• Sonuç bulunamadı

Hz. Meryem’in, Hz. Hârûn’un Kız Kardeşi Olarak Nitelendirilmesi

D. ÂYETLE VÂKIA ARASINDAKİ İŞKÂL

4. Hz. Meryem’in, Hz. Hârûn’un Kız Kardeşi Olarak Nitelendirilmesi

İslâm’da üstün vasıflarından dolayı yüceltilen, iffet ve itaat simgesi bir şahsiyet olarak tanıtılan Meryem, Hıristiyanlık’ta “tanrı doğuran” olarak gösterilmekte ve ibadetlerde önemli bir yer tutmakta, onun da Hz. Îsâ gibi aslî günahlardan temiz olduğuna ve öldükten sonra göğe yükseldiğine inanılmaktadır.812 Kur’ân’da birçok âyette Hz. Meryem’den bahsedilmektedir.813 Bu âyet-i kerîmeler arasında yer alan ve konumuz açısından değerlendirilecek âyetler şu şekildedir:

ا ائْيَشاِتْئ ِجاْدَقَلاُمَي ْرَمااَيااوُلاَقاُهُلِمْحَتااَهَم ْوَقاِهِبا ْتَتَأَف اْتَناَكااَم َوا ء ْوَساَأ َرْماا ِكوُبَأاَناَكااَماَنو ُراَها َتْخُأااَيا اّي ِرَف

ا اّيِغَبا ِكُّماُأ ا

809 Ferrâ, a.g.e., C. I, s. 37. Benzer yorum için bkz. Mâtürîdî, Te’vilât, C. I, s. 52.

810 Şerîf Murtazâ, a.g.e., C. II, ss. 224-225. Ayrıca bkz. Kiraz, a.g.e., s. 172.

811 Cürcânî, a.g.e., s. 166

812 Harman, “Meryem”, Ankara: DİA, 2009, C. XXIX, s. 252.

813 Bkz. Bakara, 2/87; 253; Âl-i İmrân, 3/33; 35,36, 43,44; Nisâ, 4/156, 157; Mâide, 5/17, 72, 75, 78, 110, 112, 114; Tevbe, 9/31, Meryem, 19/16, 27.

170

“Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: “Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın! Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.”814

Mevzubahis âyette görüldüğü üzere Hz. Meryem, Hz. Îsâ’yı doğurduktan bir süre sonra kavminin yanına gelmiş. Onlar, onu bebeği ile kucağında gördüklerinde “Ey Meryem!

Çok çirkin bir şey yaptın! Ey Hârûn’un kız kardeşi!” diye seslenerek itham etmeye başlamışlardır. Bilindiği üzere Hz. Hârûn ve Hz. Meryem arasında XI-XII asırlık bir zaman zarfı bulunduğu halde onların Hz. Meryem’i “Ey Hârûn’un kız kardeşi” diye nitelemeleri vâkıaya ters düşmektedir. Bu soruyu meydana ilk atanın Yahudiler olduğu ve bunun üzerinden Kur’ân’a eleştiriler yönelttikleri söylenmektedir. Müellifimiz de bu âyeti vâkıaya ters gibi görünen âyetler kapsamında ele almakta ve konuya ilişkin kaynaklarda yer alan dört farklı yorumu zikretmektedir.

Müellifimizin tercih ettiği ve ilk olarak aktardığı görüş; buradaki Hârûn, İsrâîloğulları arasında gözde ve nam yapmış kimselerden biri olan Hz. Meryem’in gerçek kardeşidir. Yani bu şahıs Hz. Meryem’in baba-bir kardeşidir. Bu yüzden işin iç yüzünü bilmeyip anlamayanlar, bu şekilde hitap ederek salih ve iffetli birinin kız kardeşi olan Meryem’e zina etmeyi asla yakıştırmadıklarını ifade etmek istemişlerdir. Taberî, İbn Âşur gibi bazı müfessirler bu mevzuda var olan bazı hadis rivâyetlerine dayanarak bu görüşü desteklemektedir. Nitekim Mugîre b. Şu‘be’den rivâyet edildiğine göre “Hz. Peygamber beni Necrân halkına gönderdi. Onlar bana ‘Sizin peygamberiniz Hz. Meryem’in, Hz. Hârûn’un kız kardeşi olduğunu iddia etmiyor mu? Hâlbuki Hz. Mûsâ ve Hz. Îsâ arasında yüzyıllar var.’

diye söylediklerinde, onlara nasıl cevap vereceğimi bilemedim. Hz. Peygamber’e gelip durumu anlattığımda bana: ‘Onlara, kendilerinden önce geçen peygamberlerin ve iyi kişilerin adlarını kendi çocuklarına isim olarak koyduklarını söyleseydin ya!’ dedi”.815 Buna göre Hz.

Meryem, Hz. Hârûn hakkında duyulan hürmetten dolayı ismi kendisine verilmiş olan sâlih bir kimsenin kardeşidir.

Müellifimizin konuya ilişkin aktardığı ikinci görüşe göre Hârûn adlı bu şahıs, Hz.

Mûsâ’nın kardeşi olan Hz. Hârûn’dur. Buna göre âyetteki “Ey Hârûn’un kız kardeşi!” ifadesi de Hz. Hârûn soyundan gelen kişi anlamındadır. Zira Araplar eb/baba, eh/kardeş uht/kız kardeş gibi ifadeleri birçok durumda geniş manada kullanmaktadır. Bu şekilde gerçek kardeşlik değil, akrabalık ve mensubiyet kastedilmektedir. Mukâtil b. Süleymân’ın bu görüş

814 Meryem 19/27-28.

815 Müslim, “Âdâb”, 9; Taberî, Câmiu’l-Beyân, C. XV, ss. 522-523; İbn Âşûr, Ebû Abdillâh Muhammed Tâhir b.

Muhammed b. Muhammed et-Tûnusî, Tefsirü’t-Tahrîr ve’t-Tenvîr, Tunus: Dâru Tûnisiyye, 1404/1984, C. XVI, ss. 95-96.

171

ile ilgili Hz. Peygamber’den senetsiz bir şekilde getirdiği ve kaynağı tam olarak bilinmediği

“Hz. Meryem’in Hârûn peygamberin evlâtlarından biri olduğu”816şeklindeki rivâyet, müellifimize göre Süddî’nin görüşüdür. Taberî de bu görüştedir.817

Konuyla ilgili üçüncü yoruma göre bu zat, gerçekte Hz. Meryem’in kardeşi olmayan, onun yaşadığı yerde ikamet eden ve İsrâîloğulları’ndan salahiyeti ve iyiliğiyle tanınmış olan bir şahıstır. Zira onlar arasında Hârûn ismi de pek yaygın idi. Hz. Meryem hakkında kullandıkları “Hârûn’un kız kardeşi” ifadesi, onun hep saliha ve iffetli bir kadın olarak bilinmesinden dolayı Hârûn isimli bu kişiye -benzetilmek üzere- nispet edilmiştir.818 Müellifimizin bu hususta aktardığı dördüncü yoruma göre âyette geçen Hârûn, Hz.

Meryem’in kardeşi değildir ancak onun zamanında yaşayan ve kötülüğüyle meşhur olan bir şahıstır. Yahudiler, Hz. Îsâ mucizevî bir şekilde babasız olarak dünyaya geldiği için Hz.

Meryem’in zina yaptığını zannederek, onu kötülükte bu adama benzeterek yargılamışlardır;

bu şekilde onun zina yaptığına dair bir teşbihte ve kınamada bulunmuşlardır.819

Konuyla ilgili bir karşılaştırma yaparsak; Kâdî Abdülcebbâr, âyette zikredilen Hârûn’un, Hz. Mûsâ’nın kardeşi olan Hz. Hârûn olmadığını; Hz. Meryem’in bu adda gerçek bir kardeşinin bulunduğunu lakin bu iki Hârûn’un aynı şahıs olmasını gerektirmediğini ifade etmektedir.820 Mâtürîdî, herhangi bir tercihte bulunmaksızın mevzuya ilişkin bu görüşlerin hepsini tefsirinde aktarmaktadır.821

Râzî de kendi tefsirinde bu görüşlerin hepsine yer vermekte; ikinci görüşün isabetli olduğunu savunmakta ve bunun doğruluğunu destekleyen iki önemli neden zikretmektedir.

Birincisi, kelâmda asıl olan -mecâz değil- hakîkattır. Bunun hakîkat anlamı ise ancak Hz.

Meryem’in, Hârûn isminde bir kardeşinin varlığıyla olmaktadır. İkincisi, Yahudiler tarafından Hz. Meryem’e hitaben söylenen bu kelâm, Hz. Meryem’in temiz ve iffetli ailesine benzemediğini, onlara yakışmadığını, anne ve babasının kötü olmadıklarını aksine, sâlih ve iffetli olduklarını ifade etmek ve ailenin diğer ferdi olan Hârûn isimli kardeşinin iyi bir şahıs olduğuna vurgu yaparak onun bu aileye yakışmadığına yönelik bir ayıplama ve azar ifade etmesi içindir.822

Kanaatimizce konu hakkında yapılan yorumlardan müellifimizin ilk aktardığı daha isabetlidir. Bu görüşün doğruluğuna dair sahih bir hadisin bulunmasının yanında müfessirimiz

816 Mukâtil b. Süleymân, a.g.e., C. II, ss. 625-626.

817 Zemahşerî, a.g.e., C. IV, s. 18; Bkz. Taberî, Câmiu’l-Beyân, C. XV, s. 524.

818 Taberî, a.yer; Benzer yorum için bkz. Ferrâ, a.g.e., C. II, s. 167; Zeccâc, a.g.e., C. III, s. 327; Taberî, Câmiu’l-Beyân, C. XV, s. 525.

819 Zemahşerî, a.g.e., C. IV, s. 18.

820 Kâdî Abdülcebbâr, Tenzîhü’l-Kur’ân, Beyrut: Dâru’n-Nehdâti’l-Hadîse, t.y. s. 247.

821 Mâtürîdî, Te’vilât, C. III, s. 264.

822 Râzî, Mefâtîhu’l-Ğayb, C. XXI, ss. 208-209.

172

tarafından doğru kabul edilip tercih edildiği görülmektedir. Buna göre Yahudiler bu kelâmla aralarında iyi ve sâlih bir şahıs olarak meşhur olan Hârûn adlı kişinin kardeşi, anne-babası da iffetli birer zat olan Hz. Meryem’i azarlamak istemişlerdir. Şunu da ayrıca zikretmek gerekir ki hiçbir İslâm âlimi, âyette zikredilen Hârûn ifadesinden, Hz. Meryem’in gerçekten Hz.

Mûsâ’nın kardeşi olan Hz. Hârûn’un kız kardeşi olduğunu anlamamış ve böyle bir şeyi düşünmemiştir.