• Sonuç bulunamadı

4. İŞVEREN VE İŞVEREN VEKİLİNİN CEZAİ SORUMLULUĞU

4.1 İŞ KAZALARINDA KUSUR TESPİTİ

4.1.5 Kusur Yeteneğini Etkileyen Durumlar

4.1.5.1 Yaş Küçüklüğü

TCK’ya göre çocuk, fiilin işlendiği sırada on sekiz yaşını doldurmamış kişi olarak, Çocuk Koruma Kanununda317 ise daha erken yaşta ergin olsa bile, onsekiz yaşını doldurmamış kişi olarak ifade edilmiştir (TCK. mad. 6/1-b, ÇKK. mad. m. 3/1-a). Bunun yanında uluslara ras ı hukukta, Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanuna318 göre, on sekiz yaşına kadar olan her insan çocuk olarak kabul edilmiştir.

TCK’da, yaş küçüklüğünün kusur yeteneğinin etkisi bakımından “sıfır-oniki yaş”, “oniki-onbeş yaş” ve ““oniki-onbeş-onsekiz yaş” olmak üzere üç ayrı yaş grubu şeklinde düzenlenmiştir.

TCK.’nın 31/1. maddesine göre, “fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur”. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapıla ma z;

ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanacağı düzenlenmiştir. Bununla birlikte TCK. mad. 31/2. uyarınca, “on iki-on beş yaş arasındaki çocukların ceza sorumluluğu işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabilme ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişmiş olup olmadığına göre belirlenecektir”. “Eğer işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması halinde ceza sorumluluğu yoktur ve bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur; varlığı halinde ise ceza sorumlulukları vardır, ancak cezaların indirilerek hükmedileceği belirtilmiştir”. Fiili işlediği sırada onbeş yaşını dolduran kişilerin ceza sorumluluğunun var olduğu, ancak bu sorumluluğun tam bir sorumluluk

317 RG., 15.07.2005, 25876.

318 RG., 18.01.2001,4620.

66 olmadığı kabul edilmekle hükmedilecek ceza indirilerek verilecektir.

4.1.5.2 Sağır ve Dilsizlik

Sağır ve dilsizlerin cezai sorumluluklarının belirlenmesinde yaş küçüklüğünde olduğu yaş ölçütü esas alınmakla birlikte belli yaş gruplarına göre farklılık göstermektedir. TCK’nın 33/1. maddesine göre; “Bu Kanunun, fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmamış olan çocuklara ilişkin hükümleri, on beş yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında; on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri, on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında; on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olanlara ilişkin hükümleri, on sekiz yaşını doldurmuş olup da yirmi bir yaşını doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında da uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Böylece on beş yaşını doldurmamış sağır ve dilsiz olan kişilerin cezai sorumluluğu yoktur. Bunun yanında, TCK. mad. 33’de, “yirmi bir yaşından itibaren sağır ve dilsizliği kusur yeteneğine etkili bir durum olarak saymamakla, ceza sorumluluğu on sekiz yaşını dolduran kişilerin ki gibi tamdır”.

4.1.5.3 Akıl Hastalığı

TCK’nın 32. maddesinin 1. fıkrasına göre, “akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur”. Bununla birlikte, 32. maddenin 2. fıkrasında ise “birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişi bakımından ceza sorumluluğunun bulunduğu” ifade edilmiştir. Ancak bu kişilerin mahkûm edildikleri ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir. Kişi de akıl hastalığının var olup olmadığının fiili işlediği sırada mevcut durumu esas alınarak akıl hastası olması gereklidir319. Uzman hekimler tarafından tıbben kişinin akıl hastası olduğu belirlendikten sonra, mevcut akıl hastalığı nedeniyle davranışlarını yönlendirme yeteneği

319 Centel/Zafer/Çakmut, s. 400.

67 azalmış olan kişinin, bunun belli bir dereceye ulaşması durumunda güvenlik tedbirine; belli bir dereceye ulaşmadığı durumda ise cezai sorumluluğu bulunduğuna hükmedilecektir.

4.1.5.4 Geçici Nedenler

TCK’nın 34/1. maddesine göre, “geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. İradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz” (TCK. mad. 34/2). Bu maddede yer verilen hükümlerin uygulanabilmesi için, kusur yeteneğinin geçici nedenle ortadan kalkmasında veya azalmasında kişinin kusuru bulunmamalıdır.

Madde gerekçesinde belirtildiği üzere, “kişi, gerçekleştirdiği davranışın hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğini etkileyen bir nedenin etkisine bilinci olmaksızın veya iradesi dışında girmiş olabilir. Örneğin, kimyasal madde üretiminin yapıldığı bir tesiste çalışan kişiler, kimyasal maddelerden yayılan kokunun etkisinde kalarak, geçici bir süre algılama ve irade yeteneğini tümüyle yitirmiş olabilir”. Bu gibi durumlarda, kusur yeteneğinin olduğundan söz edilemeyecektir. Kişinin akıl hastalığı dışında kalan, hareketin gerçekleştirildiği sırada etkisi altında bulunduğu, ortaya çıkmasında kişinin herhangi bir kusuru bulunmayan ve işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini önemli derecede azaltan herhangi bir neden “geçici neden” sayılır ve kusur yeteneğini ortadan kaldıracaktır320. Örneğin, hipnotizma, ateşli hastalık, diyabet, gebelik sonrası ortaya çıkan psikozlar, üremi gibi hastalıklar, uyku hali geçici neden olarak sayılabilir321.

Kişi, önceden kararlaştırdığı suçu işlemeye başlamadan önce, isteyerek alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde alabilir. Keza, kişi herhangi bir suç işlemeyi kastetmediği halde, isteyerek alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde almış ve bu maddelerin etkisinde iken bir suç işlemiş olabilir. Bu durumlarda, işlediği suç açısından kişinin kusur yeteneğinin

320 Öztürk/Erdem, s. 243.

321 Öztürk/Erdem, s. 243.

68 var olduğu kabul edilir.