• Sonuç bulunamadı

9. ARKEOLOJİDE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMALARI DESTEKLEYEN

9.1. ETNOARKEOLOJİ

9. ARKEOLOJİDE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMALARI

avcı-toplayıcıların etnoarkeolojik verilerini toplamanın yanı sıra bu toplumların yerleşim yerlerinin dağılımı, defin uygulamaları ve defin uygulamalarının davranışsal imaları hakkında evrensel genelleştirmeler oluştumak amacıyla kültürler arası incelemeler yürütmüştür. 267 Gould tarafından ‘yaşayan arkeoloji’ olarak da adlandırılan bu disiplin, günümüz yaşayan sistemlerini inceleyerek teknolojinin kullanımını, hareket modellerini ya da yerleşim yerlerinin düzenini inceleyen araştırmaları içermektedir.268 Bunun yanı sıra bu araştırma dalı, arşiv araştırmaları, müze koleksiyonlarının incelenmesi ile tamamlanan bir saha çalışmasıdır. Saha çalışmalarında ise buluntular (kaplar, özellikle taş ve metal olanlar), yiyecek temini, açık alan mimarisi, yerleşim örüntüleri ve arkeolojik bulguların genel oluşum süreçleri gibi konular ele alınmaktadır.269 Edinilen bu etnoarkeolojik bilgiler daha çok genellemeler yapmak amacıyla kullanılmıştır.

Post süreçselci araştırmacılar bu genellemelerin tam olarak toplumsal ilişkileri yansıtmadığını dile getirmiş ve bunun yerine daha çok maddi kültürün yaratıcı rolüne, ilişkilerin akışkan oluşuna ve yerel özgürlüklerine vurgu yapmaktadır. Beden teknikleri ve işlem zinciri üzerinde duran Fransız geleneğinde ise bir yandan nesneler karşısında benzer tepkiler verilmesi ve bedenin işleyiş biçimi temelinde genelleme yapılırken diğer yandan yapılmış nesnelere bakılarak yerel anlayışları ortaya koymayı amaçlayan Anglofon bağlam üzerine duran yaklaşımlar uygulanmaktadır.270

Etnoarkeoloji çalışmaları içerisinde yontmataş aleletlerin nasıl üretildiğine dair çalışmalar genellikle antropologlar tarafından yerel kabilelerin etnolojik araştırmaları sayesinde ortaya çıkmıştır.

267 Trigger, 2014: 384

268 Gamble, 2014: 97

269 Gosden, 2013: 113

270 Gosden, 2013: 119

Amerikalı antropolog T. Kroeber, Kuzey Amerika’nın California eyaletinde yaşayan bir kabilenin yontmataş alet üretimine dair rapor yayınlamıştır. Bu raporda yontmataş üretimi için gerekli olan çekirdek yonganın taş vurgaç yardımıyla direk vurma tekniği ile yongalanmış ve geyik boynuzuyla baskı tekniği kullanılarak üretilmiş ok uçları olduğunu belirtmiştir.271 Diğer yandan Avustralya kıtasında Aborjin yerlilerinin taş vurgaç ile direk yongalama tekniği kullandıkları ve odun parçası ile baskı tekniği uyguladıkları bilinmektedir. 272 Bunun gibi etnolojik araştırmalar bize yontma işleminde kullanılan aletler ve kullanım şekilleri hakkında bilgi sunmaktadır.

Ancak çoğu yontmataş üzerine yapılan etnolojik araştırma yerleşik insanlar üzerinde yapılmış olmasına rağmen çoğu tarih öncesi yontmataş üreticileri mobil avcı-toplayıcılar olup etnoarkeolojik olarak değerlendirmesi zordur.273

Daha detaylı etnolojik araştırmalar ise bize yontmataş aletlerin üretimindeki sosyal ve kültürel yapılar hakkında bilgi vermektedir. Alet üretiminde görülen bireyin rolü bu şekilde anlaşılabilmektedir.

1980’li yılların başlarına kadar Papua Yenigine’nin dağlık arazisinde yaşayan Wolalar düzenli olarak yontmataş alet kullanmaktaydılar. Bu alet topluluğu yumrular ve yongalar içermekteydi. Silitone, yürüttüğü araştırmalarda yontmataş üretim zincirini araştırmış ve bu üretim sürecindeki sosyal ve çevre koşullarını ortaya koymuştur. 274

Hammadde temini: Sileks yumrular yontmataş alet üretiminde kullanılan hammaddelerdir. Wolalar bu sileksleri ‘aeray’ ve ‘aeraytol’ olmak üzere iki tip olarak

271 Kroeber, 1976: 188-189; Ohnuma, 2002 : 47

272 Elkin, 1948: 110-113; Ohnuma, 2002 : 47

273 McCall, 2012: 163

274 Sillitoe ve Hardy, 2003: 555

tanımlarlardı. Genellikle ‘aeray’ tipi sileksler alet üretiminde kullanılmaktaydı. Çünkü

‘aeraytol’ tip sileksler yontulduğunda keskin kenar oluşturmamaktaydı. Taşın rengi taşın kalitesini gösteren bir ölçek olarak kullanıldığı ve genellikle ‘bombray’ olarak bilinen koyu renkli taşlar tercih edilmekteydi. ‘Aeray’ yumrular çok bol bulunmamasına rağmen bu konunun uzmanı için bu taşları bulunması 10 dakika sürmemekteydi. Bu taşların en kolay bulunduğu yerler akarsu yataklarıydı. Vurgaç olarak bazalt (huwbiyp) taşlar kullanılmaktaydı. Vurgaçlar ise suyolları veya tiyptiyp olarak adlandırılan toprakların içinden ele geçmekteydi. Diğer bir alternatif olarak vurgaçlar, mumu olarak bilinen kilden yapılmış fırınların içinden alınır ve kullanıldıktan sonra geri fırının içine konulurdu. 275 Komşular ve diğer toplulukların da dahil olduğu tüm üyelerin bu taş malzemeye erişimi mümkündü. Genellikle birisi alet yapmak istediğinde kendisi bu taşları toplamaya gider veya çocuğunu gönderirdi.

Genellikle kadınlar alet yapmak için gerekli yumruları toplamaya gitmezdi. Ancak bir alet yapması gerektiğinde erkek yakınlarına söyler veya evin yakınında bulunan taşları kullanırdı.276

Yontma yöntemi: Yontma işlemi genellike evin bitişiğinde veya yakınlarında uygulanmaktaydı. Çoğunlukla insanların yürümediği alanlarda yontma işlemi gerçekleştirilirdi. Bunun nedeni, insanların taş yontulurken ortaya çıkan artık parçalara basıp ayaklarını kesmemesini sağlamak içindi. Yontulacak yumrunun tek ele sığmayacak kadar büyük olduğu durumlarda yumru yere konulurdu. Ancak uzman üreticiye göre en iyi yontma şekli yumrunun tek elde tutulmasıydı.

Bazı durumlarda kadınlar alet yontarken bipolar tekniği kullanmaktalardı.

Ancak Wola erkekleri bu tekniği kullanmıyordu. Çünkü Wola erkeklerine göre bu tarz

275 Sillitoe ve Hardy, 2003: 557

276 Sillitoe ve Hardy, 2003: 557

bir üretim tekniği yumrunun kontrolsüz kırılışına neden olmaktaydı. Çekirdek hazırlanmasında, parça istenilen şekil ve boyuta gelinceye kadar birkaç saniye içerisinde yontulmaktaydı. Genel işlemde işte kullanılacak bir iki tane yonga üretilir ve gelecekte yeniden alet üretiminde kullanılmak üzere çekirdek saklanırdı.277

Şekil 15. Saplı alet (Sillitoe ve Hardy 2003, s. 558 )

Depolama ve terk etme süreci: Wola’lar üretilen aletlerin bakımını ve modifiyesini yapmaktalardı. Bunun yanı sıra belli spesifik aletlerin bireysel önemi bulunmamaktaydı. Kullanılmış veya kullanılmamış yumrular ve yongalar düzenli olarak depolanmaktaydı. Yeniden işlenecek kadar büyük olan parçalarla birlikte küçük veya kullanılmayan parçalar da depolanmaktaydı. Genellikle Wolalar kullanılmamış yonga ve yumruları birkaç sene muhafaza etmektelerdi. Atık ve kullanılan aletler arasında belli bir ayrım söz konusu değildi. Körelmiş uçlu aletler bile daha sonra çekirdek olarak kullanılabilmekteydi. Bu tür atık ve depo malzemesi arasındaki

277 Sillitoe ve Hardy, 2003: 558

belirsizlik dünyanın diğer bölgelerinde de görülmektedir. İşi biten aletler kalıcı veya yeniden kullanılmak amacıyla insanların ayak basmayacağı yerlere, yani ağaçların dibine, evlerin saçakların altına dizilirdi. Iskartaya çıkan aletleri düzenlemeyen kişiler ise sorumsuz olarak görünmekteydi. Arkeologlar bazen yontmataş alet dağılımına göre aktivite alanını belirlemeye çalışırlar. Wola örneği bize çalışma alanı içerisinde aletlerin terk edilmesinin olası olmadığını göstermektedir. Wolalar için yontma işlemi sosyal bir aktivite değildi. Genellikle bireyler kendi başına bu aktivitede bulunurlardı.

Erkekler parçanın güzel kırılarak keskin bir yonga ortaya çıkma dileğini göstermek için ıslık çalarak taş yontarlardı. Bu bir büyüden daha çok arzunun dışa vurumudur.

Sosyal etkileşimin olmamasının nedeni yontma işleminin hızlı ve plansız bir şekilde yapılması olabilir. Wolalar için yontmataş aletlerin değeri çok olmasa da bunun hakkında iki mit hikayesinin bulunması taşların kültürel önemini göstermektedir.

Aletler arasında az miktarda terminolojik ayrım yapılmıştır. Buna karşın Wolaların fonksiyon hakkında geniş bir kelime hazneleri bulunmaktadır. Örneğin yonganın kullanım metodu, objelerin kesimi ve hammaddenin üzerinde uğraşılması gibi 6 farklı kesme ile ilgili ifade bulunmaktadır. Bu bize aletin kendisinden çok aletin kullanım şeklinin daha önemli olduğunu göstermektedir. 278

Cinsiyet: Taş yontma genellikle erkeğe münhasır bir işlem olarak düşünülmüştür. Wolalar arasında bir kadın yontma taş alet ihtiyacı duyduğu zaman ya kendisi yontar ya da erkek bir yakını tarafından temin edilmesini isterdi. Üretilen aletler farklı cinsiyetler tarafından üretilebilirken, aletlerin türüne göre bazen tek bir cinsiyetin bazen ise iki cinsiyetin de kulanabildiği örnekler mevcuttur. Wolalara göre üretilen materyaller beş gruba ayrılmakta ve taş aletler erkek merkezli üretim

278 Sillitoe ve Hardy, 2003 : 560

kategorisine girmektedir. Wolalar işteki cinsiyet bölümlenmelerini güçlü ve yumuşak görevlere göre ayırmaktadırlar. Erkekler genellikle güç gerektiren görevlerle, örneğin yontmataş aletlerin, müzikal aletlerin, yay ve okların üretimi ve kullanımı ile ilgilenmektedir. Burada bahsedilen güç ve yumuşaklık sadece fiziksel anlamda değil, kadın ve erkeklerin ortaklaşa belirttiği gibi kadınların daha yumuşak bir düşünce yapısına sahip olması ve birkaç görevi aynı anda yapmalarının mümkün olmasını ifade etmektedir. Gerçekte ise kadınlar çok sayıda hayati önemi olan görev yürütmektedirler.

Erkekler daha geniş çaplı, geçimle alakası olmayan işlerle uğraşmaktadırlar.

Erkeklerin ürettiği aletler genellikle arkeolojik olarak günümüze kadar kalan güçlü malzemelerde yapılmış taş ve kemikten oluşmaktadır.279

Alet seçimi ve kullanımı: Alet seçimindeki tek kriter öngörülen göreve uygunluğudur. Bunun için ucu, boyutu ve daha az miktarda şekli yonga seçiminde önemli bir rol oynamaktaydı. Bazı işlerde büyük parçalar tercih edilmekteydi (yay kazımak için veya sopa kazımak için). Küçük parçalar ise başka görevler için saplara monte edilmekteydi. Bu aletler çeşitli kullanımları mevcut olmasına rağmen kullanımları kısa süreliydi. Yongalar genellikle tek bir amaç için kullanılmasına rağmen bir işi tamamlamak için birkaç tane yonga gerekmekteydi. Körelen uçlar hiçbir zaman yeniden keskinleştirilmemiştir. Ancak yonganın boyutu gerektiği kadar büyük olduğu durumlardaysa yeniden çekirdek olarak kullanılmaktaydı. Yongalar hiç bir zaman daha rahat sapa takılması ve el uyumluluğu sağlaması için modifiye edilmemiştir.280

1980’li yıllara kadar Çakmak Köyü’nde üretilen düven taşları, Türkiye’de yontmataş alet üretimine ilişkin örnek bir çalışma olarak gösterilebilir. Burada

279 Sillitoe ve Hardy, 2003: 561

280 Sillitoe ve Hardy, 2003: 559

gerçekleştirilmiş olan yontmataş üretimi yüksek derecede uzmanlaşmış, yoğun tarım ve market ekonomisi sistemi içeresinde bulunan geniş çaplı ticaret ağı biçimindedir.281

Dedesi düventaşı ustası olan Taşkıran, düvenin 50 yıl öncesine kadar Türkiye’nin her yerinde kullanıldığını, makinalı tarıma geçildikten sonra bu kullanım yavaş yavaş terkedildiğini ve kesin bir araştırma olmamakla birlikte Anadolu’da düveni halen kullanan köylerimiz ve çiftçilerimiz olabileceğini belirtmiştir.282

Düven283, antik dönemlerden günümüze kadar Yakındoğu’da yaygın bir şekilde kullanım görmüştür.284 Bu alandaki ilk araştırmalar Bordaz tarafından yürütülmüş olup, 1960’lı yıllarda bu konu hakkında iki makale yayınlamış ve düven taşı üretimi hakkında bir film çekimi gerçekleştirmiştir. Bu araştırmalar yapılana kadar tarih öncesi dilgi üretiminin sadece dolaylı vurgu ile gerçekleştirildiği düşünülürken, araştırma sonuçları dilgi üretiminin sert bir cisim ile (örn. demir) doğrudan vurgu yöntemiyle yapılabildiğini göstermiştir.285 Bordaz, Çakmak Köyü’ndeki araştırmaları yardımıyla düven taşı üretimini beş ayrı safhaya ayırmıştır. Düven taşı üreticileri köyün yakınında bulunan taş ocağından hammaddeleri elde etmekteydiler. Burada çekirdek hazırlanmakta ve büyük taşımaklıklar üretilmekteydi. Daha sonra bölgedeki pazarlar veya uzaktaki düven taşı üreticilerine dağıtımı yapılmaktaydı. Hazırlanmış bu dilgiler, düven dilgi parçaları haline getirilerek düvene takılmaktaydı. Hazırlanmış dilginin biçimi trapez şeklinde ve üzerinde küçük vurma yumrusu bulunmaktaydı.

Boyutu ise 8-13 cm arasında değişim göstermekteydi. Tükenmiş çekirdekler ise konikal bir şekilde olup, 10-13 cm uzunluğundaydı. Hazırlanmış dilgiyi düzeltilemek

281 McCall, 2012: 169

282 (2017 Mart, Prof. Dr. Harun Taşkıran ile özel görüşme)

283 Düven: isim Harmanda ekinlerin sapı ve tanelerini ayırmak için kullanılan, önüne koşulan hayvanlarla çekilen, alt yüzünde keskin çakmak taşları dikine çakılı bulunan, kızak biçiminde araç (Türk Dil Kurumu).

284 Bordaz, 1965: 27-29

285 Bordaz, 1969: 73

için demir çekiç ve demir dörtgen kesitli çubuk kullanılmaktaydı.286 Bir sene boyunca bu köyde 500 ton civarında dilgi üretilmekteydi.287

Resim 5. Çakmak Köyü’nde artık yığınların içinden ele geçen çekirdekler. (Whittaker ve diğ.

2009, s. 101)

Whittaker, bu köyde çakmak taşı ticaretinin artık yapılmadığı bir zaman diliminde gelmiş ve eskiden bu işle uğraşan kişilerle konuşarak düven taşlarını ne şekilde ürettiklerini araştırmıştır. Düven taşı üretimi genellikle 3-4 kişilik gruplar halinde gerçekleştirilmekteydi. Bu gruplar akraba veya arkadaş çevresi ile oluşmaktaydı. Bu grup içerisinde taş yontan usta ve kazma kürek ile ham taşları çıkaran kazıyıcılar gibi farklı iş bölümleri bulunmaktaydı. Kadınların düven taşı üretimine katılmadığı belirtilmektedir. Çocukluk yaşlardan itibaren (11-12 yaş) bu işe bireyler katılır ve yontma işlemini daha çok izleyerek öğrenirlerdi.288 Elde edilen hammadde 3 farklı kalitede (kapak taşı, kabakaya ve maden taşı) sınıflandırılmakta ve hepsi dilgi haline getirilmekteydi. Ancak hammaddenin kalitesine göre satış fiyatı

286 Bordaz 1969; Yerkes 2011: 330

287 Bordaz, 1969: 77

288 Whittaker ve diğ., 2009: 97

değişmekteydi.289

Görüldüğü üzere yapılan araştırmalar, yontmataş aletlerin üretiminde etkili olan sosyal yapı hakkında bilgi vermektedir. Kimlerin ne şekilde ve hangi amaç doğrultusunda bu aletleri ürettikleri hakkında bize ipuçları sunmaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi, bu bilgilerin genelleştirilerek arkeolojik veriler ile kıyaslanması tam olarak doğru olmayabilir.

Benzer Belgeler