• Sonuç bulunamadı

C. TİBYÂN TEFSİRİ

1. Tefsir Kaynakları

- Meâlimü’t-tenzîl: Ebû Muhammed Huseyn b. Mes’ud b. Muhammed b. el-Ferrâ eş-Şafiî el-Begavî (ö. 516/1122).1

Şüphesiz Tibyân Tefsiri’nin ana kaynakları arasında en ön sırayı Meâlimü’t-tenzîl alır. Ondan yararlanmada o kadar ileri gidilmiştir ki, iki tefsir birlikte okuduğunda Tibyân, Meâlimü’t-tenzîl’in muhtasar bir tercümesi mahiyetinde görünür. Bu durum Tibyân’ı incelerken verilen örneklerde daha belirgin olarak ortaya çıkacaktır. Meâlimü’t-tenzîl’de yalan hikayeler, hurafeler, peygamberlerin nezihliğine yakışmayacak kıssalar mevcut olduğu için tenkit edilmiştir.2 Bunlara ileride temas edeceğiz ancak burada Meâlimü’t-tenzîl’den nasıl faydalandığını kısaca görelim.

1 ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, I, 234-8; Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, I, 461; Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, II, 166-183.

2 bk. Cevdet Bey, Tefsir Usûlü ve Tarihi, s. 125; Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, II, 169.

İsim Belirterek Yaptığı Nakiller

Tibyân Tefsir’inde isim belirtmeksizin Meâlimü’t-tenzîl’den çok sayıda nakil yapılırken kaynak gösterilerek yapılan nakiller ancak birkaç tanedir. Meselâ Bakara sûresinin başındaki

ﱂﺁ

âyetinin ne anlama geldiği ve bu âyet hakkındaki görüşleri Begavî’nin Meâlimü’t-tenzîl’înden özetleyerek, bu ve diğer sûrelerin başındaki harflerin müteşâbihattan olan hecâ harfleri olduğunu söyler. Allahu Teâlâ’nın onların ilmini bize bildirmediğini, bizim onların zahirine îmân etmemiz ilmini Allah’a havale etmemiz gerektiğini söyler. Daha sonra Hazreti Ebu Bekir’in “Allahu Teâlâ’nın her kitapta bir sırrı vardır ve Kur’ân’daki sırrı sûrelerin başındaki hurufu hecâdır” sözünü nakleden3 Ayıntâbî, bu rivâyetleri isim tasrîh ederek Meâlimü’t-tenzîl’den aktarır.4

İsim Belirtmeden Yaptığı Nakiller

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Ayıntâbî’nin tefsirinde en fazla kullandığı kaynak Meâlimü’t-tenzîl’dir. Çoğu kere kaynak belirtmeksizin buradan nakilde bulunur.

Aşağıda vereceğimiz örneklerde bunu görmek mümkündür.

“Tan yerinde, beyaz iplik siyah iplikten sizce ayırt edilene kadar, yiyin için, sonra orucu geceye kadar tamamlayın”5 meâlindeki âyetin tefsiriyle ilgili olarak bir çok nakilde bulunan Ayıntâbî bunların kaynağını belirtmez. Kaynak belirtmeksizin Begavî’nin tefsirinden nakledilen rivâyet Meâlimü’t-tenzîl’de şöyledir:

ﻮﺑﺍ ﱮﻠﻜﻟﺍ ﻝﺎﻗ ﻭ ﺺﻴﻗ

ﻧ ﻞﻇ ﻪﻧﺍ ﻚﻟﺫ ﻭ ،ﺔﻣﺮﺻ ﻦﺑ ﺲﻧﺍ ﻦﺑ ﺔﻣﺮﺻ ﻮﻫﻭ ﻪﻟ ﺽﺭﺍ ﰱ ﻞﻤﻌﻳ ﻩﺭﺎﻬ

ِﺎﺻ

ِﺋﻢ ﺴﻣﺃ ﺎﻤﻠﻓ

ﺍﺮﳌﺍ ﺓﺩﺍﺭﺎﻓ ﻡﺎﻌﻄﻟﺍ ﻰﻣﺪﻗ ﻪﻠﻫﻻ ﻝﺎﻗ ﻭ ﺮﻤﺘﺑ ﻪﻠﻫﺍ ﱃﺍ ﻊﺟﺭ ﰱ ﻥﺎﻛ ﻭ ﺔﻨﻴﺨﺳ ﻪﻟ ﻞﻤﻌﺗ ﺕﺬﺧﺎﻓ ﺄﻨﻴﺨﺳ ﺄﻴﺷ ﻪﻤﻌﻄﺗ ﺓ

ﺏﺍﺮﺸﻟﺍ ﻭ ﻡﺎﻌﻄﻟﺍ ﻪﻴﻠﻋ ﻡﺮﺣ ﻡﺎﻧ ﻭ ﺀﺎﺸﻌﻟﺍ ﻰﻠﺻ ﻦﻣ ﺀﺍﺪﺘﺑﻻﺍ

6

Konuyla ilgili bir başka örnek ise “Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır; onlarla en güzel şekilde tartış…”7meâlindeki âyeti “Ya Muhammed! nâsı rabbi celleşanühünün sebiline yani din-i İslâm’a davet et makâle-i muhkeme ile ki ol bir delildir ki hakkı izah ider ve onunla şüphe gider” şeklinde tefsir eder ki bu mana Beyzâvî’ye aittir. Envâru’t-tenzîl’in metni şöyledir:

ﻖﺤﻠﻟ ﺢﺿﻮﳌﺍ ﻞﻴﻟﺪﻟﺍ ﻮﻫ ﻭ ﺔﻤﻜﶈﺍ ﺔﻟﺎﻘﳌﺎﺑ ﻡﻼﺳﻻﺍ ﱃﺍ

3 Tibyân, I, 26.

4 Begavî, Ebû Muhammed el-Huseyn b. Mes’ud b. Muhammed b. el-Ferra, Meâlimü’t-tenzîl, Daru’l-Ma’rife, Beyrut 1413/1992, I, 44.

5 el-Bakara 2/187.

6 Begavî, Meâlimü’t-tenzîl, I, 157.

7 en-Nahl 16/125.

ﺢﻴﻀﳌﺍ

8. Ayıntâbî âyetin tefsirinin devamında “Ve dahi mev’ize-i hasene ile ki o mevâiz-i Kur’ân’dır veya terğîb ve terhible Allahu Teâlâ’ya davettir” diyerek kaynak belirtmeksizin Begavî’den nakilde bulunur. Begavî’nin metni ise şöyledir:

ﻞﻴﻗ ﻭ ﻥﺃﺮﻘﻟﺍ ﻆﻋﺍﻮﻣ ﲎﻌﻳ :

ﻞﻴﻗ ﻭ ،ﺐﻴﻫﺮﺘﻟﺍﻭ ﺐﻴﻏﺮﺘﻟﺎﺑ ﷲﺍ ﱃﺍ ﺀﺎﻋﺪﻟﺍ ﻰﻫ ﺔﻨﺴﳊﺍ ﺔﻈﻋﻮﳌﺍ :

ﻖﻴﻓﺮﻟﺍ ﲔﻠﻟﺍ ﻝﻮﻘﻟﺍ ﻮﻫ

ﻒﻴﻨﻌﺗ ﻻ ﻭ ﻆﻴﻠﻐﺗ ﲑﻏ ﻦﻣ

9

Konuyla alakalı vereceğimiz son örnek Âl-i İmrân sûresinin 17. âyetinin tefsiri ile ilgilidir. “Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve seher vakitlerinde bağışlanma dileyenlerdir” şeklindeki âyetin

ﺭﺎﺤﺳﻻﺎﺑ ﻦﻳﺮﻔﻐﺘﺴﳌﺍﻭ

(seher

vakitlerinde istiğfâr edenler) terkibinin tefsirinde, bunların seherlerde namaz kılanlar, sabah namazını cemaatle kılanlar veya onların teheccütlerini sehere kadar uzatıp sonra istiğfâr edenler olduğu rivâyetleri yer almaktadır.10Bütün bu rivâyetler isim belirtilmeksizin Begavî’nin tefsirinden nakledilir. Begavî’deki metin şöyledir:

ﺩﺎﺘﻗ ،ﺪﻫﺎﳎ ﻝﺎﻗ

ﱮﻠﻛ ﻭ : ﺑ ﲔﻠﺼﳌﺍ ﲎﻌﻳ ﻢﻠﺳﺍ ﻦﺑ ﺪﻳﺯ ﻦﻋ ﻭ ،ﺭﺎﺤﺳﻻﺎ

: ﻦﻳﺬﻟﺍ ﻢﻫ ﻝﺎﻗ ﻪﻧﺍ ﺔﻋﺎﻤﳉﺍ ﰱ ﺢﺒﺼﻟﺍ ﻥﻮﻠﺼﻳ

ﻦﺴﳊﺍ ﻝﺎﻗ ﻭ ، :

ﺍﺮﻔﻐﺘﺳﺍ ﰒ ﺮﺤﺴﻟﺍ ﱃﺍ ﺓﻼﺼﻟﺍ ﺍﻭﺪﻣ

11

(Mücâhid, Katâde ve Kelbî “yani seherde namaz kılanlardır” dediler. Zeyd b. Eslem’den rivâyet edildiğine göre “Onlar sabah namazını cemaatle kılanlardır”. Hasan Basrî de bu kişilerin namazlarını sehere kadar uzatıp sonra istiğfâr edenler olduğunu söyledi.)

- Envâru’t-tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl: Beyzâvî, Nasîruddin Ebu’l-Hayr Abdullah b.

Ömer (ö. 685/1286)12

Ayıntâbî’nin tefsirinin diğer bir kaynağı da Beyzâvî’nin tefsiridir. Osmanlı ilmiye sınıfı arasında ve medreselerde en fazla okunan tefsir olan Envâru’t-tenzîl halk için yazılan tefsirlere de kaynaklık yapmıştır. Ayıntâbî tefsirinin önsözünde de belirttiği gibi Beyzâvî’nin tefsirinden oldukça faydalanmıştır. Ondan yaptığı nakilleri iki başlık altında inceleyelim:

İsim Belirterek Yaptığı Nakiller

8 Beyzâvî, el-Kâdî Nâsıruddîn, Envâru’t-tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, Dersaadet Yayınları, İstanbul, ts., I, 561.

9 Begavî, Meâlimü’t-tenzîl, III, 90.

10 Tibyân, I, 239.

11 Begavî, Meâlimü’t-tenzîl, I, 285.

12 ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, I, 296-304; Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, II, 528; Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, II, 265-281.

Ayıntâbî özellikle tefsirin baş taraflarında Beyzâvî’yi sık sık anar ve ondan nakillerde bulunur. Genellikle “Kâdî Beyzâvî ider”, “Tefsir-i Kâdî’de ider”, “İmam Kâdî ider” gibi lafızlarla atıfta bulunulur. Bir örnekle bunu görelim:

Ayıntâbî, “Meleklere, «Âdem'e secde edin» demiştik, İblis müstesna hepsi secde ettiler, o ise kaçındı, büyüklük tasladı ve inkar edenlerden oldu”13 meâlindeki âyetin tefsirinde “Tefsir-i Kâdî’de ider” diyerek iblisin melâikeden olduğu çünkü meleklerle birlikte ona da secde etme emrinin verildiği görüşünü nakleder.14

İsim Belirtmeksizin Yaptığı Nakiller

Ayıntâbî çoğu defa Envâru’t-tenzîl’den kaynak göstermeksizin nakilde bulunur.

Aşağıda vereceğimiz örneklerde bunu görmek mümkündür.

Meselâ “ Allah'ın ipine toptan sarılın, ayrılmayın”15 âyetinin tefsirini şöyle yapar. “Yoksa aranızda ihtilaf olmasıyla Ehl-i kitap gibi din-i haktan ayrılmayınız veya biri birinizle cahiliyye zamanındaki gibi muharebe ederek ayrılığa düşmeyin ve yahut ayrılığı körükleyen ve muhabbeti izale eden şeyleri söylemeyin”.16 Ayıntâbî, bu mânâyı olduğu gibi Beyzâvî’nin tefsirinden isim belirtmeksizin nakleder.

Beyzâvî’nin metni aynen şöyledir:

ﻮﻗﺮﻔﺗ ﻻﻭ ﻯﺍ

ﻦﻋ ﻮﻗﺮﻔﺗ ﻻ ﻭﺍ ،ﺏﺎﺘﻜﻟﺍ ﻞﻫﺎﻛ ﻢﻜﻨﻴﺑ ﻑﻼﺘﺧﻻﺍ ﻉﻮﻗﻮﺑ ﻖﳊﺍ ﳛ ﺔﻴﻠﻫﺎﳉﺍ ﰱ ﻢﻜﻗﺮﻔﺗ ﺍ

ﻢﻜﻀﻌﺑ ﺏﺭﺎ

ﺎﻀﻌﺑ

17

(Yani aranızda vuku’ bulan ihtilaftan dolayı Ehl-i kitap gibi ayrılığa düşmeyin. Ya da cahiliyye devrindeki gibi birbirinizle harp ederek ayrılığa düştüğünüz gibi ayrılığa düşmeyin)

Konuyla ilgili vereceğimiz diğer örnek ise “Ey inananlar! Allah'tan, sakınılması gerektiği gibi sakının, sizler ancak müslüman olarak can verin” meâlindeki âyete Ayıntâbî şu manayı verir. “Ya müminler! Allahu Teâlâ’dan hakk-ı takvâ ile ittikâ edin ki o vacibe kıyamda ve sa’yi istifrâg ve haramdan ictinabdır”. Bu mânâ Beyzâvî’ye aittir. Ayıntâbî bunu kaynak belirtmeksizin Envâru’t-tenzîl’den nakleder. Beyzâvî’nin metni şöyledir:

ﺍﻭ ﺐﺟﺍﻮﻟﺎﺑ ﻡﺎﻴﻘﻟﺍ ﰲ ﻊﺳﻮﻟﺍ ﻍﺍﺮﻔﺘﺳﺇ ﻮﻫ ﻭ ﺎﻬﻨﻣ ﺐﳚ ﺎﻣ ﻭ ﻩﺍﻮﻘﺗ ﻖﺣ ﻡﺭﺎﶈﺍ ﻦﻋ ﺏﺎﻨﺘﺟﻻ

13 el-Bakara 2/34.

14 Tibyân, I, 47.

15 Âl-i İmrân 3/102.

16 Tibyân, I, 278.

17 Beyzâvî, Envâru’t-tenzîl, I, 183.

- Mefâtihûl-Gayb: Fahruddin Ebu Abdillah Muhammed b. Ömer b. Hüseyin er-Râzî (ö. 606/1209)18

Ayıntâbî tefsirinin baş tarafında sık sık Fahruddin Râzî’ye atıfta bulunur. Bunlar genellikle ilk 20-25 sayfada yer alırken daha sonra hiçbir şekilde Râzî’nin adı geçmez. Genellikle “İmam Râzi ider”, “Tefsir-i Râzi’de ider” gibi lafızlarla nakilde bulunulur. Bazen 3-4 sayfa birden nakledildiği de olur. Bir örnekle buna değinelim:

Ayıntâbî, “Bizi doğru yola eriştir”19 âyetinin tefsirinde “Tefsir-i Râzî’de ider.

Denirse ki niçin

ﱐﺪﻫﺇ

denilmedi de

ﻧﺪﻫﺇ

denildi. Ona iki şekilde cevap verilir. Birincisi dua genel olursa icabete daha yakın olur. Bu yüzden bazı ulemâ öğrencilerine derdi ki: Kur’an okumaya başlarken Allah senden ve cemaati müsliminden razı olsun deyin sadece Allah senden razı olsun demeyin. Zira sadece benim için yapılan dua kabul olmayabilir ancak genele yapılan dua kabul olunur. Bu sebepledir ki duanın başlangıcında ve sonunda Hz. Peygambere selatü-selam getirmek sünnettir” diyerek konuyla ilgili bir görüşü isim tasrih ederek Mefâtihûl-Gayb’dan nakleder.20

Tibyân Tefsiri’nde yukarıda verdiğimiz kaynaklar dışında, bir defaya mahsus olmak üzere Taberî’nin Câmiü’l-beyân adlı tefsiri zikredilir. Yaptığımız taramada Tibyân’da bunların dışında bir tefsir kaynağına rastlayamadık.