• Sonuç bulunamadı

ENDONEZYA’DA SOSYAL MEDYANIN GELİŞİMİ

Belgede ENDONEZYA VE SOSYAL MEDYA (sayfa 130-155)

123

124

sorumluluğunu taşıyan serbest bir basın sistemine dönüşmüştür. Reformasyonun ilk ortaya çıkmasıyla beraber bu serbestlik oldukça fazla sayıda yeni medya ortaya çıkmasına kuruluşunun. Bu serbestlikle gerek kitle iletişim gerek sosyal medya olarak sağlamıştır aracılığıyla Endonezya halkın kendi düşünce ve görüşlerini iletebilme olanağını elde etmiştir.

Reformasyon meydana gelmeden önce Endonezya halkının kendi düşünce ve görüşlerini ifade etmeleri konusunda ciddi sıkıntıları bulunmaktaydı. Sebebi de devletin yaptığı herhangi bir politikaya, yasaya, karara karşı halkın serbestçe konuşma ve eleştiri yapmasının yasaklanması idi. Devlete karşı çıkan görüşleri yazan birçok aktivist hapise atılıyordu. Yayım izni kaldırılan kitle iletişim araçlarının sayısı da az değildi. O zamanda polis ve istihbarat teşkilatları, iktidarda olan hükümetin politikalarına karşı eleştiri yapanları kim olursa olsun kolayca hapise atıyorlardı.

Endonezya‟daki enformasyon açıklığı reformasyonunun meydana gelme sebeblerinden biri devletin yaptığı düşünce ve ifade yasağı idi. Özgürlüğü zincirleyen bu politika, aktivistlerin buna karşı yaptığı eleştirilerin ilk noktası olmuştur. Protesto ve eylem dalgaları, Jakarta ve Endonezya‟nın büyükşehirlerinde gün begün meydana gelmeye devam ediyordu. Protestocular, devletin düşünce ve ifade özgürlüğü yasağını kaldırması konusundan söz ediyordu. Bir diğer sebep ise ekonomik krizin ortaya çıkması idi. Ekonomik kriz, Cumhurbaşkan Soeharto ve yönetecilerinin aldığı rüşvetlerden kaynaklanıyordu. Bu reformasyon, Endonezya halkının devlete ve iktidarın zorbalığına karşı tatminsizliğinin sonucudur.

Düşünce ve ifade özgürlüğü, günümüzde bir özgürlük ideali olmuştur. Bu idealin beklentinin artması, gelişen medyaların sayısının git gide artmasıyla karşılık

125

bulmaktadır. Bu hızlı gelişme, meelesef uzun sürmemiş medya şirketleri kurucuları, maddi olanaksızlıkle nedeniyle faaliyetlerini sonlandırmak kapatmak zorunda kalmışlardır. Ancak büyük bütçeli şirketler gerek baskı gerek elektronik medya şirketleri günümüze kadar yayımlamaya devam edebilir. Medya sayısının fazla olması ve medyada konuşma özürlüğüyle beraber şimdi aktivistler, yazarlar, ve gazeteciler artık devletin çıkardığı politikalara karşı eleştirileri serbestçe yazabilmektedirler.

Endonezya halkının bir araya gelip muhabbet etme alışkanlığı artık sadece kahvehaneler veya kafelerde kalmayıp dünya çapında son zamanlarda yaygın olan sosyal medyalarda gerçekleşmektedir. Özellikle yoğun bir iş temposuna sahip olan orta sınıf toplumlarda. Onlar, arkadaşlarıyla iletişim kurmayı ve bir araya gelmeyi özlerler. Sosyal medyanın ortaya çıkması, orta sınıf toplumların eski arkadaşlarına kavuşma, yeni kişilerler tanışma, ve toplanma imkanını sağlayarak bu özlemi giderir.

Bunun haricinde sosyal medyanın herkesin tarafından ulaşılabilecek aktivist ve halkın düşünce ve görüşlerini paylaştığı yer olarak kullanılması gibi bir başka avantajı vardır. Görüş yapma ve ifade etme özgürlüğü, UUD 1945 Madde 28F anayasasında değinilmektedir. Şöyle ki: herkesin iletişim kurma, hem kendini hem kendi sosyal çevresini geliştirmek adına enformasyon edinme, ve bu enformasyonu bulma, edinme, sahip çıkma, saklama, gereken işlemini yapma, ve her türlü medya aracılığıyla yayma hakkı vardır.

Eğer şu an, sosyal medya ve internetin dünya çapında oldukça yaygın kullanıldığı bir zamanda, Endonezya, hem siyasi hem basın açıdan hala otoriter sistemine dayanıyorsa, dünyanın en büyük müslüman nüfusu olan bu devletin Arap

126

Baharı (Arab Spring) modasına kapılma olasılığı göz ardı edilmemelidir. Arap Baharı‟nın ortaya çıkma sebepleri arasında, Arap veya Orta Doğu ülkelerindeki fakirlik, otoriter rejimin olması, rüşvetin yaygın olması, düşünce ve ifade özgürlüğünün yasaklanması sayılabilir. Arap toplumlarını sıkıştıran bu sorunlar, oradaki aktivistlerin eleştirilerinin de ana kousu olmuştur. Bu aktivistler, şikayetlerini sosyal medya aracılığıyla duyurmuşlardır.

Adil ve açık bir devletin kurulma isteğini dile getirmek için protesto yaparak, toplumun her kesminden insanları mücadeleye çağırmışlardır. Bu girişimler Arap yarımadasında oldukça büyük yayın bir devrim ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır.

Son zamanlarda yaygın olan 2.0 Devrimi ise ortamının en yeni ürünüdür. Sosyal medya sayesinde insanlar artık daha sıkı bir birlik içinde yaşayabilirler. Tıpkı yere yayılmış dinamitler gibi, bir kıvılcımla diğer dinamitleri de patlatabilir.

Eğer şu ana kadar Endonezya hükümeti hala otoriter siyasal sistemi uyguluyorsa ve enformasyonun kapalılığı hala açılmıyorsa Endonezya‟daki sosyal medya bu kadar yaygın ve bu kadar fazla kullanıcıya ulaşması da pek mümkün olmayacaktı. Çünkü enformasyon, akışı sıkı bir gözetim altında sürekli takip ediliyordu. Gözetim, hem üniforma giyinen polisler hem de istihbarat ajanslar tarafından yapılıyordu. Devletin aldığı kararlara karşı çıkan bir kimse her an tutuklanabilirdi. Tutuklanıp hemen hapise götürülebilir veya kimsenin haberi olmadan idam edilebilirdi.

SERBEST SORUMLULUK

Endonezya‟da basın yayın alanında yaşanan serbestleşme, Endonezya halkının içinde çok fazla sayıda sosyal medya kullanıcısının ortaya çıkmasına neden

127

olmuştur. Bu yeni politika, herkesin kendi düşünce ve görüşlerini sorumlu olduğu sürece serbestçe ifade edebileceğini ilanetmektedir. Buradaki serbestlik, bir birey veya topluluk hakkında yalan veya doğru olup olmadığı henüz belli olmayan haberler yaymamak ve iftira etmemek anlamına gelir. Serbestlik de aynı zamanda kanıtları ortaya koyarak devletin kararlarına karşı düşünce, görüş, eleştiri vb. ifade edebilme anlamını taşır. Çünkü birileri kanıtlar olmadan konuşmaya başlarsa bu iftira ve kışkırtmayla sonuçlanır. İftira ya uğrayan kişi, Bilgi ve Elektronik İşlemler Kanunu‟na dayanarak polise suç duyurusunda bulunabilir.

Kanunun ciddi yaptırımlar içermasi, cezadan korkan kişilerin, sosyal medyada nerede olduğunu takip edilemeyen hesaplar açmasına da yol açabilmektedir. Bunun için sahte hesaplardan yayılan haberlere güven duymamalı gerektir. Bu sahte hesaplardan genellikle basın yayın gibi geleneksel medyalarda nadiren bulunan enformasyon yayılmaktadır. Twitter‟da yaygın olan sahte hesaplar şu an Endonezya‟da ayrı bir moda olmuştur. Sahte hesapların sahipleri, geleneksel medyanın ortaya çıkarmadığı skandalları sosyal ağlar aracılığıyla paylaşıp yaymaktadırlar.

Sonuçta çoğu kişi sahte hesaplardan kaynaklanan açıklamaları şüpheyle karşılamaktadır. Bu hesap sahipleri, sosyal sorumluluğu taşımadan serbestçe konuşur çünkü zaten ne kimliği ne de nerede oldukları bilinmektedir. Gazeteciler ise, bu hesapların paylaştığı haberleri takip etmektedirler. Çünkü bu haberler belki de bir davayı ortaya çıkarmaya yol açabilir. Fakat haber doğru olmazsa o habere sahte haberler denir. Eğer haberin bahsettiği olay gerçekten var ise o gazeteci, bu olay hakkında haber yapıp bir kitle iletişim medyaya bu habere koyar, bu haber üzerine

128

sorumluluğu alır. Çünkü gazetecilik anlayışı, gerçeğe dayalı, gelişigüzel olmayan haberler yazmayıp o haberler üzerinde sorumluluğu almaktır.

Endonezya‟da bu konu üzerinde örnek oluşturan bir dava görüldü, Prita Mulyasari Davası. Prita Mulyasari, Tangerang ilinden bir ev hanımı idi. İki çocuğu olan Prita hanım, bir hastalıktan Omni International hastanesini yattı. Hastalığı doktorun yanılmasıyla guatr olarak tanımlandı. Prita‟nın hastanenin hizmetine karşı memnuniyetsizliği ilk olarak kendi kişisel e-postasına yazdığı şikayetlerin yayımlanmasıyla başladı ve hastane tarafından dava edildi. Prita, hastanenin açtığı hakaret davasını kaybettik ve hapise atıldı. Endonezya savcıları da ilgili kişilerin önünde bu davayı iyice abarttı. Bu dava 2009 seçimine yakın bir zamanda ortaya çıktığı için birçok aday Prita‟yı hapishanede ziyarete gidip bu dava hakkında bir kamu algısı oluşturdular.

MySpace‟deki topluluklardan, bloglar ve Facebook gibi diğer sosyal medyalardan gelen destekler, daha büyük destekleri hazırladı. Bu dava, toplumun her kesminden Prita Mulyasari davasına ilişkin kararların sorgulaymasına neden oldu Bilgi ve Elektronik İşlemler Kanunu tartışma konusu oldu. Prita, Rp 204 milyon bedelli cezasını ödemek zorunda kaldı. Fakat bu ceza, Prita hanıma gelen destekleri daha da arttırdı. “Koin Untuk Prita” (Prita için Para) adını taşıyan e-posta listesi ve Facebook‟daki topluluk, tüm Endonezya halkından para toplamaya başladı. Herkes Prita‟nın cezasını ödeyebilmesi için para biriktirmeye çabaladı. Prita için bu kadar büyük desteği gören Omni International hastanesi, bu davayı kapattırdı.

129

Bu dava Endonezya‟da sosyal medyanın enemini bir kez daha ortaya koydu.

Diğer yandan sosyal medya kullanımının bu kadar yaygın olmazsa belki Prita şimdi hala hapishane içinde çömeliyordu. Halkın, bu davadan haberi bile olamayacaktı.

Sosyal medyadaki Twitter‟ın cıvıltılarından başlayan, Arap ülkelerinde meydana gelen protesto dalgaları, Arap Baharı, Tunus‟ta 18 Aralık 2010 tarihinde başlayıp Mısır, Libya, Bahreyn, Süriye, Yemen, Cezayir, Irak, Ürdün, Fas, Umman, Kuveyt, Lübnan, Suudi Arabistan ve Sudan gibi Arap ülkelerin yayılmıştır. Bu devrim bir sivil ayaklanmıdır. Sivil ayaklanma içinde saldırı, protesto, yürüyüş ve sosyal medyalar (Facebook, Twitter, YouTube, ve Skype) bulunur. Kullanım amacı, devlet tarafından yapılan internet baskısına, internetin sansür edilmesini karşı halkın farkındalığını uyandırarak halklar arasında birbirlerinden haberdar etmek ve gerekli eylemleri organize etmektir.

18 Aralık 2011 tarihinde Tunus‟da ortaya çıkan protesto, Arap Baharı‟nın ilk meydana geldiği nokta olarak kabul edilir. Tunus‟daki protestoda polisin yaptığı rüşvet ve sağlık hizmetlerine karşı halkın memnuniyetsizliğini dile getirmeye çalışan Muhammed Bouazizi kendini ateşe atmıştı. Bu protesto olayı da kısa sürede Orta Doğu‟daki diğer ülkeler yayılmıştır. Örneğin, Mısır‟daki Hüsnü Mübarek rejimi devredilip Muhammed Mursi cumhurbaşkanının iktidara geçmesi, 20 Ekim 2011 tarihinde Libya‟daki Muammer Kaddafi‟nin iktidardan devredilmesi ve hatta öldürülmesi gibi.

Günümüzde halkının sosyal medyalarına erişmesini yasaklayan ülkeler vardır. Buralardan devlet, Facebook ve Twitter gibi sosyal medyalara erişebilecek her türlü olanakları engellemeye çalışmaktadır. Bu ülkelerden biri İran İslam

130

Cumhuriyeti‟dir. İran‟ı ziyarete gittiğimde kendi sosyal medya hesabımı açmakta zorluk çekiyordum. Halbuki yurt dışındayken arkadaşlarımla irtibat kurabilmek için en sık kullandığım tek araç sosyal medya idi. Kitle iletişim ve sosyal medyalara erişim engelleri, devletin eleştirilmeye cesaret edilemeyen politikalarından biridir.

Çünkü halk, iletişim kanalları sahip olursa ve özgürlük dile getirilirse iktidarların uzun süre ayakta kalmayacağını anlamaktır. Sosyal medyanın Arap yarımadasındaki gücünün olağanüstü önemli bir şey olduğunun farkına varılmalıdır. Bu durum sadece teknolojik gelişmenin yarattığı bir olay olarak algılayıp küçümsenemez. Sosyal medya, dünya çapında yenilikçi bir ajan olarak ortaya çıkmıştır. Yeni medyanın olanakları, toplum ve çevre gözlemcileri için apayrı bir konudur. Sosyal medya henüz yokken gerçekleşmesi mümkün olamayan şeyler, bu fenomenin ortaya çıkmasıyla beraber artık gerçekleşbilir hale gelmiştir.

Siyaset dünyasında cumhurbaşkanı adayları veya belediye başkanı adayları, sosyal medyadan yararlanarak vizyon ve misyonlarını halka iletebilir. Hatta genel seçim komitesi, genel seçime çıkacak adaylarının kimler olacağına karar vermeden önce bu başvuran adayların, sosyal medya aracılığıyla taleplerini halka iletip ilan edebilirler.

Sosyal medya bu adaylar arası tartışma ortamı olarak kullanılabilir. Adayların kendileri doğrudan diğer adaylarla değil de adayların kampanya ekiplerinin birbirleriyle tartışmasına rağmen adayların sosyalleştirilmesi adına açık siyasal mücadelerin sosyal medyada gerçekleştiğini görüyorüz. Genel seçime aday olan bir siyasetçinin hesabında yaptığı faaliyetler sosyal medya ortamında resmi olmadan halka bildirebilir. Adaylar genellikle bir bölgede yaptığı sosyal etkinliklerinden sosyal medyada söz edip bununla ilgili çektiği fotoğrafları yüklemeyektediler.

131

Billboard, afiş, broşür ve kitle iletişimdeki ilanların yanı sıra sosyal medyanın, modern siyaset dünyasında imajlama aracı olarak kullanılması artık kaçınılmaz bir hale gelmiştir. Sosyal medyanın en önemli avantajı, diğer medyalar gibi para gerektirmemesidir. Adayların dikkat etmeleri gereken tek şey, sosyal medya hesaplarının herkese açık olmasıdır. Böylece takipçilerin sayısı gittikçe artar;

her türlü imajlama, sosyalleşme, vs. daha hızlı ve geniş kitleye yayılabilir. Oy verecek kimseler için ise özellikle sosyal medya hesabı olan orta sınıf toplumlar veya yeni oy verecek kimseler için bu sosyal medya hesapların olması, tuttukları aday hakkında bilgi verir, değerlendirme açısından da kolaylık sağlar. Yetişkin, siyaseti öğrenme adına adayların sayfalarından siyaset okur-yazarlığını öğrenir. Böylelikle oy verenler, genel seçimde hangi aday seçeceklerine karar verebilirler.

Siyasette, bir adayın entrika ve zayıf yönlerinin diğer adaylar tarafından kamuya duyurulması artık şaşırtıcı bir gerçek değildir. İmaj bozucu bu zayıf yönlerinin sosyalleşmesinden zarar gören ilgili aday, yine sosyal medyada gerekli açıklamalar yapabilir. Görüş savaşı, özellikle seçim esnasında sosyal medya kullanıcıları tarafından çok yoğun olduğu hissedilir. Geçen 2012‟daki Jakarta Velisi seçiminde her adayların taraftarları arasındaki tartışmaları seçim gününe kadar sürdü.

Bununla ilgili bir sorun çıktı çünkü kanun gereği seçim gününe birkaç gün önce artık herhangi bir sosyalleşme, örtülmüş kampanya, vb. olmaması gerekir. Bunun nedeni ise genel seçim komitesinin sosyal medyadaki kampanya yapmak hakkında resmi bir kuralı bulunmamasıdır.

Sosyal medya, yoğun iş temposu olan modern toplumların kaçınılmaz bir ihtiyacı olmuştur. Tanınmış veya yeni arkadaşlarla iletişim kurma ihtiyacı olan sosyal bir varlık olarak insanlar için sosyal medya oldukça üstün bir role sahiptir.

132

Geleneksel medya aracılığıyla ticaret yapan işadamları şimdi artık sosyal medyayı da ticaret ortamı olarak dönüştürmeye başlamışlardır. İşadamları, yüz yüze sosyalleşme ihtiyacının insanın temel ihtiyaçlarından biri olduğunu çok iyi bilmektedir. Diğer yandan, sosyal medyada bir reklam gibi yayılmış gibi oluşan kişisel hesapları da bulunmaktadır. Hatta genelde heberlerin özetini sunan çevrimiçi kitle iletişim araçları, şimdi artık televizyon, radyo, ve geleneksel gazeteler gibi sayfalarına reklamlar serpiştirmeye başlamışlardır. Gerçi medyanın gelir kaynağı da zaten reklamlardır.

Endonezya‟daki kitle iletişim araçları etkileyen tarih, kültür, ve siyaset faktörler, o zamanki iktidarda olan kimsenin politikasına göre değişmektedir.

Endonezya halkı, bir araya gelip muhabbet etmeyi sevse de ifade etme özgürlüğünü yasaklayan bir kanun varsa yine o kanuna uyarlar. Ancak hapise atılmaktan korkmayan birkaç aktivist, yazar ve gazeteciler hala seslerini duyurmaya devam ederler. Bu insanlar, hapishaneye atılsalar bile, kurgu yazıları veya roman şeklinde olsa da en azından düşünce ve görüşlerini yine dış dünyaya duyurabileceklerini düşünürler. Şu an, konuşma özgürlüğünün ilişkin yasasının korumasıyla, aktivist, yazar, gazeteciler, ve Endonezya halkı genel olarak devletin politikalarına karşı artık eleştirerek, görüşleri ve düşüncelerini ifade ederek müdahale edebilirler. Bunun için Endonezya, sosyal etkileşimlerinde sosyal medya kullanımının oldukça yaygın olduğunu söylemek abartılı değildir.

133 III. BÖLÜM

SONUÇ

17 Ağustos 1945 tarihinde ilan edilen Endonezya Cumhuriyetinin bağımsızlığından sonra Endonezya resmi olarak Soekarno ve Mohammad Hatta tarafından yönetilmiştir. Endonezya‟nın bu bağımsızlığı Holanda‟dan kazanılmıştır.

Holanda karşı mücadelelerde Endonezya‟nın mücadeleci kahramahları ve genç eylemcileri hem silahlar hem de gerek ulusal gerek uluslararası çaplı kitle iletişim araçları aracılığıyla savaşmışlardır.

Mohammad Hatta, 1920 yıllarda Holanda‟da öğrenci olarak kayıtlı olduğundan beri Endonezya‟nın bağımsızlığı için mücadele etmeye başlamıştır.

Birçok uluslararası faaliyetlerde Endonezya‟yı tanıtmaya kalkmıştır. Oysa Endonezya‟da Soekarno ve diğer mücadeleciler, Endonezya‟nın bağımsızlığı düşüncesini yaymak için kitle iletişim aracı kurmuşlardır. Öğrenci ve gençlerin bu mücadeleleri sayesinde neticede 17 Ağustos 1945 yılında Endonezya, bağımsızlığına kavuşabilmiştir.

Endonezya Cumhuriyeti‟nin bağımsızlığının ilan edilmesi, Endonezya‟lı halkı temsil ederek Soekarno ve Hatta tarafından okunup tüm Endonezya‟lılarca sevinçle karşılanmıştır. Bağımsızlık ilanı, radyo yayını aracılığıyla Endonezya‟nın her tarafında duyurulmuştur. Bu bağımsız haberi de tüm dünyaya duyurulmak üzere uluslararası radyo ve haber ajanslarına iletilmiştir.

134

Endonezya‟nın 1945 yılında bağımsızlığına kavuştuğundan beri Soekarno ve Hatta liberal demokrasi ilkesine dayanarak yönetimi yürütmüşlerdir. Zaman geçtikçe bu liberal demokrasi, güdümlü demokrasi olarak dönüşmüştür. Aslına bakacak olursak güdümlü demokrasi gerçek bir demokrasi değildir. Güdümlü demokrasi, otoriter bir sisteme dayanmıştır.

1966 yılında meydana gelen siyasi çatışmalarının sonucu olarak Soekarno, cumhurbaşkanlığını Soeharto‟ya devirmek zorunda kalmıştır. Soeharto, Endonezya‟nın ikinci cumhurbaşkanı olmuştur. Yönetimin ilk yıllarında Soeharto gerçek bir demokrasi gibi demokrasiyi uygulamıştır fakat gittikçe Soeharto, uygulanmakta olan bu demokrasiye yeni bir ad koymuştur: Pancasila Demokrasi.

Halbuki Pancasila Demokrasi, konuşma ve yorum yapma hakkı tanımayan otoriter siyasetine dayanmıştır.

Cumhurbaşkan Soeharto, Pancasila Demokrasi‟siyle 32 yıla kadar dayanmıştır. Otoriter bir yönetim şekli ve Endonezya‟da meydana gelen ekonomik krizi, eğitilmiş insanları, üniversiteli öğrenciler ve gençler tarafından Soeharto‟yu milli iktidarından devirmek üzere protesto yapmak için güçlü bir siyaset aracı olarak kullanılmıştır.

Sonunda 21 Mayıs 1998 tarihinde Soeharto, Endonezya Cumhuriyeti‟nin Cumhurbaşkanı pozisyonundan istifa edip Cumhurbaşkan Yardımcısı Prof. Dr. BJ.

Habibie‟ye pozisyonu devirmiştir. Habibie cumhurbaşkan olduktan sonra herkesin konuşma ve yorum yapma hakkı tanıyan gerçek bir demokrasi sistemi uygulanmaya başlamıştır.

135

Basın özgürlüğü ve yorum yapma özgürlüğü hakkında yeni anayasa, Cumhurbaşkan Habibie zamanında yapılmıştır. Öyle olmasına rağmen Habibie ancak bir yıllık cumhurbaşkanlık görevini tamamlayana kadar iktidarda dayanmıştır. 1999 yılında DPR (Halk Temsilcileri Komitesi) ve MPR (Halk Temsilcileri Meclisi) yeniden cumhurbaşkan seçimini düzenlemiş ve sonuç olarak cumhurbaşkanlık KH Abdurrahman Wahid‟e görevlendirilmiş, cumhurbaşkan yardımcısı ise Megawati Soekarnoputri‟dir.

Devrimden beri yıllar geçse de siyaset karışıklığı hala Endonezya yönetiminden kalkacağı yokmuş. Protestocu ve eylemcilerin caddelerde, sokaklarda yaptığı protestolarda talep edilen çok şey vardı. Namıdiğer Gusdur olan KH Abdurrahman Wahid ancak iki yıl cumhurbaşkan görevini yapmıştır. Endonezya‟nın birçok bölgelerinde ortaya çıkan protestoların sonucunda Gusdur cumhurbaşkanlığından istifa etmiştir. 23 Temmuz 2001 tarihinde Gusdur cumhurbaşkanlığını Megawati Soekarnoputri‟ye devirmiştir.

O günden itibaren Megawati, Endonezya Cumhuriyetinin beşinci cumhurbaşkanı olmuştur. Cumhurbaşkan yardımcısı ise Hamzah Haz‟a görevlendirilmiştir. Megawati‟nin yönetiminde DPR, demokrasi ve halkın doğrudan seçme özgürlüğünü tanıyan genel seçim anayasasını düzenlemiştir. 2004 yılında Endonezya, aynı anda ve doğrudan halk tarafından yapılan cumhurbaşkan ve DPR üyeleri seçimi gerçekleşmiştir.

2004 genel seçiminin sonucu olarak Dr. Susilo Bambang Yudhoyono, Endonezya Cumhuriyeti‟nin demokrasi yoluyla halk tarafından doğrudan seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olmuştur. 2004 genel seçimi başarılı değinilebilir. Hatta ABD ve

136

Hindistan‟dan sonra Endonezya, dünyada üçüncü demokratik ülke olarak söylenmiştir. 2009 yılındaki genel seçimde Susilo Bambang Yudhoyono yine cumhurbaşkan olarak seçilip 2014 yılına kadar görevini tamamlayacaktır.

Endonezya‟daki basın sistemi, bulunduğu zamanın geçerli siyaset akımına göre şekillenir. Yıllar evvel, liberal demokrasi zamanında geçerli olan sistem liberal basın sistemi idi. Bu sisteme göre her medya, devlet yönetimi de dahil olmak üzere bütün her konu hakkında yazma hakkı tanınmıştır. Fakat daha sonra geçerli olan sistem güdümlü demokrasi olarak değişince Endonezya‟daki basın sistemi de otoriter basın sistemi olarak değişmiştir.

Otoriter sistemine dayalı Pancasila Demokrasi‟nin geçerli olduğu Soeharto yönetimindeki basın sistemi de otoriter ilkesine dayanmıştır. Bu sistem Soeharto‟nun Endonezya Cumhuriyetinin 32 yıllık cumhurbaşkanlık görevini tamamlayana kadar sürdürülmüştür. Geçerli kurallara uymayan basınlar yasaklanmıştır. Cumhurbaşkanın ailesi ve devletin yönetimini gücendiren haberler yasaklanma ile tehdit ediliyor ve haberi yazan muhabire hapis cezası veriliyordu.

Hatta az denilmeyecek kadar çok sayıda muhabir ve eylemci Cumhurbaşkan Soeharto zamanında hiçbir iz bırakmadan yok olmuştur. 1994 yılında Endonezya‟nın zamanında en büyük magazin olan Tempo magazini devlet tarafından kapatılmış ve yayım izni iptal edilmiştir. Bundan sonra Endonezya‟nın birkaç bölgelerinde protesto akımı ortaya çıkamaya başlamıştır. Protestocular, basın özgürlüğü, ifade etme özgürlüğü ve yorum yapma özgürlüğü isteğinde bulunmuştur.

Protestocuların basın ve yorum yapma özgürlüğü yanı sıra Cumhurbaşkan Soeharto‟nun istifa etmesi isteğinde de bulunduklarının sonucu, 1997 yılında bu olay

137

zirveye ulaşmıştır. Cumhurbaşkanın istifası isteği çok makuldu, yani: ekonomik krizi, cumhurbaşkan ve dostlarının yaptığı rüşvet, hile ve akrabalarına ülkenin zarara sokan ayrıcalıktı.

21 Mayıs 1998 tarihinde Soeharto, pozisyonundan istifa etmiştir. Daha önce Cumhurbaşkan Yardımcısı olan Prof. Dr. BJ. Habibie‟ye cumhurbaşkan pozisyonu geçmişmiştir. Bundan itibaren demokrasi sistemi Endonezya‟da yürütülmüştür. Basın sistemi de aynı şekilde, 1998 yılından itibaren basın sisteminin dayandığı ilke özgür ve sorumlu basın ilkesidir.

1998 devriminden sonra birçok medya ortaya çıkmıştır. Ancak büyük bütçeye ve çok fazla dolaşıma sahip medyalar uzun süreye kadar sürdürülebilmiştir. Eğer sahip değilse basın şirketi iflas eder, muhabirleri ve çalışanlarını işten atardı.

Bu araştırma, sosyal medya ve Endonezya ile ilgilidir. Bulunduğumuz 21.yüzyılda en etkili medya olmuştur. Günümüzde artık her yerde erişilebilen internet aracılığıyla sosyal medya, Endonezya dahil olmak üzere dünyanın her yerinde, insan hayatında yayılmaktadır. Sosyal medyanın yayılması da uzun bir süreye gerektirmez. Söz gelimi Facebook, 2004 yılında ilk kuruluşundan bu yana dünyanın toplam 7 milyar nüfusunun 1 milyara kadar ulaşmıştır. Bu olaydan, dünyadaki bütün herkesin tarafından sosyal medyanın iyi karşılandığını görüyoruz.

Yaklaşık 250 milyon nüfusuna sahip olup dünyanın dördüncü en kalabalık ülkesi ünvanını taşıyan Endonezya bu sosyal medyanın yayılmasında da önemli bir rol oynamaktadır. Bu araştırma, hem literatürden gözden geçirilmesi hem görüşme yoluyla çeşitli kaynaklardan yararlanarak nitel yaklaşımını benimsemektedir.

138

Sosyal medyanın toplum ile sıkı bir bağı vardır. Yeni medya olarak sosyal medya, toplumun gerek yazılı basın, radyo, televizyon gerek çevrimiçi medya olmak üzere çeşitli kitle iletişim araçlarıyla doğrudan iletişimi sağlamaktadır. Günümüzde her kitle iletişim aracının özellikle Facebook ve Twitter olmak üzere sosyal medyalarda hesabı olması şarttır çünkü Facebook ve Twitter, mesajın daha hızlı iletilmesini, sosyal medyada hesabı olan kimsenin de mesajı daha kolay almasını sağlar.

Sosyal medyanın bu kadar yaygın olsa da kitle iletişim aracının rolü değişmez çünkü insanlar sosyal medyada haber de olsa ne yazarsa yazsınlar bu yazıların veya haberlerin doğruluğunun tespit edilmesi gerekmektedir. İnsanlar, kendisi şahit olmadan sağdan soldan haber işitip yazmış olabilirler. Uydurup yalan da yazabilirler sosyal medyada.

Kitle iletişim aracında öyle bir şey söz konusu değildir. Haber yapan bir kurum olarak kitle iletişim aracının yazdığı her olayın veya haberin doğruluğunu tespit etmek zorunluluğu söz konusudur. Kontrol ve tekrar kontrol, soruşturma, malzeme derinleşme, vs. bunlar söz konusudur. Haber üreticisi olarak kitle iletişim aracı, okuyucunun, dinleyicinin veya seyircinin inanıp inanmadığına bağlıdır.

Toplum bir kurumdan bir kez yalan haber aldıktan sonra bir daha o kuruma güvenmez. Televizyonun başında oturup bir uzaktan kumanda ile biri kendisinin sevmediği kanalı kolayca değiştirebilir hatta tamamen silebilir. Toplumun seçme özgürlüğüdür bu.

Televizyon ve radyo gibi elektronik medyalar da sosyal medyanın faydasını görmüştür. Televizyon ve radyonun çeşitli programları, sosyal medya üzerinden

Belgede ENDONEZYA VE SOSYAL MEDYA (sayfa 130-155)