• Sonuç bulunamadı

Kamu Zararından Kaynaklanan Alacakların Tahsili

3.2. Kamu Zararı Alacaklarının Takip ve Tahsili

3.2.4. Kamu Zararından Kaynaklanan Alacakların Tahsili

115

Sayıştay ilâmı tebliğ edilinceye kadar, alacaklı kamu idaresince kamu alacağını güvence altına almak amacıyla yetkili mahkemeden karar alınarak, sorumluların ve ilgililerin mal, hak ve alacakları üzerine ihtiyatî haciz konulur.”

şeklinde hükme bağlanmıştır.

Yönetmeliğin aynı maddesinin ikinci fıkrasına göre; alınan ihtiyati haciz kararının uygulanmasının, karar tarihinden itibaren on gün içerisinde icra dairesinden istenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde ihtiyati haciz kararının kendiliğinden kalkacaktır. Eğer ihtiyati haciz kararının yerine getirilmesinde icra dairesi gecikirse, alacaklı kamu idaresinin temsil yetkisi bulunan hukuk birimi tarafından, kararı yerine getirmesi gereken icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesine başvurularak karar hükmünün gerçekleştirilmesi istenir.

116 olan üst yöneticinin onayının ve sorumlu veya ilgililerin yazılı bir şekilde bu tahsilata muvafakatinin olmasıdır. Bu kurala uyulmadığı ve resen tahsilat yapıldığı takdirde, tahsilat mevzuata aykırı olacaktır (Turguter, 2012: 200).

Rızaen tahsilat sadece maaş ve ücretin kesilmesi yoluyla yapılmamaktadır.

Sorumlu veya ilgililerce kamu zararı tutarını defaten ya da Yönetmeliğin 16’ncı maddesinde öngörüldüğü şekilde taksitle ödenmesi de rızaen tahsilat şeklidir (Aksoy ve Kızılkaya, 2017: 198).

Sulh yolu ile tahsilatta ise rızaen tahsilata benzer şekilde sorumlu veya ilgililerin sulh başvuruları sonrasında idarenin tabi olduğu mevzuata göre idare ile borçluların sulh konusunda anlaşması üzerine, sorumlu veya ilgililerden muvafakat alınarak, kamu zararı alacağının sulhun kesinleşme tarihinden sonraki ayın başından itibaren aylıklarından kesinti yoluyla tahsil edilmesidir. Sulh yolu ile tahsilatın rızaen tahsilattan farkı ise kısaca; rızaen tahsilatta borçlunun tek taraflı borca ilişkin rıza göstermesi söz konusu olmakta ve borç tutarı aynı kalmakta iken, sulh yolu ile tahsilatta çift taraflı bir pazarlık ve anlaşma söz konusu olmakta ve genellikle ödenecek tutar tespit edilen kamu zararı tutarından aşağı çekilebilmektedir (Akalan, 2011: 28).

Yönetmeliğin 10-2-b) maddesine göre sulh işlemleri, KMYKK’ya ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan genel ve özel bütçeli kamu idareleri için 659 sayılı KHK’ya göre, mahalli idareler ve KMYKK’nın (IV) sayılı cetvelinde yer alan sosyal güvenlik kurumlarında ise kendi özel mevzuatlarına göre yürütülmektedir.

659 sayılı KHK kapsamında gerçekleşen sulh işlemleri neticesinde anlaşma sağlansın veya sağlanmasın buna ilişkin düzenlenen tutanakların ilam hükmünde olduğu aynı KHK’nın 10’uncu maddesinde belirtilmiştir.

Rızaen veya sulh yolu ile tahsilat ile ilgili olarak, Yönetmeliğin 13’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında; “Aylıklardan yapılacak kesinti tutarı, sorumlulara ve/veya ilgililere yapılan her türlü aylık, ödenek, zam, tazminat dahil bir aylık net ödemelerinin dörtte birinden az, üçte birinden çok olamaz.” hükmü bulunmaktadır.

117 3.2.4.2. Kamu Zararı Alacağının Takas Yoluyla Tahsilatı

Takas esas itibariyle borçlar hukuku alanında yer alan ve borçlunun tek taraflı, şekil şartı olmaksızın, irade beyanıyla kullanılarak borcu sonlandıran bir araçtır.

Tarafların her ikisinin birbirine borçlu olduğu bu durumda, borçlulardan birinin takas iradesini beyan etmesi ile bakiyelerinin karşılanabildiği tutar kadar borç sonlanmış olur (Eren, 2018: 1304-1310).

Yönetmeliğin 14’üncü maddesinde kamu zararından kaynaklanan alacaklarda;

sorumlu ve ilgili olarak kamu idaresine borçlu olan kişilerin, aynı zamanda söz konusu kamu idaresinden özel hukuk ilişkisine dayalı tahsil edilebilir hale gelmiş alacaklarının olması durumunda, 6098 sayılı TBK hükümlerince takas yoluyla tahsil edilebileceği belirtilmiştir. Takas yoluyla tahsilde;

 Kamu zararından dolayı alacaklı olan kamu idaresi ve sorumlu/ilgililerin birbirlerine alacak ve borçlarının bulunması,

 Takasa konu alacak ve borcun nakit olması,

 Takasa konu alacak ve borcun tamamının vadesinin dolmuş olması,

 Takas gerçekleşmeden önce sorumlu ya da ilgililere borcu ile alacağının takas yoluyla mahsup edileceğinin yazılı olarak bildirilmesi ya da borcu ile alacağının talep ettiği zaman takas edileceğinin beyanı,

şartlarına uygun hareket edilmesi gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken birincil koşul sorumlu ya da ilgililerin kamu zararı nedeniyle borçlu oldukları kamu idaresinden özel hukuk ilişkisinden kaynaklı alacağının bulunması gerekliliğidir. Bu bakımdan, sorumlu olabilen kişilerin kamu görevlisi olma zorunluluğu göz önüne alındığında, takas yolu ile tahsilatın çoğunlukla “ilgililer” açısından mümkün olacağı söylenebilir. Nitekim ilgililerin kamu idareleri ile ilişkileri çoğunlukla (özellikle kamu alımları nedeniyle sözleşmeye bağlanan işlerde) özel hukuk ilişkisine dayanmaktadır.

Sorumluların aylıkları ise kamu hukukuna dayanan bir alacak olduğundan, kamu görevlisinin maaşından yapılan kesinti ve mahsupların ancak rızaen, sulh yolu ile veya icra yolu ile gerçekleşebileceği söylenebilir.

118 3.2.4.3. Kamu Zararı Alacağının İcra Yolu İle Tahsilatı

Yönetmeliğin 15’inci maddesinin birinci fıkrasında; “Sayıştay ve mahkeme ilâmları ile hüküm altına alındığı halde sorumluları ve/veya ilgilileri tarafından rızaen ödenmeyen kamu zararından kaynaklanan alacaklar, 2004 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.” hükmü ile icra yolu ile tahsilatın Sayıştay ve mahkeme ilamları ile tespit edilen ve rızaen tahsil edilemeyen kamu zararı alacaklarında söz konusu olduğu belirtilmiştir.

İcra takibi ilamlı ve ilamsız olmak üzere iki şekilde yapılabilmektedir. İlamsız icrada borçlunun mal varlığına mahkeme kararı olmaksızın müdahale edilebilmekte böylece alacak tahsil edilebilmektedir. İlamlı icra ise bir mahkeme kararı gerekçesi ile alacağın borçlunun mal varlığından karşılanmasıdır. Kamu zararı alacaklarında ise mevzuatından anlaşıldığı üzere ilamlı icra usulü benimsenmiştir. Bununla birlikte 659 sayılı KHK kapsamında sulh işlemleri sonunda düzenlenen tutanaklar da ilam hükmündedir. Bu nedenle söz konusu KHK kapsamında düzenlenen tutanaklarla hüküm altına alınan kamu zararı alacakları için de icra yolu ile tahsilata gidilebilecektir (Orulluoğlu, 2015: 168-172).

Yönetmeliğin 15’inci maddesinin ikinci fıkrasında ise alacak takip dosyasının tamamlanması ve icra takibi için mal varlığı araştırmasının hangi esaslara göre gerçekleştirileceği;

“Sayıştay ilâmları için takibe yetkili birim tarafından, mahkeme ilâmları için ise kamu idaresini temsile yetkili hukuk birimi tarafından; tapu, vergi dairesi, trafik şubesi gibi tescile tabi varlıkların kayıtlarını tutan dairelerden, sosyal güvenlik kurumları, banka ve diğer ilgili yerlerden, sorumluların ve ilgililerin gelir ve malvarlığı araştırması yapılır. Takibe yetkili birimler tarafından yapılan araştırmada, hacze kabil malvarlığının söz konusu olması halinde alacak takip dosyası tamamlanır ve icra takibatı yapılmak üzere kamu idaresini temsile yetkili hukuk birimine gönderilir. Takibe yetkili birimlerce malvarlığı araştırmasının yapılamadığı hallerde veya hukuk birimlerince gerekli görülmesi halinde kamu zararlarının takip ve tahsili için her zaman malvarlığı araştırması yapılabilir. Hukuk birimlerince, takip edilen”davalar sonrası “kamu zararının tahsiline ilişkin alınan kararların icrası aşamasında da ihtiyaç duyulması halinde malvarlığı araştırması yapılabilir.”

119 hükmü ile belirtilmiştir. Buna göre yapılan araştırma neticesinde sorumlu ya da ilgililere ait mal varlığına rastlanılamaması durumunda Yönetmeliğin “Kamu zararından Doğan Alacakların Silinmesi” hükümlerine göre hareket edilmesi gerekmektedir.