• Sonuç bulunamadı

1. İKTİSADİ BÜYÜMENİN ve DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN

1.3. Doğrudan Yabancı Yatırımların Belirleyicileri

1.3.1. Yatırım Yapılan Ülke Açısından Belirleyici (Doğrudan Yabancı

1.3.1.1. Ekonomi Temeline ve Yatırım Çevresine İlişkin Faktörler

UNCTAD (1998: 91), DYY’nin belirlenmesinde yatırım olanaklarına dayanan unsurları; yatırımlarının promosyonu, yatırım teşvikleri, yozlaşma ve bürokratik etkinsizliklerle mücadele maliyetleri, sosyal iyileştirmeler, yatırım sonrası hizmetler gibi unsurlar şeklinde sıralamıştır. Ekonomi temeline dayanan faktörler ise etkinlik, kaynak ve piyasa arayışı şeklinde üç güdü çerçevesinde ele alınmıştır. Buna göre etkinlik arayışı; kaynak ve varlık maliyetleri, haberleşme, ulaşım ve ara malı maliyetleri gibi diğer maliyetler, bölgesel bütünleşme anlaşmasına üyelik gibi unsurları göz önünde bulundurmaktadır. Kaynak ve varlık arayışı; düşük maliyetli niteliksiz işgücü, nitelikli işgücü, teknolojik ve yenilikçi kaynaklar ile varlıklar ve fiziksel altyapı gibi unsurlara sahiptir. Piyasa arayışı ise piyasa büyüklüğü ve kişi başına gelir, piyasanın büyümesi, bölgesel ve küresel piyasalara erişim, ülkeye özgü tüketici tercihleri ve piyasa yapısı gibi unsurlardan oluşmaktadır.

DYY’yi etkileyen faktörleri belirlemede, piyasa arayan ve piyasa aramayan DYY ayrımını yapmak gerekmektedir (Asiedu, 2002: 109, 116). Piyasa arayan yatırımlarda mallar ev sahibi ülkede üretilmekte ve yerel piyasaya satılmaktadır. Bu yatırım türünde asıl amaç, yurtiçi piyasalara hizmet sunmak olduğu için yurtiçi talep tarafından yönlendirilme durumu söz konusudur. Piyasa aramayan DYY’de ise mallar ev sahibi ülkede üretilmekte ancak yurtdışına satılmaktadır. Doğal kaynak temelli yatırımlar ve otomobil montaj tesisleri gibi diğer ihracata yönelik yatırımlar, piyasa aramayan DYY’lere örnek olarak verilebilir.

i. Piyasa Büyüklüğü ve GSYİH

Genel olarak bütün ülkeler bölgeselleşme aracılığıyla DYY artışlarından fayda sağlamaktadırlar. Bununla birlikte bir bölgede büyük ekonomilere sahip olan ya da coğrafi olarak diğer büyük ekonomilere yakın olan ülkeler, diğerlerine nazaran daha fazla DYY çekmeyi beklemektedirler (te Velde and Bezemer, 2006: 65). Bir ekonominin büyük olması ve yüksek büyüme oranı bu çekiciliği artırmaktadır. Büyük ve hızlı büyüyen ekonomiler ölçek ekonomileri ile taşımacılık ve ürün

65

pazarlama maliyetlerinin düşüklüğü dolayısıyla yabancı firmaların ev sahibi ülkedeki satış oranlarını artırmaktadır (Mottaleb and Kalirajan, 2010: 375).

Piyasa hacminin artması, üretilen mal ve hizmetlere ilişkin daha büyük miktarda talep ortaya çıkmasına yol açacağından, piyasa büyüklüğü bir yatırımcının yatırım kararı verirken dikkate aldığı en önemli teşvik edicilerdendir (Sodik and Nuryadin, 2008: 23). Gayrisafi yurtiçi hasıla, piyasa büyüklüğü anlamında, DYY için ampirik çalışmalarda sıklıkla ele alınan ve önemli bir belirleyici olarak kabul edilen bir değişkendir. Ev sahibi ülkenin piyasa büyüklüğünün yeterli olması, muhtemel talebin fazla olması ve düşük maliyetler anlamına geleceği için DYY için olumlu bir göstergedir (Bilgili et al., 2012: 1161-1162).

Ampirik çalışmalar göstermektedir ki, piyasa büyüklüğü ve piyasa büyümesi DYY belirleyicilerindendir (Sun et al., 2002: 87; Faeth, 2009: 171). Belirli bir bölgenin daha geniş piyasa hacmine sahip olması, diğer faktörler sabitken bölgenin çekeceği potansiyel doğrudan yatırımın artması anlamına gelmektedir. Piyasa hacmi büyük olan ev sahibi ülke piyasaları, ölçek ekonomileri ve ürün başına daha düşük sabit maliyete sahip olmalarından dolayı piyasaya arz maliyetini düşürdükleri ölçüde yatay DYY’yi teşvik edecektir. Dikey DYY ise ev sahibi ülkenin piyasa hacmine kayıtsızdır (Lim, 2001: 12).

ii. Kümelenme (Toplanma) Etkisi

Kümelenme etkisi, ölçek ekonomilerine ve pozitif dışsallıklara neden olan ekonomik faaliyetlerin ortak yerleşimi ve yoğunlaşmasıdır. Belirli bir bölgenin kümelenme seviyesi hem dikey hem de yatay DYY ile pozitif ilişkilidir. Kümelenme etkilerine katkı sağlayan faktörler, ev sahibi ülkenin altyapı durumunu, sanayileşme derecesini ve mevcut DYY stokunun büyüklüğünü kapsamaktadır (Lim, 2001: 12; Sun et al., 2002: 88)

Yabancı firmalar, elverişli yatırım ikliminden faydalanma gayesiyle ve projeler arası bağlantıları ile DYY stoklarını artırma düşüncesine bağlı olarak bir araya toplanmaktadırlar. DYY’nin dışsal ölçek ekonomilerinin varlığından yararlanması kümelenme seviyesindeki artışa katkı sağlamaktadır. Şöyle ki, yeni yatırımcılar yatırım yeri kararı verirken diğer yatırımcıların geçmiş dönem yatırım kararlarını

66

taklit etmektedirler. Kümelenme sayesinde yeni yatırımcılar ev sahibi ülkedeki mevcut yatırımcılardan gelen pozitif taşmalardan fayda sağlamaktadırlar ( Walsh and Yu, 2010: 5).

iii. Ekonomik İstikrar

Sermaye akımları ve kompozisyonları ulusal ve uluslararası krizlerden etkilenmektedir. Çünkü krizler gelişmekte olan ekonomilerin istikrarını bozmaktadır. Bu istikrar bozucu etki gelişmiş dünya ekonomileri için de geçerlidir. 1990’larda ve 2008’de görülen krizlerden kaynaklanan yapısal kırılmalar yalnızca sermaye akımlarının kompozisyonunu değil, makroekonomik temeller ve akımlar arasındaki ilişkiyi de değiştirebilmektedir (Uctum and Uctum, 2011: 463). Sula and Willett (2009: 308) yaptıkları çalışmada kriz dönemi ile diğer dönemleri incelemiş ve DYY’nin krizler boyunca en istikrarlı sermaye akımı türü olduğunu ortaya koymuşlardır. Finansal sermaye akımlarının çokluğu genellikle bir ülkenin ekonomik anlamda iyiye gittiğinin bir göstergesi olmakla birlikte, gelecekteki potansiyel parasal ve finansal krizler için hem ulusal hükümetler hem de özel yatırımcılar tarafından dikkate alınması gereken bir uyarı niteliği taşımaktadırlar.

iv. Fiyat ve Döviz Kuru İstikrarı

Ev sahibi ülkenin parasının kaynak ülkeye göre değer kaybetmesi, ev sahibi ülkenin konum avantajını artıran bir faktör olabilmektedir (Gastanaga et al., 1998: 1301). Paranın aşırı değerlenmesi piyasa dengesizliğinin örneklerinden biridir. Bir para aşırı değerlendiğinde, cari döviz kurunda, ülkedeki ticarete konu olan malların üretim maliyetleri genellikle diğer ülkedekilerden daha yüksektir. Bu durumda, uluslararası ticareti yapılan malların üretimini daha az değerli paraya sahip ülkede yapmak ve aşırı değerli yabancı paraya sahip yabancı üretim kapasitesini satın almak üzere bir güdü söz konusudur (Grosse and Trevino, 1996: 145).

DYY ile işgücü maliyeti, dış ticaret açığı ve yabancı firmaların yüksek miktarda ithal girdi kullanmalarının bir sonucu olarak ev sahibi ülkedeki reel döviz kuru arasında negatif bir ilişkiden bahsetmek gerekmektedir (Yapraklı, 2006: 40). Bir ülkedeki döviz kuru ve döviz kurunda meydana gelmesi muhtemel hareketlilikler ÇUŞ’lar açısından yatırım güdüsünü etkileyen temel faktörlerdendir. Aşırı değerli

67

para yabancı yatırımcılar için daha az satın alma gücü anlamına geldiği için yabancı yatırımlar üzerinde negatif etkili olmaktadır. Bu nedenle döviz kuru istikrarı yabancı yatırımlar için çekici bir faktördür (Koç Aytekin, 2011: 6). Bozkurt (2009: 84)’un çalışmasına göre, döviz kurundaki oynaklık eğiliminin artması, cari denge ve borçların sürdürülebilirliğini etkilediği için DYY üzerinde oldukça etkilidir. Bozkurt, çalışmasında yatırım yapan ülkedeki döviz kuru ile bu ülkeden dışarıya doğru olan DYY ilişkisini güçlü bir pozitif ilişki olarak değerlendirmiştir. Bunun sebebi, reel döviz kurundaki bir artışın yabancı yatırımcılar için kârlılık artışı anlamına gelmesi ve doğrudan yatırımları artırmasıdır.

Udomkerdmongkol et al. (2006: 16) yaptıkları çalışmada yerel paranın değer kazanması (kaybetmesi) ile içeriye giren DYY akımları arasında güçlü negatif (pozitif) bir ilişki bulmuştur. Yerel paranın değer kazanmasına ya da kaybetmesine ilişkin beklentilerle içeriye giren DYY akımları arasında ise sırasıyla pozitif ve negatif bir ilişki vardır. Döviz kuru oynaklığı ile olan ilişki ise negatif yönlüdür.

v. Ticaret Engelleri ve Dışa Açıklık Seviyesi

Ülkeler arasında resmi ticaret engelleri olmadığı zaman, gerçekleşen DYY miktarı artmaktadır. Hem tarifelerin hem de tarife dışı engellerin göreceli olarak düşük olduğu OECD ülkeleri arasında meydana gelen yatırım akımlarının büyüklüğüne bakıldığında içselleşme ve tarifeden kaçınmanın pozitif etkisi görülmektedir (Blomström and Kokko, 1997: 8). Bununla birlikte daha açık bir ekonomi, yabancı sermayeyi iyi karşıladığı ve yabancı yatırımcılara ev sahibi ülke ile daha yakın olabilme imkanı tanıdığı için yatırım çekmektedir (Sun et al., 2002: 89).

Dışa açıklık düzeyinin artması ticaret engellerini üstlenen yatay doğrudan yatırımları azaltabilmekle birlikte, diğer DYY türleri için bir artış durumu söz konusu olabilmektedir. Dikey doğrudan yatırımlar yatırım yapılan ülke içinde ve dışında önemli ara malı ve girdi akımları gerektirmektedir. Ayrıca, liberal ve öngörülebilir bir yatırım çevresini gerekli kılmaktadır. Bu nedenle, daha fazla dışa açıklık daha fazla dikey DYY demektir. Tarife dışı engeller açısından bakıldığında ticari serbestleşme diğer serbestleşme ölçütleri ile birlikte daha iyi bir yatırım iklimi sağlamakta ve uzun dönem iktisadi büyüme ve artan piyasa hacmine ilişkin daha iyi

68

beklentilere yol açmaktadır. Bu beklentiler ne kadar yüksek olursa yatay DYY artışı da o kadar fazla olacaktır (Lim, 2001: 13).

Gelişmekte olan ülkeler için DYY ile makroekonomik değişkenler arasındaki uzun dönemli ilişki ele alındığında bu yatırımlar ile GSYİH ve dışa açıklık arasında pozitif bir ilişki ortaya çıkmaktadır (Yapraklı, 2006: 40). Ticaret engelleri potansiyel olarak DYY’nin önemli belirleyicilerinden olduğu için teorik modellere dahil edilmeleri gerekmektedir (Faeth, 2009: 171).

Dış ticaret sürdürülebilir kalkınmanın en önemli unsurlarından biri olduğundan ekonominin dışa açıklığı dünya ile bütünleşme çabasının bir göstergesidir ve bir ülkenin dış ticaretinin GSMH’ye oranı dışa açıklık derecesini göstermektedir. Bu orandaki artış DYY çekecektir. Dolayısıyla, dışa açıklık ve DYY arasındaki ilişkinin pozitif yönlü olması beklenmektedir (Kar ve Tatlısöz, 2008: 450). Toplam sermaye akımı hacmi ile dışa açıklık arasında güçlü ve pozitif bir ilişki vardır ve bu nedenle GSYİH içinde DYY payı da dışa açıklıktan pozitif yönde etkilenmektedir. Sonuç olarak, daha dışa açık ekonomiler oransal olarak daha fazla yabancı sermaye çekme eğilimindedirler (Hausmann and Fernandez-Arias, 2000: 9-10).

vi. Üretim Faktörü Maliyeti

Üretim faktörlerinin maliyeti DYY için negatif bir faktördür. Özellikle işgücü maliyeti belirleyici değişkenler içinde önemli bir yer tutmaktadır. Yabancı ülkelerdeki ucuz iş gücünden faydalanma üretim maliyetlerinin düşmesini sağlayacağından özellikle emek yoğun endüstrilerde faaliyet gösteren firmalar yatırım için ucuz iş gücüne sahip ülkeleri tercih etmektedirler. Özellikle 1970’lerden sonra ÇUŞ’lar işgücünün bol ve ucuz olduğu gelişmekte olan ülkelere yatırım yapmayı tercih etmişlerdir (Kar ve Tatlısöz, 2008: 448-449). Düşük üretim faktörü maliyetleri hem üretim maliyetlerini en aza indirme hedefine sahip dikey DYY’yi doğrudan etkilemekte, hem de yatay DYY için tercih sebebi olmaktadır. DYY üzerinde düşük faktör maliyetinin net etkisi pozitiftir.

vii. Yatırım Teşvikleri

Kaytmaz Balsari and Ucdogruk (2010: 110), 1998-2007 döneminde İMKB’de listelenen firmaların performansı üzerinde DYY ve yatırım teşviklerinin ilişkisini

69

araştıran çalışmalarında firmaların kârlılığının firma büyüklüğü, firma sahipliği ve bir yatırım desteği alıcısı olma durumu ile arttığını ortaya koymuşlardır. Özellikle, finansal olarak kırılgan olan firmalar daha düşük kârlılığa sahip olduklarından, yatırım teşviklerinin varlığı firmaları DYY çekmek ve daha yüksek kârlılık elde etmek için desteklemektedir. Sektörel ve bölgesel kârlılık da firmaları elde ettikleri getirilerini taşma etkileri ve rekabetçi baskılar yoluyla artırmaya teşvik etmektedir.

Yatırım teşvikleri; mali teşvikler (kâra, sermaye yatırımına, emeğe, satışa, katma değere, ithalat/ihracata ya da özel harcamaya dayanan), finansal teşvikler (devletin bağışları, kredileri, işletmeye ortaklıkları ve devlet garantisi gibi) ve diğer teşvikler (sübvansiyonlu özel altyapı hizmetleri, piyasa öncelikleri, tercihli döviz uygulamaları gibi) olarak üç grupta incelenebilmektedir (Faeth, 2009: 184). DYY çekici faktörlerden olan teşvikler içinde en fazla yararlanılanlar, gelir ve kurumlar vergisi muafiyetleri ve vergi indirimleri, yatırım indirimleri, sermaye mallarında ve hammadde ihracatında katma değer vergisi muafiyeti, sermaye malları ithalatında gümrük muafiyeti, kullanılan hammaddeler için katma değer vergisi muafiyeti, sübvansiyonlu krediler ve altyapı hizmetleri gibi uygulamalardır (Gedikli, 2011: 116).

Ev sahibi ülkedeki mali teşvikler yatay ve dikey DYY türleri için ülkenin konumsal avantajını artırabilmektedir. Önemli olan üretim maliyetini en aza indiren DYY varlığıdır. Çünkü maliyeti minimize eden DYY, maliyetlere duyarlı olan mali teşviklere daha hızlı cevap verebilmektedir. Yatay DYY için mali teşviklerin önüne geçen faktörler vardır. Bunlar, ev sahibi ülkenin finansal kapasitesi ve korumacılık politikalarıdır. Ancak diğer bütün koşullar eşitken mali teşviklerin DYY üzerindeki net etkisi pozitiftir (Lim, 2001: 13).

viii. Bölgesel Ticaret Anlaşmaları

Bölgesel ticaret anlaşmalarına dayanan yurtiçi politikalar yatırım ikliminin tahmin edilebilirliğine katkı sağlamaktadır. Bu katkı zaten var olan anlaşmanın yeterliliğine göre az ya da çok olabilmektedir. Bölgesel ticaret anlaşmaları, bir yan kuruluş kurmaktansa ticaret aracılığıyla bölgedeki diğer ekonomilere hizmet götürmek daha ucuz hale gelebildiği için bölge içi yatay DYY’yi azaltabilmektedir. Bununla birlikte düşük ticaret maliyetleri bölgesel ticaret anlaşmasına üye olan

70

ülkeler arasında uluslararası üretim ağı kurma maliyetlerini azaltacağından bölge içi tarifelerin kaldırılması, bölge içi dikey DYY’yi de azaltabilmektedir (te Velde and Bezemer, 2006: 44-45).