• Sonuç bulunamadı

3. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM TEORİLERİ

3.2. Makroekonomik Yaklaşımlar

Literatürde en fazla yer alan DYY teorileri içinde makroekonomik yaklaşıma sahip olanlar Yerleşim Yeri Teorisi, Aliber Teorisi, Kalkınma Aşaması Teorisi ve Dinamik Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi’dir.

3.2.1. Yerleşim Yeri Teorisi

DYY kararının verilebilmesi için yatırımın yapılıp yapılmayacağı ve ne zaman yapılacağına ilişkin sorulardan sonra yatırımın nerede yapılacağı sorusu gündeme gelmektedir. Yerleşim Yeri Teorisi firmaların neden bir ülkede üretim yapmak yerine diğer bir ülkede yapmakta oldukları sorusuna cevap aramıştır (Dunning, 1979: 273; Chen, 2000: 9).

Üretim yerinin tercihinde belirleyici olan birçok etken vardır (Krugman and Obstfeld, 1991: 166; Chen, 2000: 9; Moosa, 2002: 33). İlk belirleyici etken kaynaklardır. Emek ve doğal kaynaklar gibi bazı üretim faktörlerinin uluslararası hareketsizliği sonucunda konuma bağlı olarak maliyet farklılıkları ortaya çıkmaktadır. Bu farklılıkların bir sonucu olarak DYY’nin ortaya çıktığını ileri süren Yerleşim Yeri Teorisi’ne göre üretimin gerçekleştirileceği yer, örneğin düşük ücretlerin konumsal avantajı gibi kaynak maliyetleri tarafından, belirlenmektedir. Örneğin, alüminyum madenciliği boksitin, alüminyum eritme ise ucuz elektriğin olduğu yerde konumlanmalıdır. Mini bilgisayar üreticileri emek yoğun üretim yapan tesislerini başka yerde, yetenek gerektiren üretim yapan tesislerini başka yerde konumlandırmalıdır. Üretim yeri tercihini etkileyen diğer faktörler ise ürün ve faktörlerin taşıma maliyetleri ve ticari engeller dolayısıyla ortaya çıkan işlem maliyetleridir. ÇUŞ’ların yerleşim yeri seçiminin belirleyicileri genel ticaretin de belirleyicileridir.

46 3.2.2. Aliber Teorisi

Döviz kurları ve DYY ilişkisi ilk kez Robert Aliber (1970: 32) tarafından ortaya atılmıştır. Döviz kurunda meydana gelecek değişikliklerin tahmin edilmesi sürecinde gerçekleşen düzenlemeler bir ülke borcuna uygulanan faiz oranlarını en düşük olacak şekilde ayarladığında bu ülke parasına bir üstünlük vermektedir. Buna göre toplam DYY’nin coğrafi dağılımında, farklı para alanları ve aksak döviz piyasaları belirleyici rol oynamaktadır. İlk olarak dünya farklı para alanlarına bölünmüştür ve piyasalar döviz kuru tahminlerinde eğilime sahiptir. Bu eğilim neticesinde bir ülkenin ev sahibi ülke mi yoksa yatırım yapan ülke mi olacağına karar verilmektedir. Eğer dünyada tek bir para birimi kullanılıyor olsaydı bu durumda herhangi bir döviz kuru riski ya da döviz getirisi söz konusu olmayacak, tarifeler bir ulaşım maliyeti türü olacak ve DYY için belirleyici olan ülkelerin konumsal özellikleri olacaktı. Bunun yanı sıra ülkeler arasındaki sermayeleşme oranı farklılıkları da DYY için belirleyici bir özellik olmaktadır.

3.2.3. Kalkınma Aşaması Teorisi

DYY akımlarının belirleyicileri ile bir ülkenin iktisadi kalkınma yapısı ve aşaması arasında sistematik bir ilişki olduğunu öne süren Kalkınma Aşaması Teorisi’ne göre (Dunning, 1981: 30, 36, 60), kalkınma aşaması bir ülkenin gelir seviyesi ile belirlenmekte ve kişi başına GSMH temel gösterge olarak kullanılmaktadır. Kalkınmanın düşük aşamalarında, içeri giren DYY daha büyük iken, yüksek kalkınma aşamalarında dışarı çıkan DYY artmakta ve dolayısıyla net DYY’de artış söz konusu olmaktadır.

Bu teori DYY bağlantılı ithalat ve tarife muafiyetleri, vergi tatilleri (geçici vergi muafiyetleri), ihracat teşvikleri, yüksek ithalat tarifeleri (yurtiçi sanayiyi korumak amaçlı), ithal ikamecilik, tesis yapımında ve personelin eğitiminde sağlanan desteklemeler, düşük faizli krediler gibi stratejilerin farklı kalkınma aşamalarında nasıl izlenmesi gerektiğine ilişkin yönlendiriciliği bağlamında önemlidir (Huang, 1997: 16).

47

3.2.4. Dinamik Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi

DYY-ulusal refah ilişkisinin ilk olarak incelendiği teori Dinamik Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi’dir (Kojima and Ozawa, 1993: 63). Bu teori Ürünün Yaşam Evreleri Teorisi’nin makro açıdan ele alınmış şeklidir (Huang, 1997: 17). Kojima (1990: 327), uluslararası ticaret ile DYY’yi bütünleştiren bir teori oluşturmayı mümkün kılan bir yaklaşım benimsemiştir. Bu yaklaşım çerçevesinde hem uluslararası ticaret hem de DYY, uluslararası emek bölüşümünde dinamik bir yeniden düzenlemeye yön vermektedir. DYY, üretim fonksiyonlarını geliştirerek ve ev sahibi ülkedeki maliyetleri azaltarak bir miktar sermayeyi, teknolojiyi ve yönetimsel becerileri transfer etmekte ve böylece karşılaştırmalı maliyetler yolu boyunca dinamik yapısal değişiklikleri artırmaktadır.

Temel teoreme göre DYY, ev sahibi ülkenin potansiyel olarak karşılaştırmalı üstün olan endüstrinde meydana gelmelidir. Aynı zamanda “Tamamlayıcı Karşılaştırmalı Üstünlük Modeli İlkesi” olarak da bilinmektedir. Bu temel teoremden hareketle Kojima (1990: 326-327), DYY’nin karşılaştırmalı dezavantaja sahip yatırımcı ülkedeki bir endüstride meydana gelmesinin, emeğin uluslararası bölüşümünü, her iki ülke için ticaretten elde edilen üretim ve tüketim kazançlarını artırarak, yeniden düzenlediği sonucuna ulaşmıştır. İşte böylece DYY uluslararası ticareti meydana getirmek ve artırmak için tamamlayıcı bir biçimde çalışmaktadır. Diğer yandan, eğer DYY, alıcı ülke tarafında aynı endüstride bir karşılaştırmalı avantaj geliştirme ihtimali olmaksızın, karşılaştırmalı üstünlüğe sahip yatırımcı ülkedeki endüstriden çıkarsa bu bir etkinlik kaybına yol açar ve o zaman DYY uluslararası ticareti ikame eder ve azaltır.

Kojima, yönetimde uzmanlık ve bilginin faktör girdisi olarak kullanıldığı değiştirilmiş Heckscher-Ohlin Modeli’ne dayalı analizler yapmıştır. Kojima’nın, “Japon DYY Modeli”nde Japon firmalar karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olmadıkları alanlara yatırım yaparak ticareti tamamlayıcı rol oynamaktadır. Japon firmaların ticaret odaklı bu yaklaşımına karşılık, ABD firmaları yatırımlarını büyük oranda karşılaştırmalı üstünlüğe sahip oldukları alanda yapma eğilimine sahiptirler ve ticaret karşıtı yönde yaklaşım sergilemektedirler. Bu yaklaşım ABD firmalarının ticareti tamamlayıcı değil ikame edici rol oynadıklarını göstermektedir. Bundan hareketle

48

Kojima, Ürün Çevrimi Modeli’ni, teknolojik üstünlük dolayısıyla karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olunan alanlarda yatırım yapılmasını savunduğu için bir “ABD DYY Modeli” olarak nitelendirerek eleştirmektedir (Rugman, 1980: 373).

Makroekonomik DYY yaklaşımlarına göre DYY’nin türü, yönü ve zamanlaması makroekonomik çevredeki gelişmelerden etkilenmektedir. Coğrafi, iktisadi ve kültürel nedenlerle birlikte kurumsal yapının ve politik istikrarın DYY akımlarının çekiciliğini etkilemesi bağlamındaki önemi de göz ardı edilmemelidir.

DYY akımları makro temelli faktörlerden önemli oranda etkilenmesine karşın, her DYY mikro temele dayalı bir olay olduğu ve yatırım yapan firmanın içerisindeki ve etrafındaki koşullar yatırım kararını birinci derece etkileyebildiği için mikro faktörlerin belirleyicilikteki rolü yadsınamaz. Sonuç olarak geleneksel mikro temelli DYY teorileri firmaların karar alma süreçlerini analiz ederken, makro temelli teoriler ise yatırım yapılacak ülkenin seçilmesi, tesis alanının seçilmesi, yatırım ve finansman şekli gibi makro nitelikli faktörleri analiz etmesi dolayısıyla DYY kavramının ele alınmasında önemli rol oynamaktadır (Agarwal et al., 1991: 6).

İKİNCİ BÖLÜM

DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM-İKTİSADİ BÜYÜME İLİŞKİSİ

Bu bölüm DYY ile iktisadi büyüme ilişkisinin teknoloji kanalının önemine vurgu yapılarak ele alındığı bir bölüm olup, iki kısımdan oluşmaktadır. İlk kısımda iktisadi büyümeyi belirleyen unsurlar ile Neo-Klasik ve İçsel Büyüme Teorisinde DYY’nin yeri ve yatırım yapılan ve yatırım yapan ülkeler açısından DYY’yi belirleyen faktörler incelenmektedir. İkinci kısımda DYY’nin iktisadi büyümeyi etkileme kanalları endüstri içi ve endüstriler arası ayrımına tabii tutularak açıklanmakta ve teknolojinin iktisadi büyüme üzerindeki etkisinin önemi bağlamında DYY’nin sağladığı teknoloji transferi kavramı irdelenmektedir.

1. İKTİSADİ BÜYÜMENİN ve DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN