• Sonuç bulunamadı

Göreve Liyakat Sahibi Kişileri Getirmek Değeri

4.2. KUTADGU BİLİG'DE DEĞERLER

4.2.1. Devlet Yöneticileriyle İlgili Değerler

4.2.1.12. Göreve Liyakat Sahibi Kişileri Getirmek Değeri

sebepleri sonuçlarıyla açıklayarak, değer belirginleştirme yaklaşımını benimseyerek, düz anlatım yöntemini kullandığı düşünülerek öğretmiştir.

4.2.1.12. Göreve Liyakat Sahibi Kişileri Getirmek Değeri

değer katmayacaklarını belirtirken, konumların liyakatsiz kişiler sebebiyle değer kaybedeceğini dile getirmiştir. Gerekli tecrübe ve bilgiye sahip kişilerin de hak ettikleri konumlarda bulunmamalarının, o kişilerin değerlerini düşürmeyeceğini, bilgilerinden dolayı gereken saygıyı göreceklerini vurgulamıştır. Yazar atasözü ile hem dikkat çekmiş hem de kanıtlı öğretim yapmış, değer analizi yaklaşımını benimsemiştir

siyaset kılur erdi himmet bile bu himmet yaraşur mürüvvet bile mungar mengzetü keldi şa‘ir sözi okısa açılgay okıglı közi

kerek erke himmet mürüvvet tengi yavuz yunçıg andın yırasa öngi kişilikke himmet mürüvvet kerek kişi kadri himmet mürüvvet yangı

Siyaset icra ederken, kendi şahsi meyillerini düşünmezdi; bu himmet mürüvvetle birlikte olursa, güzel olur.

Şairin buna benzer bir sözü vardır; bunu kim okursa gözü açılır.

Kötülerin ve sefillerin yanından uzaklaşması için, insanda himmet ile mürüvvet denk olmalıdır.

Kişi için himmet ve mürüvvet gerekir; kişinin kıymeti himmet ve mürüvvet ile ölçülür (Beyit 411-414, s 152-153).

Devlet yönetme işinde, göreve liyakat sahibi kişileri getirmek değerinin önemine dikkat çeken yazar, devlet işlerini düzenlerken çalışanları, himmeti; emeği, çabası, gayreti oranında değerlendirmek gerektiğini anlatır. Öğreneni konu üzerine odaklamak ve değerin doğruluğunu kanıtlamak için şiirden, ‘Bunu kim okursa gözü açılır’ sözleri ile de duyuşsal yönledirici etkinliklikten faydalanmıştır. Ekip çalışması gerektiren devlet yönetme işinde yöneticilerin, yanlarında çalışan kişilerin emekleri ile bulundukları konumlarını birbirlerine denk tutmaları halinde başarılı olacaklarını belirtmiştir. Yazar bu değeri öğretirken “değer analizi” yaklaşımını benimsediği ve düz anlatım yöntemini kullandığı düşünülebilir.

eşit emdi bilge sözi ne tiyür sözin yangzatur sözke yinçge ayur tegimsiz tapug birle törke tegir yaragsız yaransa kör ilke tegir

Şimdi dinle, bilge ne der; onun bu konudaki sözü bu fikri ne kadar ince ifade eder.

İkbale erişemeyen insan hizmeti sayesinde başköşeye geçer; liyakatsiz kişi yaranmaya çalışsa da kapı eşiğini boylar (Beyit 613-614, s.186-187).

Yazar bu beyitlerle, kişilerin hizmetleri sayesinde yükselecekleri fakat bulundukları konumda başarılı olamayan ve bu konuda yetenekleri bulunmayan kişilerin aynı konumda uzun süre hizmet veremeyeceğinin üzerinde durarak göreve

liyakatli kişileri getirmek değerini değer analizi yaklaşımını benimseyerek öğretmiştir.

Değeri öğretirken atasözü ile dikkat çekmiş, duyuşsal yönlendirici etkinlik yapmış ve zıt kavramları kullanarak açıklamalar yapmıştır.

tapugçı tapug bilse törke tegir tapug bilmese tördin ilke kelir

Hizmetkar hizmet etmesini bilirse, başköşeye erişir; hizmet etmesini bilmezse başköşeden eşiğe düşer (Beyit 844, s. 226-227).

Yazar burada, devlet yöneticilerinin yardımcılarının, doğru hizmet ile yükseleceğini ve hata yapmaları sebebiyle aşağıdaki konumlara düşeceğini değer telkini yaklaşımını benimseyerek öğretmeye çalışmıştır.

biliglig bilig birdi biligin köreköni çın kişi bolsa közke süre

Bilgili insan bilgisiyle şu öğüdü vermiştir;doğru ve dürüst insan bulursan, onu sürme gibi gözüne çek (Beyit 1727, s. 364-365).

Yazar, bilim adamları ile istişarede bulunmak değerini öğretirken, atasözüyle dikkat çekmiş ve aynı zamanda yapılan benzetmeyle bilim adamlarının, sorunları çözerken, yöneticilere olmaları gereken yakınlığa vurgu yapmıştır. Devlet yöneticisi, çözülmesi gereken sorunlara en yakınındaki dürüst ve bilgili kişilerle birlikte bakmalıdır. Bu değeri yazar, değer telkini yaklaşımıyla düz anlatım yöntemi kullanarak öğretmiştir.

körü bargu begler tapugçı kulıntapındurgu kulnı sınayu ulın beginge yaraglıg körünse kulıangar ötrü açgu ağırlık yolı tilekçe bolur iş tapugçı bedürtapugçı bedüse bed atı bedür

Beyler hizmetkârlarına dikkat etmeli ve hizmete girecekleri de esaslı bir şekilde sınamalıdır.

Ancak kulun işin ehli olduğu görüldükten sonra, bey ona izzet ve ihsan kapısını açmalıdır.

İşi beyin arzu ettiği şekilde olursa, hizmetkâr büyür; hizmetkâr büyürse beyin de şöhreti büyür (Beyit 1755-1757, s. 368-369).

Hükümdarın Öğdülmiş’e sualinin değer analizi yaklaşımını benimseyerek uzun cevaplarla irdelenmesiyle değerlerin öğretildiği bu bölümde, devlet yöneticisinin yanında çalışan kişileri esaslı bir şekilde sınayarak göreve alması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Sınama işlemi sonrası da çalışanlar takip edilmeli, çalışma ve bilgileri oranınca yükseltilmelidir. Sürekli takip edilen çalışanlar daha fazla çalışacak ve takibin devam etmesiyle de ödüller adaletli olarak dağıtılacaktır.

idi yakşı aymış bu yagma begi kamug işke bilgi yetilmiş ögi aya beg işig iş biliglike biryaraglıg köni tüz yorıglıka bir kayu beg yaragsızka birse işiyaragsız özi kıldı kılmaz kişi Her işe bilgisi ve aklı ermiş olan Yağma beyi çok iyi söylemiş.

Ey bey, işi işin ehline, işe yarayana, hareketi doğru ve dürüst olana ver.

Eğer bir bey işi ehliyetsiz birine verirse, ehliyetsizliği başkası değil, kendisi göstermiş olur (Beyit 1758-1760, s.368-369).

Öğdülmiş’in Hükümdar Kün-Toğdı’nın hizmetine girişini anlatan bu bölümde, Öğdülmiş liyakat değerinin işlerliğinin, devlet yöneticisinin değerine etkisinin önemine vurgu yapmıştır. Değerleri öğretirken Türk devlet adamlarını zikretmiş, vecizeleriyle dikkat çekmiştir. İşi işinin ehline vermeyen bir yöneticinin, yapılacak hataların kendisine mal edileceğini bilmesi gerekir. Bu sebeple devlet yöneticisi her işi bilgi ve tecrübesiyle olumlu neticelendirebilecek kişilere vermeli ve tatbik ettirmelidir. Göreve liyakat sahibi kişileri getirmek değerini değer telkini yaklaşımını benimseyerek ve soru-cevap tekniğini işe koşarak öğretmiştir.

kişike sınagı bir ök körse taptilek bilgüke bir tilin yörse tap bakır altunug er körüp bilmese alıp azkına bir taşıg sürse tap

Kişiyi sınamak için onu bir defa görmek yeterlidir; arzusunu anlamak için onun birkaç sözü yeterlidir.

Eğer insan bakır ile altını görüp ayıramazsa, bunun için bir taş alıp azıcık sürtmek yeterlidir (Beyit 3963-3964, s. 690-691).

Değer telkini yaklaşımını benimseyen yazar, kişileri ayırt etmek için dış görünüşün ve konuşmanın önemli ipuçları verdiğini vurgulamıştır. Devlet yöneticileri, kişilerin arzularını çabuk anlamalıdır. İnsanları, menfaatlerine ters gelen birkaç söze verecekleri tepki ile ayırt etmenin mümkün olduğuna dikkat çekmiştir. Devlet yöneticilerinin iyi, bilgili kişileri, bu sınama örneklerini kullanarak ayırt etmeleri, kişileri doğru yerlerde çalıştırmak ve liyakatli olmayan kişileri ayırt etmek amacıyla oldukça önemlidir.

ukuşsuz kişiler bilig artatur biligsiz kişiler bodun yavrıtur iligsizke berse begi kur orun beginge yazıglı munı bil burun uluglukka tegse ukuşsuz kişi idisi başın yer ay ilçi başı kerek emdi begler tapugçı kulın biligi teŋinçe bedütse ulın kulug ked sınağu kılınçı yangı ukuşı tenginçe tegürgü öngi

Akılsız kişiler bilgiyi tahrif ederler; bilgisiz kişiler halkı harap eder.

Eğer bir bey bilgisizi yükseltir ve ona makam verirse, şunu önceden bil ki, o kişi beyine sadakat göstermez.

Akılsız kişi büyüklüğe ulaşırsa, ey büyük hükümdar, o efendisinin başını yer.

Onun için beylerin hizmetkâr kullarının derecelerini onların bilgileri nisbetinde yükseltmeleri gerekir.

Kulu önce, tavrı ve hareketi bakımından, iyice sınamalı; sonra anlayışı nisbetinde ona paye vermeli (Beyit 4076-4080, s. 708-709).

Öğdülmiş Odgurmış'a beylere hizmet edişin töresini ve usulünü anlattığı bölümde geçen beyitlerde yazar, göreve liyakat sahibi kişileri getirmek değerini öğretirken, değer belirginleştirme yaklaşımını benimsemiş ve münazara tekniğini işe koşmuştur. Yöneticilerin devlet işlerinde çalışanları tavrı, hareketi ve bilgileri bakımından sınamaları ve anlayışları nispetinde rütbelendirmeleri gerektiğini anlatmıştır. Bilgisiz kişinin yükseltilmesinin halka ve yöneticiye zarar vereceği ve bilgisiz kişilerin yöneticilerine karşı sadakat göstermeyeceği uyarısında bulunmuştur.

bilig bil özüngke onun kıl töre bilig bilse özke idi berk tura biligsiz yürek til negüke yarar bilig birle suv teg kamugka yara neçe bilding erse takı bir tile biligli tegir kör tilekke sora bilir men tise sen biligdin yırak biligsizke sandın biligli ara bilig bir tengiz ol uçı yok tüpi neçe suv kötürgey semürgük sora Bilgi bil ve yerin başköşe olsun; bilgi insan için sağlam bir kalkandır.

Bilgisiz yürek ve dil neye yarar; bilgi ile su gibi herkese yara.

Ne kadar bilsen de yine ara, bak, bilen dileğine sorarak erişir.

“Bilirim” dersen, sen henüz bilgiden uzaksın; bilenler arasında sen bilgisizlerden sayılırsın.

Bilgi bir denizdir, onun ucu bucağı yoktur, serçe emse emse bundan ağzına ne kadar alabilir (Beyit 6605-6609, s. 1082-1085).

Yazar bu beyitlerle, bilgi ile kişilerin üst makamlara yükseleceğini aynı zamanda üst makamdakilerin de bilgili olması gerektiğini belirterek göreve liyakatli kişileri getirme değerine vurgu yapmıştır. Bilgi ile gelinecek konumda, yine bilgi ile olayların daha iyi okunabileceği sebebiyle, yöneticinin kendini ve yönettiklerini koruyacağını belirtmiştir. Halka faydası olması gereken yöneticilerin, bu faydayı ancak bilgi ile

yapabileceklerine dikkat çekmiştir. Bilgili olmak değerini öğretirken yazar, nasihat ederek dikkat çekmiş, çok sayıda örnek vermiş ve sorgulatmıştır.