• Sonuç bulunamadı

Etkin Kişi ve Anıtsal Tarih

İKİNCİ BÖLÜM

2. NİETZSCHE’NİN TARİH ANLAYIŞI

2.3. YAŞAMI OLUMLAYACAK ÜÇ TARİH TÜRÜ

2.3.1. Etkin Kişi ve Anıtsal Tarih

Büyük savaşlara girmiş olan ve tarihle çok ilgilenen kimseleri Nietzsche etkin kişiler olarak tanımlamıştır. “Böyle bir kimse, bir örneğin izinden gitmeye ve daha iyisini yapmaya kendisini iten şeylerin bulunduğu yerlerde, bir galerinin tablolar hazinesindeymiş gibi dolaşan, eğlenceye ya da sansasyona düşkün başıboş kimselere rastlamayı istemez”87

83 K. A. Pearson, Kusursuz Nihilist, çev. Cem Soydemir, İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 1998, s.200.

84 F. Nietzsche, Tarihin Yaşam İçin Yararı ve Yararsızlığı Üzerine (Çağa Aykırı Düşünceler II), s.47.

85 A.yer

86 A.g.e., s.54

87 A.g.e., s.48.

37

ifadeleriyle etkin kişinin tarihi en ince detaylarıyla tetkik eden serbest kişiler hakkında tedirginlik ve hoşnutsuzluk duyduğunu belirtmektedir.

Ona göre geçmişin yaşantı ve olaylarını bugüne taşıma gayesinde olabilir. Fakat bu durum insanı ilerletmekten ziyade tam tersine onun geçmişe çakılıp kalmasına yol açmaktadır.

Bu durumda önemli olan kişinin bu sabit fikrinden sıyrılarak tarihi yaşamın hizmetine sunmaktır.

Etkin olan insanlar, etkin gözükmeye çalışan kimselerin karşısında amacına giden yolda cesaretini asla yitirmeden yaşayabilmek için bir nefes alarak durup arkasına bakmaktadır. Tarihin ayrıntılı incelemesini yapan ya da yapmaya çalışan kişiler aslında zayıf ve serbest kimselerdir ve böyle kişiler etkin gözükmelerine rağmen aslında hiç de öyle olmayan olduğu yerde sayan kimselerdir. Gerçekte etkin olan kişinin amacı kişisel mutluluktan ziyade bir milletin ya da bütün kimselerin mutluluğudur. Ona göre etkin kişi

“boyun eğip katlanma karşısında geri çekilir ve tarihi boyun eğmeye karşı araç olarak kullanır”88

Etkin kimse trajiktir ve yaşamı olumlamak gayesindedir. “Trajik olan olumlamadır:

çünkü rastlantıyı olumlar; çünkü oluşu olumlar ve oluştan hareketle varlığı olumlar, çünkü çok’u olumlar ve çoktan hareketle bir’i olumlar. Trajik olan zar atımıdır”.89 Dolayısıyla zar atımıyla birlikte ebedi dönüş olmaktadır. Bu atım devam ettiği sürece ebedi dönüş gerçekleşmekte sonuç olarak da etkin oluş ortaya çıkmaktadır. “Ebedi dönüş aynının sürekliliği, denge durumu ya da özdeşin mekânı değildir. Ebedi dönüşte geri gelen aynı ya da bir değildir; dönüş kendisini sadece çeşitlilikte ve farklılaştıranda ifade eden bir’dir”.90 Böylelikle ona göre tarihi anıtsal olarak incelemek demek “bir zamanlar var olan büyüklük bir kez var olabildiğine göre, pekala yeniden var olabilecektir; böyle bir kimse cesaretle yolunu sürdürür çünkü zayıf saatlerinde, yoksa olanaksız bir şeyi istemiş olamayayım, diye sorduğunda içine düşen bu kuşku şimdi artık bir yana atılmıştır”.91

Geçmişte yaşanmış olayların tekrardan meydana gelmesi Nietzsche’ye göre sadece Pythagorasçıların haklı olması koşulunda ortaya çıkacaktır. Ona göre “Pythagorasçıların inancına göre gök cisimlerinin birbirlerine karşı olan durumları aynı şekilde yeryüzünde de en

88 F. Nietzsche, Tarihin Yaşam İçin Yararı ve Yararsızlığı Üzerine, s.48.

89 G. Deleuze, Nietzsche ve Felsefe, çev. Ferhat Taylan, İstanbul: Norgunk Yayıncılık, 2010, s.56.

90 A.g.e., s.68.

91 F. Nietzsche, Tarihin Yaşam İçin Yararı ve Yararsızlığı Üzerine, s.50.

38

küçük ayrıntılarına değin yinelenecektir, öyle ki yıldızlar birbirleri karşısında belli bir durum aldıklarında, hep yeniden, bir Stoacının bir Epikürosçu ile bağdaşması gerekecek, Ceaser yeniden öldürülecek ve bir başka yerde Kolombus, Amerika’yı yeniden keşfedecekti”.92 Aynı zamanda yeryüzünün yeniden her defasında başladığı zamanlarda güçlü insan Anıtsal tarihi geleneksel doğruluğu içinde isteyecektir. Dolayısıyla her gerçek tam olarak çizilmiş olan özelliği ve biricik halinde istenmektedir. Nitekim anıtsal tarih tümel doğrulukları kullanamayacaktır.

Boyuna eşit olmayan şeyleri birbirine yaklaştıracak, genelleştirecek ve sonunda eşit kılacak; motiflerin ve nedenlerin çeşitliliğini azaltacak, bunu da nedenleri (causae) ortadan kaldırmak pahasına, etkileri (effectus) anıtsal, yani örnek ve öykünmeye değer bir şey olarak göstermek için yapacak: öyle ki anıtsal tarihe, nedenleri elden geldiğince bir yana bıraktığından, biraz abartmayla, her çağa etki yapacak olaylar olmaları bakımından, “kendinde etkiler” (effecte an sich)in bir toplamı denilebilirdi.93

Onun kendinde etkilerden kastettiği şey halk bayramları, dini ve askeri bayramlarda kutlanan şeydir. Bu şekilde adlandırılmasının sebebi ise her çağa tesir yapacak olaylar olmasıdır. Bu tesir, ihtiraslı kimseyi uykusundan uyandıracak kadar mühim olup, aynı zamanda bir çalışma ortaya koyacağı zaman onun tabiriyle bir muska gibi göğsünde taşıdığı şeydir.94

Tarihi inceleme ve yazma anlayışı bir tehlike durumu ortaya çıkaracaktır. Etkin kimse tarihi irdelediğinde büyük itilimlerin etkisiyle geçmişi ele alacaktır. Geçmişi, ikinci kez var olabilen ve öykünmeye değer bir şey olarak gösterilmesi gerektiği süresince, daha güzel bir duruma getirilmek için uydurulmuş bir masala dönüştürmek, tarihi bozma tehlikesiyle baş başa bırakacaktır. Dolayısıyla anıtsal geçmiş ve mitolojik izah arasında ayrım ortadan kalkacaktır. Böylelikle geçmişin anıtsal incelenmesi tarihi koruyan diğer tarih inceleme biçimleri üzerine egemen olduğunda tarih yani geçmişin kendisi de bu durumdan zarar görecektir. Ona göre, “geçmişin büyük kısımları aynı biçimde unutulur, hor görülür, sürekli akan sıkıcı bir sel gibi akıp gitmeye bırakılır, yalnızca birkaç süslü gerçek adacıklar halinde ortaya çıkar; genellikle göze batar bir duruma gelen az bulunur, nadir kişilerde doğaya aykırı, olağanüstü bir şey dikkati çeker, tıpkı Pythagoras'ın öğrencilerinin öğretmenlerinde görüp tanımak, bilmek istedikleri altın kalça gibi”.95 Anıtsal tarih, tarihi irdelemede ele aldığı benzeşimler (analogie) nedeniyle hataya düşme olasılığı olacaktır. Bu benzeşimler şaşırtan

92 A.yer

93 A.g.e., s.51.

94 A.yer

95 A.g.e., s.51-52.

39

biçimde olduğu zaman insanları kötü biçimde etkisi altına alabilmektedir. Böylelikle de coşkulu birisi bağnaz olabilir ya da yiğit biri cüretkar olabilir. Anıtsal tarihi kullanan kimseler iyi ya da kötü niyetli olsun yavuz ve etkili kimselere zarar verecektir. Dolayısıyla da bu durumun tehlikeli sonuçları ortaya çıkacaktır.

Ona göre, “anıtçı tarih, maskeli bir balo elbisesi gibidir. Bu elbise içinde kendi çağlarındaki büyük ve güçlü olana karşı duydukları hınç ve nefreti, geçmiş çağların güçlülerine ve büyüklerine karşı duyulan dolu dolu bir hayranlıkmış gibi gösterirler. Bu maske içinde o tarihselliği inceleme biçiminin gerçek anlamını, karşıt bir anlama çevirerek gizlerler, açıkça bilsinler ya da bilmesinler, öyle bir davranış içindedirler ki şunu demek isterler sanki: Bırakın ölüler yaşayanları gömsünler!”.96 Yani Nietzsche, çağının insanını, geçmişte yaşanan olayları bugünlere taşıyarak, bugünün güçlü olanlarına duydukları tiksintiyi geçmişin büyük becerikli insanlarına hürmet gösterme maskesi altında saklamalarını tenkit etmektedir.