• Sonuç bulunamadı

57

ulaştırmak için yararlı bulmuştu. Bu projenin de 3-4 yıl arasında tamamlanacağını da eklemişti.194

Türkiye’nin hidroelektrik potansiyelinin yüksek olduğu, kuvvetli su akımının olduğu yerlerde santraller kurularak her kasaba ve köyüne elektriğin ulaştırması planlanmaktaydı. Bu iş için gereken modern tesis ve makineleri 1950 yılına kadar tamamlanması planlanmıştı. Forest’a göre Türkiye’nin sahip olduğu kömür, akarsu ve yeraltı madenlerinden gerektiği gibi istifade edilirse ülkenin ihtiyaçları karşılanabilecekti.

Marshall yardımıyla birlikte Türkiye’nin ekonomik alandaki önceliklerinde değişmeler yaşanmış, Amerikalı uzmanların tavsiyeleri yönünde yenilikler gerçekleştirilmişti. İkinci Dünya Savaşı öncesinde öncelikli yatırım sanayileşme ve sanayileşmeyi destekleyecek tarım üretimi ve maden kullanımı söz konusuydu. Ulaşım alanındaysa demir yolları ağının bu üretim alanlarını bağlayacak şekilde genişletmek planlanmıştı. Soğuk savaş döneminde Amerika’nın iktisadi kalkınma planında Türkiye’nin Avrupa’nın ihtiyacı olan tarım ürünleri ve maden işletmeciliği yapmasının daha iyi olacağı ve bu üretim ağının da karayollarıyla birleştirilmesinin gerektiği tavsiyeleriyle Türkiye yönünü Marshall Planı’na çevirmişti. Savaş döneminde de yıpranmış ve atıl olan karayollarının bakım ve onarımı yanında yeni yol şebekeleri yapımına başlanmıştı. Demiryollarına yapılan yatırım ise tarım ve maden ürünlerinin taşınması için mevcut sistemindeki vagon ve lokomotifler ithal edilmişti. Enerji alanında projeler geliştirilmiş ve elektriğin Türkiye’ye yayılması konusunda adımlar atılmıştı.

58

devredilmeden önce petrol arama ve sondaj işini yürüten Maden Teknik Arama Enstitüsü (şimdiki statüsü genel müdürlük) 1940 yılında rastladığı petrol rezervinin ilk kuyusunu 1948 yılında açmıştı. Sondaj çalışmasında bizzat bulunarak kuyuyu açtıran ve açılan kuyunun rezerv miktarından ümitli olduğunu söyleyen yüksek petrol mühendisi Dr.

Necdet Egeran çalışmalarla ilgili şunları söylemişti:

“Uzun ve yorucu etüd ve araştırmalar sonunda ilk müsbet semereyi aldığımız bu kuyu memleketimizin iktisadî petrol kaynaklarını ihtiva ettiğini göstermiştir. Kısa zamanda bu bölgede memleketin petrol ihtiyacını karşılıyacak bir işletme kurulabileceği kanaatindeyim. Bu bizim yegâne petrol sahamız olacaktır. Daha çok verimli ve az derin kuyulardan mühim miktarda petrolü kolaylıkla elde edeceğiz. Çalışmalarımız bundan böyle daha büyük şevk ve heyecanla devam edecektir.”195

Amerikan Drilling and Explanation firması uzmanı olan Clayton, M.T.A.

uzmanlarıyla birlikte Raman Dağı’nda petrol kuyularında çalışmış ve bu bölgede en az yirmi kuyu daha açılacağını ve daha tazyikli olacaklarını ümit ettiğini söylemişti. Clayton ayrıca sondajların idaresi ile ilgili Türk uzmanların işbirliğinde de son derece memnun olduğunu da söylemişti.196

Raman’daki petrol arama ve sondaj çalışmalarında 8 ve 9 numaralı kuyularından günde 5 – 6 ton kadar petrol çıkarıldığını ve Türkiye’nin bu konuda acemi olduğunu söyleyen Ekonomi ve Ticaret Bakanı Cemil Said Barlas, ancak Amerikan firmaların bu işin altından kalkabileceğini söylemişti.197

195 Ulus gazetesi, 08.03.1948.

196 Vatan gazetesi, 08.03.1948.

197 T.B.M.M. Tutanak Dergisi 02.05.1949, Dönem: 8, Birleşim: 79, Toplantı: 3, Cilt:19, s.21-22.

59

Madenlerin işletilmesi için Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu yardımın tedarik yetkisi Washington’da İktisadi İşbirliği Teşkilatı tarafından verilmekteydi. Türkiye’nin yardımdan beklentisi Zonguldak kömür madenlerinin modernleştirilmesi için gereken makinelerin tedariki olmuştu. 1949 yılına geldiğimizde Türkiye’deki kömür madenlerini özellikle de linyitten istifade etme konusunda incelemelerde bulunmak üzere İktisadi İşbirliği İdaresinin Paris Bürosu Kömür Dairesi Müşaviri Richard Wiggers beş ay sürecek tetkikler için Ankara’ya gelmişti.198

Türkiye’nin de üye olduğu Avrupa İktisadi İşbirliği tarafından sağlanan paralar özel teşebbüse verilmektense doğrudan hükümetlere tahsis ediliyordu. Buna göre Marshall Planı çerçevesinde hazırlanan kalkınma projeleri için ihtiyaç duyulan alet ve teçhizata ne oranda para ayrılacağı ya da özel teşebbüse hangi oranda maddi destek sağlanacağı kararı Türk hükümetine aitti.199

Dönem dönem Türkiye’deki madenleri Marshall yardım programı dâhilinde incelemelere gelen Amerikan heyetlerinden, dönemin Nevada Senatörü Charles W.

Russell ve Amerikan Madenler bürosundan Paul Tyler’ın oluşturduğu heyet Türkiye’deki İktisadi İşbirliği İdaresinin çalışmalarını denetlemek için Temmuz 1949’da Türkiye’ye gelmiştir. Heyet Amerikan kongresinin stratejik madenler komitesini temsil etmekteydi.

Komite öncelikle Elazığ’da bulunan Sori Dağı ve Guleman bölgelerinde krom madenlerini incelemiş, daha sonra da İskenderun bölgesini incelemek üzere bölgeye geçmişti.200

Krom madeni Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı boyunca Müttefikler ve Mihver devletleri arasında kaldığı ve tarafsızlığını devam ettirmek için kullandığı ve stratejik

198 Zafer gazetesi, 11.10.1949.

199 Ulus gazetesi, 23.11.1948.

200 Zafer gazetesi, 10.07.1949.

60

öneme sahip bir maden olmuştu.201 Amerika Marshall yardımı sırasında bu madenin çıkarılmasını, ihraç edilmesini ve kullanım alanlarının belirlenmesini sağlayarak krom madenini kontrol altına almak istemişti.202 İktisadi İşbirliği Türkiye İdaresi Russell Dorr Temmuz 1949 tarihinde MTA genel müdürü İhsan Ruhi Berent’le birlikte Raman’a gitmiş, Guleman’daki krom madenlerini de ziyaret etmişti.203

Marshall Planı’nın Avrupa elçisi Harriman, Ankara’da Türk yetkililerle yaptığı temaslarında Birleşik Amerika’nın Türkiye’nin sahip olduğu petrol yataklarına yatırım yapılabilmesi için Marshall Planı’nda geniş ölçüde pay ayrılacağını, ayrıca krom üretiminin tamamını ve diğer maden ihtiyaçlarını Türkiye’den karşılamak istediğini söylemişti.204 İkinci Dünya Savaşı boyunca krom madeninin müttefik ve mihver devletleri arasında stratejik bir maden olarak kullanan Türkiye’nin, bu durumu Soğuk Savaş yıllarına da taşımıştı.

Türkiye, savaş sonrası dönemde maden ocaklarıyla ilgili ihtiyaçlarını karşılamak için Marshall Planı dâhilindeki kredilerden elde etmek istemişti. Marshall Planı’nın Ankara’daki ayağının başında çalışan Russell Dorr, Türkiye’nin modernleşmesi için talep ettiği madenler ve işletmeler hakkında Ankara’da bilgi vermişti.205 Marshall yardımından yararlanmak istenilen projelerden biri Divriği demir ocakları ve muhtelif krom madenlerinin modernleştirilmesiydi. İktisadi İşbirliği İdaresi fonu ile satın alınacak makine ve teçhizatla senelik demir cevheri üretiminin 160 bin tondan 600 bin tona

201 Krom maddeni Anadolu’da 1848 yılında ABD’li jeolog Lawrence Smith tarafından bulunmuş, zamanla da krom ithali artmıştı. 1930’ların sonunda Hitler Almanya’sı Türkiye’deki kromun en büyük alıcısı olmuştu. Almanya’nın hedefi Türkiye’yi hem ekonomik hem de siyasi olarak bağlamaktı. İkinci Dünya Savaşı başladıktan sonra bu durum Müttefikleri rahatsız etmeye başlamış ve 1942 yılında Müttefiklerin Türkiye’ye yaptığı baskılardan biri de Almanya’ya krom satışı oluşturmuştu. Nuri Karakaş, İkinci Dünya Savaşı Yıllarında Türkiye’nin Krom Satışı ve Müttefik Politikaları, Tarih İncelemeleri Dergisi Cilt:

25, Sayı: 2, Aralık 2010, s. 447-482.

202 R. Kılıç, 2015, s.60.

203 Zafer gazetesi, 13.07.1948.

204 Vatan gazetesi, 03.01.1949.

205 Vatan gazetesi, 26.02.1949.

61

çıkarılması planlanmıştı.206 Zonguldak maden ocaklarının üretimini arttırabilmek için de batı linyit ocaklarının üretiminin arttırılması gerekmiş, bunun için gereken iki buçuk milyon dolar da İktisadi İşbirliği İdaresinden talep edilmişti. Krom madeninin üretiminde ise Etibank’ın kontrolü altında bulunan Guleman’daki işlenmemiş krom yataklarının, bu banka tarafından işletilmesi için gerekli makine ve teçhizatın temini için İktisadi İşbirliği İdaresi’nin onayı beklenmişti.207

Dorr, bir başka beyanatında maden yataklarının işletilmesinde, özellikle de Amerika’nın istediği krom ve manganez gibi madenlerin ihracatında Türkiye’de bulunan özel teşebbüsün de Marshall yardımınca sağlanacak kredilerden yararlanılabileceğini söylemişti.208

Avrupa İktisadi İşbirliği temsilcisi Foster, Türkiye’nin kalkınma sorunu değil ekonomik gelişme sorunu vardır demiş ve Hoffman’ın şu sözlerine atıfta bulunarak sözlerine açıklık getirmişti: “Türkiyenin başlıca davası Avrupa kalkınma planı anlamiyle bir kalkınma meselesinden ziyade bir gelişme davasıdır. Ve Türkiye bu bakımdan diğer bazı Avrupa memleketleriyle tamamile aynı durumda değildir.”209 Foster’a göre Türkiye’nin Avrupa’ya yapacağı zirai ürün ve maden ihracatı ile ekonomik gelişme sağlanacaktı. Avrupa’nın kalkınmasına bu iki üretimle destek olarak döviz elde edecekti.

Amerika’daki gelişme gibi Türkiye de önce zirai ve maden alanlarında üretimi arttırarak sonrasında sınai kalkınmaya geçecekti.210 Diğer ülkelerden yani yardım alan Avrupa devletlerinden farklı olarak aldığı tavsiye; sanayi alanından çok Avrupa’nın ihtiyacı olan hammaddeyi üretmeye yönelik yatırım yapması olmuştu.

206 Vatan gazetesi, a.g.g.

207 Madenlerle ilgili çalışmalar için bkz. Ek. 16.

208 Akşam gazetesi, 04.05.1949.

209 Akşam gazetesi, 20.05.1949.

210 Akşam gazetesi, a.g.g.

62

Foster’ın da bahsettiği zirai ve maden üretiminin arttırılarak, Avrupa’ya satılması aşamasında Amerika’dan alınan kredilerin kullanımı yanında Amerikalı firmaların da maden ocaklarında faaliyet göstermişlerdi. Amerikan Goldon Hamilton firması ile Etibank, Kozlu maden sahasının 300 katının kömür üretimine açılması için yapılacak inşaata dair 29 Haziran 1949 tarihinde sözleşme imzalamıştı.211 İnşaat ve diğer malzemelerin gideri 25 milyon Türk Lirasına mal olacak ve bunun 5 milyon 300 bin doları Marshall yardımından sağlanacaktı. Etibank Genel Müdürü’ne göre Kozlu maden sahasındaki inşaatın bitmesinden sonra kömür üretiminin ve işçi randımanının iki misline çıkması ve maliyetlerin %40 azalması planlanmıştı.212

Zonguldak kömür madeni de Kozlu kadar Marshall yardımında öne çıkan alan olmuştu. Russell Dorr Zonguldak ve Karabük’te yaptığı incelemeler sonrasında Türkiye’nin gelişmesine katkıda bulunacağını söylediği bu bölgeye 1949 yılı için bir milyonun biraz az olduğunu, sonraki sene ise 12 milyon dolar kredi tahsis edileceğini söylemişti.213 Bu bölgedeki madenlerden iktisadi bakımdan öneme sahip çelik, pik demiri, kok ve çeşitli maddeler katran, suni gübre gibi maddelerin elde edilmesi daha önce de Amerikalı yetkililerin söylediği gibi Türkiye’nin kalkınması için önemli kaynaklardı. Divriği demir cevherlerini ve Zonguldak kömür madenlerinin üretimini arttırmak için gerekli kredi temin edilecek, bu aşamadan sonra da demir cevheri Karabük’e nakli için demir cevheri vagonlarının temini, cevherin kükürdünü azaltmak için filtre tesisatı ve yeni kok fırınlarının inşası da söz konusu olacaktı.214 Dorr’a göre bunun gibi üretimi arttıracak yatırımlarla Türkiye gıda ve maden kaynaklarını Avrupa devletlerine dolarla satarak ihtiyacı olan malzemeleri almak için döviz elde etmiş olacaktı. Bu da Türkiye’nin kalkınmasını sağlayacaktı.

211 Akşam gazetesi, 29.06.1949.

212 Akşam gazetesi, a.g.g.

213 Akşam gazetesi, 06.07.1949.

214 Akşam gazetesi, a.g.g.

63

Maden alanında zirai alanında olduğu gibi Avrupa’nın ihtiyacı olan hammaddeyi üretmek üzere Amerika’dan yardım almıştı. Raman’daki petrol sondaj kuyusu Türkiye’nin petrol üretimi için önemli bir aşama olmuş, sondaj çalışmalarında M.T.A.’yla birlikte çalışan Amerikalı uzmanlar üretimler hakkında ümitli konuşmuşlardı. Ancak bu üretimler günümüzde dahi yeterli olmamakta, petrol enerji ithalatının büyük bir kalemini oluşturmaktadır. Diğer stratejik madenler olan kömür ve krom üretimi ise bu dönemde desteklenmiş ve maden ocaklarının işletilmesinde modernleşmeye gidilerek Amerika’dan gerekli makine ve teçhizatlar ithal edilmişti.

64

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MARSHALL PLANI’NIN TÜRKİYE’YE ETKİLERİ