• Sonuç bulunamadı

B. Cumhuriyet Sonrası Dönem

III. Hizmetin Kaliteli ve Sürekli Olmasını Talep Hakkı

107 24/2).Başvuruda sözleşmenin sona ermesinin istendiği güne yer verilmesi halinde başvuru tarihi ile istenilen gün arasında en az 5 günlük zaman bulunmalıdır. Belirtilen günden en az 2 gün önce enerjinin sonlandırılmasını sağlamak amacıyla Şirket’in dağıtım şirketine bildirim yapması gerekmektedir. Abone tarafından başvuruda özel bir gün belirtilmemiş ise halinde ise Şirket’in başvurudan sonraki gün sonuna kadar bildirim yapması gerekmektedir. İlgili mevzuatta sözleşmenin, enerji vermenin sonlandırıldığı gün sona ereceği ve bu tarihten sonra gerçekleşecek tüketimlerin bedelinin aboneye yansıtılamayacağı belirtilmiştir (EPTHY m. 24, EPPSS m. 18).

Kullanım yerine ait bir önceki abonelik sonlandırılmamış iken aynı yer için yeni abonelik tesisi talep edilmesi halinde, görevli tedarik şirketi tarafından başvurandan kullanım hakkını ispatlamasını talep edilir. Yeni abonelik tesis etmek isteyen abone kullanım hakkını belgeleyebilir ise görevli tedarik şirketi perakende satış sözleşmesi yapmaktan kaçınamaz(EPTHY m 24/5, 6).

108 Dağıtım şirketlerine, programlı kesintiler hakkında enerjinin kesilmesinden en az48 saat önce olacak şekilde tüketiciyi bilgilendirme yükümlülüğü getirilmiştir (EPTHY m. 56).

Ayrıca “Elektrik Dağıtımı ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliği” 246 ile elektrik enerjisi tedarik sürekliliğinin ve kalitesinin sağlanması ve tüketicinin haklarına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.

Anılan Yönetmelik ile hizmet kalitesi; “tedarik sürekliliği kalitesi”, “ticari kalite”, “teknik kalite” olmak üzere sınıflandırılmıştır (EDPSİHKY m. 5). Sunulan hizmete ilişkin kaliteden görevli dağıtım şirketi sorumlu tutulurken, perakende satış faaliyeti hakkındaki ticari kaliteden görevli tedarik şirketleri sorumlu tutulmuştur (EDPSİHKY m. 4).

Tedarik sürekliliği kalitesi, elektrik enerjisinin düşük maliyetlerle asgari kesinti süresi ve sıklığı ile sunulabilme kapasitesi olarak ifade edilmektedir. Başka bir anlatımla enerji teminin kesintisiz olarak sağlanması tedarik sürekliliği kalitesi olarak ifade edilmektedir. Dağıtım şirketi tarafından tedarik kalitesi sürekliliğinin “Elektrik Dağıtımı ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliği”nde belirlenen standartlarda sağlanmaması halinde, tüketiciye Yönetmelikte belirlenen süre ve sayıya göre tazminat ödenmesi yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu kapsamda tazminat ödenmesi, kesintiler sebebi ile tüketicinin teçhizatında oluşan zararların giderilmesine yönelik talep hakkını ortadan kaldırmaz(EDPSİHKY m. 16).

İlgili şirketlerin enerji teminini kesintisiz olarak aboneye sunma yükümlülüğü genel kural olmakla birlikte bu durumun istisnasını mücbir sebepler

246 21.12.2012 tarih ve 28504 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

109 oluşturmaktadır.247Genel hukuk kuralları gereği mücbir sebep illiyet bağını kesen ve borçluyu sorumluluktan kurtaran bir kurtuluş yoludur. Mücbir sebep kavramına Borçlar Kanununun çeşitli hükümlerinde yer verilmiş ise de bir tanımı yapılmamıştır. Doktrin ve uygulamayı göz önünde bulundurarak mücbir sebebi; önceden tahmin edilmesi ve karşı konulması imkanı bulunmayan, mutlak ve kaçınılmaz bir biçimde borcun ihlaline neden olan dış kaynaklı olağanüstü olaylar olarak tanımlamak mümkündür. 248 Borçlu sözleşmeye aykırı davranışın bir mücbir sebep halinden kaynaklandığını ispatlarsa sorumluluktan kurtulabilir. Mücbir sebepleri genel ve özel mücbir sebepler olarak ikili bir ayrıma tabi tutmak da mümkündür. Mücbir sebebin tanımında belirtilen unsurları taşıyan, doğal afetler, kitlesel olaylar, salgın hastalık, yaygın terör hareketleri, savaş hali gibi olaylar genel mücbir sebepler olarak adlandırılabilir. Bunların yanında sözleşmeden doğan borçlarda, tarafların genel mücbir sebepler dışında özel bazı umulmadık sebepleri de mücbir sebep olarak kabul etmeleri mümkündür. 249

Elektrik piyasası yönünden mücbir sebep olarak kabul edilen hallerin neler olduğu Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinde belirtilmiştir.250 Söz konusu mevzuata göre bir durumun mücbir sebep olarak kabul edilebilmesi için; öngörülemez olması, gereken dikkat ve özen gösterilmiş, bütün önlemler alınmış olsa dahi olayın önlenemeyecek olması ve olay sebebi ile borcun ifa edilemez hale gelmiş olması gerektiği belirtilmiştir.

Ayrıca tahdidi olmamak üzere; “doğal afetler ve salgın hastalıklar, savaş, nükleer ve kimyasal serpintiler, seferberlik halleri, halk ayaklanmaları, saldırı, terör hareketleri ve

247 ÖKTEM ÇEVİK, s. 47.

248 EREN, s. 518.

249 KILIÇOĞLU, s. 642-643.

250Ayrıca Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 31. maddesinde de “Perakende satış sözleşmesi taraflarından herhangi biri; perakende satış sözleşmesi ile bu Yönetmelik kapsamındaki herhangi bir yükümlülüğünü 2/11/2013 tarihli ve 28809 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinde düzenlenen mücbir sebepler nedeniyle yerine getiremediği takdirde, mücbir sebep olayının ya da etkilerinin devam ettiği ve yükümlülüğün yerine getirilmesini engellediği süre boyunca, etkilenen yükümlülükler askıya alınır.” düzenlemesi ile mücbir sebep halinden bahsedilmiştir.

110 sabotajlar, grev, lokavt veya diğer memur ve işçi hareketlerinin mücbir sebep olarak değerlendirileceği” düzenlenmiştir(EPLY, m. 35). Mücbir sebep halinin ortaya çıkması durumunda ilgili şirketin başvurusu halinde EPDK mücbir sebebin etkileri giderilinceye kadar yükümlülükleri erteleyebilir, askıya alabilir.

Ayrıca perakende satış sözleşmesinin 14. maddesinde de Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinde düzenlenen mücbir sebep hallerinde olayın yahut etkilerinin sürdüğü süre boyunca, söz konusu yükümlülüklerin askıya alınacağı belirtilmiştir.

Sözleşmede yer alan düzenlemenin mevzuat hükmü esas alınarak düzenlendiği görülmektedir. Bu durumda mücbir sebep halleri sebebi ile enerji teminin kesintiye uğratılmasının sözleşmenin karşı tarafı olan şirketin inisiyatifinde bulunmadığı, sorumluluğun ortadan kalkabilmesi için EPDK’nın kararına ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. EPDK tarafından mücbir sebep olarak değerlendirilen durumlarda ise ilgili şirketin tedarik kalitesi sürekliliğini gerektiği gibi sağlamadığından bahisle

“Elektrik Dağıtımı ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliği”nde öngörülen tazminatları ödeme yükümlülüğünün kalmayacağını belirtmek gerekir.

Teknik kalite “dağıtım sisteminin tüketicilerin talebini; gerilimin frekansı, genliği, dalga şekli ve üç faz simetrisi açısından kabul edilebilir değişim sınırları içerisinde kesintisiz ve kaliteli bir şekilde karşılayabilme kapasitesi olarak”

tanımlanmıştır(EDPSİHKY m.21).Dağıtım şirketlerinin teknik kaliteye ilişkin sorumlulukları "Elektrik Dağıtımı ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliği”nin 23 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeyle; teknik kaliteye ilgili şikâyetlerin incelenmesini sağlamak için abonelere, dağıtım şirketinden ölçüm talebinde bulunma hakkı tanınmıştır. Teknik kalite parametrelerinin bozulmasında tüketicinin hatası bulunmaması yahut yapılan ölçüm sonucu teknik

111 kalitenin mevzuatta belirlenen değerin altında kalması halinde dağıtım şirketinin aboneden ölçüm hizmeti için bedel talep etmesi mümkün değildir.251

Ticari kalite; bağlantı anlaşması çerçevesinde hizmet veren dağıtım şirketleri ile perakende satış sözleşmesi çerçevesinde hizmet veren tedarik şirketlerinin, hizmeti sunarken gerçekleştirecekleri faaliyetleri EPDK’nın belirlediği standartlara uygun olarak gerçekleştirilebilmesi kapasitesidir (EDPSİHKY m.18). Dağıtım ve tedarik şirketleri yerine getirmekle yükümlü oldukları asgari standartları ihlal ederlerse Yönetmelikte belirlenen şartlarda, abonenin başvurusu ile tazminat ödemek zorunda kalabileceklerdir.252 Ancak belirtmek gerekir ki ticari kalitenin ihlali halinde abonelere ödenecek tazminatlar oldukça düşük miktarlı olup caydırıcılıktan uzaktır. Bu sebeple regülasyon kurumu tarafından caydırıcılığı daha yüksek tazminatlar belirlenmesi tüketicinin korunması açısından faydalı olacaktır. Ayrıca oldukça farklı düzenlemeleri barındıran elektrik piyasası mevzuatında, tüketicinin haklarının neler olduğu konusunda yeterli bilgisi olduğunu söylemek hala mümkün değildir. Bu sebeple ticari kalite bakımından ihlal gerçekleşmesi halinde tüketiciye ödenecek tazminat açısından başvuru şartı aranması kanaatimizce uygun olmamıştır. 253