• Sonuç bulunamadı

EŞİNE ŞİDDET UYGULAYAN HÜKÜMLÜ ERKEKLERİN ÖZELLİKLERİ VE TOPLUMSAL CİNSİYET ALGILARI

Şema 4: Real (2004)’e Göre Erkek Şiddetinin Oluşma Süreci

1.1.3. Eşine Şiddet Uygulayan Erkeklere Sunulan Hizmetler

Şiddet temelde şiddet uygulayan ve şiddete maruz kalan arasındaki etkileşim sonucunda ortaya çıkan ve yıkıcı etkileri olan bir edimdir. Şiddete maruz kalanların korunması, sağaltımlarının sağlanması, yasal danışmanlık verilmesi gibi hizmetlerin örgütlenmesinde ve uygulamaya aktarılmasında özellikle Kadın Hareketi oldukça etkili olmuştur. Ancak şiddet uygulayanlara sunulan hizmetler görece geç gelişme ile 1970’lerde konuşulur hale gelmiştir (Ritmeester, 1993, s.

169).

Jennings (1987)’in belirttiğine göre, şiddet uygulayan erkeklere yönelik olarak oluşturulan ilk resmi psikososyal iyileştirme programı 1976 yılında Londra’da bir kadın barınağında, sığınak arayan kadınların talepleri neticesinde bu kadınların

kocalarına klinik destek vermek amacıyla başlamıştır. Böyle bir hizmetin hayata geçmesinde hiç kuşkusuz 1970’lerde hız kazanan Kadın Hareketi’nin ve kadınların aile içi şiddetin durdurulması konusundaki girişimlerinin büyük etkisi vardır.

Benzer programlar takip eden yıllarda Avrupa ve Kuzey Amerika’ya da hızla yayılmıştır (Roberts, 1984).

Yapılan literatür taraması sonucunda Amerika ve Kanada’da şiddet uygulayan erkeklere yönelik olarak hazırlanan yüzlerce psikososyal iyileştirme programı olduğu görülmektedir. Bu programların temel hedefi, şiddet uygulayan erkeklere çeşitli kuram ve yaklaşımlarla yeni beceriler öğretilmesi ve bu becerilerin geliştirilmesi, kadınlık ve erkeklik rollerine ilişkin toplumsal kalıp yargıların değiştirilerek bu erkeklerin tekrar şiddet uygulamasının önlenmesidir (Çelik, 2013). Bu amaçlarla yola çıkan programlar emniyet, denetimli serbestlik, cezaevi ve sosyal hizmetler bünyesinde hazırlanan programlar olup, yaygın şekilde grup odaklı uygulamaları içeren yapıdadır.

1.1.3.1. Eşine Şiddet Uygulayan Erkeklere Sunulan Hizmetler: Yurtdışı Örnekleri

Türkiye’de özellikle son yıllarda kadına yönelik şiddet konusunda ciddi bir farkındalık gelişmiş, gerçekleştirilen çalışmalar ile gözler önüne serilen tablo şiddet uygulayanlarla da çeşitli çalışmaların yapılması gerekliliğini göstermiştir.

Ancak bu gelişme, Avrupa ve Amerika’daki gelişmelerin şimdilik oldukça gerisindedir. Bu nedenle bu bölümde, şiddet uygulayan erkeklere sunulan hizmetler konusunda ayrıntılı bilgi sağlamak amacıyla Amerika örneklerine yer verilmektedir.

Eşine şiddet uygulayan erkeklere sunulan hizmetlerden ilki, emniyet bünyesindeki çeşitli uygulamaları içermektedir. Emniyet güçlerinin, eşine şiddet uygulayan erkeklerin şiddet davranışlarının değiştirilmesi konusundaki girişimlerinin, 1980’lerde konunun önemine dikkat çekilmesi ve Minneapolis

Polis Departmanı’nın katılımıyla bir çalışmanın gerçekleştirilmesi ile başladığı görülmektedir. Sherman ve Berk (1984; akt. Hovell, Seid ve Liles, 2006, s. 138) gerçekleştirdikleri araştırma sonucunda emniyet gücünün uygulama sonuçlarını genel olarak şöyle özetlemektedir:

“Polis sorumluluklarının üçünden (1.tutuklama, 2.tutuklama ile tehdit etme/8 saat gözaltında tutma ve 3. polisin şüpheliyle konuşması/şüphelinin evden uzaklaştırılması) biri rastgele belirlenmiştir. Şüphelinin altı ay içindeki şiddet olayları, polise telefonla bilgi verilmesi veya şiddete maruz kalan kadının şikâyeti ile takip edilmiştir. Tutuklanan şüphelilerin, diğer uygulamalara oranla belirgin bir şekilde daha az şiddet uyguladıkları sonucuna varılmıştır”.

Eşine şiddet uygulayan erkeklerle çalışmada ön plana çıkan belki de en önemli uygulamalar, grup odaklı uygulamalardır. Grup odaklı psikososyal iyileştirme programları, katılımcının (şiddet uygulayan erkeğin) yalıtılmışlık duygusunu azaltmak, kendisiyle benzer içsel sorunları paylaşan ve onu anlayabilecek, rahat konuşabileceği kişilerle bir arada olması imkânı sağlamaktadır. Temel amaç, şiddet uygulayan erkeklerin bu tutumlarının değiştirilmesi, akran desteği ve onaylanan yeni tutum ile programın sonlandırılmasıdır (Bowen ve Gilchrist, 2004, s. 215).

Şiddet uygulayan erkeklerin tutuklanma ve yargılanmaları arttıkça daha fazla sayıda şiddet uygulayan erkek kendini denetimli serbestlik cezası ile karşı karşıya bulmuştur. Amerika’nın çeşitli eyaletlerinde hukuki zorunluluk olarak, özelleştirilmiş aile içi şiddet birimleri oluşturulmuştur. Bu birimlerden biri, 1980’lerde Quincy Massachusetts’te hizmete sunulmuştur (Klein, 2004; akt.

Klein ve Crowe, 2008, s. 227). Bu birimlerde verilen denetimli serbestlik cezası, şiddet uygulayan erkeklerin psikososyal iyileştirme programlarına yönlendirilmesini, bu programlara devam edip etmediklerinin, alkol ve madde kullanımını bırakıp bırakmadıklarının takip edilmesini kapsamakta ve bireyle ilgili haftalık raporlar oluşturulmaktadır (Klein ve Crowe, 2008, s. 227). Söz konusu grup odaklı psikososyal iyileştirme programları, farklı sayıdaki oturumlarla gerçekleştirilmektedir. Çoğunlukla mahkeme kararıyla denetimli serbestlik kararı verilen erkeklere sunulan bu programlar, 26 ya da daha fazla

haftalık ve haftada iki saatlik oturumlar şeklinde düzenlenmektedir (Auchter, 2008, s. 131).

Eşine şiddet uygulayan erkeklere sunulan grup odaklı uygulamalar genelde beş aşamadan oluşmaktadır. Bu aşamalar; a) kabul ve ön değerlendirme, b) şiddete maruz kalan kadınla kurulacak ilişkilerin düzenlenmesi, c) uyum, d) uygulama ve e) takip sürecidir.

Kabul ve ön değerlendirme aşamasında eşine şiddet uygulayan erkek, denetimli serbestlik görevlisi ve eşi ile iletişim kurabilmek için sunulan program iznini imzalar. “Program, yükümlü tarafından sağaltım amaçlı kabul edildi” yazısı denetimli serbestlik şubesine bildirilir. Ön değerlendirme aşamasında, eşine şiddet uygulayan erkeğin bulunduğu yerden başlamak, hislerini ve düşüncelerini öğrenmek önemlidir. Bu ön değerlendirme aşaması, 1 ile 8 haftalık oturumlara kadar uzayabilmektedir. Başlangıç oturumu, bireysel ya da grup uyumunun bir bölümü gibi yapılabilmektedir. İlk oturumların belirli amaçları vardır. Bunlar;

 Eşine şiddet uygulayan erkeğin sağaltım süresi ve şartlarını kabul etmesini sağlamak,

 Program kontratını imzalatmak,

 Şiddet uygulayan erkeğin şiddet içeren davranışlarının doğasını ve kapsamını değerlendirmeye başlamak,

 Diğer sorunlarını (madde kullanımı, ruhsal hastalık ve eğitimsizlik) ortaya çıkarmak (Healey, Smith ve O’Sullivan, 1998, s. 34).

Ayrıca aile içi şiddete, şiddet uygulayan erkeğin aile geçmişine, aile dışında şiddet eğilimine ve alkol/madde kullanımına ilişkin sorular sorulabilmektedir.

Programlarda genellikle duygusal ve cinsel şiddeti belirlemeye yönelik sorular sorulmaktadır. Bu sorular şiddet uygulayan erkeğin şiddet tanımını genişletmek için önemlidir. Bu aşamada ayrıca, psikolojik değerlendirme ölçekleri kullanılabilmekte ve madde kullanımı veya ruhsal hastalıklar tespit edilebilmektedir.

İkinci aşama olan, şiddete maruz kalan kadın ile kurulacak ilişkinin düzenlenmesi aşamasında kadına süreç içinde eşiyle ilgili çeşitli bilgiler verilmektedir. Bu bilgiler;

 Şiddet uygulayan eş programa başladığında,

 Programın gereklerine uymayıp programı sonlandırdığında,

 Programı tamamladığında ve

 Şiddete maruz kalan kadının güvenliğini tehdit eden tehlikeli durumlar oluştuğunda kadına iletilmektedir (Healey, Smith ve O’Sullivan, 1998, s.

37).

Programı yürüten profesyonel, güçlü savunuculuk politikasıyla, şiddet uygulayan erkek programda kaldığı sürece her iki ya da üç ayda bir eş ile iletişime geçmektedir. Şiddet uygulayan erkeğin eşiyle iletişimi genellikle telefon yoluyla sağlanmaktadır. Eğer şiddete maruz kalan kadın şiddet konusunda konuşmaya hazır ve buna gönüllüyse maruz kaldığı şiddetin sıklığı, süreci ve yoğunluğu öğrenilerek programa destek olacak bilgiler edinilmektedir. Son olarak şiddete maruz kalan kadın ile birlikte güvenlik planı oluşturulmaktadır.

Üçüncü aşama olan uyum aşamasında grup lideri, grup amacını ve kurallarını anlatarak sürece başlamaktadır. Katılımcılar ve grup yöneticisi profesyoneller arasında ilişki kurulması açısından oldukça önemli bir aşamadır. Bu aşamada ilk olarak, şiddet uygulayan erkeğin savunuculuğu azaltılmaya çalışılmaktadır.

 Programın uyum aşamasında bazı konulara dikkat edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir (Healey, Smith ve O’Sullivan, 1998, s. 42);

 Grup yöneticileri, psikolojik ve cinsel şiddetin de dâhil olduğu geniş bir şiddet tanımlaması oluşturmalıdır.

 Grup yöneticileri, şiddet uygulayan erkekleri değişim için motive etmeli ve davranışlarının çocukları üzerindeki sonuçlarına vurgu yapmalıdır.

Çocukları üzerindeki olumsuz etkilerden bahsetmek en etkili motivasyon kaynağı olarak görülmektedir.

 Eşleriyle empati kurmaları sağlanmalı ve davranışlarının kadın üzerindeki etkileri tartışılmalıdır.

 Kullanılan yaklaşıma bağlı kalınarak şiddeti destekleyen sosyal normlar ve inançlardan bahsedilmelidir.

Müdahale sürecinde ise genelde üç modelden biri kullanılmaktadır. Bunlar, Duluth, EMERGE ve AMEND modelleridir.

Duluth Modeli, eyaletlere göre farklılık göstermekle birlikte genellikle 8 ana konuda 26 haftalık oturumla ele alınmaktadır (Featherstone, Rivett ve Scourfield 2007, s. 101). Her ana tema 2-3 oturum şeklinde yürütülmektedir. Ele alınan konular (Pence ve Paymar, 1993, s. 25); şiddetsizlik (şiddetten kaçınma) amacıyla eşitlik odağında tehditkâr olmayan davranış, saygı, destek ve güven, dürüstlük ve sorumluluk, sorumlu ebeveynlik, sorumlulukların paylaşımı, ekonomik işbirliği, uzlaşma ve tarafsızlıktır (Bkz. Şema 5). Eşitlik odağında şiddetsizliği sağlamak amaçlı tüm bu konularda çalışılmaktadır. Her konu değişimin hedeflendiği şiddet davranışının sergilendiği bir video gösterimi ile başlamakta ve video üzerinde tartışılmaktadır.

Bir diğer model olan EMERGE modeli, 48 haftalık bir programdır ve iki aşamaya ayrılmaktadır. İlk sekiz hafta uyum ve kalan 40 hafta grup çalışması şeklinde yürütülmektedir(http://www.emergeamerica.org/about,http://www.emergeameric a.org/training. 18.04.2015).

Sekiz haftalık uyum aşamasında (Healey, Smith ve O’Sullivan, 1998, s. 48-49).

 Aile içi şiddeti tanımlama,

 Olumsuza karşı olumlu kendilik konuşması geliştirme,

 Şiddetin kadınlar üzerindeki etkilerini kavrama,

 Geçici ve çabuk düzeltmeye (özürler, sözler vb.) karşı uzun dönemli (şiddet davranışının sorumluluğunu alma, saygı geliştirme, samimi değişimler vb.) çözümler geliştirme,

 Psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddet tanımlaması yapma,

 Şiddet içeren iletişime karşı saygılı iletişim ve

 Eş şiddetinin çocuklar üzerindeki etkileri konuşulmaktadır.