• Sonuç bulunamadı

5. TARTIŞMA

5.2. Bulguların Tartışılması

5.2.3. Kondiler Asimetri Bulgularının Tartışılması

Kondiler asimetri ile ilgili grup içi karşılaştırmalarda, Sınıf I normodiverjan grubunda ve Sınıf III hipodiverjan grubunda üst eklem boşluğu parametresinde anlamlı farklılık bulunmuştur. Sınıf I normodiverjan grubunda 3 boyutlu ölçümde sağ üst eklem boşluğu ortalama 0,22 mm p≤0,05 düzeyinde soldan büyük, Sınıf III hipodiverjan grubunda ise 2 boyutlu ölçümde sağ üst eklem boşluğu ortalama 0,32 mm

p≤0,05 düzeyinde soldan büyük çıkmıştır. Bu sonuçlar Sanders ve ark.’nın çalışmasıyla (311) ve Rodrigues ve ark’nın (336) 30 adet Sınıf II divizyon I, 16 adet Sınıf III okluzyona sahip hasta üzerinde kondiler simetri ve kondil fossa ilişkisini değerlendirdikleri çalışmasıyla uyumsuzdur. Bulduğumuz değerler istatistiksel olarak anlamlı olmasına rağmen klinik olarak ihmal edilebilir düzeydedir.

Sınıf I hiperdiverjan ve Sınıf II hiperdiverjan hastalarda kondil başının 3 boyutlu anteroposterior uzunluğunda ve Sınıf III hipodiverjan hastalarda kondil başının 2 boyutlu mediolateral uzunluğunda istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur. Sınıf I hiperdiverjan grubunda 3 boyutlu ölçümde sol kondil başı anteroposterior olarak ortalama 0,21 mm p≤0,05 düzeyinde, Sınıf II hiperdiverjan grubunda yine 3 boyutlu ölçümde sol kondil başı anteroposterior olarak ortalama 0,34 mm p≤0,05 düzeyinde sağa göre uzun çıkmıştır. Sınıf III hipodiverjan grubunda ise 2 boyutlu ölçümde sol kondil başı mediolateral olarak ortalama 0, 52 mm p≤0,05 düzeyinde sağa göre uzun çıkmıştır. Sanders ve ark.’nın (276) ve Rodrigues ve ark.’nın (336) çalışmalarında bu parametreler istatistiksel olarak anlamsız çıkmasına rağmen, bu çalışmalarda bulunan sağ sol farkı değerleriyle çalışmamızda bulunan değerler sayısal olarak yakındır. Bu nedenle bu değerler istatistiksel olarak anlamlı olmasına rağmen klinik olarak ihmal edilebilir miktardadır.

Sınıf I hiperdiverjan grubunda grup içi karşılaştırmada kondil başının koronal düzlem ile olan eğimi parametresinde istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur. Sol kondil başının koronal düzlemle olan açısı 3,36º p≤0,05 düzeyinde sağdan fazla çıkmıştır. Bu sonuç Sanders ve ark.’nın (311) çalışması ile uyumsuzdur. Cohlmia ve ark. (337) ) 9-42 yaş arası 232 adet ortodonti hastasını Sınıf I, Sınıf II divizyon I, Sınıf II divizyon II ve Sınıf III olarak sınıflandırıp temporomandibular eklemi tomografik olarak değerlendirdikleri çalışmalarında asimetrik kondil pozisyonunun normal okluzyona sahip populasyonda karakteristik olduğunu söylemişlerdir.

Sınıf II normodiverjan grubunda ise grup içi karşılaştırmada kondil başının en dış noktası ile sagital düzlem arası mesafe parametresinde istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur. Sağ kondil 1,01 mm p≤0,05 düzeyinde sola göre sagital düzleme daha uzak çıkmıştır. Bu sonuç Rodrigues ve ark.’nın (336) sonuçlarıyla uyumludur.

Araştırıcılar bu asimetrinin deviasyonla ilişkili olabileceğini ve bu tür vakalarda asimetrinin uzayın 3 yönünde görüldüğünü belirtmişlerdir.

Gruplar arası karşılaştırmada kondilin en dış, en iç ve en arka noktaları ile sagital düzlem arası mesafe değerlendirmelerinde tüm gruplarda istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Hipodiverjan grubunda sağ kondil başının en dış noktası ile sagital düzlem arasındaki mesafe Sınıf I grubunda Sınıf III grubuna göre ortalama 5,34 mm p≤0,05 düzeyinde fazla, normodiverjan grubunda sağ kondil başının en dış noktası ile sagital düzlem arasındaki mesafe Sınıf I grubunda Sınıf III grubuna göre ortalama 5,53 mm p≤0,05 düzeyinde fazla, sol kondil başının en dış noktası ile ile sagital düzlem arasındaki mesafe Sınıf I grubunda Sınıf II grubuna göre ortalama 4,53 mm p≤0,05 düzeyinde ve Sınıf III grubuna göre ortalama 5,75 mm p≤0,05 düzeyinde fazla, hiperdiverjan grubunda ise sağ kondil başının en dış noktası ile sagital düzlem arasındaki mesafe Sınıf I grubunda Sınıf III grubuna göre ortalama 4,57 mm p≤0,05 düzeyinde fazla, sağ kondil başının en iç noktası ile sagital düzlem arasındaki mesafe Sınıf II grubunda Sınıf III grubuna göre ortalama 3,47 mm p≤0,05 düzeyinde fazla, sağ kondil başının en arka noktası ile sagital düzlem arasındaki mesafe Sınıf I grubunda Sınıf III grubuna göre ortalama 4,58 mm p≤0,05 düzeyinde fazla ve sol kondil başının en dış noktası ile sagital düzlem arasındaki mesafe Sınıf I grubunda Sınıf III grubuna göre ortalama 3,50 mm p≤0,05 düzeyinde fazla çıkmıştır. Daha önce de anlatıldığı gibi Sınıf III malokluzyonun major komponentleri maksiller iskeletsel retruzyon ve transverse maksiller darlıktır (323). Sınıf II ve Sınıf III hastalarda maksiller darlığın en sık nedeni ağız solunumudur. Ağız solunumu yapan hastalarda şu durumlar ortaya çıkar; ya normalde de posterior konumda olan mandibula maksillanın engeli nedeniyle translasyon yapamayarak Sınıf II kapanışta kalır ya da hasta burundan solunum yapıp daha rahat nefes alabilmek için alt çenesini anteriorda konumlandırır ve bu durum kalıcı olursa Sınıf III malokluzyon gelişir (38). Maksilladaki transversal darlığa uyum sağlayan mandibulada da darlık gelişir. Çalışmamızda kondilin sagital düzleme olan mesafesinin Sınıf III hastalarda genellikle Sınıf I ve daha az olarak Sınıf II hastalara göre daha kısa olmasının nedeninin maksiller darlıktan kaynaklanan mandibula darlığı nedeniyle kondilin sagital düzleme yaklaşması olduğu düşünülmektedir.

Kondil başının koronal düzlem ile olan eğimi parametresi gruplararası karşılaştırmada normodiverjan ve hiperdiverjan grubunda iskeletsel Sınıf II hastalarda daha fazla çıkmıştır. Normodiverjan grubunda sağ kondil başının koronal düzlem ile olan eğimi Sınıf II hastada ortalama 5,31º p≤0,05 düzeyinde Sınıf I hastaya göre fazla, sol kondil başının koronal düzlem ile olan eğimi Sınıf II hastada ortalama 5,22º p≤0,05 düzeyinde Sınıf I hastaya göre fazla, hiperdiverjan grubunda ise yine sağ kondil başının koronal düzlem ile olan eğimi Sınıf II hastada ortalama 5,71º p≤0,05 düzeyinde Sınıf I hastaya göre fazla çıkmıştır. Sınıf II malokluzyona sahip olan bireylerde mandibulanın daha posteriorda konumlandığı düşünülürse, bu farkın çıkması kabul edilebilirdir.

Son olarak gruplar arası karşılaştırmada kondil başının boyut ölçümlerinde de istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur. Normodiverjan grubunda 3 boyutlu ölçümde; sağ kondil başının anteroposterior uzunluğu Sınıf I hastalarda ortalama 0,72 mm p≤0,05 düzeyinde Sınıf II hastalara göre fazla, sol kondil başının anteroposterior uzunluğu Sınıf I hastalarda ortalama 0,73 mm p≤0,05 düzeyinde Sınıf II hastalara göre fazla, hiperdiverjan grubunda 3 boyutlu ölçümde; sağ kondil başının anteroposterior uzunluğu Sınıf I hastalarda ortalama 0,89 mm p≤0,005 düzeyinde Sınıf II hastalara göre fazla, sol kondil başının anteroposterior uzunluğu Sınıf I hastalarda ortalama 0,76 mm p≤0,05 düzeyinde Sınıf II hastalara göre fazla, sağ kondil başının mediolateral uzunluğu Sınıf I hastalarda ortalama 1,59 mm p≤0,05 düzeyinde Sınıf II hastalara göre fazla, 2 boyutlu ölçümde ise; sağ kondil başının anteroposterior uzunluğu Sınıf I hastalarda ortalama 0,95 mm p≤0,05 düzeyinde Sınıf III hastalara göre fazla, sol kondil başının anteroposterior uzunluğu Sınıf I hastalarda ortalama 1,04 mm p≤0,05 düzeyinde Sınıf II hastalara göre ve 1,12 mm p≤0,05 düzeyinde Sınıf III hastalara göre fazla çıkmıştır. Bu sonuçlar Sanders ve ark.’nın (276,311) ve Rodrigues ve ark.’nın (336) çalışmalarının sonuçlarıyla uyumsuzdur. Çalışmamızın sonuçlarına göre; Sınıf I hastaların kondil boyutları anteroposterior ve mediolateral yönde Sınıf II ve Sınıf III hastalara göre fazladır. Bu fark istatistiksel olarak anlamlı olmasına rağmen, klinik olarak göz ardı edilebilir miktardadır.