• Sonuç bulunamadı

Osmanlılar, fetihten sonra idarî bakımdan tipik bir Osmanlı sancak merkezi haline dönüştürdükleri Rize’yi nüfus bakımından İslâmlaştırmak ve Türkleştirmek için büyük çaba göstermişlerdir. Bu amaçla bir taraftan Amasya, Çorum, Tokat ve Samsun gibi Türk şehirlerinden buraya Müslüman halk gönderirken diğer taraftan da Rize’deki yerli halkın özellikle kent merkezinde oturan bir kısmını da diğer kentlere göndermiştir. Böylece kent nüfusu etnik bakımdan çeşitlenmiş, çeşitli din ve ırklara mensup halklar arasında İslâm hukukunun sınırları ve Osmanlı devletinin uyguladığı hoşgörü siyaseti çerçevesinde ilişkiler başlamış ve gelişmiştir170.

168 R.Ş.S., 155 B. Konu ile ilgili diğer örnekler için bk. 168, 4 B, 74 B.

169 R.Ş.S., 88 B; Konu ile ilgili diğer örnekler için bk. 87 B, 68, 74, 220, 102 B, 103 B, 127 B, 129 B. 170 Kemal Çiçek, “Şer’iyye Sicillerine Göre Trabzon’da Müslim-Gayrimüslim İlişkileri”, Trabzon Tarihi

Mahallelerin Hıristiyan ve Müslümanların bir arada yaşadığı yerler haline gelmesi171 taraflar arasında her türlü sosyal ve ekonomik münasebetlerin artmasına uygun bir ortam hazırlamıştır. Öte yandan gayrimüslimlerin Osmanlı kadı mahkemelerine başvurularında her hangi bir kısıtlama olmaması bu ilişkilerin sicillerin ışığında incelenmesini mümkün kılmaktadır. Sicilden tespit ettiğimiz kadarıyla gayrimüslim teb’anın Rize’nin Vonit-i Rum (Atmeydanı) ve Romanoz-i Rum (Akçaköy) mahallerinde ikamet ettiğini söylemek mümkündür. Çeşitli sebeplerle Rize’de yaşayan Hıristiyanlar kadı mahkemesini gerek kendi gerekse Müslüman komşuları ile olan ihtilâflarının çözüm yeri olarak görmüşlerdir.

Osmanlı Devleti’nde yaşayan gayrimüslimler hukuken zimmî statüsündeydiler172. Buna göre, zimmîlere hayatlarını kendi dinî ve hukukî esaslarına, geleneklerine göre düzenleme imkânı tanınmıştır. Nitekim incelediğimiz bu sicil örneğinde gayrimüslim teb’a arasındaki vasilik müessesesi hakkındaki dava örneklerinde, vasi tayin edilen kişinin olması gereken özellikleri sıralandıktan sonra mahalle ruhanisi173 ve ihtiyar heyetinden verilen bir ilmuhaberle de bu husus tescil edilmektedir. Örneğin, 26 Zilkade 1331’de Rize’nin Vonit-i Rum (Atmeydanı) mahallesinde yaşayıp vefat etmiş olan Ğorğoroğlu İstavri bin Ğaristo’nun oğlu Ğorğor ve kızı Sofiya’nın babalarından kalmış malı muhafaza etmeleri için mahalle ruhanisi Yapanikola ve ihtiyar heyetinin verdiği ilmuhaberle anneleri Anti bint Papayano’nun vasi olarak tayin edildiği belirtilmiştir.174.

Fertler arasında ve özellikle farklı dine mensup insanlar arasındaki ekonomik ilişkilerin boyutu bir kentteki toplumlararası ilişkilere ışık tutmuştur. Nitekim incelediğimiz sicil,

Sempozyumu, Trabzon 1999, s. 235. 171 Bk. R.Ş.S., 262, 310.

172 Bilal Eryılmaz, Osmanlı Devletinde Gayrimüslim Teb’anın Yönetimi, İstanbul 1990, s. 19; Ahmet Özel, “Gayri Müslim”, DİA, XIII, s. 418-427.

173 İlgili dönemde mahalle ruhanisi, Hristiyanların dini lideri anlamında kullanılmaktadır. Dinî literatürde bu ifade Diyakoz şeklinde ifade edilmiştir. Ayrıca o dönemde yaşayan Müslüman toplumlarda mahalle ruhanisi kavramı, Tekke ve Zaviye gibi kurumların dini liderine karşılık gelmektedir.

60

şehrin Müslüman ve gayrimüslim halkları arasında borç alıp vermenin olduğunu göstermektedir. Bu kayıtların detaylarına inildiğinde, Müslümanların 7 defa gayrimüslimlere borç verdiği sadece bir kayıtta borç aldıkları görülmektedir.

Örneğin, 26 Zilhicce 1332 tarihinde Rize’nin Peşeyan mahallesinden olup Rum milletinden Keşişoğlu Pancu bin Dimitri, Samri mahallesinde yaşayıp vefat etmiş olan Mehmet bin Yusuf’tan 12 lira-yi osmani 65 kuruş borcunu almak için mahkemeye başvurmuştur. Mahkeme de Mehmet’in terekesinden borcun ödenmesi gerektiğini tembihlemiştir175.

Gayrimüslimler ile Müslümanlar arasında zaman zaman doğan ve mahkemeye intikal eden ihtilaflarda tarafların haklılıklarını ispat etmek için birbirlerinin ifadelerine başvurduklarını ve yardım aldıklarını görmek mümkündür. Gerek Müslümanlar gerekse zimmîler mahkemeye gelip birbirlerinin lehinde veya aleyhinde hiç kimseden çekinmeden ve din farkı gözetmeden şahitlik yapabilmişlerdir. Rize’ye ait incelediğimiz sicilde kayıtlı zimmîler arasında geçen davalarda Müslüman ve gayrimüslim şahitlerin isimleri yer almaktadır.

Örneğin, 5 Cemâziyelevvel 1332’de Rize’nin Vonit-i Rum mahallesinden Tellioğlu Yanku bin Yorika ile Kukuloğlu Dimitri’nin eşi Sukiye bint Hacı Karakaş arasındaki halît, şerik ve arazi davalarında Muhzır İbrahim Efendi ile Dervişzâde Hacı Ali Efendi şahitlik yapmışlardır176.

21 Rebîülevvel 1332’de aslen Trabzon’un Of kazasından olup, Rize’nin Vonit-i Rum mahallesinde oturan Nikola Efendi bin Araboğlu Anastas, Çarşamba kazasının Kirazocağı köyü hududu dahilinde Hordaman çiftliğindeki iki kıta tarlasını satmak için Çarşamba kasabasının Köprübaşı-i Rum mahallesinde sakin olan Sürmeneli Pancu Dimitri Yapadis

175 R.Ş.S., 340. Farklı örnekler için bk. 62, 221 B, 222 B, 260, 303, 310, 25. Mahkemenin kullandığı tembihleme ifadesi, ilgili makamın gücünün yetmediği durumda devreye girmekte olup bir uyarı niteliği taşımaktadır.

bin Dimitri’ye vekâlet vermiş. Mubaşir Sadık Efendi ile İsmail Efendizâde Osman Efendi buna şahitlik yapmışlardır177.

Bunun tam tersi durumlara da rastlamaktayız. İki Müslüman arasında meydana gelen davada gayrimüslim biri şahitlik veya vekillik de yapabilmekteydi. Örneğin, Rize’nin Hamalyoz köyünden Top Osmanoğlu Hacı Osman Efendi ibn Yakup ile Atyanoz Çıkara köyünden Kavranoğulları Abdullah ve Hasan bin Ali aralarındaki alacak davasında Vasil Efendi ibn Yani vekillik yapmıştır178. Bu tür dava örneklerini çoğaltmak mümkündür.

Bütün bunlar farklı dine mensup kişilerin ilişkilerinin oldukça yoğun olduğunu göstermektedir. Osmanlı Devleti ırk, din, dil ayırımı yapmaksızın, kendi topraklarında yaşayan herkese eşit ve adil davranmıştır. Alacaklı gayrimüslimlerin alacakları tahsil edilmiş, davalarda gayrimüslimlerin şahitliği kabul edilmiş, vekil olarak Müslümanların davalarına bakılmıştır. Lazistan Sancağı’na bağlı Rize’de müslim ve gayrimüslim teb’a da birbirleri ile güven esasına ve dostluğa dayalı bir münasabet içinde bulunmuşlardır.

Sonuç olarak, şer’iyye sicilleri ışığında Rize’de Müslim-Gayrimüslim ilişkileri incelendiğinde fetihten sonraki ilk yüzyılın sonundan itibaren mahallelerin karışık hale geldiği ve bu durumun iki toplumun fertleri arasında komşuluk ilişkilerinin, ekonomik faaliyetlerin gelişmesini kolaylaştırdığı anlaşılmaktadır.

Benzer Belgeler