• Sonuç bulunamadı

ilgileniyor; uzmanlaşma ticaret ve servet birikiminden ziyade karşılıklı faydalanmaya dönüşüyordu.

Liao-shi’de “Kıtanların eski âdetlerince toprağı idarî birimlere ayırdıkları ve soyların (zu/族)

birlikte yaşadığı” yazılıdır (LS: 32: 376). Hem Gök Türklerin köken rivayetleri hem de

Liao-shi’deki bu kayıt birlikte değerlendirildiğinde boyların, urukların birleşerek siyasal bir teşkilat

kurmasıyla oluştuğunu düşünmek yersiz olmasa da tek teşekkül yolunun yahut sosyal bileşenin bu olduğu söylenemez. Wei-shu’nun Ruru bölümüne göre Rou-ranlar Jin (晉) imparatoru Mu-di (穆帝) zamanında (344-361) dağılmışlardı. Daha sonra Mu-gu-lü’nün oğlu Che-lu-hui 100 kadar aileyi birleştirerek He-tu-lin isminde bir boy oluşturmuştu (WS: 103: 2289). Buna göre boyların birbiriyle pek de bağlantılı olmayan ve örgütsüz olan bir grup insanın asil ailelerden gelen bir lider etrafında toplanmasıyla teşekkül edebildiği sonucuna varılabilir. Bunun aksine bir boyun iradî bir şekilde bölünmesiyle yeni boylar da oluşabilir. Kıtan boyları bölünmeye devam etmiş ve nihayet sayıları 54’e kadar çıkmıştır (LS: 32: 376). Uruklar bazen siyasî teşkilat kurarak boya dönüşebiliyordu. Kıtan boylarından Wu-yuan (五院) ve Liu-yuan (六院) aslında Die-ci (迭刺) boyuna dahil olan birer uruk iken boya dönüşmüştür (LS: 32: 376 ve LS: 33: 384).

Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lügati’t Türk’ün “boy” maddesinde şöyle yazar:

“Kavim, boy, cemaat (qabîle, aşiret, reht-Oğız lehçesi). Birbirini tanımayan iki adam karşılaştıkları zaman, biri diğerini selamlar ve ‘hısımların, boyun, kavmin kimlerdir?’ anlamına gelecek biçimde boy kim diye sorar. Diğeri ‘Salgur’ diyerek onu yanıtlar, bu ‘cemaatim (reht) Salgur kavmidir’ anlamına gelir ya da kitabın ilk bölümünde andığım kollardan birinin adını zikreder. Bu adlar, kavimlerin kurucu atalarından gelir. Bundan sonra konuşmaya başlar ya da daha fazla gevezelik etmeden kendi yollarına giderler; böylece her biri, diğerinin ait olduğu tarafı (hizb) bilir” (DLT: 198).

Kaşgarlı, kitabının başında Türklerin 20 kavimden oluştuğunu ve her bir kavmin de muhtelif kollara ayrıldığını yazar. Örneğin Oğuzları bir boy olarak niteledikten sonra yine Oğuzların 24 boydan oluştuğunu yazmıştır ki buna göre bir boyun başka boyların birleşmesinden oluşabileceği sonucu çıkabilir. Liao-shi’da Kıtanların efsanevi, gerçekte var olmayan, atası Qi-shou Kağan (奇 首可汗) soyu (zu/族) kalabalıklaşınca Xi-wan-dan (悉萬丹), He-da-he (何大何), Fu-fu-yu (伏 弗郁), Yu-ling (羽陵), Ri-lian (日連), Pi-jie (匹絜), Li (黎), Tu-liu-yu (吐六于) adlarında 7 yeni boy (部) kutmuş ve her birinin başına 7 oğlunudan birini geçirmiş, kendisi de bir boyu yönetmişti. Qi-shou’nun yönettiği boy, diğerleri üzerinde egemendi (Ls: 32: 378). Kıtanların nüvesini teşkil ettiği düşünülen 8 boy böyle doğmuştu. Daha sonra Kıtan egemenliği yayıldıkça boyların nüfusları daha da artmış ve Kıtanları oluşturan boy sayısı gitgide artmıştı.

Boy siyasal hiyerarşisinin tepe noktasında bey bulunuyordu. Çince kaynak metinlerde beyler bu-shuai 部帥, jun-chang 君長, qiu-chang 酋長 gibi terimlerle anılmıştır. Wei-shu’daki bir kayda göre Deng-guo (登國) Saltanat Devresi (386-395) ilk yılında Hu-fu-hou (護佛侯) Boyunun beyi (部帥) Hou-chen (侯辰) idi (WS: 2: 20). Huang-shi (皇始) Saltanat Devresi (396-397) 2. yılında He-lan Boyu (賀蘭) beyi (部帥) Fu-li-juan (附力眷), He-tu-lin Boyu (紇突隣) beyi (部帥) Ni-wu-ni (匿物尼), He-xi Boyu (紇奚) beyi (部帥) ise Chi-nu-gen (叱奴根) güçlerini birleştirerek Wei Hanedanı’na savaş açmış, ancak yenilerek kaçmışlardı (WS: 2: 29). Bey unvanının Çin kaynaklarında fu (匐) olarak geçtiğine de işaret edilmiştir (Erkoç, 2008, s. 156). Bey, başlı başına bir unvan olmakla birlikte beylerin kullandığı çok sayıda başka unvan da vardır. Boy beylerinin erkin ve ilteber başta olmak üzere pek çok unvan kullandığına şahit olunmaktadır.

Beyler boyun kurucu beyinin soyundan gelirlerdi. Bey öldüğü zaman boyun önde gelenleri toplanarak beyin oğullarından veya kardeşlerinden birini seçiyorlardı. Örneğin Tong-dian’da Shi-wei’lerin beyleri öldüğünde onun oğulları ve kardeşleri arasından en cesur olanı seçtiklerini yazar (TD: 200: 5487). Rou-ran Kağanlığı’nı kuran boy olan He-tu-lin (紇突隣) Boyunu Mu-gu-lü oğlu Che-lu-hui (車鹿會) etrafında toplayarak örgütlemişti. Onun ardından birbiri ardına oğulları boyun başına geçmişlerdi (WS: 103: 2289).

Kaynaklar boyların teşkilât yapısı hakkında detaylı bilgi içermez. Kaynaklardan boyların sadece bir beyin yönetimindeki siyasî teşekküller oldukları anlaşılabiliyor. Bundan doğan boşluğu gidermek için boydan başka siyasî teşkilâtlar hakkındaki bilgileri değerlendirmek zorunluluğu ortaya çıkar. Moğolların Gizli Tarihi’nde Temuçin’in Camuha ile yollarını ayırmasını izleyen günlerde kağan ilan edilmesi üzerine kurduğu teşkilâta dair detaylar vardır. Her ne kadar kağan ilan edilmiş olsa da henüz fetihler yaparak devletini bir imparatorluğa dönüştürmemişti. Üstelik kurduğu teşkilât bir hükümet bir merkez ve taşra unsuru içermiyordu. Öyle bir hâldeydi ki bir boy teşkilâtı olmaya daha uygundu29. Temuçin, kağan olur olmaz en başta nökerlerine bazı görevler dağıttı. En yakınlarına “okluk taşıma” ve “kılıç kuşanma” hakkı verdi. Bunlar Temuçin’in güvenliğini hem de asayişi sağlayacaktı. Temuçin’in şahsî hizmetine girenler vardı. Üç kişi aşçı, biri çoban, biri seyis oldu. Biri arabaların bakımını diğeri ise hizmetçilere göz kulak olma sorumluluğunu üstlendi.

Yerleşik bir toplum üzerinde hâkimiyet kuran devletin o toplumun yaşadığı toprağa egemen olmak zorundadır. Yani yerleşik toplumların siyasî teşekkülleri toprak/ülke hâkimiyeti üzerine

29 Cengiz, Camuha’yı yendikten sonra devletini yeniden şekillendirdi. Artık sınırları genişlemiş ve ona bağlı olan nüfus artmıştı. Bu yüzden “çadırlarda yaşayanlarla tahta kapılı evlerde yaşayanlar” birbirinden ayrıldı. Artık muhafızlar değil tümenbaşılar atanır oldu. Bu bilgiler ışığında Temuçin’in kağan olduğu ilk zamanda kurduğu teşkilâtın bir boy teşkilâtı olmaya daha yakın olduğu anlaşılıyor.

bina edilmiştir. Yönettiği ülke elinden çıkan bir kral artık kral değildir, çünkü tebaası yoktur.

Konargöçerlerin siyasî teşekkülleri bundan bir dereceye kadar farklıdır. Yönetilenler konargöçer olduklarından yeni bir yurt aramak üzere göçme zarureti gözlerini korkutmazdı. Boy bir saldırıya uğrayıp da insanlar dağılınca kurtulabilenler beylerine hâlâ güveniyorlarsa ve beyleri onları yeniden toparlayıp düzene sokabiliyorsa teşkilâtları zaafa uğramadan göç ederek yeni bir yurt bulabilirlerdi. Çin kaynaklarında zaman zaman boyların bu özelliğine işaret etmek üzere “yürüyen devlet / 行 國 /xing-guo” kavramı kullanılır. Bozkırlıların Asya’nın, Avrupa’nın, Afrika’nın muhtelif sahalarında yönetici azınlığı teşkil etmek suretiyle pek çok devlet kurmasını sağlayan hareketlilik “yürüyen devlet” ile ilişkilidir. Hunlara yenilen Yue-zhi’lerin batıya göçerek Greko-Baktria’yı ele geçirmesi, daha sonra Kuşhan Devleti’ni kurması bu türden bir hadiseydi.

Bey, boyun nihaî karar merciiydi. Beyin görevinin-yetkisinin boyun güvenliğini, siyasî istikrarını sağlamak, göç zamanını belirlemek olduğu bellidir. Fakat yetki sınırları belirgin değildir.

Kaynaklarda beylerin yetki sınırlarıyla ilgili bilgi verilmediği için bu konu yoruma açık durumdadır. Modern öncesi devletlerde güçler ayrılığının zayıf olmasına dikkat çekilerek hükümdarların veya aristokratik yöneticilerin zaman zaman bizzat yargı yetkisi kullanabildiklerine işaret edilebilir. Bozkır tarihinde bu nevi durumlara rastlanır. İbn Fadlan, Oğuz yabgusuna vekâlet eden kuzerkin unvanlı dayısının bir davayı bizzat karara bağladığına dair bir rivayet aktarır (Şeşen, 1975, s. 34). Cengiz’in de düşmanlarını yendikten sonra savaş esirlerinin bazılarını bizzat yargıladığı Moğolların Gizli Tarihi’nden öğreniliyor (Temir, 2016, s.

62, 64, 79). Hunların Han sınırını ihlâl ettiği bir sırada kendisine hareket emri verilen Çinli komutanlar atları ve at satın alacak paraları olmadığı için ahaliden borç olarak at almak istemiş, kimse atını vermek istememişti. Bunun üzerine Han imparatoru Wu-di, Chang-an valisini idam etmek istemiş; devlet adamlarının telkinleriyle vazgeçmişti (SJ: 120: 3109). Büyük ihtimalle boy beyleri de -tıpkı Radloff’un belirttiği gibi- uruklar arasındaki anlaşmazlıkları çözüyor ve sanıkları yargılıyordu (Radloff, 1954, s. 5250).

Hangi ayda göçüleceği geleneler doğrultusunda belli olsa da hazırlıklara başlanması, hangi gün harekete geçileceğinin kararlaştırılması gibi işler beyin iradesine bağlıydı. Beyin isteğiyle bazı aileler yaylakta/kışlakta kalıyor, göçe katılmıyordu. Göç yollarının ve göç esnasında boyun güvenliğinin sağlanması yine beyin düzenleyeceği işlerdi.

Beyin güvenliğini ve genel olarak asayişi sağlayan silâhlı güçler vardı. Bu kuvvetlere katılacak gençlerin seçilmesi, eğitilmesi, nöbet ve devriye düzenlerinin oluşturulması gibi işleri yürütecek kişileri bey, çoğunlukla akrabaları ve yakın arkadaşları (nökörler/nökerler) arasından seçiyordu.

Muhafızlar dışında subaylar vardı ki bunlar herhalde daha geniş bir çevreden seçiliyorlardı.

Urukların önde gelen ailelerine mensup kişiler askerî hiyerarşide yukarılarda olmalıdırlar.

Boyun karar alma sürecinde ikinci kurum boy meclisiydi. Meclisin üyeleri hakkında pek bilgi alınamıyor. Yalnız bir meclisin bulunduğu ve karar alma sürecine katıldığı anlaşılıyor. Boy meclisinin en görünür olduğu konular bey seçimi ve bir beyin han veya kağan ilan edilmesidir.

Bunlar dışında boy meclisinin etkinliği kaynaklarda pek müşahade edilemiyor.

Boyun mensuplarını ortak çıkarlar ve ihtiyaçlar birleştirirdi. Wei-shu’nun 103. bölümünde Gao-cheler için “Aynı boydan olanlar arasında gönül bağı vardır. Saldırıya uğradıklarında [bir çağrıya veya emre gerek kalmaksızın] kendiliğinden dayanışmaya girerler” yazar (WS: 103: 2307). Plano Carpini ise Moğolların -olağan ve olağanüstü zamanlardaki dayanışma ve dirayetine dikkat çekerek- günlerce aç kalsalar dahi sızlanmadıklarını, kimsenin kimseyi kıskanmadığını, aksine, komşuların birbirine yardım ettiğini anlatır. Büyük ihtimalle hayvanların çalınması sık görülen bir durumdu. Temuçin’in ve kardeşlerinin en fakir ve savunmasız olduğu bir zamanda atları çalınmıştı. Temuçin çalınan atlarını küriyen hâlinde göç etmekte olan bir boyun yanında bulmuş, atlarını almış dönerken bu boydan bazı kimseler onun peşine düşmüştü (Temir, 2016, s. 34-35).

Sürü güvenliğinin sağlanması için illâ ki nöbetçilerin varlığı şart değildi. Yalnızca kalabalık ve güçlü olmak bile caydırıcıydı. Temuçin ve kardeşleri örgütsüz ve güçsüz oldukları için çalınmış olmalıdır. Nitekim Temuçin atları geri aldıktan sonra hırsızın boyundan adamlar hemen onu yakalamaya çalışmışlardı.

Mülkiyeti ortak olan otlakların ve av sahalarının güvenliği boydaşların birbirine muhtaciyetini en şedid şekilde ihtar eden olaylar/durumlar hayatını doğrudan ve köklü bir şekilde etkileyenlerdir.

Konargöçerlerde otlağın ve av sahasının mülkiyetinin ortak oluşu karnını doyurmak isteyen herkesi boyun otlağını ve av sahasını korumak gerektiğinde omuz omuza savaşmaya zorluyordu.

Boy adı verilen siyasî örgütün kurulmasının başlıca sebeplerinden biriydi. Boy, güvenliği sağlama işlevini yerine getirmediğinde boydaşların asabiyesi bozulabiliyordu. Moğolların Gizli Tarihi’nde Horilartai-mergan’ın, Horitumadların yurdundaki av sahalarının işgâl edilmesinden sonra Horilar oymağıyla birlikte Burhan-haldun Dağı civarındaki av sahasından faydalanmak için göçtüğü anlatılır (Temir, 2016, s. 5).

Bozkır ikliminin istikrarsızlığı ve salgın hastalıkların sıklığı bozkırlıları dayanışma konusunda eğitmiştir. Kışın erken gelmesi, baharda don olaylarının yaşanması gibi durumlarda hayvan sürüleri kırılabiliyordu. Felaketlerden her aile aynı derecede etkilenmiyordu. Daha az etkilenen aileler çok mutazarrır olan ailelere yardım ediyordu ki bu aileler zaten akrabaydı, çünkü genellikle bir uruktan olanlar birlikte yaşıyordu.