• Sonuç bulunamadı

MAHMUT DERVİŞ’İN ORTADOĞU HAKKINDAKİ BAZI ŞİİRLERİ:

A. MODERN DÖNEM ARAP DÜNYASI VE TÜRKİYE’NİN SİYASİ SOSYOKÜLTÜREL

A.2. MODERN TÜRK ŞİİRİ

2.1. MODERN ARAP ŞİİRİNDE ORTADOĞU’YU ELE ALAN BAZI ŞAİRLER

2.1.2. MAHMUT DERVİŞ’İN ORTADOĞU HAKKINDAKİ BAZI ŞİİRLERİ:

Modern Arap Şiiri’nin önde gelen bir diğer şairi Filistinli Mahmut Derviş, şiirlerinde Ortadoğu ve sorunlarına çokça yer vermiştir. Şiirlerinde Ortadoğu; vatan sevgisi, özlem, hasret, sürgün ve milliyetçilik gibi temalarla ortaya çıkmıştır. Filistin davası şair için ayrı bir öneme sahiptir. Daha önceki bölümümüzde de bahsettiğimiz gibi “Filistin Kurtuluş Örgütü”nün içerisinde görev yapmıştır. Bunun yanında Ortadoğu’da bulunan Kudüs, Şam gibi beldelere de şiirlerinde yer vermiştir. Yazdıklarından dolayı sürgüne gönderilen şairin içinde her zaman bir vatan özlemi vardır. Şam hakkında yazmış olduğu “ Bir Tren İstasyonunda Haritadan Çıktı “ şiiriyle bir ülkenin haritadan silindiğini şu mısralarla anlatmaktadır:

Şam diyarından başka bir yere gidişi konu almış olan şair, topraklarda bulunan düşmanları kurtlara benzetmiş ve onların kendileri ile dost olmaya çalıştıklarını söylemiştir:

BİR TREN İSTASYONUNDA HARİTADAN ÇIKTI

...

Tren halim selim bir yılan gibi seyrediyordu Şam diyarından Mısır’a, Sireni gizliyordu keçinin melemesini kurtların oburluğu Mitolojik bir zamandı sanki

bizimle dost olmaya alıştırıyordu kurtları. Dumanı yükseliyordu köy ateşlerinin üstünde doğadan çıkıp yeşeren çalılar gibi

(Apaçıktır hayat. Kapıları açıktır evlerimizin kalplerimiz gibi.)171

170DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile, (La Uridu li hâzihi-l'kaside en tentehi, ed-Divanu'l-Ahir),

2008, s. 20.

171DERVİŞ, Mahmut, Bu Şiirin Bitmesini İstemiyorum, Çev.: Mehmet Hakkı SUÇİN, Yapı Kredi

Memleketin bir yaşam kaynağı olduğunu, giden yolcuların dönemediğine, yolcuların her biri şehitlik mertebesine yükselip cennetteki yerini aldığını söylemektedir şair. “ Nasıl da melektik ve ahmaktık, sancaklara ve atlara kandık,

kartal kanadının yükseklere götüreceğini sandık biz! “ bu mısralarda ise hem masum

hem de kandırıldıklarını söylemiş. Gözlerini her şeyin boyadığını, kartal’ın ihtişamlı görünüşüne düşmanları benzeten şair onlara iyilik yapılacağını ve kandırılmışlığın pişmanlığını şu mısralarla dile getirmektedir:

...

Haritanın kalbidir memleketimiz. Kalbi, maden pazarındaki kuruş gibi delikli. Şam’ın bir tarafından

Mısır’a kadar seyahat eden son yolcu dönmedi keskin nişancının ücretini ödemeye ek bir işten dolayı yaban ellerin beklediği gibi dönmedi

ve taşımadı ölüm ve yaşam belgesini bilsin diye kıyamet ilminin uzmanları

cennetteki yerini. Nasıl da melektik ve ahmaktık sancaklara ve atlara kandık

kartal kanadının yükseklere götüreceğini sandık biz!173

...

172 DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile, (La Uridu li hâzihi-l'kaside en tentehi, ed-Divanu'l-Ahir),

s. 25.

!

175

Filistin’in batı yönünde bulunan Ramallah şehri şair’in doğup büyüdüğü topraklardır. Onun için hasret, özlem kokan şehir’dir.

1996 yılındaki Gazze saldırıları esnasında Ürdün’ün başkenti Amman’da kendisine özel bir ev tahsis edilmesine rağmen kendisi şöyle demiştir: “ Benim için

sürgün belli bir coğrafi bölgeye hapsolmak anlamına gelmiyor. Nerede olursam olayım sürgünümü yanımda taşıyorum. Tıpkı vatanım kabul ettiğim dilimi yanımda taşıdığım gibi.” bu gerekçeyle Ramallah’ta oturmayı tercih etmiş ve Paris’te kaldığı

sırada Ramallah’ta oturan Recâ Şehâde ile karşılaşınca ona içini dökerek şunları der:

“Konforlu eşyalara gömülü lüks bir hayat tarzı başladı benim için, Güzel yemekler ise işin çabası, Bunların hiçbiri umrumda değil oysa ki, Ben şiirimle, yazılarımla baş başa bir hayat yaşıyorum. Bir gün Filistinliler bağımsız bir devlet kuruncaya kadar çalışacağım.” 176

Şair sürgün yıllarında söylemiş olduğu bu sözlerle vatanına duyduğu özlemi dile getirmiş. Bir gün vatanın bağımsızlığa kavuşacağını ve bunun için çalışacağını söylemiştir. Şair, hasret kokan vatanı Ramallah’ta çocukluğunun güzel günlerini, hatıralarını kaleme almıştır. “ Orada bir dünüm var, Bir yokluğum var! “ diyerek dününü, geçmişini hatırlamış ancak bir de vatanında ki yokluğunu hatırlamıştır:

174 DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile, (La Uridu li hâzihi-l'kaside en tentehi, ed-Divanu'l-Ahir),s.

95.

175 DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile, (La Uridu li hâzihi-l'kaside en tentehi, ed-Divanu'l-Ahir),

s. 96.

RAMALLAH’TA

...

Dünüm var orada, onun küçük şehrinde Çoban değneğim var, horoz ibiğim var orada Saksıda bir demet nergis

Onun bende selamı var boşluğun dibinden Uzanan selvinin yücelerine kadar

Bende oradaki yarının hatası var, benim orada bir kederim var. Vadiye açılan bir pencere ve bir kapı

Orada bir dünüm var Bir yokluğum var! 177

Şairin, ‘Doğsaydın’ adlı şiirinde milliyetçi bir bakış acısı görmekteyiz. Arap kimliğini ön plana çıkarmış olan şairin aynı zamanda korkularının da var olduğunu söylemiştir. “ Fakat uyruğum mayalanıyor laboratuarda, Pasaportum ise, Hâlâ

Filistin gibi ihtilaflı bir mesele, Ve hâlâ ihtilâflı! Vesaire...” öz kimliğinin

varlığından bahsederken onun hala işlemden geçtiğini ve pasaportunun bile Filistin meselesi gibi bilinmezlik içinde olduğunu söylemiştir şair:

DOĞSAYDIN

Şayet doğsaydın Avustralyalı bir kadından Ermeni bir babadan

Ve doğum yerin Fransa olsaydı Ne olurdu kimliğin bugün? - Tabii ki üçlü olurdu Uyruğum Fransız Haklarım Fransa

178 DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile, (La Uridu li hâzihi-l'kaside en tentehi, ed-Divanu'l-Ahir),s.

Vesaire

Peki, annen Mısırlı olsa Ninen Halep’ten

Doğum yerin Medine olsa Baban ise Gazze’den Ne olurdu kimliğin bugün?

-Tabii ki dörtlü olurdu Arap bayrağının renkleri gibi Siyah, yeşil, kırmızı, beyaz

Fakat uyruğum mayalanıyor laboratuarda Pasaportum ise

Hâlâ Filistin gibi ihtilaflı bir mesele Ve hâlâ ihtilâflı! Vesaire...179

Şairin yazdığı şiirlere kelimeler teker teker düşüyor. Sonbahar esintisi var şairin mısralarında; düşen yapraklar, caddelerin sessizliği ve şairin geçtiği sokaklarda, ölümün soğuk yüzü görülüyor. Caddelerin boş olduğunu ve o boş sokaklarda bir şairin adımlarının var olduğunu görüyor. Savaşın caddeler üzerindeki tesirini şu mısralarla anlatmaktadır şair:

KELİMELER

Kelime kelime...Düşüyor yapraklar Solgun huş yaprakları, tek başına

caddenin belinde / savaş biteli beri o terk edilmiş cadde de. Büyük şehirlerin kaldırımlarında uyudu sevimli köylüler

teker teker ve gruplar halinde/ Bir şair yürüyor caddede kalbinde göksel bir delik gözlerinde sabık bir çayır, yürüyor kalıntılar üzerinde

yavaşça yürüyor fidan yaprakları gibi181

...

180 DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile, (La Uridu li hâzihi-l'kaside en tentehi, ed-Divanu'l-Ahir),

s. 122.

Vatanın işgal edilmesi bir idam kararı kadar zor olmuştur. Yaşanan olaylar karşısında şair, içinin kan aktığını, yarınla yüzleşmek için karanlığı tercih edip, yurdunun işgal altında kalması sonucunda yüreğinde çok ağır bir yükün olduğunu şu mısralarla ifade etmektedir:

İDAM KARARI ALINMIŞ BİR HÜKMÜM VAR

İdam kararı alınmış bir hükmüm var: Beni sahiplenen nesnelere sahip olmadan, Kanımla yazdım vasiyetimi:

“Ey suyu yaran şarkılarımın bıçakları!” Yarınla yüzleşmek için karanlıkla uyudum... Koca yeryüzünün kalbini taşıdım yanımdaki Haritalarda,183

...

182DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile ,( La ta'teziru amme fea'let), 2003, s. 443.

183 DERVİŞ, Mahmut, Yalnızlık Yenilemeden Kendini, Çev. Metin FINDIKÇI, Can Yay., İstanbul

Şehri’ni tasvir eden şair, şehrinin bulutlarla kaplı olmasına onun yavaş yavaş karanlığa bürünmesine yakınmıştır. Şehri’nin haritalardan silindiğini şu mısralarla dile getirmiştir:

ŞEHRİMİZ

Şehrimiz,

Tanrı’nın sözüne yakındır, Buluttan bir tavanı var Şehrimizin,

Uzaktır o sıralı adlarla Kayıp haritada 185

İşgalle birlikte şehrinin çok küçük kaldığı göz önündedir. “ Ufkun göğü...saklı

kimlik gibidir” yine kimliğe vurgu yapan şair öz benliklerin hangisi hangisine aittir

karmaşasını yaşamakta. Filistin bir kaya kuşu gibi yetim, öksüz kalmıştır. “ Kutsal

kitapta... ve kimliğimizdeki yara gibidir “ bu yaşananların kutsal kitaba ve kimliğe

yansıdığını söyleyen şair, aynı zamanda ruhen ve fiziken yaralanmanın çok acı olduğunu dile getirmektedir:

Şehrimiz,

Susam tanesi kadar küçüktür,

184 DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile ,( La ta'teziru amme fea'let), s. 463. 185 DERVİŞ, Mahmut, Yalnızlık Yenilemeden Kendini, Çev. Metin FINDIKÇI, s. 191. 186 DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile ,( La ta'teziru amme fea'let), s. 463.

Ufkun göğü...saklı kimlik gibidir Şehrimiz,

Yoksuldur bir kaya kuşunun kanatları gibi Kutsal kitapta... ve kimliğimizdeki yara gibidir 187

Derviş, başka bir şiirinde yine ülkesinden, onun yok oluşundan bahseder. Sınırları olmayan bir ülkenin var oluşu onu bilinmezliklere götürür. Her zaman ülkesine baktığında küçüldüğünü ve yaşanan acılar karşısında çığlık seslerinin yankılandığını duymaktadır. Her şeye rağmen vatanına karşı olan sevginin ve özlemin gün geçtikçe büyüdüğünü hissediyor şair:

BİR ÜLKEMİZ VAR BİZİM

Bir ülkemiz var bizim sınırları olmayan, düşüncemiz gibi bizim Meçhule dair, dar ve geniş. Bir ülke...

Yürüdüğümüzde haritasında onun dar gelir bize, Sokuyor bizi gri bir tünele, çığlık atıyoruz Labirentimizde: Hâlâ seviyoruz seni. Sevgimiz Bir hastalıktır kalıtsal. Bir ülke

Savurduğunda bizi meçhule..Büyüyor. Büyüyor189

187 DERVİŞ, Mahmut, Yalnızlık Yenilemeden Kendini, Çev. Metin FINDIKÇI, s. 191 188 DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile ,( La ta'teziru amme fea'let), s. 465.

Şair, ülkesinde bir gün her şeyin yeniden yeşereceği umudu içindedir. “ Ve

mavi dağlar. Genişliyor göl Kuzeyinde ruhun. Yükseliyor başakları güneyinde “

Mavi umudun rengidir, dağlarda bir gün umudun yeşereceğine vurgu yapan şair, her şeyin bir gün güzel olacağına inanmaktadır. “ Ruhun. Parıldıyor limon çekirdeği bir

kandil gibi “ bir gün kandil ışığının yanacağını ve etrafı aydınlatacağı umudunu

taşımaktadır:

Söğüt ağacı ve nitelikler. Büyüyor otlar Ve mavi dağlar. Genişliyor göl

Kuzeyinde ruhun. Yükseliyor başakları güneyinde Ruhun. Parıldıyor limon çekirdeği bir kandil gibi 191

...

189 YILMAZ, Nurullah, Filistinli Şair Mahmud Derviş,s. 304.

190DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile ,( La ta'teziru amme fea'let), s. 465. 191 YILMAZ, Nurullah, Filistinli Şair Mahmud Derviş,s. 304.

Ortadoğu’nun kutsal yerlerinden biri olan Kudüs şehri her şairin yüreğinde bir yara olmuştur. Filistinli şair Mahmut Derviş’te o şairlerden biridir. Kutsal şehre bakıp onun esaret içinde olması şairi etkilemiştir. Kudüs’de Miraç olayının gerçekleşmesine de vurgu yapan şair yine birçok peygamberinde ziyaret yeri kabul edildiğinden orayı; “Kutsal tarihin peygamberleri” olarak nitelendirmektedir. Şair Kudüs’ün kuşatılmasını o kadar çok benimsemiş ki artık rüyalarında görmektedir. “

Uykumda esir düşerim. Uykumda kuşatılmış. Hayır, Ardımda kimseyi görmüyorum. Önümde de kimse yok. “ etrafında kimseleri görmeyişi ve yalnız kalışı şairi

etkilemiştir. “ Bütün bu ışık benim. Yürüyorum. Korkuyorum. Uçuyorum.” önündeki ışık sadece kendi ışığıdır. Dost gibi görünen kimsecikler yoktur. Korku içinde dahi olsa vatanı için yürümeye devam etmektedir:

KUDÜS’TE

Kudüs’te kadim surun içine bakıyorum, Anısı beni zamandan zamana savuruyor Esarette. Kutsal tarihin peygamberleri Orada bölünüyorlar...göğe çıkıyorlar

Korkmuş ve hüzünlü azalarak dönüyorlar, sevgiyle Kutsal selam önlerinde bu şehrin.

Tedirginlikle yokuş aşağı inerken: görüşler

Nasıl ters düşer taşın üstündeki sözcüklerin ışığında? Savaşlar patlar taşın inancında ışığı kim yayıyorsa? Uykumda esir düşerim. Uykumda kuşatılmış. Hayır, Ardımda kimseyi görmüyorum. Önümde de kimse yok. Bütün bu ışık benim. Yürüyorum. Korkuyorum. Uçuyorum.193

Şair şehrin işgal edilmesi ile bir başka kimliğe bürünmüştür. Ona moral veren sadece Peygamberlerin söylediği sözlerdir. “Sözcükler filizleniyor peygamberlerimin

ışık saçan, Ağızlarında: “İnandığına inanacaksın.” “ yani bir insan inançlarından

hiçbir zaman taviz vermemelidir. İnandığı yolda gitmelidir. Şairin içindeki yaraya beyaz bir gül iyi gelmektedir. Beyaz gül onun için umuttur. Ellerini güvercine benzeten şair onun gibi artık özgürlüğü istemektedir:

Sonra yaşadıklarımla bir başkası oluyorum. Çayır gibi Sözcükler filizleniyor peygamberlerimin ışık saçan Ağızlarında: “İnandığına inanacaksın.”

Bir başkası gibi yürüyorum şimdi yalnız. Yaram İncil’in beyaz gülü.

193DERVİŞ, Mahmut, Yalnızlık Yenilemeden Kendini, Çev. Metin FINDIKÇI, s. 192. 194 DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile ,( La ta'teziru amme fea'let), s. 471.

Ellerim iki güvercine benziyor Yeryüzünün taşıdığı çıplak haçta, Yürümüyorum, uçuyorum, yaşarken

Bir başka oluyorum. Ne mekânı ne zamanı olan. Ben kimim?195

(s.a.v)’in Miraca çıkma mucizesine tekrardan dizelere döken şair, Peygamberin yalnızlığına vurgu yapıp gayr-i Müslimlerce sözlerinin anlaşılmamış olmasına ve bunu Kudüs’ün işgal edilmesiyle, kendininde öz vatanında bir garip gibi ölmesiyle tanımlayan şair şunları dile getirmiştir:

Miracın önünde ben ben değilim. Ancak şimdi Düşünüyorum: Muhammed Peygamber, yalnızdı

Ve açık anlaşılır bir Arapça konuşuyordu. “Sonra ne oldu?” Ne oldu sonra? Askerlerle doldu meydanlar:

O senin ikinci kişiliğin mi? Elemin seni mi öldürdü? Dedi: beni öldürdü... senin gibi öleceğimi...unutmuştum.197

195 DERVİŞ, Mahmut, Yalnızlık Yenilemeden Kendini, Çev. Metin FINDIKÇI, s. 192. 196 DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile ,( La ta'teziru amme fea'let), s. 471. 197 DERVİŞ, Mahmut, Yalnızlık Yenilemeden Kendini, Çev. Metin FINDIKÇI, s. 192.

Şam şehrinin varlığından bahseden şair kendisini, varlığını o şehirde aramaktadır. “Ay beni bir inci tanesi gibi kadının ellerine sarkıtır... Yüksekten,

Yaseminin gözyaşlarıyla arınan taşa sarkıtır beni, Sonra uyur. Beni kırık bulutlar gibi yoksulluğun soğukluğuna, Sarkıtır. Şiirin yüksek onurundan sarkıtır beni”.Ay’ın

bir kadının ellerine sarkıtması şefkatiyle ona muamele eden bir anne yüregidir, sonra “Yasemim” çiçekleri onun o güzel kokusu kandan arınmış taşlardır ve şair kendisini bulduğu şiir mısralarında şunları dile getirmektedir:

ŞAM’DA

Şam’da, kalabalıklar içinde kim olduğumu bilmiyorum.

Ay beni bir inci tanesi gibi kadının ellerine sarkıtır...yüksekten

Yaseminin gözyaşlarıyla arınan taşa sarkıtır beni,

Sonra uyur. Beni kırık bulutlar gibi yoksulluğun soğukluğuna Sarkıtır. Şiirin yüksek onurundan sarkıtır beni:

Orada ölümün uzun kuşatmasında

Mumların düğümü gibi, yaradan, karanlıkta yığınların Döküldüğünü görürsün. Duvar sarmaşıkları sarkıtır beni Ölen kokularına ve rahmin sıcaklığına.

“Ölüm burada uykunun sevgisi gibi olsa gerek” beni saçları Sarkıtır, iki özürlüydü ama yaşayan,

İki sofuydu ama zındık,199

...

Bir başka mısrada ise, badem çiçeklerinin açması umut ve bu da barışın timsali, umudu..” Ben benim Şam’da, Benim benzerim, benzerim yok. Ben yarının

ellerinde, Ellerim güvercinin kanatlarında çarpar. Şam’da” Şam beldesinde kendi

199DERVİŞ, Mahmut, Yalnızlık Yenilemeden Kendini, Çev. Metin FINDIKÇI, s. 207. 200DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile, ( La ta'teziru amme fea'let), s. 521-522.

kimliğini bulmuştur şair. Güvercin gibi özgürlüğe çırpındığını söyleyerek şiire şöyle devam etmiştir şair:

Yüksek: oysa

Benliğini tanıdıkça geriledim, yenilediğim sözcükler Geriledi narin badem çiçeklerinde, barışın mavi ğöğü Seni okur. Ben benim Şam’da,

Benim benzerim, benzerim yok. Ben yarının ellerinde, Ellerim güvercinin kanatlarında çarpar. Şam’da Uyuyarak yürüyorum, geyiklerin kuçağında uyuyorum Yürüyerek. Gece ve gündüz arasında ayrım yok Güvercin işgalinden sonra. Orada yüksek

Yeryüzünün düşüyle, ancak gökyüzünde çıplak yürürüm Şam halkının arasında...201

يقشمدلا ةمامحلا قوط

Arap harflerinin her bir harfine Şam hakkında mısralar yazan şair ‘elif’ harfi ile şiiri anlatmaya başlamış ve Şam’ın tarihine, kültürüne, medeniyetine göndermeler yapmıştır:

ŞAMLI GÜVERCİNİN KANATLARI

Elif Şam’da : Güvercinler uçar İpekten yağmurun ardında

İkişer İkişer...

Ba

Şam’da: Bütün dilimi yazılı Ekinin tanelerinde görüyorum,

Dişi iğneleriyle,

Dicle ve Fırat’ı birbirinden ayırıyor. Te

Şam’da:

Arapların coğrafyasında adı nakışlanır, Cahiliye’den Kıyamete hatta, Sonrasına, ...Altın duvarlarda203

Şam’ın işgal edilmesi sonucunda, gökyüzünün artık kadim olduğunu, hiçbir

204DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile, ( Seriru el- Ğaribeti ), s. 618. 205a.e., s. 619.

şeye gerek kalmadan ayakları üzerinde durabildiğini söylemektedir şair. Yabancı gölgelerden kast ettiği işgalci güçlerin o topraklarda hüküm sürdüğünü dile getirerek şairin bundan hoşnut olmadığı görülmektedir. Her şeye rağmen yarınlara güvenle yürümenin umudu içinde olup sonsuzluğa bir ışık yakmaktadır:

Se Şam’da: Gökyüzü kadim Yollarda yürür, Yalınyak, yalınayak Şiire ve

Vahiye gerek olmadan, Vezne, Kafiyeye.

Cim Şam’da: Yabancı gölgede

İğreti uyur,

Müezzin gibi sonsuzluğun yatağında, Ne şehri arzular

Ne de kimseyi He

Şam’da:

Emzirenlerin yaptıklarını ulaştırır Annelerin işi:

Yarınımızda güvenle yürürüz, Dünümüzün güneşinde.

Biz ve sonsuzluk, Bu şehirde duran! 206

...\

Gökyüzünün varlığından bahseden şair, Şam ve Endülüs’ü konu almıştır şiirde. Yedi yıl yaşadığı gurbetin ağrlığından bahseder, omuzlarında gurbet acısı vardır. “ Ben iki cennetin ademi, iki defa yitirdiler, beni kovduklarında yavaş yavaş,

beni öldürdüklerinde yavaş yavaş, zeytin ağacımın altında,” Şair , Ben iki cennetin

ademi derken aslında hem Şam’ı hem de Endülüs’ü kastetmiştir. Onları kaybetme acısına vurgu yaparak, bunun kendisi için yavaş yavaş ölüm olduğunu söyler şair:

Göğün arakasında bir gökyüzüm var

...

Gurbeti tekrarlar kibirden yedi yılı taşıyarak. Gurbeti tekrarlar işte burada, tekrarlamak için gurbetin orda. Az sonra çıkaracağım dalgalı garip zamanıma Şam ve Endülüs’te bu toprak göğümün değil, ancak bu gök akşamım ve benim anahtarımdır. terazi benim, sabahlar benim, ben benimim sonra.

Ben iki cennetin ademi, iki defa yitirdiler beni kovduklarında yavaş yavaş,

beni öldürdüklerinde yavaş yavaş, zeytin ağacımın altında,

Lorca ile birlikte...208

Şehirde yaşanan gerçeklerden birinin, şehrin kara bulutlarla örtülü olması ve şehrin o gerçeği ile yüzleşmesini anlatmış şair. İşgalin sonucunda yazılan şiirler akan gözyaşları ile anımsanmakta, işgalcilerin, vatan bayrağını indirdiğini artık vatanın bir bayrağa dahi sahip olmadığını ve ellerinden alındığını şöyle anlatır:

208 DERVİŞ, Mahmut, Yalnızlık Yenilemeden Kendini, Çev. Metin FINDIKÇI, s. 97. 209 DERVİŞ, Mahmut, el-A'melu'l-Kâmile ,( Ehada Aşera Kevkeben), s. 735.

Gerçekler siyah karla yüzleştirdi

Gerçekler bizi yüzleştirdi, şehrin üstündeki siyah karla saygın kişiler dönüştürmeden yasımızı daha büyük bir yasa...adımları güvenli surlar içinde sonuca yürür, bu şehrin üstüne akan gözyaşlarıyla anımsanır balatlar, adımları güvenli bayrağımızı indirirken: bizler

onlar mı olacağız? Kim üstümüzü kapatacak, ey hazır bulunan melekler yasın sözleşmesi yapıldı mı? Her şey bize selef olarak döner, adlarımız azledilir kimliğimizden: Sen onlardan mısın?...210

Şair, “Ney Ağladı” şiirinde Şam’ın bir ney gibi inlediğini, acı çektiğini söylemektedir. Şam için bir şey yapamayan şair, mesafelerin gözyaşı olup

210 DERVİŞ, Mahmut, Yalnızlık Yenilemeden Kendini, Çev. Metin FINDIKÇI, s. 100. 211 DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile, (Verdü Egallü), 2003, s. 881.

döküldüğünü yaşanan hasretin ney sesiyle bütünleşip kendine acı verdiğini şöyle ifade eder:

NEY AĞLADI

Ney ağladı, gücüm olsaydı eğer susamış gibi Şam’a yaya giderdim

İpek sahile bağırıyor, hiçbir yere ulaşamadan çığlıklar içerisinde yükselerek Mesafeler gözyaşı olup dökülüyor. Ney ağladı ve semayı iki kadına ayırdı, ayırdı

yolu, ayırdı çöl güvercinini ve birbirimizi delice sevmek için. Ey ney acı bize! gün batımı mesafesinden daha uzak değiliz ağlar mısın boşyere ağlamak için yoksa kayayı delmek için; Ey Şam, Ey Kadın. Seviyor muyum kalıyor muyum?

Şam’ı anlayabilmenin ney sesinin iniltisine bağlamaktadır şair:

Ney ağladı, gücüm olsaydı eğer susamış gibi Şam’a yaya giderdim İnansan da inanmasan da . İpeğin gözyaşları elimizi okşuyor Ney ağladı. Ney gibi ağlayabilseydim. Şam’ı anlardım!

Şair, düşmana olan sitemini “Çıkacağız” adlı şiiriyle şöyle dile getirir:

ÇIKACAĞIZ

...

Çıkacağız, bize dedi: Çıkacağız

Yedi kısa gecede yeni Erihaya gireceğiz

Saç örgümüzü çalacak bir çocuk bile bulamyacaksınız veya yatağını çalan genci

Bizde, tespih ağaçında biten fermanları yazan bir duvar dahi bulamayacaksınız.

Şair bir başka mısrasında, düşmana sitem ederek, “Bizdeki Akdeniz’e ulaşmak

için asla bir balkon bulamayacaksınız, Korumak için bir cadde bulamayacaksınız, Sizi gösteren birini bulamayacaksınız ve bizi gösteren birini de bulamayacaksınız”

Akdeniz’de bulunan Şam’a ulaşmak için işgalcilerin arkasında kimseler olmayacak, caddelerin dahi onlara karşı koruma altında olacağını söyleyerek ne işgalci birliklerden ne de kendilerinden biri olmayacak. Şair daha sonra şu mısraları söyler:

213 DERVİŞ, Mahmut, el-A'mȃlu'l-Kâmile, (Verdü Egallü), s. 918. 214 a.e., s. 919.

“Bizler burada. Bizler oradayız. Bizler orada değiliz ve burada da değiliz Bizler

unsurlar altında o boğazladığınız havada gizli kanız” işgalcilere karşı her yerde