• Sonuç bulunamadı

HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN TARIM POLİTİKALARINDA

Belgede ANKARA ÜNİVERSİTESİ (sayfa 30-57)

Hazine mülkiyetinde bulunan tarım arazileri öteden beri farklı politikalar kapsamında, çeşitli kanunlarla gerçekleştirilen uygulamalara konu olmuştur. Arazisiz çiftçilerin arazi edinmesi, kullanılmayan arazilerin işlenmesi, tarım politikalarının daha verimli olması, üretimin artması, arazilerin daha verimli ve sağlıklı kullanılabilmesi gibi çeşitli sebeplerle Hazineye ait tarım arazileri çeşitli kanunlar kapsamında değerlendirilmeye çalışılmıştır.

3.1 4753 Sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu ve 1757 Sayılı Tarım ve Toprak Reformu Kanunu Kapsamında Tarım Arazilerinin Değerlendirilmesi

4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, 11.05.1945 tarihinde kabul edilmiş ve 15.06.1945 tarihli ve 6032 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir (Anonim 1945). Bu Kanun’un amacı; arazisi olmayan ya da yetmeyen çiftçilerin, aileleri ile birlikte geçimlerini sağlayacak ve iş kuvvetlerini değerlendirecek ölçüde araziye sahip kılmak, yeterli arazisi bulunup üretim araçları eksik olan çiftçilere kuruluş, onarma ve çevirme sermayesi, canlı ve cansız demirbaş sağlamak ve yurt topraklarının sürekli olarak işlenmesini sağlamaktır. Bu nedenle çiftçilerin tarım kuruluşunun bulunduğu yerlerde, tüzükte gösterilen esaslara göre tutulan kütüklere kendilerini yazdırmaları ve çiftçilikten vazgeçtiklerinde bu kaydı sildirmeleri gerekmektedir. Kanun’da yazılı olan arazi, orman dışında olan kültür arazisi şeklinde tanımlanmış, kültür arazisi ise tarla, bağ, bahçe, ağaçlık, çayır ve mera çeşitlerine ayrılmış olup çiftçilikte kullanılabilen arazi olarak tanımlanmıştır. Araziler 500 dönüme kadar küçük; 501 dönüm ile 5.000 dönüm arası orta, 5.000 dönüm üzeri büyük araziler olarak sınıflandırılmıştır.

Söz konusu Kanun’un 8. maddesinde dağıtılacak araziler düzenlenmiştir. Devletin hüküm ve tasarrufu veya özel mülkiyeti altında bulunup kamu işlerinde kullanılmayan araziler, bir veya birkaç köy, kasaba veya şehrin ortalamalı olan arazinin ihtiyaçtan fazla olduğu Tarım Bakanlığı’nca belirtilen parçası, sahibi bulunamayan arazi, devletçe

kurutulan sahipsiz bataklıklardan kazanılacak arazi, göllerin kuruması ve nehirlerin doldurmasıyla elde edilecek arazi, kamulaştırılacak araziler dağıtılacak araziler kapsamında yer almıştır.

4753 Sayılı Kanun’un üçüncü bölümünde ise arazi kamulaştırılmasına yer verilmiş, 14.

maddede bu husus düzenlenmiştir. Buna göre; arazisi olmayan ve yetmeyen çiftçilere ve bu Kanun gereğince topraklandırılmaları kabul edilenlere dağıtılmak üzere madde de sıralanan araziler üzerinde zirai işletme ile ilgili yapı ve tesisleri ile birlikte, Tarım Bakanlığı’nca kamulaştırılacağı düzenleme altına alınmıştır. Kamulaştırılan arazideki yapı ve tesislerden kahve, han, dükkan, değirmen ve fabrika gibi zirai işletme ile ilgili olmayanlar; bağ ve bahçeler, zeytinlik ve palamutluklarla okaliptüs ve kavaklık gibi ağaçlıklar kamulaştırma dışında bırakılmıştır. Arazi verilecekler başlığı altında düzenlenen dördüncü bölümde ise, Kanun hükümlerine göre dağıtılacak arazinin aile reisine verileceği belirtilmiştir.

Hanelere arazi dağıtımında, kendisinin veya ailesinin hiç arazisi olmayıp başka hanelerin arazisi üzerinde ortakçılık ve kiracılık yapanlar ile kendisinin veya ailesinin arazisi yetersiz olan çiftçiler, Tarım ve Veteriner Fakültesi veya Tarım Bakanlığı tarafından tanınmış tarım kurslarını bitirenlerden arazisi olmayanlar veya yetmeyenler, tarım işçiliği ile geçinenler, aile dışında kalmayı tercih eden fürular, göçebeler ve göçmenler ve göçürülenlerden, 59. madde hükmüne göre miras ortaklığından ayrılanlar sırasının gözetileceği belirtilmiştir. Aynı maddede, aile; karı, koca ve birlikte oturan fürular olarak tanımlanmıştır. Reşit olan fürular kendi arzuları ile aile dışında kalabilirler. Bu madde şümulüne giren kimselerden bağımsız bir, işletme kuracak durumda bulunanlara, aile sahibi olanlar dahi arazi verilir, şeklinde de hüküm eklenmiştir. Arazi verilirken de yine çocuk sahibi olanlar, evi ve yeter miktarda istihsal araçları bulunanlar, evi olup yeter istihsal araçları bulunmayanlar, yeter istihsal aracı bulunup da evi olmayanlar sırasına dikkat edilerek dağıtım yapılmıştır. Arazi verileceklerin Türk olmaları, medeni haklarını kullanma yeterliliğine sahip olmaları, çiftçi olması ve aldığı araziyi kendisi kullanması gerekmektedir. Arazi, Tarım Bakanlığı tarafından verilmektedir.

Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun 46. ve 47. maddelerinde mali hükümlere yer verilmiş ve ödemenin borçlandırmayı takip eden altıncı yılın Ocak ayından başlamak ve yirmi yılda, yirmi eşit taksitte ve faizsiz olarak ödenmek üzere Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası adına senede bağlanacağı, borçlunun ilköğretim çağına giren her çocuğu için geri kalan taksitlerinden % 5 indirileceği, vadesinden önce ödenen taksitlerden yıllık % 5 iskonto yapılacağı; 47. maddesinde; arazi verileceklere kuracakları işletme, yapı ve tesislerini meydana getirmek, bunların onarılmasını ve işletmenin yıllık işletilmesini sağlamak üzere Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası’nda kurulacak özel bir fondan kredi açılacağı, kuruluş ve onarma kredisi 25 ve yıllık işletme kredisi üç yıla kadar vadeli olabileceği, bu kredilerin açılma şekillerine ve miktarlarına ve % 5’i geçmemek üzere faizlerine ilgili esasların Maliye, Tarım ve Ticaret Bakanlıklarınca birlikte belirleneceği şeklinde düzenleme getirilmiştir.

1757 sayılı Tarım ve Toprak Reformu Kanunu, toprak ve tarım reformunu, verimlilik ve sosyal adalet ilkelerine bağlı olarak düzenlenen arazi mülkiyet dağılımı, arazi tasarrufu ve işletilmesi şeklinde tanımlamıştır. Bir tarım reformu olan 1757 Sayılı Kanun’un 2.

maddesinde amaçlar sıralanmıştır. Anılan Kanun’un amacı; toprağın verimli bir şekilde işletilmesini, tarımsal üretimin sürekli olarak arttırılmasını, değerlendirilmesini, pazarlanmasını ve ulusal kalkınmayı hızlandıracak tarımsal yapının korunmasını, topraksız veya az topraklı çiftçi ailelerinin yeter gelirli tarımsal aile işletmeleri haline getirilmeleri için topraklandırılmalarını, donatılmalarını, desteklenmelerini ve örgütlenmelerini, toprak ve tarım reformu hedeflerinin gerçekleştirilmesine yardımcı olmak amacı ile Toprak ve Tarım Reformu Kooperatifleri kurulmasını, tarımda kiracılık ve ortakçılığın belli bir düzene sokulmasını, ekonomik bir üretime imkân vermeyecek şekilde parçalanmış arazinin birleştirilmesi ve gerektiğinde genişletilmesi suretiyle toplulaştırılmasını ve tarımsal mülklerin çiftçi ailelerinin geçimini sağlamaya ve aile işgücünü değerlendirmeye yetmeyecek derecede parçalanmasını ve küçülmesini önlemeyi amaçlayan örnek köyler kurmayı, mevcut köylere eklemeler yapmayı, tarımda toprak ve su kaynaklarının teknik ve ekonomik gereklere göre kullanılması, korunması, ıslahı, geliştirilmesi ve verimliliğinin sürdürülmesini sağlamak olmuştur (Anonim 1973).

1757 Sayılı Kanun’a göre tarım arazisi; üzerinde ekim, dikim, bakım, yetiştirme yapılabilen veya orman hariç doğrudan doğruya tabiattan yararlanmak suretiyle bitki veya hayvan üretimine elverişli olan veya ıslah (amelioration) suretiyle üretime elverişli hale getirilen arazi olarak tanımlanmış, bu Kanun’da kullanılan toprak ve arazi deyimleri, birinci fıkrada tanımı yapılan tarım arazisi anlamını ifade eder denilmiştir.

Kanun’un toprak ve tarım reformuna giriş başlıklı ikinci bölümünde reform kapsamında; reform bölgesinin belirlenmesi ve reform faaliyetlerinin uygulanması hususları belirlenmiştir. Bu kapsamda reform uygulanacak bölge Toprak ve Tarım Reformu Müsteşarlığının önerisi ve Bakanlar Kurulu’nun kararı ile toprak ve tarım reformu bölgesi olarak belirtilerek Resmi Gazete’de yayımlanmaktadır.

1757 Sayılı Kanun’un 19. maddesi reform uygulamaları kapsamında Toprak ve Tarım Reformu Müsteşarlığı’nın emrine geçecek arazileri sıralanmıştır. Bu sıralamada; bu Kanun hükümlerine göre kamulaştırılacak araziler, devlete ait olup kamu hizmetlerinde kullanılmak üzere tahsis edilmemiş olan araziler, kazandırıcı zamanaşımı hükümleri saklı kalmak kaydıyla 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 38. maddesi gereğince Hazine adına tespit ve tescil edilecek araziler, kamu hizmetlerinde kullanılmakta iken sonradan tahsisi kaldırılan Devlete ait araziler, mahalli idarelerin yararlanmasına bırakılmış veya bu idarelere tahsis edilmiş olan mera, yaylak ve kışlaklar, hazinece, özel kanunlarla, bedelsiz olarak belediyelere devredilen araziden imar planlarına göre ihtiyaçtan fazla olduğu. Toprak ve Tarım Reformu Müsteşarlığı’nca ilgili Bakanlıkların görüşü alınarak tespit edilecek arazi parçalar, kesinleşen orman tahdit harita ve tutanakları dışında bırakılan yabani meyvelik, fundalık, makilik ve benzeri arazi ile özel kanuna göre orman tanımına girmeyen araziler, göllerin ve bataklıkların kuruması veya kurutulması, nehirlerin mecra ve seviye değiştirmesi, göl ve deniz kıyılarının dolması veya doldurulması ile meydana gelen ve gelecek olan araziler, iskân kanunlarına göre başka yere karşılıksız yerleştirilenlerin terk ettikleri arazilerin tamamı yer almıştır. Toprak ve Tarım Reformu Müsteşarlığı emrine geçen araziler, topraksız veya toprağı yetersiz olan çiftçiye dağıtılabileceği gibi, iskan projelerinin gerçekleşmesini sağlamak için de kullanılabilmektedir.

1757 Sayılı Kanun’un beşinci bölümü ise arazi dağıtımını kapsamaktadır. Dağıtımda toprağın aile başkanına verileceği, aile dışında kalmayı üstün tuttukları saptanan reşit kişilerden erkek olanlar ile aile sayılan kişilerden vesayet altında olmayan erkeklere arazi verilebileceği belirtilmiştir. Arazi dağıtımından yaralanmak için; Türk vatandaşı olmak, medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip olmak, bölgenin toprak ve tarım reformu ilan edildiği tarihte en az üç yıldan beri o bölgede oturuyor olmak ve arazi istemek, Toprak ve Tarım Reformu Kooperatiflerine üye olacağını ve verilecek toprağı kendisinin işleyeceğini taahhüt etmek gerekmektedir. Arazi dağıtımından yararlanmak isteyen kişilerin, duyuru tarihinden itibaren bir ay içinde başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Buna ilave olarak Kanun’un 52. ve 53. maddelerinde toprak dağıtılırken gözetilecek sıra düzenlenmiştir.

1757 Sayılı Kanunun 52. maddesinde yapılan sıralamaya göre; kendisinin veya ailesi üyelerinin toprak ve tarım reformu bölgesi içinde ve dışında yeter toprağı olmayan çiftçiler ile toprak ve tarım reformu bölgesi içinde ve dışında hiç toprağı bulunmayan veya yeter toprağı olmayan ve reform bölgesinde en az üç yıldan beri başkasının toprağında kiracılık veya ortakçılık yapan çiftçiler, kendisi ile ailesi üyelerinin hiç toprağı bulunmayan ve toprak ve tarım reformu bölgesinde başkalarının toprağında en az üç yıldan beri geçimini tarım işçisi olarak sağlayan aile başkanları, toprak ve tarım reformu bölgesinde oturan ailesinden ayrı yaşamayı tercih ettikleri tespit olunan ve çiftçilikle geçinen reşit fürular, Ziraat ve Veteriner Fakülteleri ile ilgili meslek okullarını bitirenlerden kendisine verilecek arazinin bulunduğu yerde oturmayı ve çiftçilik yapmayı taahhüt edenler ile Toprak ve Tarım Reformu Bölge Başkanlığı’nca gerekli görüldüğü takdirde toprak ve tarım reformu bölgelerine naklen yerleştirileceklerden mesleği çiftçilik olan aile başkanlarına yukarıdaki sıraya bağlı kalınmaksızın arazi dağıtılabilir. Kanunun 53. maddesinde ise; 52. maddenin her bendi kapsamına girenler arasında seçme yapılmasına ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir.

1757 Sayılı Kanun’dan yararlanmak isteyen kişiler Toprak ve Tarım Reformu Müsteşarlığı’na borçlandırılmış, arazi dağıtımı karşılığında kişiler borçlanmadan sonra gelen yılın Ocak ayını takip, hasat dönemleri dikkate alınarak belirlenecek aylardan başlamak üzere borçlarını yirmi beş yılda yirmi beş eşit taksitle faizsiz olarak

ödemişlerdir. Yine bu Kanun ile getirilen bir diğer yenilik Toprak ve Tarım Reformu Kooperatiflerinin kurulmasıdır. Kuruluş amacı olarak tarım reformu ilan edilen bölgelerde tarımsal işletmelere destek olmak, reform uygulamalarında yardım etmek bulunmaktadır. 1757 Sayılı Kanun’un 8. bölümü arazi toplulaştırılmasına yer vermektedir. Arazi toplulaştırmasının amacı; üretim tekniklerinin topraklarda daha verimli uygulanması ve toprağın korunması ve sulanmasını güçleştirecek derecede parçalanmış, bölünmüş arazi parçalarının daha az parça ve mümkünse tek parça haline getirmek konularında düzenleme yapmaktır. Çiftçilerden en az dörtte birinin müracaatı olması halinde, toplulaştırma istenilen alanın yarısından fazlasına malik bulunan ve sayıca maliklerin yarısını temsil eden çiftçilerin onayı ve Toprak ve Tarım Reformu Müsteşarlığı’nın uygun görüşü ile isteğe bağlı olarak veya Toprak ve Tarım Müsteşarlığı’nca reform amaçları yönünden yararlı gördüğü takdirde, toplulaştırma istenilen alanın yarısından fazlasına malik bulunan ve sayıca maliklerin yarısını temsil eden çiftçilerin onayı ile toplulaştırma yapılabileceği belirtilmiştir. 1757 Sayılı Kanun, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu’nun 1.12.1984 tarih ve 18592 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır (Anonim 1984).

3.2 3083 Sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu ve 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu Kapsamında Tarım Arazilerinin Değerlendirilmesi

3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu 1757 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Kanunu’nun devamı niteliğindedir. 3038 Sayılı Kanun’un amacı; sulama alanları ile Bakanlar Kurulu’nun gerekli gördüğü alanlarda, toprağın verimli şekilde işletilmesini ve bunun sürekliliğinin sağlanması, birim alandan en fazla verimin alınması, üretimin ve üretimle birlikte istihdam olanaklarının arttırılması, yeterli toprağı bulunmayan çiftçilerin topraklandırılmasının sağlanması, ekonomik üretime imkan vermeyen parçalanmış arazilerin genişletilerek toplulaştırılması ve bölünmesinin önlenmesi, yeni yerleşim yerleri kurulması ve var olanlara eklemeler yapılması, dağıtılmayan tarım arazilerinin değerlendirilmesi olarak belirlenmiştir. 3083 Sayılı Kanun’a göre tarım arazisi; orman sınırları dışından kalan,

zirai üretim yapılan, çayır, mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılan, kullanılma şekillerinden birine tahsis edilen veya ekonomik olarak imar, ihya ve ıslah edilerek üretime açılabilecek arazilerdir.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın (Mülga Tarım ve Köyişleri Bakanlığı) teklifi ve Bakanlar Kurulu’nun kararı ile uygulama alanı belirlenir. Bu karar kamulaştırma ve diğer işlemler bakımından kamu yararı kararı sayılır ve Resmi Gazete’de ilan edilir.

Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki veya özel mülkiyetinde olup kamu hizmetlerine tahsis edilmemiş araziler uygulama kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından itibaren; gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde olan araziler ise kamulaştırma işleminden itibaren uygulayıcı kuruluş olan Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’nün tasarrufuna geçer. 3083 Sayılı Kanun’da belirtilen amaçları gerçekleştirmek üzere uygulama alanlarında ilgili kuruluşça, isteğe bağlı ya da malik muvafakati aranmaksızın arazi toplulaştırması yapılabilir. Uygulama alanlarında projenin özelliğine göre gerçek ve tüzel kişilere ait alanlardan yol ve kanal gibi ortak kullanılacak yerler için % 10’a kadar katılım payı kesilebilir. Bunun için herhangi bir bedel ödenmemektedir. Katılım payı dışında kesilen arazi, öncelikle varsa eş değer hazine arazisinden karşılanır.

Toplulaştırma sonunda sahibine bırakılan ve dağıtılan araziler malikleri adına, geriye kalan araziler hazine adına tescil edilir. Malikleri adına tescil edilen arazi Kanun hükümleri dışında daha küçük parçalara ayrılmaması için tapu kütüğüne şerh konulur.

Uygulayıcı kuruluşun tasarrufuna geçen araziler, yeterli toprağı olmayan çiftçilere dağıtılabilir, kiraya verilebilir ayrıca iskan ve toplulaştırma projelerinin gerçekleştirilmesi için kullanılabilir.

3083 Sayılı Kanun’da, arazinin dağıtımından faydalananlar, toprağı ilk iktisap edildiği tarihte arazinin ve varsa üzerindeki muhdesatlarının tespit edilen rayiç bedeli üzerinden uygulayıcı kuruluşa borçlandırılırlar. Borçların, borçlandırmadan sonra gelen dördüncü yılın Ocak ayını takip eden ve uygulayıcı kuruluş tarafından hasat dönemleri dikkate alınarak tespit edilecek aylardan başlamak üzere, on yılda on eşit taksitte faizsiz olarak ödenmesi düzenlenmiştir. Topraklandırılan çiftçiler geçerli sebepleri (askerlik ve belgelendirilmiş uzun süreli hastalık gibi) olmadan aralıksız üç yıl süre ile topraklarını Kanun’un öngördüğü şekilde işlemedikleri, borçlarını ödemedikleri takdirde dağıtılan

topraklar geri alınır. Ayrıca dağıtılan toprakların bölünemeyeceği, miras hükümleri dışında başkasına devredilemeyeceği de Kanun’da öngörülmüştür. Belirlenen uygulama alanlarında Bakanlar Kurulu kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından itibaren, beş yıl süre ile kişiler arazilerini herhangi bir tasarrufa konu edemezler.

19.07.2005 tarihli ve 25880 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, 3083 Sayılı Kanun’a paralel şekilde toprağın rasyonel kullanılması amacına uygun olarak düzenlenmiştir (Anonim 2005).

5403 Sayılı Kanun’un amacı 1. maddesinde; toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemektir şeklinde hüküm altına alınmıştır. 5403 Sayılı Kanun daha çok arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel esaslara göre sınıflandırılması, tarımsal arazilerin asgari büyüklüklerinin belirlenmesi, parçalanmalarının önlenmesi, arazi kullanımı için plan hazırlanması, toprağın korunması, amaç dışı kullanımlarının önlenmesine yönelik işlemleri kapsamaktadır.

5403 Sayılı Kanun’a göre tarım arazisi; toprak, topografya ve iklimsel özellikleri tarımsal üretim için uygun olup, hâlihazırda tarımsal üretim yapılan veya yapılmaya uygun olan veya imar, ihya, ıslah edilerek tarımsal üretim yapılmaya uygun hale dönüştürülebilen arazileri, tarım dışı alanlar ise; üzerinde toprak bulunmayan çıplak kayaları, daimi karla kaplı alanları, ırmak yataklarını, sahil kumullarını, sazlık ve bataklıkları, askeri alanları, endüstriyel, turizm, rekreasyon, iskân, altyapı ve benzeri amaçlarla plânlanmış arazileri ifade etmektedir. Tarımsal amaçlı yapılar olarak ise;

toprak koruma ve sulamaya yönelik altyapı tesisleri, entegre nitelikte olmayan hayvancılık ve su ürünleri üretim ve muhafaza tesisleri ile zorunlu olarak tesis edilmesi gerekli olan müştemilatı, mandıra, üreticinin bitkisel üretime bağlı olarak elde ettiği ürünü için ihtiyaç duyacağı yeterli boyut ve hacimde depolar, un değirmeni, tarım alet ve makinelerinin muhafazasında kullanılan sundurma ve çiftlik atölyeleri, seralar, tarımsal işletmede üretilen ürünün özelliği itibarıyla hasattan sonra iki saat içinde işlenmediği takdirde ürünün kalite ve besin değeri kaybolması söz konusu ise bu

ürünlerin işlenmesi için kurulan tesisler ile Bakanlık (mülga Tarım ve Köyişleri Bakanlığı) tarafından tarımsal amaçlı olduğu kabul edilen entegre nitelikte olmayan diğer tesisleri ifade etmektedir.

5403 Sayılı Kanun’un arazi mülkiyet hakkının kullanımı ve toprak koruma kurulu başlıklı 2. bölümünde arazi ve mülkiyet esasının kullanım esası; Devletin hüküm ve tasarrufu altında ve hazinenin özel mülkiyetinde olan araziler ile kamu kurumlarına, gerçek ve tüzel kişilere ait olan arazilerin mülkiyet hakkı kullanılırken toprağın; bitkisel üretim fonksiyonu, endüstriyel, sosyo-ekonomik ve ekolojik işlevlerinin tamamen, kısmen veya geçici olarak engellenmemesi amacıyla araziyi kullananlar, bu Kanun’un öngördüğü tedbirleri almakla yükümlüdür şeklinde hüküm altına alınmıştır.

Tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi 8.

maddede düzenlenmiştir. Tarım arazileri doğal özellikleri ve önemine göre sınıflara ayrılmıştır. Bu sınıflar mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ve marjinal tarım arazileridir. Mutlak tarım arazisi, bitkisel üretimde; toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin kombinasyonu yöre ortalamasında ürün alınabilmesi için sınırlayıcı olmayan, topografik sınırlamaları yok veya çok az olan;

ülkesel, bölgesel veya yerel önemi bulunan, hâlihazır tarımsal üretimde kullanılan veya bu amaçla kullanıma elverişli olan araziler; özel ürün arazisi, mutlak tarım arazileri dışında kalan, toprak ve topografik sınırlamaları nedeniyle yöreye adapte olmuş bitki türlerinin tamamının tarımının yapılamadığı ancak özel bitkisel ürünlerin yetiştiriciliği ile su ürünleri yetiştiriciliğinin ve avcılığının yapılabildiği, ülkesel, bölgesel veya yerel önemi bulunan araziler; dikili tarım arazisi, mutlak ve özel ürün arazileri dışında kalan ve üzerinde yöre ekolojisine uygun çok yıllık ağaç, ağaççık ve çalı formundaki bitkilerin tarımı yapılan, ülkesel, bölgesel veya yerel önemi bulunan araziler; marjinal tarım arazisi ise mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri ve dikili tarım arazileri dışında kalan, toprak ve topografik sınırlamalar nedeniyle üzerinde sadece geleneksel toprak işlemeli tarımın yapıldığı arazileridir.

Asgari tarımsal arazi büyüklüğü bölgenin teknik, toplumsal, ekonomik özelliklerine göre belirlenmekte olup, belirlenen büyüklüğün altına düşecek şekilde tarım arazileri

bölünemez parçalanamaz, bölünemez eşya niteliği kazanmış olmaktadır. Asgari tarımsal arazi büyüklüğü; mutlak, marjinal ve özel ürün tarım arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde ise 0,3 hektar olarak belirlenmiştir. Belirlenen limitlerin altında araziler ifraz edilemez. Bu duruma bir istisna olarak 30.04.2014 tarihli ve 6537 Sayılı Kanun’un 4. maddesinde hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedinin arttırılamayacağını getirilmiştir.

Bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak belirlenen yeter gelirli tarımsal arazi büyüklükleri5 Kanun’a ekli (1) sayılı listede belirlendiği şekildedir. Bu büyüklüklerin altında ifraz işlemi yapılamamaktadır. 5403 Sayılı Kanun’un en önemli uygulaması olan arazi toplulaştırması ve dağıtımı 17. maddede düzenlenmiştir. Arazinin rasyonel kullanımını sağlamak amacıyla parsel büyüklüklerinin optimum ölçülerde oluşması için, arazinin yarısından çoğuna malik bulunan ve sayıca maliklerin yarısından fazlasını oluşturanların muvafakati üzerine isteğe bağlı, Bakanlığın veya kurulların talebi üzerine kamu yararı gözetilerek isteğe bağlı olmaksızın, Bakanlar Kurulu kararı ile arazi toplulaştırma proje sahası belirlenir ve uygulanır. Bakanlar Kurulu’nun bu kararı toplulaştırma ve diğer işlemler yönünden kamu yararı kararı sayılır. Bu karar sonucu isteğe bağlı olarak veya maliklerin muvafakati aranmaksızın proje bazında arazi toplulaştırması, köy gelişim ve tarla içi geliştirme hizmetleri ile kırsal alan düzenlemesi Bakanlık tarafından yapılır veya yaptırılır. Uygulamada isteğe bağlı toplulaştırmalara öncelik tanınır. Bölge toplulaştırma sahası ilan edildikten sonra sınırları içinde hazinenin özel mülkiyetinde ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan tarım arazileri, Bakanlığın talebine istinaden vasfına ve kullanım şekline bakılmaksızın Maliye Bakanlığı’nca Bakanlığa tahsis edileceği belirtilmiştir. 17. madde kapsamında yine yaşanabilir ve geçimini sağlayabilir ölçüde tarım arazisi bulunmayan veya yetersiz olan çiftçilere, yeni tarımsal işletme kurabilmeleri ya da mevcut olan işletmelerini geliştirebilmeleri amacıyla toplulaştırma çerçevesinde tahsis edilen arazilerden bedeli karşılığı dağıtım yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

5Yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğü: Bölge farklılıkları göz önünde bulundurularak il ve ilçelerin ekli (1) sayılı listede belirlenen yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerini ifade eder.

3.3 198 Sıra Sayılı Milli Emlak Genel Tebliği ve 300 Sıra Sayılı Milli Emlak Genel Tebliği Kapsamında Tarım Arazilerinin Değerlendirilmesi

Hazineye ait tarım arazilerinin yeterli toprağı bulunmayan ve hiç toprağı olmayan çiftçilere kiraya verilmesinde uygulanacak esaslar, Maliye Bakanlığı’nın 06.10.1994 tarihli, mülga 198 sıra sayılı Milli Emlak Genel Tebliği’nde düzenlenmiştir (Anonim 1994). Söz konusu Tebliğ’e göre kiralama işlemi yapılırken; T.C vatandaşı olmak, medeni haklarını kullanabilmek, çiftçi olmak, aile başkanı olmak ve en az üç yıldan beri sürekli olarak o yerde ikamet etmek, topraksız olmak veya yeterli toprağa sahip olmamak gibi şartlar aranmaktadır.

Kiralama işlemi yapılırken bir öncelik sırası belirlenmiştir. Buna göre; 2510 sayılı İskân Kanunu ile ek ve değişikliklerine göre tarımsal yerleştirmeye tabi tutulup çeşitli sebeplerle topraklandırılamayanlar, kendisinin veya ailesi üyelerinin hiç toprağı olmayanlar, yeterli toprağı olmayanlar, topraksız veya yeterli toprağı olmayıp en az üç yıldan beri kiracılık, ortakçılık veya tarım işçiliği yapanlar olarak belirlenmiştir. Tarım arazisine ihtiyacı olan çiftçilere arazi kiraya verilirken, daha önceki kiracıların veya kullanıcıların tarım yaptıkları yerlerin, bu kişilerin muhtaç olduğu tespit edilirse bu kişilere kiraya verilmekte aksi durumda tahliye edilmektedir. Kiralama işlemi ilgili bölgede ilan edilmektedir. Arazi kiralamak isteyenler ilandaki süre zarfında istenen belgelerle birlikte başvuruda bulunmaktadırlar. Tebliğ’e göre bir çiftçiye kiraya verilecek arazi miktarının bulunabilmesi için kiralama yapılacak köy ya da bölgedeki kiralanacak arazilerinin kiralamaya hak kazanan çiftçi sayısına bölünmesi gibi bir yöntem izlenmektedir.

Kira bedeli, kiraya verilecek sulu ve kuru arazinin bir dönümünün yıllık kira bedelinin ne kadar olacağı konusunda yerel kuruluşlardan bilgi alınmaktadır. Bilgiler üç ay içinde edinilirse dikkate alınır, üç ay içinde edinilmezse Defterdarlık veya Mal Müdürlüklerince bedel belirlenmektedir. Kira süreleri beş yıllık olarak düzenlenir. Bağ bahçe gibi işler için bu süre on yıla çıkabilmektedir. Kira bedeli ekilen ürün ve mevsim özellikleri dikkate alınarak sözleşmede belirtilen tarihlerde tahsil edilmektedir.198 sıra sayılı Milli Emlak Genel Tebliği 20.10.2005 tarih ve 25972 sayılı Resmi Gazete’de

Belgede ANKARA ÜNİVERSİTESİ (sayfa 30-57)

Benzer Belgeler