• Sonuç bulunamadı

1.2. ĠDEOLOJĠ KAVRAMININ TARĠHSEL GELĠġĠMĠ

1.2.1. Francis Bacon (1561-1626)

1.2.1. Francis Bacon (1561-1626)

Ġngiliz filozof ve devlet adamı Bacon‟ın İdol Öğretisi, ideoloji baĢlığı altında sürdürülen çalıĢmalar için çok büyük önem taĢımaktadır. Bacon, 1620‟de kaleme aldığı Novum Organum (Yeni Organon) adlı eserinde Aristoteles‟in Organon‟undan ibaret olan Skolastik mantığın yerine tamamen yeni bir mantık önermiĢ ve söz konusu eser bilimlerin evriminde büyük rol oynamıĢtır. Bacon‟a göre insan doğayı anlayabilme ve ona hükmetme yeteneğine sahiptir. Anlamak hükmetmektir; bilgi güçtür; bilmek yapmaktır. Ġnsanın doğa üzerindeki etkisi ise sınırlıdır; doğada beceri gösteren mühendis, matematikçi, tıpçı, simyacı, büyücü boĢ bir gayretle çalıĢırlar.

Çünkü onlar doğayı tanımazlar. Oysa doğaya hâkim olmak için onu anlamak lazımdır (Bacon, 2012: 11-16).

Ġnsan aklı doğayı hâlâ denetim altına alamadıysa, bu evreye varamadıysa bunun bir nedeni olmalıdır: Bu, insan aklındaki bir tutukluktan kaynaklanmaktadır.

Ġnsan aklı yetiĢememe ve elden kaçırma tutukluluğuna düĢmüĢtür. Bacon bu tutukluğu iki nedene dayandırır. Birincisi, düĢüncenin tarihsel bağlar taĢımasıdır.

“DüĢüncenin tarihsel bağları”yla anlatılmak istenense, düĢünce formları olarak tümdengelim (dedüksiyon) ve tasımdır (sillogizm). Ġnsan aklındaki tutukluluğun ikinci nedeni, aklın dört ayrı idol (put/önyargı/boĢ inan) tarafından güdümlenmekte oluĢudur. Bacon, insan aklındaki bu tutukluk formlarının çözümlenmesi gerektiğini

16 söyler. Bu sözü edilen çözümleme, insan aklının gerçek bilgiye varması ve idolleri parçalaması için gereklidir (Özbek, 2011: 12-13).

Bacon‟ın Novum Organon adını taĢıyan eserinin temel motifi Ģudur: Bacon‟a göre, formel gerçeklik kurallarının uyum içinde olması; bilginin gerçekliğinin nesneyle ilintilenmesinin yeterli güvencesini sağlıyor olamaz. Bacon Novum Organon‟la, gerçek olanın bilgisine varmada düĢünceyi, bir araç olarak yeniden çözümleme iĢine giriĢmiĢtir (Özbek, 2011: 15).

Novum Organon, metafizikle ve bilimlerin gelenekleriyle süregelen yanlıĢlıklarla hesaplaĢmayı amaçlar. Ġnsan aklında belirgin bir biçimde yuvalanmıĢ, yanlıĢlara yol açan, onu deforme eden iĢleyiĢlerin bir betimlemesini, çözümlemesini yapmayı hedefler. Ġnsan aklındaki bu aksaklık etmenini Bacon, idol nitelemesiyle kavramlaĢtırır. Ġdol Öğretisi, söz konusu aksaklık etmeninin sistematik bir tarzda düzenlenerek açıklanıĢıdır. Ġdollere karĢı Bacon‟ın baĢlattığı bu savaĢ, bir doğa felsefesi ve insanın doğa üzerindeki egemenliğini sağlama arka planına sahiptir (Özbek, 2011: 15). Bu bağlamda İdol Öğretisi, ideoloji kuramları için de temel teĢkil eden bir öğreti olarak literatürde yerini almıĢtır.

1.2.1.1. İdol Öğretisi

Bacon‟ın Ġdol Öğretisi modern sosyal bilimlerin baĢlangıç noktasıdır. Hem Hobbes ve Locke kanalıyla Ġngiliz ampirik geleneğini hem de ileride ideoloji kavramını üreten Fransız Aydınlanma geleneğini ciddi ölçüde etkilemiĢtir (McLellan, 2012: 5).

Bacon‟da idol, ön yargı, sabit fikir, doğruluğu incelenmeden kabul edilmiĢ kanaat olarak tanımlanabilir. DüĢünüre göre bu idoller doğanın anlaĢılmasına ve doğru yorumlanmasına engel olur, zihne yeni bilgilerin giriĢini güçleĢtirir, bilimlerin yenilenmesine engel oluĢturur (AkkaĢ, 2004: 12).

Bacon, idolleri dört gruba ayırarak inceler. Ġdoller iki kaynağa geri götürülebilir. Ġdoller ya doğuĢtandırlar ya da insan aklının dıĢından gelmekte, sonradan edinilmektedirler. Bacon‟a göre insan aklının doğasından kaynaklanan idoller hiçbir koĢul altında ortadan kaldırılamaz. Bacon bu idolleri Ģu Ģekilde sıralar:

1. Ġdola tribus (Soy putu ya da cins putu)

17 2. Ġdola specus (Mağara putu)

3. Ġdola fori (Pazar putu) 4. Ġdola theatri (Tiyatro putu)

İdola tribus: Bacon‟ın ideola tribus baĢlığı altında ele aldığı ön yargılara insan doğuĢtan sahiptir. Ġnsan aklının, bal mumu örneğinde olduğu gibi, üzerinde yapılan ya da yapılacak olan her türlü Ģekillenmeyi kabul eden bir yapılanıĢta olması anlayıĢı, Bacon tarafından eleĢtirilir. O, bütün insan bilgisinin içeriksel olarak, yine insanın doğasından kaynaklanan insanbiçimci (antropomorfist) bir Ģekilde Ģeyleri kavrama eğilimiyle, biçimleri bozduğunu savunur (Özbek, 2011: 16-17).

Bacon‟a göre insan doğasının ayrılmaz bir parçasını oluĢturan soy ya da cins putları, insanın ruh yapısından, ön yargılarından, sınırlı yetilerinden ve tutkularından, duyularının yetersizliğinden kaynaklanır (AkkaĢ, 2014:12).

İdola spekus: Tek tek bireylere özgü putlar olarak iĢlenen idola specus, bir ölçüde insanların bilgi biçiminden kaynaklanmaktadır. Yine aynı putlar; diğer insanlarla sürdürülen iliĢkiler, okunan kitaplar, insan yaĢamına otorite olarak yerleĢmiĢ kiĢiler karĢısında alınan tutumlar, bir görüĢün yandaĢı olan insanların baĢka insanlar üzerindeki etkisinden ve sıralanabilecek bu gibi etmenlerden kaynaklanır. Bu açıklama biçimi bize, idola specus‟un sonradan edinilen bir idol olduğunu gösterir. Bacon, idola specus tanımlamasını iĢlerken; insan aklının, değiĢik insanlarda yine değiĢik etkilerin basıncıyla baĢkalaĢabilir olduğuna değinmektedir.

Bacon‟ın idola specus kavramını seçmesi aynı zamanda Platon‟un Mağara Örneği‟yle bir çağrıĢım yaratmak istemesindendir (Özbek, 2011: 18). Mağara putundan kurtulmak için kiĢi, zihnine aldığı ve orada duran her Ģeyden Ģüphe etmelidir (AkkaĢ, 2014:13).

İdola fori: Bacon, insanlar arasındaki iliĢkinin de bir ön yargı kaynağı olabileceğini vurgulamaktadır. Ġnsanlar arasındaki ön yargılar-putlar yaratan iliĢkinin dolaysız aracı ise dildir. Ġnsanlar dil aracılığıyla bir arada bulunmaktadır ve bununla birlikte Ģeyler, kitlelerin anlayıĢına göre adlandırılmıĢtır.

Özbek‟e göre Bacon‟ın idola fori tanımlaması kimi çağdaĢ ideoloji eleĢtirilerinin çıkıĢ noktası durumundadır. Ġdeoloji araĢtırmalarındaki bu Baconcu etkinin nedeni ise onun söz konusu kavramlaĢtırmasıyla dili ve insanı toplumsal varoluĢun merkezine yerleĢtirmiĢ olmasıdır (Özbek, 2011: 18-19).

18 Bacon‟a göre kelimelere yanlıĢ anlamlar yüklenmesi, her Ģeyi karıĢıklığa itmiĢ ve insanları yanlıĢa sürüklemiĢtir. Ġnsanlar kendi akıllarının kelimeleri yönlerdiğini zanneder. Oysa durum bunun tam zıddıdır. ġeyleri tanımlayan sözcükler doğaya karĢıttır ve sözcüklerden ibaret tanımlar doğal maddi nesneleri anlamaya yetmez. Sözcüklerde farklı çarpıtma ve hata dereceleri vardır (AkkaĢ, 2014:13).

İdola theatri: DoğuĢtan gelmeyen bu putun kaynağını dogmalar, yanlıĢ ispat kuralları, gelenek, güven, astroloji, simya ve büyü faaliyetleri, batıl inançlar oluĢturur. Bu putlar, geçmiĢin çok çeĢitli dogmalarının insan zihninde yarattığı çarpıtmaları, düĢünsel bir tiyatro oyunundan farkı olmayan eski sistemlerin ürünleridir (AkkaĢ, 2014:13). Ġnsanların dil dolayımıyla kurdukları iliĢki ve toplumsal varoluĢları gelenekten yoksun bir ortam içinde oluĢmaz. Bunun tam tersine, insanlar arası iliĢkiler önemli oranda geleneksel yargı ve inancın yaygın olduğu bir ortamda oluĢur ve süregelir.

Felsefe, dil ve düĢünce üzerinde etkin bir ĢekilleniĢ yaratan yargı ve gelenek içerisinde ayrıcalıklı bir konuma sahiptir; çünkü felsefenin, geçerliliği kuĢku götürmez bir ifade sistemi olduğu düĢünülmektedir ve yine felsefe, aklı ve düĢünceyi çepeçevre sarıp sarmalamaktadır. Bu ise akıl ve düĢünme için yanıltıcı bir güvenilirlik seçimi olmaktadır. Bu Ģekillenmeden dolayı refleksiyonun önüne geçilir ve artık, insan refleksiyona ihtiyaç duymaz. ĠĢte Bacon, felsefenin böylesine bir iĢleve sahip olmaya baĢladığı anda ve yerde bir put olduğunu vurgular. Bacon‟ın bu eleĢtirisi doğrudan skolastiğin yöntem ve sistemine yönelir. Bacon, yine aynı saptamayla bilim ile felsefe arasındaki sınırları belirginleĢtirmeyi denemektedir.

Ayrıca Bacon, idollerin insan aklı üzerinde neden ve nasıl böylesine derin etkiler yapabildiği sorunsalını da açıklamaya çalıĢır (Özbek, 2011: 19-20).

Özbek, Bacon‟ın idollerin akıl üzerindeki etkisi hakkındaki görüĢlerini Ģu cümlelerle ifade eder:

İnsan aklı görüntüleri deforme eden bir aynayla karşılaştırılabilir. İnsan aklı tıpkı sirklerdeki aynalar gibi, üzerine düşen görüntüyü kırarak, eğerek, parçalayarak biçimler oluşturur. Bundan dolayı da akıl, olabildiğince saflaştırılmalıdır.

İdollerin akıl üzerindeki etkisini aşabilmek için bu, olmazsa olmaz koşuldur (Özbek, 2011: 21).

Bacon‟ın Ġdol Öğretisi, özellikle Fransız Aydınlanması‟nda, dogmalara ve kiliseye karĢı yöneltilmiĢ mücadelenin kuramsal aracı olur (Özbek, 2011: 21).

19 Fransız Aydınlanması‟yla, ön yargı eleĢtirisi biçiminde baĢlayan ve bireylerin aklının iĢleyiĢ mekanizmalarında yoğunlaĢan öğreti tam bir politik biçim kazanır. Üstelik devlet ve kilise otoritesini eleĢtirme sınırında kalınmaz, her türden otorite bu sorgulamanın sınırları içine alınır. Yine idollerin eleĢtirisi, iktidarı ve iktidardakileri onaylayan kuramların eleĢtirisine de dönüĢür. Ġdol öğretisinin kazandığı bu biçimi Fransız Aydınlanması‟nda temsil eden iki düĢünür ideoloji alanında yapılan çalıĢmalarda ön plana çıkar. Her iki düĢünür de Denis Diderot ve Jean le Rond d‟Alembert‟in yöneticiliğini yaptığı Ansiklopedi‟den (1751-1771) adını alan Ansiklopedistler çevresindendir: Claude Adrien Helvétius ve Paul Heinrich Dietrich Holbach. Hem Helvétius hem de Holbach için, ön yargıların yaygınlaĢtırılması ve etkisi insanların çıkarlarında temellenmektedir. Yine her iki düĢünür için de insanların çıkarları, bu insanların bir parçası oldukları toplumsal katmana dayanarak Ģekillenmektedir. Söz konusu düĢünce tarzından dolayı bu iki isim ön yargılar sosyolojisinin sistematik ele alınıĢının öncüleri olarak kabul edilir (Özbek, 2011: 24-25). Dolayısıyla bu noktada, sırasıyla Helvétius ve Holbach‟ın görüĢleri ele alınacaktır.