• Sonuç bulunamadı

Ebe ve Hemşirelerin Sosyo-Demografik Özellikleri, Palyatif Bakım Konusunda Eğitim ve Bilgi Alma Durumu ve Diğer Değişkenlere İlişkin

6. SONUÇ VE ÖNERİLER

6.1. SONUÇLAR

6.1.1 Ebe ve Hemşirelerin Sosyo-Demografik Özellikleri, Palyatif Bakım Konusunda Eğitim ve Bilgi Alma Durumu ve Diğer Değişkenlere İlişkin

“iştahsızlık” (% 61.5), “konstipasyon” (% 8.5) ve “uyku bozukluğu” (%58.5) olduğu ve diğer semptomların bunları izlediği belirlenmiştir. Ebe ve hemşirelerin;

solunum sisteminde “dispne” (% 38.5), kardiyovasküler sistemde “yorgunluk” (%

86.2), gastrointestinal sistemde “bulantı-kusma” (% 92.3), üro-genital sistemde

“vajinal kanama” (%53.8), hematolojik sistemde “anemi” (% 70.8), nörolojik sistemde “ağrı” (% 100), deride “ciltte kuruma” (% 21.5), psiko-sosyal durumda

“anksiyete” (% 56.9) ve cinsel yaşam ile ilgili sorunlarda “cinsel isteksizli/doyumsuzluk/fonksiyon bozukluğu” (% 1.5) semptomları ile daha sık karşılaştıkları belirlenmiştir (Tablo 4.2.1.1).

Jinekolojik kanserli hastalarda solunum sisteminde görülebilen “dispne”

semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 98.3’ünün doktor istemine göre oksijen uyguladıkları, % 27.6’sının hastaya uygun pozisyon (ortopne) verdikleri ve

% 19.0’ının hastanın satürasyon değerini takip ettikleri belirlenmiştir (Tablo 4.2.2.1).

Jinekolojik kanserli hastalarda kardiyovasküler sistemde görülebilen “lenf ödemi” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 77.1’inin hastaya bacak elevasyonu uyguladıkları, %64.6’sının hastanın varis çorabı giymesini sağladıkları ve % 29.2’sinin hastanın sık mobilize olmasını sağladıkları; “derin ven trombozu”

semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin %67.4’sinin doktor istemine göre antitrombolitik tedavi uyguladıkları, %55.8’inin hastanın mobilizasyonunu kısıtladıkları ve %46,5’inin hastanın varis çorabı giymesini sağladıkları; “asit birikimi” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 64.9’unun parasentez uygulamasında doktoru ekarte ettikleri, % 26.3’ünün hastanın laboratuar değerlerini anormal bulgular açısından takip ettikleri ve % 19.3’ünün hastanın vital bulguları sık takip ettikleri; “yorgunluk” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 89.1’inin hastaya yatak istirahati uyguladıkları, % 29.7’sinin diyetisyen ile işbirliği yaptıkları ve % 12.5’inin hastasında yorgunluk nedenlerini sorguladıkları belirlenmiştir (Tablo 4.2.2.2).

Jinekolojik kanserli hastalarda gastrointestinal sistemde görülebilen

“mukozit” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 94.6 ‘sının sodyumbikarbonat ile ağız bakımı yapma yaptıkları, % 24.3’ünün doktor istemine gore medikal tedavisini uyguladıkları ve % 24.3’ünün hastayı ağız içi bakım

konusunda bilgilendirdiği; “barsak obstrüksiyonu” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 83,0’ının hastanın oral sıvı alımı ve beslenmesini yasakladıkları, % 57,4’ünün hastayı hidrate ettikleri ve % 17.0’sinin hastaya nazogastirik sonda uyguladıkları, sonrasında çıkardığı sıvının takibini (renk, içerik, miktarı) yaptıkları;

“konstipasyon” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 90.3’ünün doktor istemine göre laksatif uyguladıkları, % 41.5’inin hastayı hidrate ettikleri ve % 24.2’sinin hastanın sık mobilize olmasını sağladıkları; “diyare” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 48.2’sinin hastayı hidrate ettikleri, % 30.4’ünün hastanın gaita sıklığını takip ettikleri ve % 26.8’inin doktor istemine göre medikal tedavisini uyguladıkları; “bulantı-kusma” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin tamamının doktor istemine göre antiemetik uyguladıkları, % 18.0’inin hastayı hidrate ettikleri ve % 3.1’inin hastaya beslenme eğitimi verdikleri;

“iştahsızlık” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 77.4’ünün diyetisyen ile işbirliği yapdıkları, % 33.9’unun sevdiği yiyecekleri yemesi konusunda hasta ve yakınları ile işbirliği yaptıkları ve % 19.4’ünün doktor istemine göre total parentaral beslenme uygulama uyguladıkları; “kaşeksi” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 83.0’ının doktor istemine göre total parentaral beslenme uyguladıkları, % 57.4’ünün diyetisyen ile işbirliği yapdıkları ve % 21.3’ünün hastanın enteral yüksek kalorili beslenmesini sağladıkları; “dehidratasyon”

semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 98.0’ının hastayı hidrate ettikleri, % 66.0’ının hastaya aldığı çıkardığı takibi yaptıkları ve % 8.0’inin hastanın sıvı elektrolit değerinin sürdürülmesini sağladıkları; “tat değişikliği” ” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 98,0’ının hastaya ağız bakımı uyguladıkları, % 51.6’sının sevdiği yiyecekleri yemesi konusunda hasta ve yakınları ile işbirliği yaptıkları ve % 9.7’sinin hastaya beslenme eğitimi verdikleri belirlenmiştir (Tablo 4.2.2.3).

Jinekolojik kanserli hastalarda üro-genital sistemde görülebilen “vajinal kanama” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin tamamının hastaya kanama pet takibi yaptıkları, % 39.7’sinin hastanın laboratuar değerlerini anormal bulgular açısından takip ettikleri ve % 11.1’inin hastanın vital bulguları sık takip ettikleri;

“rektovajinal fistül” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 35’inin hastaya perine hijyeni konusunda eğitim verdikleri, % 20’sinin hastanın perine hijyeninin

sürdürülmesini sağladıkları ve % 15’inin asepsiye uygun bakım verdikleri;

“vezikovajinal fistül” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 38.9’unun hastaya perine hijyeni konusunda eğitim verdikleri, % 22.2’sinin hastada enfeksiyon belirti ve bulgularını gözlemledikleri ve % 16.7’sinin asepsiye uygun bakım verdikleri; “üriner obstrüksiyon” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 76.0’ının aldığı çıkardığı takibi yaptıkları, % 16.0’ının hastaya mesane egzersizi yaptırdıkları ve % 12.0’ının hastaya sıvı kısıtlaması yaptıkları; “menopozal semptomlar” ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 15.2’sinin hastayı menopoz konusunda bilgilendirdikleri, % 12.1’inin hastanın vital bulgularını sık takip ettikleri ve % 9.1’inin psikiyatri ile işbirliği yapdıkları belirlenmiştir (Tablo 4.2.2.4).

Jinekolojik kanserli hastalarda hematolojik sistemde görülebilen “kanama”

semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 63.6’sının hastanın laboratuar değerlerini anormal bulgular açısından takip ettikleri, % 48.5’inin kanama belirtilerini takip ettikleri ve % 24.2’sinin doktor istemine göre kan tranfüzyonu uyguladıkları; “anemi” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 93.8’inin doktor istemine göre kan tranfüzyonu uyguladıkları, % 55.4’ünün hastanın laboratuar değerlerini anormal bulgular açısından takip ettikleri ve % 29.2’sinin doktor istemi oral anemi tedavisini uyguladıkları; “lökopeni” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 49.0’ının asepsiye uygun bakım verdikleri, % 41.2’sinin hastaya enfeksiyondan korunma konusunda eğitim verdikleri ve % 29.2’sinin hastanın laboratuar değerlerini anormal bulgular açısından takip ettikleri; “trombositopeni”

semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 52.8’sinin doktor istemine göre trombosit süspansiyonu uyguladıkları, % 39.6’sının hastanın laboratuar değerlerini anormal bulgular açısından takip ettikleri ve % 32.1’sinin hastayı travmadan korudukları belirlenmiştir (Tablo 4.2.2.5).

Jinekolojik kanserli hastalarda nörolojik sistemde görülebilen “deliryum”

semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 61.5’inin psikiyatri ile işbirliği yaptıkları, % 50.0’ının doktor istemine göre medikal tedaviyi uyguladıkları ve % 11.5’inin hastaya kısıtlama uyguladıkları; “uykusuzluk” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 28.6’sının psikiyatri ile işbirliği yaptıkları, % 27.0’ının psikolog ile işbirliği yaptıkları ve % 27.0’ı tedavi ve takipleri hastanın uyku düzenine göre

planladıkları; “ağrı” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 98.5’inin doktor istemine göre analjezik uyguladıkları, % 67.7’sinin hastanın ağrısını ağrı skalası ile değerlendirdikleri ve % 46.2’sinin analjezik sonrası ağrı değerlendirmesi yaptıkları belirlenmiştir (Tablo 4.2.2.6).

Jinekolojik kanserli hastalarda ciltte görülebilen “ciltte kuruma” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 94.7’sinin hastaya nemlendirici uyguladıkları,

% 12.3’ünün hastaya genel vücut bakımı verdikleri ve % 7.0’ının hastaya yatak içi iki saate bir pozisyon verdikleri belirlenmiştir (Tablo 4.2.2.7).

Jinekolojik kanserli hastalarda psikososyal durumda görülebilen “anksiyete”

semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 84.4’ünün psikolog ile işbirliği yaptıkları, % 70.3’ünün hasta ile terapotik iletişime girdikleri ve % 57.8’inin psikiyatri ile işbirliği yaptıkları; “ölüm anksiyetesi” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 89.1’inin psikolog ile işbirliği yaptıkları, % 69.1’inin hasta ile terapotik iletişime girdikleri ve % 63.6’sının psikiyatri ile işbirliği yaptıkları; “öfke”

semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin %82.7’sinin psikolog ile işbirliği yaptıkları, % 71.2’sinin hasta ile terapotik iletişime girdikleri ve % 68.6’sının psikiyatri ile işbirliği yaptıkları; “inkar” semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin

% 78.9’unun psikolog ile işbirliği yaptıkları, % 71.1’inin psikiyatri ile işbirliği yaptıkları ve % 60.5’inin hasta ile terapotik iletişime girdikleri; “depresyon”

semptomu ile karşılaşan ebe ve hemşirelerin % 84.1’inin psikolog ile işbirliği yaptıkları, % 66.7’sinin hasta ile terapotik iletişime girdikleri ve % 63.5’inin psikiyatri ile işbirliği yaptıkları belirlenmiştir (Tablo 4.2.2.8).

6.1.3. Ebe ve Hemşirelerin Palyatif Bakıma Yönelik Hemşirelik