• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2. ENDONEZYA DIŞ POLİTİKASI

2.1 İkinci Dünya Savaşı Sonrası Endonezya (1945-1966)

Endonezya’nın erken dönem dış politikası, sömürgeciliğe muhalefet ve ABD ile Sovyetler Birliği arasında süregelen Soğuk Savaş rekabeti dışında uluslararası bir konum sağlamaya odaklanmıştır. Bağlantısız ülkelerin 1955’te Bandung Konferansı’na

42 ev sahipliği yapması ve 1961’de resmen kurulmasından sonra Bağlantısızlar Hareketi’ne destek vermesi bu önceliklerin önemli bir yansıması olmuştur. Endonezya,

II. Dünya Savaşı sona erdikten sonra bağımsızlığını kazanmıştır. Bu dönemde

Endonezya’nın yönetimi ve halkı milliyetçi bir tavır sergilemiştir. Bu dönem Eski Düzen Dönemi olarak bilinmektedir. Milliyetçilik ilkesi, genel olarak 17 Ağustos 1945’te bağımsızlığını kazanan Endonezya gibi bağımsızlığını yeni kazanmış ve demokratikleşmiş ülkeler için rasyonel bir hareket tarzı olarak kabul edilmiştir (Snyder, 2000).

Endonezya, doğal kaynakların bolluğu nedeniyle yabancı ülkelere çekici gelmiş ve uzun bir sömürgeleştirme geçmişine sahip olmuştur. Endonezya’da sömürgeleştirme ilk olarak 1509’da Portekizliler tarafından başlamış, ardından 1521’de İspanya, 1602’de Hollanda, 1806’da Fransa, 1811’de İngiltere ve son olarak 1942’de Japonya tarafından sömürgeleştirme devam etmiştir (Nursetiawati, 2019). Endonezya, dört yüzyıldan fazla sömürgeleştirildikten sonra sonunda büyük insani ve maddi fedakârlıklar gerektiren bağımsızlık savaşını kazanmıştır. Yaşanan bu süreçte milliyetçi ideoloji tüm ulusa aşılanacak en uygun ilke olmuştur (Rüland, 2013: 2).

Son zamanlarda bağımsız hâle gelen milletler, ulusal duygulardan güçlü bir şekilde etkilenmekte ve öz saygılarını sürdürme ihtiyacı hissetmektedir. Yüzyıllar boyunca onları bağlayan sömürge statüsünün anısı, ister ekonomik ister ideolojik tahakküm yoluyla yeniden sömürgeleştirme girişimi olarak gördükleri her duruma karşı onların direnmelerine neden olmaktadır (Hatta, 1953: 445). Örneğin, 1960’ların başında Cumhurbaşkanı Soekarno liderliğindeki Endonezya, ekonomi alanında bağımsızlığını kazandıktan sonra yabancı şirketlere düşmanlık göstermiştir. Ayrıca Endonezyalı iş gücü tarafından çeşitli işlerin yönetimini değiştirme talebi olmuştur çünkü kabul edilen

43 yönetim sistemi kolonizasyon tutumunu uygulama eğilimi göstermiştir. Dolayısıyla Endonezya hükümeti, korumacılığı sürdürme çabalarından biri olarak ülkede bulunan yabancı işletmeleri de kamulaştırmıştır (Dickie ve Layman, 1988: 2). Günümüzdeki duruma ilişkin olarak Endonezya’nın uyumsuzluk politikası, onu iki tarafın baskılarına karşı korumak için bir önlem gibi görünmektedir (Pakistan Horizon, 1957: 47).

Dewi Fortuna Anwar (1994), Endonezya’daki güçlü milliyetçilik ilkesinin büyük güçlere olan güvensizlikten kaynaklandığını iddia etmiştir. Endonezya’nın Hollanda’nın sömürgeleştirmesine karşı savaşma mücadelesi, yalnızca sömürgecilik karşıtı olduğunu iddia eden ABD’nin yardımı olmadan yapılmıştır. ABD, Hollanda’nın müttefiki olduğu için tereddüt etmiştir. Endonezya’ya yardım etmeye ancak komünist darbe girişiminde bulunduğunda ve 1948’de darbenin Rusya tarafından desteklenen Endonezya liderlerini yendiğinde yardım etmeye karar vermiştir. Anwar bunu şöyle

belirtmiştir:

Endonezya'nın askeri açıdan daha güçlü bir rakibe karşı devrimci zaferi, millete kendine güven duygusu verdi, eğer ulus birleşikse, fedakarlık yapmaya ve zorluklarla yüzleşmeye istekli olursa, kendi kaderini şekillendirebilir.

Milliyetçilik, büyük güçlere güvensizlik ve kendine güçlü bir inanç, özellikle siyasi ve askeri alanda kendine güvenme eğilimi yarattı. Devleti savunma sorumluluğu Endonezya halkının kendisinde olduğundan, ülkenin güvenliği için hiçbir zaman dış güce bağımlı olmaması Endonezya'da bir inanç maddesi haline gelmiştir. (Anwar, 1994: 18).

Bununla birlikte Endonezya’nın ilk Başkan Yardımcısı Mohammad Hatta, 1948 yılında tarafsız bir Endonezya yaratmak anlamına gelen özgür ve aktif dış politikayı tanıtmıştır. Bu doktrin dış güçlere itaat etmek veya taahhüt vermek zorunda kalmadan Endonezya’yı her zaman kendi çıkarını en iyi şekilde yerine getirecek herhangi bir politika izlemeye teşvik etmektedir. Hatta’ya göre Endonezya’nın dış politikadaki hedefleri şunlardır:

44 1) Halkın özgürlüğünü savunmak ve devletin güvenliğini korumak.

2) Gıda, özellikle pirinç, çeşitli tüketim malları, ilaçlar vb. gibi nüfusun yaşam standardını yükseltmek için gerekli olan günlük ihtiyaç maddelerini yurt dışından temin etmek.

3) Tahrip edilmiş veya zarar görmüş olanı yeniden inşa etmek için sermaye teçhizatı ve sanayileşme, yeni inşaat ve tarımın kısmi mekanizasyonu için sermaye elde etmek.

4) Sömürgeciliğe karşı mücadele ederek, uluslararası hukuk ilkelerini güçlendirmek ve BM şartının 1, 2 ve 55. maddeleri uyarınca uluslararası düzeyde sosyal adaletin sağlanmasına yardımcı olmak.

5) Çoğunluğu geçmişte Endonezya’yla benzer bir pozisyonda bulunan komşu ülkelerle iyi ilişkiler başlatmaya özel bir vurgu yapmak.

6) Endonezya’nın temel felsefesini oluşturan Pancasila (Beş Postülat)9’da kutsal kabul edilen ideallerin gerçekleştirilmesi yoluyla uluslararasında kardeşliği aramak (Hatta, 1953: 441).

Prensip olarak Endonezya dış politikası karşılıklı saygıları ve birbirlerinin iç yönetimine müdahale etmeme yoluyla diğer uluslarla barış ve işbirliğini sürdürme misyonuna sahiptir. Hatta’nın da belirttiği gibi “Endonezya Cumhuriyeti’nde hükümetin dizginlerini elinde tutan hiçbir grup, siyasi bağlantıları ne olursa olsun, bu beş ilkeyle uyumlu hareket etmeye çalışmazsa, devletin işlerini sürdüremez.” (Hatta, 1953: 450).

9Pancasila, Endonezya ideolojisinin temelidir. Pancasila'yı oluşturan beş ana ideoloji: 1) Tek Tanrı'ya inanç, 2) Adil ve medeni insanlık, 3) Endonezya'nın birliği, 4) Tüm Endonezya halkı için müzakere / temsilde bilgelik, ve 5) sosyal adalet tarafından yönetilen demokrasi.

45 Mohammad Hatta makalesinde Endonezya Cumhuriyeti’nin politikasının tarafsızlık politikası olduğunu, bu politikanın savaşan devletlere atıfta bulunmak için değil, uluslararası dayanışma için barışı güçlendirmek ve sürdürmek amacıyla inşa edildiğini defalarca vurgulamaktadır. Dolayısıyla Endonezya’nın iki karşıt büyük güç arasında favorileri yoktur ve mevcut uluslararası sorunlarla ilgili olarak kendi yolunu izlemektedir. Endonezya tarafından benimsenen “özgür” dış politika ile kastedilen bu olmuştur. Dış politikadaki “aktif” ifadesi ise Endonezya’nın barışın korunması ve çatışan iki büyük gücün yarattığı gerilimi bastırmak için azami çabayı gösterdiği anlamına gelmektedir. Hatta, konuyu şöyle detaylandırmıştır:

Bağımsız politika, Endonezya dış politikasının, ülkenin özgürlüğünü garanti altına alacak bir barış politikası etrafında odaklanan yalnızca bir yönüdür. Kendi topraklarını oluşturan irili ufaklı çok sayıda adayı savunmak için yeterli askeri güce sahip olmayan genç bir devlet olarak, Cumhuriyet böylece bağımsızlığını korumaya çalışıyor ... ülke bağımsız politikasına bağlı kaldığı ve aktif olarak III.Dünya Savaşı'nın patlak vermesini önlemeye kalmış. (Hatta, 1953: 447).

Dış politika, temelde ülkenin ulusal çıkarlarıyla çatışmamalıdır. Endonezya’nın ulusal çıkarları, 1945 Anayasası’nın giriş bölümünde, dördüncü paragrafta görülmektedir. Endonezya hükümeti şu dört işlevi yerine getirecektir: 1) Savunma ve güvenlik işlevi: Tüm ulusu korumak 2) Ekonomik işlevi: Toplumunun refahını artırmak 3) Sosyal ve kültürel işlevler: Ulusu veya toplumu eğitmek 4) Siyasi işlev: Özgürlük, sonsuz barış ve sosyal adalete dayalı dünya düzeninin uygulanmasına katılmak.

Endonezya hükümeti, işlevlerini düzgün bir şekilde yerine getirebilmek için Endonezya’nın egemenliğinde ısrarına öncelik verirken diğer ülkelerle işbirliği yapmanın gerekli olduğunun farkındadır. Endonezya’nın diğer ülkelerle ilişkileri ve uluslararası toplumdaki konumu egemen, barışçıl ve özgür bir devlet olarak Endonezya için kısmen belirleyici faktörlerdir.

46 Bununla birlikte Endonezya dış politikası, içinde faaliyet gösterdiği toplumdan ve uluslararası sistemden büyük ölçüde etkilenmektedir ve bu etkileşim, bir süreklilik siyasetinin yanı sıra dış politikada da değişime neden olmaktadır (Yani, 2009: 2). Bu nedenle Yani’ye göre (2009) dış politika, mevcut ve gelecekteki uluslararası ortama yurt dışında yanıt vermek için hükümet politikacıları tarafından seçilen hedeflerin, stratejilerin ve araçların toplamıdır.

Eski Düzen Dönemi’ndeki Endonezya dış politikası oldukça iddialıdır ve sömürgecilik karşıtı retoriğe odaklanmıştır. Bu dönemdeki en dikkate değer politikalardan biri, Malezya Federasyonu’nun10 kurulmasına yönelik 1963-1966’da Malezya’ya karşı yüzleşme politikasıdır. Endonezya hükümeti, Malezya Federasyonu’nun önerisine karşı olduğunu ifade etmiştir (Mackie, 1974). 20 Ocak 1963’te Endonezya Dışişleri Bakanı Subandrio, Malezya’ya yönelik bir konfrontasi (çatışma) politikası açıklamış, planı İngiliz “neo-kolonyalist bir proje” ve ülkenin güvenliğine yönelik bir tehdit olarak eleştirmiştir. Yüzleşme politikası, Endonezya ile Malezya arasında gerginlik yaratmış, ayrıca Endonezya’nın komşu ülkelerle ve uluslararası toplumla ilişkilerini de olumsuz etkilemiştir. Bu politika, Endonezya’nın ASA ve MAPHILINDO gibi herhangi bir Güneydoğu Asya bölgesel organizasyonunda tam olarak işbirliği yapmamasının ve hatta işbirliği yapmayı reddetmesinin ana nedeni olmuştur.

Endonezyalı liderler, bölgedeki en büyük ülke olarak Endonezya’nın bölgesel düzeni etkileyen konularda danışılması gereken bir aktördür. Malezya Federasyonu’nun Kuala Lumpur ile Londra arasında ikili bir anlaşma yoluyla bölgedeki diğer ülkeleri tamamen atlayarak hayata geçirilmesi, MAPHILINDO anlaşmasını ihlal etmiştir.

10 Malezya Federasyonu, 16 Eylül 1963'te Malaya, Singapur, Kuzey Borneo (Sabah) ve Sarawak'ın birleşmesidir.

47 Dolayısıyla Endonezya düşmanlığının ana hamlesini Malezyalılar değil, İngilizler yapmıştır (Mackie, 1974: 154).

Yüzleşme politikasının Endonezya ekonomisi üzerinde olumsuz bir etkisi olmuştur. Hâlihazırda kötüleşen ekonomi, ekonomik istikrar önlemlerini üstlenecek Batılı donör ülkeler ve alacaklıların Endonezya’ya ekonomik yardımı dondurmasıyla daha da kötüye gitmiştir. Endonezya’nın Federasyon’a muhalefeti, yalnızca Malezya’ya uluslararası sempatiyi davet etmiş ve Endonezya’ya karşı ortak muhalefette bir araya gelinmiştir. Durum, Endonezya hükümetinin Malezya ile ticareti durdurma kararıyla daha da kötüleşmiştir. Endonezya, Malezya ile çatışması nedeniyle Güneydoğu Asya ülkeleri tarafından saldırgan bir devlet olarak görülmüştür. Bağlantısızlık Hareketi’nin ve sömürgecilik karşıtlığının öncülerinden biri olarak Endonezya’nın prestiji, komünist Çin ile yakın ilişkiler nedeniyle ve bazı ülkelerin gözünde düşüşe geçmiştir. O sıralarda Endonezya da gıda açığı yaşanmış ve ulusal endüstri, Singapur dâhil komşu ülkelere yönelik çatışma politikası nedeniyle gerilemiştir. Malezya’ya karşı yüzleşme politikasının tüm bu olumsuz etkileri, özellikle General Soeharto komutasındaki Ordu Stratejik Komutanlığı olmak üzere belirli bir grup Endonezyalı lider arasında bir şüphe uyandırmıştır. Ordu, Endonezya’nın güvenliği için hayati önemde olacağından Malezya dâhil komşu ülkelerle dostane ilişkiler geliştirme ihtiyacını tartışmaya başlamıştır.

Ordunun görüşüne göre yüzleşme politikası sona ermelidir.

Endonezya’nın Malezya ile yüzleşmesinin ve ordunun bunu Başkan’ın izni olmadan bitirmek için yaptığı gizli hareketin ortasında 1965’te Endonezya Komünist Partisi, önemli ordu generallerini kaçırarak ve vahşice öldürerek darbe girişiminde bulunmuştur. Darbe daha sonra Tümgeneral Soeharto komutasındaki birimler tarafından yenilgiye uğratılmıştır. Başkan Soekarno, Komünist Parti ile yakın ilişkisi nedeniyle

48 itibarını kaybetmiştir. Başkan Soekarno sonunda 11 Mart 1966'da iktidardan vazgeçmek zorunda kaldı. General Soeharto'yu yeni başkan olarak ülkede düzeni ve istikrarı yeniden sağlama ve liderliği ele geçirmesi için yetkilendirmiştir (Anwar, 1994: 31).