• Sonuç bulunamadı

Ma‘rife’den Yapılan Alıntıların Şekli ve Mahiyeti

2.3. Etkilenme Açısından Ulûmü’l-hadîs ve Ma‘rifetü ulûmi’l-hadîs

2.3.1. Ma‘rife’den Yapılan Alıntıların Şekli ve Mahiyeti

İbnü’s-Salâh, bir kısmında isim vererek bir kısmında ise isim vermeden Ma‘rife’den hatırı sayılır sayıda (elli küsur) alıntı yapmıştır. İsim verilmeden alıntı yapıldığını düşündüğümüz yerlerde benzerlikten yola çıkarak ve bazı ipuçlarına dayanarak bir kanaat belirtmeye çalıştık. Bu gibi yerlerin bir kısmında Hâkim’in etkisi çok açık görülebilirken bir kısmında çok cılız hissedilmektedir. Tespit edebildiğimiz kadarıyla Ulûmü’l-hadîs’te Hâkim etkisinin en bariz hissedildiği yer, tek ravisi olan merviyyün anhler bahsidir. Hâkim’in isminin fazlaca geçmesi ve örnek verilen ravi isimlerin çoğunun her iki eserde de geçiyor olması, Hâkim’den etkilenildiğini göstermektedir. Öyle ki bazı cümleler aynen bazıları da benzer şekilde tekrarlanmıştır. Birinde bulunup diğerinde bulunmayan isimler de yok değildir467.

İbnü’s-Salâh, Hâkim’den aldığı bazı bilgileri olduğu gibi bırakmamış, kendi anladığı şekliyle yorumlayıp değiştirerek vermiştir. Örneğin Hâkim’e göre munkatı‘ hadisin üç türü vardır ve bu üç türden ilk ikisi, tek tür sayılmaya müsaittir. Zira her iki türde de bir veya daha fazla müphem ravi bulunmaktadır468. İbnü’s-Salâh, Hâkim’den nakil yaparken (muhtemelen bu benzerlik dolayısıyla) iki türü tek türe indirgemiştir. Ulûmü’l-hadîs’e göre munkatı‘

hadisin ikinci türü olan bu kısım, ravilerinin bir kısmı “bir adam” ya da “bir hoca/şeyh” gibi ifadelerle müphem bırakılan rivayetlerdir469. Munkatı‘ hadisin Hâkim’e göre üçüncü, İbnü’s-Salâh’a göre birinci türü ise tâbiîn tabakasından önce isnadının herhangi bir (veya art arda olmamak koşulluyla birden fazla) noktasında bir (ya da daha fazla) ravinin kendi işitmediği bir hadisi (kesin semâ‘ya delalet eden bir lafızla470) vasıtasız olarak rivayet etmesidir471. Bu

466 Hâkim, Ma‘rife, s. 1-2.

467 Konu sonunda “Hâkim’in zanna ve vehme göre hareket etmiş olmasından korkulduğu”nun söylenmesi ise Hâkim’den alınan kısımların tahkik, tetkik ve teyit edilmediğini düşündürmektedir. Bkz. Hâkim, Ma‘rife, s. 157 vd; İbnü’s-Salâh, Ulûmü’l-hadîs, s. 319 vd.

468 Müphem raviler, Hâkim tarafından meçhul olarak da nitelendirilmişlerdir. Bkz. Hâkim, Ma‘rife, s. 27-8.

Rivayetlerden birinde birden fazla meçhul ravi bulunduğunun söylenmesine bakılarak hadisin mu‘dal olduğu sanılabilir. Fakat iki müphem ravi senedin sadece bir noktasında olduğu için hadis, munkatı’dır.

469 İbnü’s-Salâh, Ulûmü’l-hadîs, s. 56-8.

470 Zira eda sığası, kesin semâ’ya delalet etmez ve semâ’ varmış izlenimi oluşturursa hadis, müdelles olur.

konuda Hâkim ismen kaynak gösterilmiş olsa da hem taksim şeklinin hem de cümlelerin restore edildiği görülmektedir.

İbnü’s-Salâh bazen Hâkim gibi yapacağını söylemiş ama onu birebir taklit etmemiştir.

Örneğin ravilerin memleketleri ve yaşadıkları şehirler bahsinde Hâkim’in metodunun çok güzel olduğu ve onun gibi yapılacağı söylenmiş472 fakat hem verilen örnekler hem de örnek verme şekilleri biraz farklılaşmıştır473. Şöyle ki; Hâkim bir hadisi nakledip bitirdikten sonra senedde ismi geçen Câbir b. Abdullâh’ın Kubâ-Medineli, Ebu’z-Zübeyr’in Mekkeli, İbrâhîm es-Sâiğ, Ebû Hamza ve Abdân’ın Mervezli, hocası ve hocasının babasının ise Nîsâbûrlu olduğunu söylemiştir474. İbnü’s-Salâh da naklettiği bir hadisin senedinde geçen her ravinin isminin devamında nisbesini belirterek “el-Ensârî nisbeli Ebû Bekir Muhammed b.

Abdülbâkî…” diyerek Hâkim’den farklı bir yol tutmuştur475.

Karşılaştırılan eserlerde (Ulûmü’l-hadîs ve Ma‘rife) bazen birbirinin aynı veya birbirine çok yakın bilgiler/kanaatler paylaşılabilmektedir. Mevcut benzerlik üzerinden kesin bir etkileme ve etkilenme hükmü verememekteyiz. Fakat benzerlik tespit edilen konunun başka bir yerinde etkilenildiği düşünülen kişinin kaynak gösterilmesiyle diğer bilgilerin de o kaynaktan alınmış olma olasılığı artmaktadır. Örneğin hem Ma‘rife hem de Ulûmü’l-hadîs’te

“kardeş raviler” hakkında kitabı olan Ebu’l-Abbâs es-Serrâc’tan bahsedilmekte476, yine bazı kardeş ravi isimleri her iki eserde de geçmektedir477. Nadiren oluşan bu benzerlik kesin bir dille “etkilenme” olarak ifade edilememektedir. Ne var ki kardeş Uyeyne çocuklarından bahsedilirken Hâkim’in isminin açıktan anılmasıyla478 diğer bazı bilgilerin de ondan alınmış olma ihtimali kuvvet kazanmıştır. Hadisçilerin doğum ve vefat tarihleri ile ilgili bahiste de benzer bir durum yaşanmıştır. Şöyle ki her iki eserde de konuya Hz. Peygamber (a.s.) ile

471 Parantez içi yerleri tanıma biz ekledik. Müelliflerin tanımlarında yer almasa da konu bütün olarak değerlendirildiğinde bu kayıtların konulmasının münasip olacağı kendiliğinden anlaşılmaktadır. Hem tanımlar hem de örnekler için bkz. Hâkim, Ma‘rife, s. 28-9; İbnü’s-Salâh, Ulûmü’l-hadîs, s. 56-8.

472 İbnü’s-Salâh, Ulûmü’l-hadîs, s. 405. Krş. Hâkim, Ma‘rife, s. 190 vd.

473 Hâkim, (muhtelif yerleşim yerlerinde yaşayan ve oralarda vefat eden sahâbe isimleri gibi) İbnü’s-Salâh’ın hiç değinmediği bazı konulara da değinmiştir. Bkz. Hâkim, Ma‘rife, s. 191-4. İbnü’s-Salâh’ın taklit ettiği üslup, bu vb. konulardan sonra başlamaktadır. Bkz. Hâkim, Ma‘rife, s. 194-6.

474 Hâkim, Ma‘rife, s. 195.

475 İbnü’s-Salâh, Ulûmü’l-hadîs, s. 405-6. Hâkim’in ismi anılarak nakil yapılan diğer bazı yerler şu sayfalardadır:

(Parantez içinde verilen sayfa numaraları, Ulûmü’l-hadîs’e aittir.) Bkz. ve krş. Hâkim, Ma‘rife, s. 45. (s. 306.);

Hâkim, Ma‘rife, s. 45-6. (s. 306.); Hâkim, Ma‘rife, s. 26. (s. 52.); Hâkim, Ma‘rife, s. 21-2. (s. 47-51.); Hâkim, Ma‘rife, s. 43. (s. 304-5.); Ma‘rife, s. 215 vd. (s. 309-310.); Hâkim, Ma‘rife, s. 25 vd. (s. 302 vd.)

476 Hâkim, Ma‘rife, s. 152; İbnü’s-Salâh, Ulûmü’l-hadîs, s. 310.

477 Mesela Şürahbîl oğlu kardeşler için bkz. Hâkim, Ma‘rife, s. 154; İbnü’s-Salâh, Ulûmü’l-hadîs, s. 311.

478 Her biri diğerinden hadis rivayet etmiş dört Uyeyne oğlundan bahsedilmektedir. Hâkim, Ma‘rife, s. 155;

İbnü’s-Salâh, Ulûmü’l-hadîs, s. 311.

başlanıp aşere-i mübeşşere ile devam edilmiş479, başka birçok isimde de benzer bilgilere rastlanmıştır. Bu benzerliklerden kesin bir etkilenme sonucuna ulaşmak mümkün değilse de Talha ve Zübeyr b. el-Avvâm’ın vefat tarihleri verilirken Hâkim’in isminin açıkça anılmasıyla480 Mukaddime’nin bu konudaki kaynakları arasında Ma‘rife’nin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu karineye dayanarak ismi anılmadan verilen diğer bilgilerin de Hâkim’den alınmış olma ihtimali artmıştır.

Mukaddime’nin bazı yerlerinde ise Hâkim’in Ma‘rife’siyle benzeşen anlatımlar varsa da bu benzerlik, az önceki durumların aksine açık bir karine ile desteklenmemektedir.

Dolayısıyla bu gibi yerlerde geçen bilgilerin Hâkim’den alındığına dâir net bir kanaat belirtilememektedir. Benzerliğin boyutlarına ve bazı karinelere/ipuçlarına bakılarak bilginin Ma‘rife’den alınmış olma ihtimalinin derecesi tespit edilmeye çalışılmaktadır. Örneğin büyüklerin küçüklerden rivayeti ve tam tersi (küçüklerin büyüklerden rivayeti) durumlarla ilgili bahiste nakledilen bilgiler açısından iki eser arasında bir benzerlik göze çarpmaktadır.

Bu bahsi bilmenin faydaları, örnek olarak verilen isimler ve Hz. Âişe’den nakledilen bir hadis, her iki kitapta da birbirine çok yakın lafızlarla geçmektedir481. Bu benzerlik açık bir karine ile desteklenmediği için net bir etkilenmeden bahsedilememektedir. Yine de bu benzerlik İbnü’s-Salâh’ın bu konuda Hâkim’e başvurmuş olabileceğini düşündürmesi açısından manidardır. Yine İbnü’s-Salâh sahâbe tefsirlerinden sadece sebeb-i nüzul vb.

konularda gelen rivayetlerin müsned (ve merfû‘) sayılacağını söylemiş, örnek olarak da Hâkim’in ismini vermeden onun verdiği örneğin aynısını vermiştir482. Bu konuda serdedilen görüşlerin ve örneğin birbirine paralel olması onun Hâkim’den etkilenmiş olma ihtimalini akla getirmektedir. Bir başka yerde ise muhadram teriminin tanımını Hâkim’le benzer şekilde yapan İbnü’s-Salâh, diğer detaylarda da ondan etkilenmişe benzemektedir483.

Bazen de İbnü’s-Salâh, Ma‘rife’de geçen bazı bilgileri özetleyip o kadar farklı bir formatta sunmaktadır ki Hâkim etkisinden bahsetmek iyice güçleşmektedir. Örneğin Hâkim’e göre bir hadisi muallel ve zayıf kılan illet, her muhaddisin bulabileceği ve bilebileceği bir şey

479 Krş. Hâkim, Ma‘rife, s. 202 vd; İbnü’s-Salâh, Ulûmü’l-hadîs, s. 382 vd.

480 İbnü’s-Salâh, Ulûmü’l-hadîs, s. 383; Hâkim, Ma‘rife, s. 203.

481 Krş. Hâkim, Ma‘rife, s. 48-9; İbnü’s-Salâh, Ulûmü’l-hadîs, s. 307-9.

482 Krş. Hâkim, Ma‘rife, s. 20; İbnü’s-Salâh, Ulûmü’l-hadîs, s. 50.

483 Örneğin her iki müellif de muhadramların isimlerini verirken Müslim’i kaynak göstermişlerdir. Bu bilginin Ma‘rife’den olduğu gibi alınmış olma olasılığı yanında bizzat Müslim’den alınmış olma ihtimali de vardır.

Ayrıca “muhadram” kelimesinin “kesmek” manasına gelen bir kökten geldiğine dair bilgiler, farklı formlarda da olsa her iki eserde de geçmektedir. (Krş. Hâkim, Ma‘rife, s. 44-5; İbnü’s-Salâh, Ulûmü’l-hadîs, s. 303-4.) Yine mesela Hâkim’in meşhûr bahsindeki bazı cümleleri ve örnekleri, benzer şekilde Ulûmü’l-hadîs’te de geçmektedir. Bu hususta bazı bilgilerin neredeyse aynı kalıplarla aktarılmış olması, Hâkim’den etkilenilmiş olma ihtimalini oldukça güçlendirmektedir. (Krş. Hâkim, Ma‘rife, s. 92-4; İbnü’s-Salâh, Ulûmü’l-hadîs, s. 265-7.)

değildir. İlleti bilmek için birçok hadisi ezbere bilme (hıfz), yüksek bir kavrama kabiliyeti (fehm) ve konu ile ilgili yeterli bilgi (ma‘rife) sahibi olmak gerekir. Tüm bunlarla beraber özel bir meleke sahibi olmak da gereklidir. Öyle ki normalde sahih görünen bir hadisin illetli ve zayıf olduğu söylendiğinde nedeni açıklanamayabilir. Muhaddisin içine doğan bir kanaate (ilham) göre karar vermiş olması muhtemeldir. Nitekim illet bilgisinin ilham olduğu yönünde kanaat bildiren birçok âlim vardır484. Mukaddime’de Hâkim’in örnekler vererek satır aralarına serpiştirdiği bu ve benzeri bilgiler, İbnü’s-Salâh tarafından formüle edilmiş, daha anlaşılır ve net bir biçimde okuyucunun istifadesine sunulmuştur485. Fakat kaynak belirtilmediği ve net bir karine olmadığı için kesin bir Hâkim etkisinden bahsedilememektedir486.