• Sonuç bulunamadı

1. 2. 4. Saraylar: Saray, Farsça kökenli bir kelime olmakla birlikte sultanın

oturduğu yer anlamına gelmektedir. Sultanların ve yöneticilerin oturduğu büyük programlı sivil yapılar olarak tanımlanmaktadır.

Türklerde saray kelimesinden önce, Türk kağanının oturduğu yer veya otağını kurmuş olduğu yer anlamına gelen “ordu” kelimesi kullanılmıştır70. Saray ifadesi ilk olarak Kutadgu Bilig’de (XI. yy.) kullanılmıştır71.

Türklerde saray mimarîsinin oldukça eski bir geçmişi vardır. Tarihî kaynaklarda Göktürk saraylarının büyük otağlar şeklinde olduğu kaydedilmektedir. Günümüze ulaşan Orta Asya şehir kalıntılarından şehristanın içerisinde sultan sarayının olduğu anlaşılmaktadır. XII. yüzyıla tarihlenen Tirmiz Sarayı (Karahanlılar dönemi) dört eyvanlı bir avlu şemasına sahiptir. Bu plan şeması daha sonra birçok yapıda kullanılarak Anadolu’ya taşınmıştır. Gazneli dönemine ait Leşker-i Bazar (XI. yy.) ve Sultan III. Mes’ud’un sarayı da yine merkezî avlulu dört eyvanlı şemaya sahiptir72.

Selçuklular ve Anadolu Selçukluları devirlerinde yapılan saraylar arasında Kubadabad Sarayı (M. 1236), Alanya İç Kale Sarayı, Kayseri Keykubadiye Köşkleri M. 1225) ve Hasan Keyf Sarayı önem teşkil etmektedir.

70 Kemal Göde, Türkler’de Saray Teşkilatı ve Hayatı, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 3, Konya, 1989, s. 433.

71 Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihine Giriş, Ankara, 1978, s. 266.

Bu saraylar içerisinde özellikle Kubad-Abad Sarayı’nda oldukça önemli çini süslemeler bulunmaktadır. Bu çini süslemeler sekiz köşeli yıldızlar ve bunların arasında kalan artı biçimli karolardan oluşmaktadır. Sekiz köşeli yıldızların içerisinde bağdaş kurarak oturmuş sultan ve saray halkının tasvirlerine, çeşitli av hayvanları ile simurg, ejder, grifon gibi mitolojik figürler de görülmektedir.

Yine bu sekiz köşeli yıldız formundaki çinilerden bazılarında çift başlı kartal motifi işlenmiş ve göğsünde “es-sultan” (

ناطلسلا

) ibaresi yazılmıştır. Sekiz köşeli yıldız formunun arasında kalan artı formundaki panolarda ise turkuaz zemin üzerine patlıcan moru renk ile bitkisel desenler işlenmiştir.

1. 2. 5. Köşkler: Mimarlık tarihi çalışmalarında köşk, geniş bir kavram

yelpazesi içerisinde ifade edilmiştir. Bu tanımlamalar köşkü, mimari yapısından kaynaklanan bir kavrama oturtmaktan çok, onu kullanış biçimi ve başka mimari düzenlemelerle olan ilişkisi açısından tarif etmektedir.

Metin Sözen’e göre, Türk mimarlığında sayfiye ya da tatil evi olarak inşa edilmiş bağımsız küçük konut yapılarına verilen genel isimdir73.

Tek başına duran ve tek hacimden oluşan birimden, eklemli-bileşik binaya kadar çeşitli tasarımlar halinde karşımıza çıkan köşk, kalıplaşmış bir mimari biçim olmaktan çok, belli bir mekân örgütlenişi kategorisi biçiminde değerlendirilmiştir. Gerçekten de bir saray kısmı ya da özel ev ilâvesi olabilen köşk, yerine göre kameriye, çardak, mahfel, hünkâr odası işlevini de üstlenebilmekte, anıtsallaştığı ölçüde de adı, kasr ve saraya dönüşebilmektedir74.

Anadolu Selçuklu dönemine ait en önemli yapılar arasında Erkilet Köşkü (M. 1241) ve Kızıl Köşk sayılabilir. Bu eserlerden Erkilet Köşkü’nde yoğun bir süsleme görülmektedir. Yapının portalinin en dış hattında herhangi bir süsleme görülmemesine karşılık, Bu kısımdan sonraki alanlarda palmetler ve devamında geometrik kompozisyonun işlendiği bir kuşak yer almaktadır. Bu kenar süsünde 11 köşeli yıldızlar

73 Metin Sözen, Uğur Tanyeli, Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2014, s.178.

74 Alptekin Yavaş, Anadolu Selçuklu Köşklerinin Plan Tipleri Üzerine Tespitler, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, s.47, Ankara, 2007, s. 203-227.

işlenmiştir. Mihrabiye alınlığının iki köşesinde ongen yıldız motifi yer alır. Ayrıca günümüze yalnızca tarih satırını içeren bir de kitabesi ulaşmıştır.

Yine bu eserlerden, kitabesi bulunmayan Kızıl Köşk etrafında firuze renkli çini parçalarına rastlanmış olması, yapının çini süsleme ile bezendiğini göstermektedir.

1. 3. Askerî Mimarî

Şehirlerin savunması ayrı bir mimarlık faaliyeti olan askerî mimarînin doğmasına sebep olmuştur. Askerî mimarî, yerleşmelerin veya askerî bakımdan stratejik öneme sahip yerlerin savunulması amacıyla ortaya çıkmıştır.

Bütün orta çağ şehirleri gibi, Selçuklu şehirleri de müstahkem surlarla çevrilmiştir. Askerî mimarî kalıntıarı arasında sur, kale, kule ve müstahkem kale kalıntılarına günümüzde dahi rastlanmaktadır75.

Türk Mimarisi’nde askeri yapıların ilk örneklerine M.Ö. son bin yılda rastlanmaktadır. Ordu-Kentler hendek, sur ve kulelerle çevrili şekilde inşa edilmiştir. İç içe iki kaleden oluşan yerleşimin iç kalesinde, hükümdar; dış kalenin iç duvarları boyundaki hücrelerde ise yaya ve atlı askerlerin yaşadığı bilinmektedir. Bu yapılar, Türk Mimarisi’nde ilk askeri yapılar olarak değerlendirilebilir. Daha sonraki dönemlerde, Uygur ve Göktürklere ait benzeri yerleşimlerin olduğu da tespit edilmiştir76.

1. 3. 1. Kaleler ve Savunma Yapıları: Kale kelimesinin kökü olan ve Arapça

"ka-le'a" fiilinden gelen "kal" mastarı, "bir şeyi kökünden sökmek" anlamına gelmektedir. "Kulâ'a" ve "Kullâ’a" kelimeleri "tepe gibi yüksek olan şey" anlamı taşımaktadır77. Stratejik öneme sahip bir yeri veya bölgeyi korumak amacıyla, yeterli sayıda askeri barındıracak şekilde tahkim edilmiş yapıların genel adıdır78.

Anadolu Selçuklu dönemine ait kaleler içerisinde Diyarbakır Kalesi, Konya Kalesi ve Alanya Kalesi önemli yapılardır. Sonraki dönemlerde Anadolu’daki şehirleri

75 Celal Esat Arseven, Türk Sanatı, Cem Yayınevi, İstanbul, 1984, s. 72.

76 Emel Esin, “ Muyanlık”, Uygur “Buyan” Yapısından Hakanlık Muyanlığına (Ribat) ve Selçuklu Han ile Medresesinde Gelişme, Malazgirt Armağanı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2.baskı, Ankara, 1993, s.49-75.

77 Ali Boran, Anadolu’daki İç Kale Cami ve Mescidleri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2001, s. 7.

korumak amacıyla eski kalelerin onarılıp genişletildiği ve İstanbul’un fethinden önce, Anadolu yakasındaki hisar ile (II. Bayezid tarafından yaptırılmıştır) Rumeli yakasındaki hisar gibi sağlam ve gösterişli eserler Türk askerî mimarîsinin önemli eserleri arasında sayılmaktadır79.

Kale, burç ve sur gibi askeri yapılarda estetikten ziyade işlevsellik, sağlamlık gibi özellikler ön plânda olduğundan yazı veya süsleme ögelerine pek rastlanmaz. Askerî yapılar, çoğunlukla inşa kitabesi dışında yazılı herhangi bir unsur barındırmamaktadır.

Fotoğraf 23: Alanya Kalesi. M. 1221.

Benzer Belgeler