• Sonuç bulunamadı

68

birkaç kez nükleer silah kullanmayla tehditte bulunmuş ve ateşkes anlaşmasına aykırı olacak şekilde 1958 yılından itibaren Güney’de nükleer silah konuşlandırmıştır.235

1967 yılında, nükleer savaş riski 950 savaş başlığı sayısı ile zirveye ulaşmıştır.

Zamanla teoride, yerel konuşlandırılmanın gereksiz bulunmasıyla Başkan George H.Bush 1992 yılında nükleer silahları kaldırmıştır; ancak bu konu KDHC tarafından tartışmalı bir konu olarak ifade edilmiştir. 236 Kuzey Kore’nin iddiası genellikle çoğu gözlemci tarafından reddedilmiştir; ancak Güney Kore basınında çıkan haberlere göre, 2004 yılında Japon Kyodo ajansı tarafından elde edilen belgeler farklı bir gerçeği ortaya koymuştur. Kyodo’ya göre, gizliliği yeni kaldırılmış belgeler; ABD’nin 1991 yılında tüm nükleer savaş başlıklarını resmen çektiğini iddia etmesine rağmen, Güney Kore’de en az 1998 yılına kadar nükleer silah bulundurduğunu göstermiştir.237

Dahası; ABD, Kore’de kullanılmak üzere yeni nesil nükleer silah geliştirmeyi açıkça tartışmaya devam ederken, KDHC’nin nükleer silahlarından vazgeçmesini talep etmiştir.238 ABD ve Kuzey Kore’nin nükleer silahları, Kore yarımadasındaki nükleer faaliyetlerin dönüm noktası olması bağlamında Kore savaşının mirası başlığının altında yer alması gereken önemli unsurlardır; bu konu daha kapsamlı bir şekilde bir sonraki bölümde ele alınacaktır.

69

bakımından baskı oluşturması amacıyla kabul etmesi gerektiğini parti kararnamesiyle vurgulamıştır.240

Bu hareketin temel amacı; sosyalist tarzı sanayileşmede başarılı olmak adına kültürel ve teknolojik devrimi birleştirmek olarak belirtilmiştir. 1930’lu yıllarda Sovyetler Birliği’ndeki Stakhanovite hareketi gibi Chollima hareketi de işgücünü seferber etmek ve hem tarım hem sanayi alanında üretkenliği arttırmak adına başlatılmıştır. Üretimi arttırma faaliyetleri sanayi sektöründe başlamış; ancak hızla ticaret, eğitim, kamu sağlığı, bilim ve kültür gibi alanlara da yayılmıştır. Hareketin temel üç hedefini şu şekilde sıralamak mümkündür; tüm nüfusu sadık komünist devrimciler haline getirmek, işçilerin verimliliğini ve üretkenliğini arttırmak ve kültürel gelişmeyi sağlamak.241

Daha sonra bu hareket çeşitli kampanya biçimlerine dönüşerek yeni sloganlar üretmiştir, örnek olarak; “Chollima Çalışma Takımı Hareketi”, tüm çalışma sahalarındaki işçiler mükemmel çalışma sonuçları elde etmek amacıyla birbiriyle yarışsın amacıyla tasarlanmıştır. “Erken Sabahın Yıldızlarını Görme Hareketi”, işçilerin ve çiftçilerin sabahın en erken saatinde işe gitmeleri amacıyla oluşturulmuş bir slogan.242

Bu örneklerde olduğu gibi kitlelere hükmetmek, onları yönetenlerin istedikleri doğrultuda yönlendirebilmek adına tasarlanmış daha birçok slogan bulunmaktadır. Bu sloganların bütün nüfus üzerinde tam anlamıyla ne kadar etki yarattığı ve ne düzeylerde işe yaradığı tartışılabilir; fakat genel olarak Kuzey Kore toplumunun düzenine bakıldığında ve propagandaların halk üzerindeki gücünün net bir biçimde görülebilmesi bağlamında, sloganların da büyük oranda işe yaradığını söylemek yerinde olacaktır.

İç politika alanında düzenlemeler yürütürken; Kim İl Sung, Sovyetler Birliği’nin insan gücünü harekete geçirme ve ağır sanayi kurma stratejisini takip ederek Kuzey Kore ekonomisini yeniden inşa etme sürecini yönetmiştir. Sung, komünist totaliter sanayileşme yöntemleri doğrultusunda hareket etmiştir, nitekim 1970’lerde Kuzey

240 Ibid

241 Ibid

242 Ibid, s.24

70

Kore’nin ekonomisi, Güney Kore ekonomisinden daha hızlı bir şekilde büyüme göstermiştir. Sung’un siyaset ve ekonomi alanındaki başarıları çoğaldıkça, ona inanan çevre üzerinde kişiliğiyle bir kült oluşturması adına kendi propaganda organlarını çok daha özenli olmaya teşvik etmiştir.243

Genel anlamda Kuzey Kore ile olan gerginlik ve tehdit algısı; geçmişte genellikle Japonya ve Güney Kore’nin aynı çizgide hareket etmesine sebep olmuştur.244 Kuzey Kore çok önemli bir seviyede silahlı kuvvetlere sahip olmayı sürdürmekte, bunun esas nedeninin savunma ve temelinde ABD ve Güney Kore’den algılanan tehdide karşı bir cevap olduğunu iddia etmektedir. Bununla birlikte; güçlü bir Kuzey Kore askeri varlığı, ABD’nin bölgedeki askeri varlığının yarattığı saldırgan ortama karşı, haklı bir çıkarım olarak ileri sürülmektedir.

Zira; bütün bu belirli sebeplerin ötesinde, KDHC’ye karşı temelde yatan kin ve düşmanlık sorunların çözümüne engel olmuştur. Kore savaşı, ABD’nin kazanmadığı ilk savaş olmuştur. ABD, Almanya ve Japonya’nın önderlik ettiği mihver kuvvetlerini yendikten birkaç yıl sonra, Acheson’un ifadeleriyle “düzensiz ve kötü donanımlı bir asya köylü ordusu” tarafından sekteye uğratılmıştır.245

Kuzey Kore, Sovyetler Birliği’nin çöküşü ve Doğu Avrupa’da komünizmin silinmesinden itibaren farklı bir gelişmeyle dünyanın dikkatini çekmiştir. Nitekim, komünizmin dünya genelinde gücünü kaybetmesine rağmen, bu ideolojiye sahip Kuzey Kore ayakta kalmış ve Kore yarımadasının uluslararası ortamındaki değişikliklerle başa çıkmak adına geleneksel otoriter sistemden, esnekliklerin bir nebze fazla olduğu bir sisteme yavaş ama aşamalı olarak bir geçiş yapmıştır. 246

Bu sistematik geçişe bir örnek olarak, Kuzey Kore’nin ikinci lideri Kim Jong İl’in, 2000 yılında Avrupa Birliği üyeleriyle diplomatik bağlar kurarak ülkesini dış dünyaya açma çabası gösterilmektedir. Ayrıca, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’ı Washington’la diplomatik ilişkiler kurmak adına Pyongyang’a davet etmek için çaba göstermiştir. Bu sebeple, Kuzey Kore uzmanları adına bu dönem; Kuzey

243 Kongdan, op.cit, s.8

244 Tim Beal, op.cit, s.53

245 Ibid

246 Ilpyong J.Kim, op.cit, s.14

71

Kore’nin dikkatli gözlemlemlendiği ve Kim Jong İl’in liderliği altında politik, ekonomik ve sosyal gelişmelerin önemle takip edildiği bir zaman aralığıdır.247

II. Rejimin Otoriter Doğasının Kaynağı

Kuzey Kore basınının sık sık “Kim İl Sung milleti” olarak ifade ettiği, Kim İl Sung’un halk vizyonunu yansıtan görüş, bir Konfüçyüs krallığının ve yirminci yüzyıl totaliter sosyalist devlet anlayışının birleşimiydi. Kuzey Kore’de sosyalizmi veya komünizmi benimseme konusunda hiçbir zaman bir sorun yaşanmamıştır. 1997 yılında Güney Kore’ye kaçan, Kuzey Kore’nin ideolojik teorisyeni Hwang Jang Yop; Kuzey Kore’yi feodal bir devlet olarak nitelendirmiştir.248

Babası gibi Kim Jong İl de, toplulukları ve parti kadrolarını zirvede kendisi olacak şekilde sıkı bir hiyerarşik sosyal düzeni kabul etmeye teşvik etmek için Kore’nin konfüçyüscü geleneğine başvurmuş ve hükümdar için mutlak saygı ve sadakat talep etmiştir. Konfüçyüscülük; aynı zamanda hükümdara, yabancılarla temasa geçme ve insanlar adına konuşma gibi haklar vermesine teşvik etmiştir.249

Konfüçyüscülüğün değerlerine göre, tıpkı Kim İl Sung’un rehberlik ettiği görüntülerinde yaptığı gibi hükümdar halkına karşı ilgili olmalıdır. Kuzey Koreli propagandacıların faaliyetleriyle hükümdara inan insan sayısının arttırılmasıyla Kim İl Sung, Çin ve Sovyet ordusuna bağlı bir gerilla savaşçısından, koşulsuz biat edilesi bir lidere dönüştürülmüştür. 250

Kuzey Kore’nin yönetim tarzının Choson Hanedanlığına dayanıyor olduğu yönünde araştırmalar bulunmaktadır. Choson; Yangban’lı küçük bir soylu sınıfı tarafından desteklenen Konfüçyüs hükümdarları tarafından yönetilmiştir. Sınıf yapısının bugünkü Kuzey Kore’den pek de farklı olmayışıyla günümüzde yeni Yangban kadrosu, Kore İşçi Partisi ve üst düzey lider Kim Jong il olarak yorumlanmıştır. Bu benzerliklerin yanı sıra

247 Ibid

248Wolgan Choson, “Table Talk: Hwang Jang Yop and Shin Sang-ok Talk about the Two Homelands They Have Experienced,”, interview, March 1999, ss. 609–41

249 Kongdan Oh, Ralph C.Hassig; “North Korea Through The Looking Glass”, Brookings İnstitution Press, 2000, s.9

250 Ibid

72

önemli bir fark olarak; James B. Palais’in da ifade ettiği gibi Choson hükümdarının gücü mahkeme ve yerel lordların gücü ile sınırlandırılmıştır.251

Kore, Japonya tarafından ilhak edilene kadar Choson Hanedanlığı beşyüz yıldan fazla (1392-1910) hüküm sürmüştür. Japonlar, Choson Hanedanlığı toplumunu yok etmiş; fakat yeni bir Kore toplumu inşa edememiştir. Kuzey Koreliler kökenlerinin dayandığı, asya tarihinde uzun süre hayatta kalmış olan bu hanedanlığın izinden gidememişlerdir; çünkü varlığını sürdürdüğü zamanın büyük bir kısmında Choson, en güçlü komşusu olan Çin’e neredeyse sömürgesi olma derecesinde bir bağlılık içerisinde olmuştur.252

Kuzey Kore’nin varlığını ayrı bir devlet olarak bu kadar uzun süre sürdürebilmesinin temel nedenlerinden biri bu durum olarak değerlendirilebilir. Dahası, Choson Hanedanlığının kurulmasıyla beraber başkent Kaesong’dan günümüzde Seul olarak varlık gösteren şehre Güney’e taşınmıştır; böylece o günlerde elbette iki ayrı hükümet olarak varlık göstermeseler de, meşruiyet yarımadanın Kuzey yarısından çekilmiş ve Güney yarısına verilmiştir.253

Bu bağlamda, Kim İl Sung’un Kuzey Kore’yi ideolojik hale getirme ve tecrit etme kabiliyeti tamamen dikkat çekicidir; zira Choson Hanedanlığı döneminde Kore’nin Kuzey kesiminde yaşayan insanların, Güney kesiminde soyutlanmış yaşayan insanlardan daha pragmatik oldukları şeklinde ifadeler bulunmaktadır. Bu bağlamda, Kore’nin başlıca ticaret yolları Kuzey’i Çin’e yönlendirdiğinden beri, Kuzey’de yaşayan Koreliler, Kore toplumunun tüccarları ve gezginleri olarak adlandırılmıştır. Günümüzde Sinuiju veya yeni Uiju olarak belirtilen şehirler gibi Kuzey sınırındaki şehirler Çin’e bir geçit sağlamıştır.254

Ayrıca, Kim İl Sung, Kuzey Kore’nin geleneksel pragmatizmini daha ideolojik ve izole edilmiş bir hale getirmeyi başarmıştır.255 Bu noktada ortaya çıkan paradoks ise,

251 James B. Palais, “Politics and Policy in Traditional Korea “, Harvard University Press, 1975

252 Hassig, op.cit, s.4

253 Ibid

254 Hassig, op.cit, s.5

255 Ibid

73

Sung’un uluslararası komünizmden uzaklaşmak için, yine kaynağını komünizmden alan, Kore’nin koşullarına göre uyarladığı Juche adlı kendi ideolojisini benimsemiş olmasıdır.