• Sonuç bulunamadı

KURAMSAL ÇERÇEVE: LİBERAL ULUSLARARASI EKONOMİ POLİTİK

2. ULUSLARARASI EKONOMİ POLİTİKLE İLGİLİ YAKLAŞIMLAR

2.1. REALİST ULUSLARARASI EKONOMİ POLİTİK YAKLAŞIM

2.1.2. Hegemonik İstikrar Teorisi

29

veya sınırlandırılması gibi) ve ulusal ekonomide faaliyet gösteren aktörlerin uluslararası rekabet karşısında desteklenmesi yönündeki ulusalcı politikaları desteklemektedirler.69

30

uzun sürmesinin nedenini uluslararası sistemde önde gelen hiçbir ülkenin sistemi istikrara kavuşturacak bir role soyunacak yetenekte ve istekte olmaması ile açıklamıştır.

Ona göre, bu dönemde İngiltere’nin hegemon olmaya gücünün yetmemiş, Amerika Birleşik Devletleri ise yeterli gücü olmasına rağmen bu rolü üstlenmek istememiştir.73

Hegemonik istikrar teorisine göre liberal bir ekonomik sistemin sürdürülebilmesi için uzun vadede egemen ekonominin faaliyetlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bağlamda egemen/hâkim ekonomi, dünya ekonomisinin işleyişi için önemli birtakım görevleri yerine getirmek durumundadır. Güç, baskı ve tehdide ilişkin anlamlar içerdiği için “hegemon” tanımı yerine “lider” kelimesini tercih eden Kindleberger, istikrarlı bir dünya ekonomisi için liderliğin sorumluluklarını şu şekilde sıralamaktadır: Normal mallar için bir piyasa sağlamak, sermaye akışını sağlamak, finans sistemi tıkandığında likidite sağlamak, kur oranlarını düzenlemek ve ulusal mali politikaları koordine etmek.74 Gilpin de benzer bir şekilde hegemon devlete ekonomik anlamda düzenleyici bir rol biçmektedir. Zira Gilpin’e göre uluslararası ticarete taraf olan bütün devletler açık piyasa ekonomisi tarafından oluşturulan (örneğin sabit bir uluslararası para birimi gibi) kamusal mallardan75 yararlanmaktadır. Fakat bazı devletler bu türden kamusal ürünlerin sağlanmasında kendi üzerilerine düşen payı ödemeyi reddetmektedirler. Diğer bir deyişle tüm devletler bu ortak malların devamında katkı sağlasın veya sağlamasın bunlardan yararlanmaktadır. Gilpin’in ifadesiyle açık bir dünya ekonomisi bu

“bedavacılık” sorunu nedeniyle tehdit edilmektedir. İşte hegemon istikrar teorisine göre hegemona bu noktada önemli görevler düşmektedir. Bu bağlamda hegemon, ortaya çıkan bu istismarı önlemeli, liberal ekonominin kurallarını uygulayabilmeli ve sistemin devamı için gerekli maliyeti aktörler arasında uygun olarak paylaştırabilmelidir.76

Her ne kadar Gilpin ve Kindleberger hegemon gücün uluslararası sistemdeki ekonomik düzenleyici rolü konusunda hemfikirlerse de, bu rolün oluşturduğu ekonomik nüfuz alanının hegemon tarafından suistimal edilip edilmediği konusunda farklı görüşlere sahiptirler. Kindleberger, uluslararası sistemde liderlik konumunun sağladığı

73 Charles P. Kindleberger, “Hierarchy versus Initial Cooperation”, International Organization, Vol. 40, No. 4, Autumn 1986, p. 841.

74 Charles P. Kindleberger, “Dominance and Leadership in the International Economy: Exploitation, Public Goods, and Free Rides”, International Studies Quarterly, Vol. 25, No. 2, June 1981, p. 247.

75 Kamusal mallar kârlı olmadıkları için piyasa tarafından sağlanmayan, ancak devlet tarafından

sağlanması gereken, bölünmesi ve fiyatlandırılması güç olan mallardır. Bu türden mallar bir bireyin, hane halkının veya firmanın bu üründen bir birim fazla tükettiğinde, diğerlerinin tüketiminin azaltmadığı mallardır. Örneğin, yol ya da ışıklandırma.

76 Gilpin, a.g.e., ss.97-99.

31

faydanın yanında bu konumun beraberinde getirdiği zorluklara da dikkat çekerek, lider ülkenin herhangi bir devletin kaldıramayacağı büyüklükte olan bu zorlukları gönüllü olarak üstlendiğini ileri sürmektedir. 1870-1913 yılları arasında İngiltere’nin 1945-1971 yılları arasında ise ABD’nin altın ve kur standardını yönetmesinin bu devletlere yüklediği maliyetin yüksekliğini örnek olarak göstererek hegemon gücün, diğer ülkelerden daha fazla yükün altında kaldığını ileri sürmektedir. ABD’nin Marshall yardımlarını salt ekonomik kaygılarla açıklama eğiliminde olan Kindleberger, bu yardımların lider ülkenin hiçbir çıkarı olmadan yaptığı bir jest olarak algılamakta ve lider olmayan bir devletin böylesi bir yükü kaldıramayacağını söylemektedir.77 Kindleberger’den farklı olarak Gilpin ise, hegemonik liderliğin karşılıklı bağımlılıklarla örülü dünya ekonomisinde güç ilişkileri tesis ettiği ve bu güç ilişkileri nedeniyle hegemonun bu hâkim konumunu istismar etmesine yol açtığını vurgulamaktadır.78 Gilpin’e göre, hegemon güçler uluslararası ekonomiyi kendi ekonomik ve güvenlik çıkarları doğrultusunda oluşturmaya çalışmıştırlar.79 Mesela Gilpin’e göre hegemon ülke kendi çıkarları gereği bazı ülkelere piyasasını açarken, diğer bazı ülkelerin piyasaya erişimine engel olabilir ya da bazı ülkelere ekonomik yaptırımlar uygulayabilir. Gilpin bu noktada ABD’ye ciddi bir ekonomik nüfuz alanı sağlayan güçlü çok uluslu şirketlerin ABD hegemonyasını genişlettiğine vurgu yapmaktadır.

Gilpin hegemonun para biriminin uluslararası para sistemindeki merkezi rolünün de finansal ve mali gücü beraberinde getirdiğinden hareketle, bu konumun da istismar edilebileceğine işaret etmektedir. Nitekim hem 19. yüzyılda Büyük Britanya’nın hem de 20. yüzyılda ABD’nin, para konularında senyoraj hakkını kendi avantajları için kullandığını öne sürmektedir. Ancak Gilpin hegemonun büyümesinin ve dinamizminin piyasa sisteminin faydalarına hizmet ederken, sistemin geri kalanı için bir büyüme motoru teşkil edeceğini de savunmaktadır. Hegemonun ithalatının diğer ekonomilerin büyümesini canlandırırken, yapacağı yatırımların büyüme için gerekli finansı sağlayacağı; yapacağı teknoloji transferi ile gelişmekte olan ekonomilere sanayileşme

77 Kindleberger, “Dominance and Leadership in the International Economy: Exploitation, Public Goods, and Free Rides”, a.g.m., p. 248-251

78 Jonathan Kirshner da hegemonun sistemdeki ayrıcalıklı konumunu istismar edebileceği konusunda Gilpin’le aynı fikirdedir. Bkz. Jonathan Kirshner, “States, Markets, and Great Power Relations in the Pacific: Some Realist Expectations”, International Relations Theory and the Asia-Pacific, (ed.) G.John Ikenberry-Michael Mastanduno, New York, Columbia University Press, 2003, p. 274.

79 Arı, Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika, a.g.e., s. 408.

32

ve ekonomik kalkınmada ihtiyaç duydukları teknolojiyi ve teknik uzmanlığı sağlayacağını ileri sürmektedir.80

Kindleberger ve Gilpin liberal bir dünya ekonomisine elverişli koşullara ve hegemonik liderliğe tarih sahnesinde sadece iki defa rastlandığını ileri sürmektedirler.

Kindleberger’e göre, 1850–1914 yılları arasında İngiltere, 1945–1968 arasında ise ABD. Gilpin’e göre ilki Napolyon Savaşları’ndan I. Dünya Savaşı’nın başlamasına kadar süren İngiltere, ikincisi II. Dünya Savaşı’nı izleyen dönemde ABD’dir. Keohane 17. yüzyıl Hollanda’sını da hegemon güçler arasında sayarken, Gilpin 17. yüzyılda Hollanda’nın, 19. yüzyıl İngiltere’si ve 20. yüzyıl ABD’sine kıyasla uluslararası sistem üzerinde bir nüfuz sahibi olmadığını iddia etmektedir.81 Gilpin’e göre modern dünyadaki bu iki hegemon güç, yani İngiltere ve ABD uluslararası sistemde hegemon oldukları dönemde, aynı zamanda ciddi birer askeri güç olmalarına rağmen, nüfuzlarını büyük ölçüde ekonomik güçlerini kullanarak oluşturmuşlardır.

2.2. MARKSİST/YAPISALCI ULUSLARARASI EKONOMİ POLİTİK