• Sonuç bulunamadı

2. HARTSHORNE’UN DİN FELSEFESİNDEKİ BAZI TEMEL KAVRAMLAR

2.5. Neo-Klasik Teizm (Neo-Classical Theism)

1.1.2. Global Delil

Yeryüzünde Tanrı’ya inanış, O’nu düşünüş ve ele alış tarzlarının çokluğu ve çeşitliliği kadar Tanrı tanımlamalarının çeşitliliği vardır. Bu çeşitliliğin yansıması olarak zaman içerisinde teistik argümanlardaki alternatifler de çeşitlenmiştir. Hartshorne teistik kanıtları tartışmaya açmakla aslında Tanrı fikrini tartışmaya açmıştır. Hartshorne’na göre, tüm düşünüşlerdeki temel prosedür problemin tüm

135 Peter Van Inwagen, Metaphysics, Westview Press, Boulder, 2009, s. 142

136 Jean Grondin, Introduction to Metaphysics: From Parmenides to Levinas, Columbia University Press, New York, 2012, s. 49

137 LP, s. 72-111

138 Charles Hartshorne, Anselm’s Discovery, Open Court, LaSalle, 1967, s. 30-34 (Bu esere bundan sonra AD şeklinde atıfta bulunulacaktır)

mümkün çözümlerini tüketmek ya da tatmin edici olmayanlarını da elemeden geçirmek şeklindedir.139 Hartshorne ontolojik delilin hararetli bir savunucusu olarak bilinir, ama inandığı ve dayandığı tek delil tabii ki de bu değildir. Hartshorne Harvard’da 1923’te doktora tezini yazdı, bu tez global delilin tartışmalı bir sunumuydu.140 Hartshorne’na göre deliller toplu olarak, ortaklaşa, kombine bir şekilde birbirlerine bağlıdır. Global argüman en zayıf halkası kadar güçlü olan bir zincir gibi değil, her bir kordonu diğerlerini güçlendiren bir kablo gibidir. Her bir argümanı bir diğerinden bağımsız bir şekilde aynı zamanda birbirlerini güçlendirecek şekilde ele almak gerekir.141 O, diğer delilleri içerisinde barındıran bu deliller topluluğuna “global delil” ismini vermiştir.142 Kısacası, onun amacı “global delil” formülasyonuyla delillerin birbirlerini destekleyen bir konumda olduğu gerçeğini gün yüzüne çıkarmaktır. Bir nevi bu delil birbirini en güçsüz noktalarda desteklemesiyle, bir dizi birbirini destekleyen delillerin Tanrı’nın varlığını inşa etmesiyle ilgilenen bir pozisyondadır. O, global delil formülasyonuyla tek bir delilin değil delillerin uyumlu birlikteliğinin Tanrı’nın varlığını kanıtlayacağını ifade eder. Nasıl ki tek bir nota bir başına anlam ifade etmez aynen öyle de ahenk içerisindeki hoş bir harmoninin senfoniye dönüşmesi için notaların uyumlu birlikteliğini düşünmemiz gerekir. Hartshorne Tanrı’nın varlığı konusundaki çeşitli delilleri bir araya getirir/harmanlar -onun global delili öne çıkardığı ontolojik delil dahil altı kanıttan oluşur- (ontolojik, kozmolojik, dizayn, ahlak, estetik, epistemik) bu şekilde güçlü bir argümanlar birlikteliği ortaya koyduğunu düşünür ve “elektrik kablosu” metaforunu kullanır. Ona göre bir kablonun içerisindeki küçük kablocuklar gibi bu deliller de ortaklaşa birbirlerini güçlendirirler.143Aslına bakılırsa global delil bir nevi çift kutuplu Tanrı anlayışının açımlanmasına yardımcı olma teşebbüsüdür. Hartshorne, farklı şekillerde yorumlanmasına rağmen global delilin diğer teistik kanıtları özetlediğini söyler ve de teistik deliller baz alındığında ona göre global kanıt gayet dini bir delildir aynı zamanda diğer delillerin hülasası hükmündedir.

139 CSPM, s. 84

140 Donald Wayne Viney, Charles Hartshorne and The Existence of God, State Universty of New York Press, Albany, 1985, s. 19

141 David Ray Griffin, Reenchantment without Supernaturalism: A Process Philosophy of Religion, Cornell University Press, Ithaca and London, 2001, s. 170

142 George L. Goodwin, The Ontological Argument of Charles Hartshorne, Scholar Press, Missoula: Montana, 1978, s. xi

Sıradan bir delil değildir dini tecrübenin rasyonel ihtiyacından kaynaklanan ve uygun referans olarak Tanrı’yı alan bir delildir.144

Hartshorne, sisteminde özellikle altı delili konu alarak bu verilenleri “global” bir kanıta dönüştürmeye çalışır.145 Global delildeki altı teistik argümandan en fazla ontolojik delil öne çıkmıştır. Hartshorne'un gözden geçirilmiş/revize edilmiş ontolojik argüman formülasyonu global argüman olarak adlandırdığı bir akıl yürütme dokusundaki ipliklerden/kablocuklardan sadece bir tanesidir. Ontolojik argümana göre Tanrı’nın varlığı ya mümkün değildir ya da zorunludur.146 Kanaatimizce ontolojik delilin başlı başına Tanrı’nın varlığını kanıtlamadaki mantıksal ikna edici rolü olmasaydı Hartshorne’un global delilinde bu denli merkezi bir yer teşkil etmezdi. Global kanıttaki bütün delillerin kesişim noktaları kendi sağlamlıkları için ontolojik delile yaslanmaya ihtiyaç duyarlar. Hartshorne’un global delilinde ontolojik delilden sonra ön plana çıkan bir diğer delil ise düzen delilidir. Düzen (design) delili, gaye/nizam, teleolojik veya inayet gibi isimlerle de anılır.147Âlem amaçlı bir bütündür ve de kozmik düzen Tanrı’nın varlığını gerekli kılar, asıl mesele düzensizliğin var olmadığıdır. Bir dereceye kadar düzen evrenin tamamında mevcuttur. Bu delil formülasyonunun avantajı teizmin inkârını zora sokmasıdır. Hartshorne’un görüşü düzenin olmadığı bir evrenin gerçekten akla getirilemeyeceği şeklindedir. Bir bilim insanı atomların çarpışmasının kaotik ve anlamsız şekilde olduğunu ifade edebilir ama atomların kendi varlıklarını sürdürebilmeleri için atomsal bir düzenin olması gerekir.148 Hartshorne’na göre âlemde sadece bir kural koyucuya ihtiyaç vardır, çift başlılık, karar alma mekanizmasına ket vuran bir durumdur. Başka bir şekilde ifade edecek olursak düzen prensipte birliğe/tek’e işaret eder. Hatta bir komitede tek bir başkana ihtiyaç vardır, iki tane başkan olamaz, olursa, o zaman düzen sağlanamaz.149 Global delilin içeriğindeki diğer argümanlar ise şunlardır; mümkün varlıkların zorunlu Tanrısal bir varlığa ihtiyaç duyduğunu

144 NTOT, s. 45-46

145 Meryem Dökmeci, Alfred North Whitehead’e Göre Oluşan Din, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri, 2013, s. 30-31

146 Leonard Peikoff, “Platonism’s Inference from Logic to God,” International Studies in Philosophy, Volume 16, 1984, s. 25–34

147 Caner Taslaman, Allah'ın Varlığının 12 Delili, Destek Yayınları, İstanbul, 2016, s. 77

148 Donald Wayne Viney, Charles Hartshorne and The Existence of God, State Universty of New York Press, Albany, 1985, s. 79

belirten, sonlu varlıkların varlığının nedeni olan bir varlığın olduğu150 (kozmolojik delil) eylemlerimizin ulvi yaşantıya katkıda bulunduğu görüşünü savunan (ahlak delili) ve Tanrı’nın âlemdeki güzelliklerden aldığı hazzı yansıtan (estetik delil). Epistemik argüman da gerçeklik ve bilgi arasındaki ilişkiyi sorgular, bir açıdan, bilgi gerçek olana bağlıdır, çünkü kimse gerçek olmayanı bilemez. Ayrıca, Hartshorne’un global delil formülasyonundaki altı delile ilave olarak “hassas ayar” (fine-tuning) delilinin, Tanrı’nın varlığına yönelik pek çok delilin bir araya gelmesinden oluşan kümülatif delile kayda değer bir şekilde katkıda bulunduğu söylenebilir.151 Global delili oluşturan altı argüman bu delilin daha da güçlenmesine neden olan aşamaları oluştururlar. Global delilin her bir unsuru, Tanrı’nın varlığını mantıklı bir şekilde kanıtlama iddiasını desteklemek için tasarlanmıştır. Yani, her delil kendi sınırları içerisinde neo-klasik teizm göstergelerine belirli bazı nitelikler kazandırır.

Global argümanın ortaya koymak istediği Tanrı’nın varlığına ilişkin inancı haklı çıkarmak için ileri sürülen diğer tüm argümanlara ve onlara yöneltilmiş çeşitli eleştirilere dikkat çekmektir. Tek başına bir argüman yeterli ikna ediciliğe sahip olmayabilir. Tek bir argümanın kesinliğine güvenmek yerine birbiriyle ilişkili kanıt parçalarına güvenilmelidir. Argümanlar hep birlikte Tanrı’nın varlığını daha sağlam ve makul bir şekilde kanıtlayabilirler. Bununla birlikte, böyle bir argümanın gücü, bir dereceye kadar ortaya konan kurucu öğelerinin her birine bağlıdır. Çeşitli unsurlar karşılıklı olarak birbirlerini güçlendirirler. Global argüman Tanrı’yı kanıtlamadaki bu farklı önerileri tek bir anlayışla birleştirmenin bir yolunu bulduğunu ve bunu gerçekliğin nihai doğasını anlamanın diğer yollarından çok daha tatmin edici bir şekilde yaptığını ortaya koymaya çalışır. Tanrı’nın birliği ve kanıtların dengesi noktasında global delil Tanrı’nın varlığını kanıtlamaya çalışmaktadır. Hartshorne bu delilleri kişilerin Tanrı’nın varlığına ikna olarak sağlam, tatmin olmuş bir şekilde inanmaları için öne sürmüştür. Tanrı’nın mahiyetini neo-klasik teistik anlayış çerçevesi içerisinde ele alan Hartshorne Tanrı’nın doğası ve evrenle olan ilişkisi hakkındaki görüşleri bakımından klasik teolojiden ayrılır. Acaba neo-klasik teistik düşüncede Tanrı’nın zatı ve mahiyeti ile ilgili Hartshorne’un yaklaşımı nasıldır?

150 David Baggett, Jerry L.Walls, The Moral Argument: A History, Oxford University Press, New york,2019,s. 11 151 Caner Taslaman, Enis Doko (Ed.), Allah, Felsefe ve Bilim, İstanbul Yayınevi, İstanbul, 2012, s. 225