• Sonuç bulunamadı

4. GENÇLİK /ERGENLİK DÖNEMİ

4.7. Ergenlik ve Din

4.7.1. Ergenlik ve Gençlik Döneminde Din Olgusu

Ergenin gelişimsel süreç içinde din olgusuna yaklaşımı, ergenliğin kendi içindeki dönemler açısından farklılık göstermektedir. Bu dönemde dinî gelişim, din psikolojisi literatüründe genel olarak ergenlik öncesi, ergenlik ve son ergenlik şeklinde üç döneme ya da ilk ergenlik ve son ergenlik olarak iki bölüme ayrılmıştır.588 Bu nedenle, her dönemde ergenin dine yaklaşımı farklı şekilde gerçekleşmektedir. Hökelekli, 12-14 yaş döneminde soyut düşüncesin gelişmesiyle ergenlerin asıl anlaşılan ve kavranılan bir dini hayatı yaşamaya başladıklarını, yetişkinler seviyesinde bir dini inancın ve anlayışın geliştiğini, bu açıdan bu yaşlara dini uyanış ve gelişim yaşları da denilebileceğine işaret etmektedir. Bu dönemde dini ilginin yüksek bir seviyesi yaşanmaktadır. 14-18 yaşa gelindiğinde her yönden bunaltı yaşayan ergen, ebeveynleriyle çatışmasının sonucu olarak her türlü otoriteye karşı çıkmaktadır. Din de bu otoritelerden biridir. Sıkı bir tenkit       

586 Budak, a.g.e., “Din İçgüdüsü”, s.215 .

587 Santrock, a.g.m., s.245;

588 Habil Şentürk, Din Psikolojisi, 2.b., Isparta: Tuğra Ofset; 2008, ss. 90-97; Hayati Hökelekli, Din Psikolojisi, b.y., Türkiye Ankara:Diyanet Vakfı Yayınları, 2001, ss. 265-281 aktaran Hüseyin Peker, Din Psikolojisi, 3.b., İstanbul: Çamlıca Yayınları, 2008, ss. 170-175;

dönemi olan bu dönem dini şüphe ve çatışmalar dönemidir. Bu dönemde dini inanç ve uygulamaların sorgulandığı, dini şüphelerin arttığı, ergenlerin büyük çoğunluğunun, farklı düzeylerde çatışma doğuran şiddetli bir suçluluk duygusu yaşadıkları görülmektedir. 16-17 yaşları ise tevbe ve dine dönüş olaylarının en çok yaşandığı dönemken, 18-21 yaşları dini tutum ve inançların netleştiği bir dönem olarak görülmektedir.589

Ergenlik dönemindeki bireyin dini gelişim sürecinin ikinci aşaması olarak kabul edilen dini bunalımlar ve şüphelerin yaşanmasında etkili olan bazı faktörler söz konusudur. Bu faktörler şu şekilde ifade edilebilir: 1- Bağımsızlık duygusu sonucunda oluşan ve türlü otoriteyi reddeden isyankar eğilim; yetişkinlere olan güvenin sarsılması, 2- Hayatın anlamsızlığı, mantıksızlığı duygusunun güçlü etkisi, 3- Dini eğitim yetersizliği sebebiyle , uygunsuz ve başarısız bir dini sosyalleşme durumunun oluşması, 4- Günlük olaylar ve bilimsel yaklaşımlarla, dini bilgi ve duygular arasında anlamsızlık ve çelişki algılanması, 5-Dindarların ve din görevlilerinin bazı yanlış tutum ve davranışları, 6- Din ile ilgili olarak yol gösterecek birinin olmaması.590

Ergenlik döneminde din açısından ele alındığında cinsellik duygusunun etkin bir unsur olduğu görülmektedir. Cinselliğin bireyin dine yaklaşımına etkisi olumlu ya da olumsuz olmak üzere iki şekilde karşımıza çıkabilmektedir. Din açısından cinsel gelişimle ilgili olumlu etkiler şu şekilde ifade edilebilir: Ortaya çıkan biyolojik olarak yetişkin bir insan özelliğine kavuşmuş olmanın verdiği bir “adam olma” ya da “yetişkin olma” duygusunun oluşması, gençlerin bu dönemde ortaya çıkan enerjilerini dinî kanallara yöneltmesiyle kendilerini gerçekleştirmeleri ve ihtidalara kadar giden ciddî davranış değişikliklerinin yaşanabilmesi, cinsellik duygusunun, insanın varlık boyutuna güçlü etkisinden dolayı, din ve ahlâk eğitiminde işlenecek temel duyguların en önemlilerinden biri olma özelliğini taşıması.591 Olumsuz etkiler ise; ergenlerde duygusal gerginliklere yol açan cinsel uyanışın dini inançlar ile çatışması, şiddetli cinsel arzuların ergende suçluluk duygusuna yol açması , suçluluk duygusunun sonucunda oluşan ahlaki kaygıların dini kuralları yerine getirme konusundaki bir gelişmeyi engellemesi ve

“günah” duygusunun uyanması, bu çatışma ortamında ortaya çıkan suçluluk ve       

589 Hökelekli, Din Psikolojisi, 267-281.

590 Hökelekli, Din Psikoloji, S.272-273.

591 Turgay Gündüz, “Ergenlik Döneminde Din Eğitimi”, Etkili Din Öğretimi, Geliştirilmiş 3. Baskı, İstanbul: Türkiye İlahiyat Tedrisatına Yardım Eden Dernekler Federasyonu, 2010 ss.76-77.

günahkârlık duygularının aşırı bir hal alması durumunda ise tevbe ve pişmanlığa karşı güçsüzlük ve duygusuzluk hislerinin oluşması şeklinde sıralanabilir. 592

Ergenlik döneminde, dinin inanç boyutunun ibadet boyutundan daha baskın olduğunu kabul eden görüşler mevcuttur. Dinsel inançlar, ahlaksal ve siyasal inançlar gibi ergenlik yıllarında daha soyut, daha ilkeli, daha bağımsızken, özel olarak bakıldığında da ergenlerin inançlarının tinsel ve ideolojik konulara daha çok; rütüeller, uygulamalar ve dinsel geleneklerin katı göreneklerine daha az yönelimli oldukları görülmüştür. Tüm ergenlerin %87’sinin dua ettiği, %95’inin tanrıya inandığı, %60’ının yaşamlarında örgütsel dinin çok önemli bir yeri olmadığını hissettiği yönünde bulgulara ulaşan, çocuklarla karşılaştırıldığında ergenlerin, dinsel bağlanmanın içsel yönüne daha çok (bireyin neye inandığı gibi), dışsal göstergelerine daha az (bireyin kiliseye gidip gitmediği) vurguda bulunduklarını gösteren araştırmalar mevcuttur. 593

Birçok davranışta olduğu gibi ergenin dine karşı belirlediği tutumun şekillenmesinde ailenin etkili olduğu görülmektedir. Dini inançların gelişmesiyle psiko-sosyal faktörler arasındaki ilişkileri ortaya koymaya çalışan Batı’daki çalışmalar ailenin eğitim ve ekonomik durumu ile dini inançları kabul etmesi arasında negatif bir korelasyon olduğu, zekâ ile din arasındaki ilişkinin sıfıra yakın olduğu; buna karşılık dini kuralları kabul ediş ile evdeki dini kurallara riayet ediş arasında yüksek bir ilişki olduğu sonucuna ulaşmışlardır.594

Ergenin arkadaşları ile olan ilişkilerinin onun sosyal gelişiminde aile kadar olmasa da etkili bir faktördür. Bazı durumlarda arkadaş ilişkileri aile de dâhil diğer değişkenlerin önüne geçebilmektedir. Ergenlerde dindarlık-arkadaş ilişkileri, çift yönlü etkileşime açık bir özellik göstermekte; dindarlık bazen arkadaş ilişkilerinin şekillenmesinde etkin bir rol üstlenirken bazen de arkadaşlarının dindarlığının ergen dindarlığına etki ettiği görülebilmektedir.595

Dinin ergenlerin yaşadıkları olumsuzlukların üstesinden gelmesinde önemli bir etkisi olduğu da görülmektedir. Hayta bu nedenle ergenlerde depresyon ve kaygı       

592 Hökelekli, Din Psikolojisi, ss.273-276.

593 Bkz.Steinberg, a.g..e., s.361.

594 Luella Cole, John J. B., Morgan, Çocukluk ve Gençlik Psikolojisi, çev.Belkıs Halim Vassaf, M.E.B.

Yayınları, 1968; s. 362-365 aktaran Bünyamin Solmaz, Adem Şahin , “Ergenlerde Dindarlık ve Sosyal Benlik”, Marife Dini Araştırmalar Dergisi, S.2, 2012, s.149.

595 Solmaz, Şahin, a.g.m., ss.145-158 .

durumları ile umutsuzluk zamanlarında Tanrı’nın sığınılacak bir liman olma işlevinin vurgulanmasının gerekliliğine dikkat çekmektedir. Sığınılacak bir liman olma süreçleri, ergenlerin bunalımlı ve umutlarını kaybettikleri dönemlerde ve özellikle kendilerini Tanrı’ya güçlü bir şekilde bağlı hissettiklerinde etkinleşebilmektedir.596 Dinin ergenlerin yaşamlarına uyum sağlamaları ve başarı açısından da destekleyici rolü bulunmaktadır.Yapılan bir araştırmada dini topluluğa katılan ergenlerin akademik notlarının daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir.597 Bu durum, dini topluluğun toplumun ergen bireyden okulda yapılması istenen toplumun kabul ettiği davranışları desteklemesi ve devam edilen ibadethanenin öğrencilere olumlu modeli sunması açısından fayda sağlayabilmesi olarak açıklanmıştır.598