• Sonuç bulunamadı

GRUBUN DAĞILMASI VE SEBEPLERİ

Şair, edebiyatçı ve edebî eleştirmen vasıflarını bünyesinde barındıran bu üç arkadaşın kurduğu Dîvân Grubu, Modern Arap Edebiyatı’na daha fazla katkı yapması beklenirken kuruluşunun üzerinden çok geçmeden ed-Dîvân fi’n-Nakd ve’l-Edeb adlı eserin ikinci cildinin 1921 yılında çıkmasıyla birlikte dağılmıştır.24 Bunun başlıca nedeni, Şükrî ile Mâzinî arasında çıkan intihal tartışması ve akabinde meydana gelen bir takım karşılıklı eleştiriler sonucunda bu tartışmanın giderek büyümesi ile birlikte Grup üyeleri arasındaki bağın zayıflamasıdır.

Şükrî ile Mâzinî arasındaki bu tartışma, Şükrî’nin divanının beşinci cildinin mukaddimesinde Mâzinî’nin İngiliz şiirinden birçok intihal yaptığı suçlamasıyla başlamıştır. Şükrî, intihal olduğunu iddia ettiği bu şiirlerin hangileri olduğunu açıklamış ve asıl kaynaklarını göstermiştir. Mâzinî ise Sanemu’l-Elâîb adlı eserinde iddialara cevap

18 AbdurrahmanŞükrî toplam sekiz divan kaleme almıştır. Ancak sekizinci divanı 1919 yılından sonra gazete ve dergilerde yayınladığı şiirlerinden oluşmaktadır. Bu şiirler daha önce bir divan altında toplanmamıştır. Ca‘fer, a.g.t., s. 66.

19 Ca‘fer, a.g.t., s. 66.

20 Ebu’ş-Şebâb, a.g.e., s. 96.

21 Ca‘fer, a.g.t., s. 70.

22 Ebu’ş-Şebâb, a.g.e., s. 96.

23 Ca‘fer, a.g.t., ss. 69-70.

24 Ca‘fer, a.g.t., s. 66.

31 vererek Şükrî’yi eleştirmesi neticesinde, Şükrî ve Mâzinî’nin edebiyatı bırakmasıyla sonucunda Akkâd grup içerisinde yalnız kalmıştır.25

Şükrî sözü geçen divanının mukaddimesinde etkilenme ile edebî hırsızlık arasını ayırarak bir şairin diğerinden alıntı yapması ile ilgili olarak önemli bilgiler vermiştir.

Bunun yanında bir dilden diğerine yapılan tercümenin zorluklarından bahsetmiştir.

Mukaddimenin son paragraflarında Mâzinî’yi üstü kapalı olarak eleştiren Şükrî, edebiyatçı arkadaşlarından birinin (burada Mâzinî’yi kastederek) ‘Ukâz gazetesinde yayımlanan eş-Şâ‘iru’l-Muhtadar başlıklı şiirinin İngiliz şair Shelley’nin, Adûnî isimli şiirinden alıntılandığına dikkat çektiğini söylemiştir.26

Bir arkadaşının ise, yine Mâzinî’nin Kabru’ş-Şi‘r başlıklı şiirinin Alman şair Heinrich Heine’nin şiirinden alındığını, bir diğer arkadaşının da Mâzinî’nin Fetâ fî Siyâkı’l-Mevt adlı şiirinin İngiliz şair Thomas Hood’tan alındığını kendisine haber verdiğini ifade etmiştir. Ayrıca edebiyatçı arkadaşlarından birinin Mâzinî’nin er-Râ’î’l-Ma‘bûd adlı şiirinin Amerikalı şair Robert Lowell’den (ö.1977), el-Verdetu’r-Resûl adlı şiirinin İngiliz şair Waller’den aldığını söylemiştir. Adı geçen divanları gibi birçok divanının intihal yoluyla teşekkül ettiğini belirten Şükrî, Mâzinî’nin bunların yanı sıra el-Beyân dergisinde yazdığı Tenâsuhu’l-Ervâh adlı makalesinin de baştan sona İngiliz yazar Edison’un çıkardığı Spectator dergisinden aldığını belirtmiştir. Yine el-Beyân’da yayımladığı uzunca pasajın Victor Hugo, Shakespeare ve Thomas Carlyle’nin makalelerinden aldığını ortaya koymuştur. Ne var ki Şükrî, Mâzinî’nin kasten intihal yaptığını düşünmediğini: “şayet böyle bir şey yaptığını bilseydim arkadaşlarına ihanet ettiğini söylerdim” diyerek bu konuda ılımlı davranmıştır.27

Mâzinî de arkadaşı tarafından kendisine yöneltilen bu suçlamaları divanının ikinci cildinin mukaddimesinde kabul etmiş ve şu açıklamayı yapma ihtiyacı hissetmiştir:

“Şüphesiz ki okurlar, Batılı şairin şiirlerinden intihal yaptığımız ile ilgili söylenenler hakkında bizden cevap bekliyorlar. ed-Dîvân adlı eserimizin ikinci cildini çıkarmakla biz bu suçlamaları görmezden gelmek istedik. Bu eser bile tek başına bu suçlamalara karşı en güzel cevaptır. Ancak bu konunun çok yankı getirmesi ve neoklasik şairlerin alçaklıkları karşısında sessiz kalamadık. Eğer şahsıma yöneltilen bu suçlamalar doğruysa

25 Kabbiş, a.g.e., s. 224.

26 Sekkût, Jones, a.g.e., s. 23.

27 Sekkût, Jones, a.g.e., s. 24; Enver el-Cündî, el-Me‘âriku’l-Edebiyye fî Mısr munzü 1914-1939, Mektebetu’l-Encelû el-Mısrî, s. 547.

32 gereken şey benim dışımda birinin eleştirilmemesiydi. Şiirlerimi eleştiren hiç kimseyi edebî hırsızlıkla suçlamadığım hâlde insanlar benim üzerimden başkalarını eleştirdiler ve beni ölçüt alarak diğerlerine ağır suçlamalarda bulundular. Hâlbuki bu apaçık bir kabalıktır.”28

Şükrî ile Mâzinî arasında çıkan tartışma ilerleyen zamanlarda gazetelerin yanı sıra ikilinin eserlerinde kendini göstermiştir. Bu gazetelerden biri olan Nizâm gazetesi, Şükrî ile Mâzinî’nin karşılıklı eleştirilerinin yayımlandığı bir platform haline gelmiştir. 1919 ile 1920 yılları arasında, ‘Ukâz gazetesinde bir eleştirmen tarafından Mâzinî ve Akkâd’ın kaleme aldıkları şiirleri eleştiren yazılar yayımlanması bir nebze dinmiş olan tartışma havasını yeniden alevlendirmiştir.29

Mâzinî, ed-Dîvân eserinin birinci ve ikinci cildinde bizzat Şükrî’nin şahsını ve şiirini ağır bir dille eleştiren iki bölüm kaleme almıştır. Burada Şükrî’nin sinir hastası ve deli olduğunu söylemiştir. Şiirlerini değersiz ve yararsız bulduğu için yüzeysel, yetersiz ve insanların duygu ve hislerini anlatmaktan uzak olduğunu düşünmüştür. Alıntı, edebî hırsızlık, şiirde yüzeysellik ve düşüncede bozuklukla Şükrî’yi itham eden Mâzinî, Şükrî’nin doğrudan deli olduğunu söylemiştir. Bunun Şükrî üzerinde büyük bir tesiri olmuş ve dahası şiir yazmayı bırakmış, arkadaşlarından ümidi kesmiş ve bundan sonra İskenderiye’ye yerleşerek münzevi bir hayata çekilmiştir.30

İki şair arasında geçen edebî tartışma ara sıra objektif tenkitin dışına çıkmasına rağmen Arap şiirine gözle görünür faydaları da olmuştur. Batı edebiyatına yönelmiş şairleri, bu edebiyatın kaynaklarını ayıklamadan kullanmamaları gerektiği yönünde aydınlatmıştır. Ayrıca bu tartışma, modern tarzda şiir yazan şairlerden kimilerini daha dikkatli olmalarının yanı sıra alıntı yapmaktan kaçınmaları konusunda uyarmış ve onların bu yanlışa düşen şairlerin deneyim ve tecrübelerinden istifade etmeleri çağrısında bulunmuştur.

Şükrî ile Mâzinî arasında meydana gelen tartışma söz ve fikir boyutunda kalmış asla kin ve nefrete dönüşmemiştir. Şükrî 1944 yılında Kahire’ye gelişini fırsat bilerek kadim dostları Mâzinî’yi ve Akkâd’ı ziyaret etmiştir. Bu da Şükrî ile Mâzinî arasındaki edebî ve eleştirel kavganın masumane olduğunu göstermektedir. Ayrıca bu suçlamalar

28 Ebu’ş-Şebâb, a.g.e., s. 78.

29 Şûşe, a.g.e., s. 17.

30 Ebu’ş-Şebâb, a.g.e., s. 80.

33 her ne kadar Şükrî ve Mâzinî’nin gelecek vadeden şiirsel ürünler ortaya koymalarına engel olsa bile edebiyata ve özellikle de şiire fayda sağlamıştır.31

II. DÎVÂN GRUBU’NUN KURUCULARI

Bu başlık altında oluşumuna değinilen grubun, kurucularının hayatlarından, edebî kişiliklerinden ve eserlerinden bahsedilecektir.

A. ABDURRAHMAN ŞÜKRÎ (1886-1958)