• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM: TEMEL KAVRAMLAR ve ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN NEDENLERİNE

1.3 Çocuk İşçiliğine Neden Olan Etmenler

1.3.4 Göç

doğrudan ilişkili olduğu ifade edilebilir. Ülkelerin gelir düzeyleri arasındaki açıklık ise yaşanan eşitsizliğe kanıt niteliğindedir.

2011 yılında Suriye’deki iç savaş sonucunda 23 milyonluk nüfusun yaklaşık 10 milyondan fazlası göç etmek zorunda kalmıştır (Özer, 2020: 313). Türkiye, Suriyeli göçmenlerin yoğun olarak göç ettiği bir ülke konumundadır. 2021’in “Şubat ayı verilerine göre, Türkiye’de geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı 3.655.067’dir. Bu grup içinde 0-18 yaş aralığındaki çocuk sayısı ise 1.732.345’tir.”9 Sözü edilen veriler, resmi kayıt altına alınan nüfusa aittir. Oysa gerçek sayının daha fazla olduğu düşünülmektedir. Yine de resmi veriler, önemli bir çocuk nüfusun göç ettiğini, Türkiye’de dünyaya geldiğini göstermektedir.

Gerçekleşen göçün geçiciliği-kalıcılığı tartışılırken göçmenlerin geçimlerini nasıl sağlayacaklarına ilişkin yıllar içinde artan kaygıları ile birlikte çocuk işçiliğin artışına şahit olunmuştur. Zorunlu göç, pek çok kişi açısından yoksulluğu artıran, derinleştiren bir olgu olarak değerlendirilmektedir (Doğan, 2016). Kentsel ve kırsal alandan geçimlik faaliyetlerini durdurarak göç eden hanelerin Türkiye’de zor koşullarda yaşadıkları bilinmektedir. Hanedeki yetişkinlerin savaş ve göç esnasında ölümü, işsiz kalması ve düzenli ve yeterli gelir getirici iş olanağına sahip olamaması, çocuk işçiliğine sebebiyet vermektedir. Suriyeli sığınmacıların yoğun olarak yaşadığı illerden biri olan Kilis’te Suriyeli çocuk işçiliği ile ilgili çalışma, göç olgusunun çocuk işçilik üzerindeki etkisine örnektir. Çalışma kapsamında Suriyeli çocukların hayatta kalabilmek için uzun saatler boyunca, düşük ücretlerle çalışmak zorunda kaldıkları belirtilmiştir (Harunoğulları, 2016).

Türkiye’deki Suriyeli çocuk işçilerin sayılarına ilişkin bilinmezlik devam etmekle birlikte yapılan alan çalışmalarından, basında çıkan haberlerden Suriyeli çocukların, farklı sektörlerde çalıştıkları anlaşılmaktadır. Çocukların çalışmalarının en temel nedeni ekonomik sıkıntılardır. Çalışma alanları ise mevsimlik tarım işçiliği, küçük üretim

9 https://www.goc.gov.tr/gecici-koruma5638 Erişim Tarihi: 22.02.2021

alanlarında çalışma ve sokakta yapılan işler şeklindedir (Doğan, 2016: 18). Suriyeli çocuk işçilerin enformel işlerde çalıştıkları ve gelirlerinin yerli yaşıtlarına göre düşük olduğu bilinmektedir. Zorunlu göç nedeniyle yaşanan yoksulluk sonucunda çocukların çalışma zorunluluğu, ücretlerdeki ve çalışma şartlarındaki olumsuzluklara katlanmasına da neden olmaktadır (Lordoğlu ve Aslan, 2018: 722-723, Aytaç ve Kılınç, 2021: 402).

Meksika, göç olgusunun yoğun olarak yaşandığı ülkelerdendir. İç göçle birlikte özellikle ABD’ye yapılan göçlerin yoğun olduğu bilinmektedir. Ekonomik nedenlerle (geride kalan aile üyelerine maddi destek sağlayabilmek) aile üyelerinin göç etmesi çocuklar üzerinde de çeşitli etkilere neden olmaktadır. Kao (2009), Meksika’da aile üyelerinden birinin göç etmesinin çocukların eğitim ve çalışma durumları üzerinde farklı etkileri olduğunu ifade etmiştir. Bir yandan göç eden hane üyelerinin yaptığı maddi destekler yaşam standardının artmasına ve eğitim masraflarının karşılanabilmesini sağlamaktadır.

Diğer yandan aile üyelerinden birinin eksikliği çocukların ekstra sorumluluklar yüklenmesine neden olabilmektedir. Ayrıca aile üyelerinin birinin göçü, çocukların da ilerde göçe yönelmesine neden olabilmektedir. ABD’ye göç eden kişilerin düşük vasıflı işlerde çalışmaları, çocukların eğitime devam etme motivasyonlarını olumsuz etkileyebilmektedir. Dolayısıyla göçün kısa dönemde eğitimi olumlu, uzun dönemde ise özellikle eğitime devam isteği açısından olumsuz etkilediği belirtilmiştir. Göçmen dövizlerinin, okullaşma ve çocuk işçiliğine ne yönde etki ettiği El Salvador özelinde ele alan bir çalışmadan elde edilen veriler, göçmen dövizlerinin okullaşma oranı üzerindeki etkisinin sıfır ya da oldukça önemsiz olduğunu ortaya koymuştur. Havalelerin çocuk işçiliğine etkisi ise iki yönlü olarak gerçekleşmiştir. Çocukların ücretli işçi olarak çalışma durumu azalırken, hane içerisinde ücretsiz aile işi faaliyetlerinde artışlara neden olmuştur (Acosta, 2011).

Hanson ve Woodruff (2003), Meksika’dan göçün çocukların eğitim durumuna etkisinin ne yönde olduğunu araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar; ailede göç eden bir bireyin olması

çocukların eğitimde daha uzun yıllar kalmasını sağlamaktadır. Yapılan çalışmada, çocukların okulu bırakıp çalışmaya başlamasında ekonomik faktörlerin oldukça önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Ekonomik anlamda yaşanılan olumlu gelişmelerin çocukların çalışma durumlarında önemli düşüşlere neden olacağı yönünde bir çıkarım yapılabilir.

Meksika’da yapılan göçler sonucunda gönderilen paranın devamlılığı konusu da çocuk işçiliğini etkileyen bir diğer husustur. Alcaraz vd. (2012), çalışmalarında 2008-2009 krizinin Meksika’da işçi dövizlerine, çocuk işçiliğine ve okullaşma durumuna etkisini incelemişlerdir. Çalışmanın sonucunda 2008 krizinin Meksikalı göçmenlerin işlerini kaybetmesi gibi nedenlerle gönderilen para-işçi dövizleri üzerinde olumsuz sonuçlara neden olduğu belirlenmiştir. Oluşan bu durum çocukların okulları bırakarak çalışma hayatına girmelerine neden olmuştur. Bir diğer deyişle 2008 krizi Meksika’da okullaşmayı olumsuz etkileyerek çocuk işçiliğini artırmıştır.

Özetle, Meksika’dan başta ABD olmak üzere farklı ülkelere yapılan göçler sonucunda geride kalanlara gönderilen dövizler genel olarak okullaşmanın önündeki maddi engelleri ortadan kaldırabilmektedir. Hane içi gelirin artmasını sağlayan işçi dövizleri, çocuk işçiliğinin azalmasına da katkı sunmaktadır. Bununla birlikte göç eden kimselerin hedef ülkelerde düzensiz göçmen olarak yaşamaları çeşitli korumalardan yoksun bir hayat yaşamalarına neden olmaktadır. Ekonomideki dalgalanmalar, geçici işler, düşük ücretler ve güvencesiz çalışma koşulları göçmen işçileri toplumun en dezavantajlı gruplarına dahil eder. Dolayısıyla göç sonucunda geride kalanlara gönderilen maddi destek kırılgan bir özellik taşımaktadır ve devamlılığı noktasında çeşitli sorunlarla karşılaşılabilmektedir.

Yukarıda çalışmanın konusunu oluşturan iki ülkede gerçekleşen göç biçimlerine ve bunların çocuk işçiliğine etkileri ele alınmıştır. Yapılan çalışmaların da gösterdiği gibi, çocuk işçiliğinde göç oldukça belirleyici bir role sahiptir. Gerek kırdan kente yaşanan göç, gerek iç savaş nedeniyle yaşanan zorunlu göç ve gerekse daha iyi bir yaşam için ülkeler arası yapılan göç, çocuk işçiliğini çeşitli biçimlerde etkilemektedir.

1.3.4.1 Zorla Çalıştırılma

Çocukların zorla çalıştırılması durumu, insan ticareti ve özelinde çocuk ticaretinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Çocuk ticaretinin ise farklı amaçlara yönelik olarak gerçekleştirildiği bilinmektedir. Bunlar; işgücünün sömürüsü olarak da ifade edilebilecek olan zorla çalıştırma, cinsel istismar amacıyla veya zorunlu askerlik yaptırılması amacıyla kaçırılma gibidir. Sözü edilen hallerin her birinde çocukların rızası olmaksızın ve insan hakları ihlal edilerek çalıştırıldıkları için zorla çalıştırılma başlığı altında toplanabilir.

Çocuk ticaretinin meydana gelmesinin arkasında en sık rastlanan durumlar; yoksulluk, ülkede çatışma, savaş olma hali, ebeveynlerinden herhangi bir nedenle ayrı kalma, eğitimden yararlanamama ve mesleki becerilerden yoksun olma durumları sayılabilir (UNICEF, 2005: 13- 18).

Dünyada zorla çalıştırılan insan sayısının 20,9 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Zorla çalıştırılan kız çocuklarının ve kadınların sayısı, 11,4 milyon iken erkek ve erkek çocuklarının sayısı ise 9,5 milyondur. 17 yaş ve altındaki zorla çalıştırılan çocuk sayısı ise 5,5 milyondur. Bölgelere bakıldığında en fazla zorla çalıştırılma Asya-Pasifik bölgesindedir ve bu bölgede 11,7 milyon kişi zorla çalıştırılmaktadır. İkinci olarak 3,7 milyon kişiyle Afrika gelirken, Latin Amerika ve Karayipler’de 1,8 milyon kişi zorla çalıştırılmaktadır (ILO, 2012: 1-2).

Yukarıda göç sürecinin çocukları farklı biçimlerde etkilediğinden söz edilmiştir.

Özellikle düzensiz göç süreci, çocukları daha savunmasız ve sömürüye açık hale getirmektedir. Çeşitli nedenlerle ebeveynlerinden, onları koruyacak kimselerden yoksun kalan bir diğer deyişle refakatsiz çocuklar, çocuk ticaretine maruz kalabilmektedir (Demir vd., 2015: 5). Refakatsiz göç eden çocukların sayısı 2010-2016 yılları arasında 5 kat

artmış, bilhassa 2015- 2016 yıllarında bu sayı 300 bine ulaşmıştır.10 Sözü edilen sayıların resmi istatistiklere dayandığı göz önüne alınırsa, sayının daha fazla olduğu düşünülebilir.