isimlerini, itikatlarını ve Hz. Peygamber (sav) ile olan münakaşalarını ve Âli İmrân sûresindeki onlar hakkında nazil olan ayetleri

219 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/101-104.

220 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/108-110.

221 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/110-111.

222 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/111-125.

223 Tevbe Sûresi 74. Ayet

224 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/115.

225 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/126-134.

nakletmiştir.226 Söz konusu yerde gelen heyetin Maşrık’a doğru namaz kılmalarını gören sahabenin, durumu Hz. Peygamber (sav)’e bildirmesini ve Hz. Peygamber (sav)’in

“Onlara dokunmayın.” sözü üzerine serbest bırakıp Maşrık’a doğru namaz kılmaya devam ettikleri hâdiseyi de zikretmiştir.227

Eserin 11. başlığında münafıkların durumları hakkında bilgiler verilmeye devam edilmiştir. Söz konusu bölümde Medine halkının liderlerinden olan Abdullah b. Übey b.

Selûl el-Avfi’nin Hz. Peygamber (sav)’in gücünü elinden aldığı düşüncesine kapılmasıyla birlikte halkın üzerindeki otoritesinden rahatsız olmasına rağmen, kinini ve nifakını gizleyerek Müslüman olduğu nakledilmiştir.228 Yine aynı şekilde Ebû Âmir’in kin ve nefretinden dolayı Hz. Peygamber (sav)’i ve ayetleri inkar ederek “Yalancıyı Allah kovulmuş bir şekilde yalnız başına öldürsün.” diye tarizde bulunduğu ve Mekke’nin fethedilmesinin ardından Taif’e kaçtığı, Taif’in de Müslüman olmasıyla birlikte Şam’a kaçıp orada yalnızlık ve sefalet içerisinde öldüğü aktarılmıştır.229 Aynı başlığın devamında ise Hz. Peygamber (sav)’in ashabından vebâ hastalığına yakalananların isimleri verilmiştir. Söz konusu yerde hastalanan Ebû Bekir, Âmir b. Füheyre ve Bilâl-i Habeşî’nin durumları hakkında sorular soran Hz. Âişe’nin rivayeti ve söyledikleri beyitleri bulunmaktadır.230

Ayrıca vebâ hastalığının şiddetlenmesi üzerine Resûlüllah’ın “Ey Allah’ım! Bize Medine’yi sevdir tıpkı Mekke’yi sevdirdiğin gibi ve oranın vebâsını Mehye’ye naklet.”

diye dua ettiği aktarılmıştır.231 Yazar, eserin 2. konusu olan “Hz. Peygamber (sav)’in Medine’deki İkâmeti” bahsini, Allah’ın emriyle birlikte Müslümanların müşriklerle savaş

hazırlıklarına başladığını ifade ederek tamamlamıştır.232

226 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/155-163.

227 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/156.

228 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/164.

229 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/165.

230 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/167 "Babacığım kendini nasıl buluyorsun diye sormasının üzerine, Ebû Bekir “Her bir kişi ehli içinde sabahlamıştır, Ölüm ise onun ayakkabısının bağından ona daha yakındır” buyurdu. Ebû Âmir’e sorunca “Muhakkak ölümü, onu tatmadan önce buldum, korkak kişinin ölümü onun başındadır. Her kişi kendi takatiyle mücâhede edicidir. Tıpkı derisini boynuzuyla koruyan öküz gibi” sözlerini söyledi.”

231 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/168.

232 Hâzin el-Bağdâdî, er-Ravz ve’l–Hadâik, 2016, 2/169.