• Sonuç bulunamadı

EĞİL'DE HIRİSTİYAN İNANÇ TURİZMİ

(Balık Adam) deyişlerinde akıllarına gelir ve yeni nurlu yoldan sapma heveslileri çıkarsa derhal vazgeçerlerdi”.

EĞİL'DE HIRİSTİYAN İNANÇ TURİZMİ

Hıristiyanlığın Mezopotamya'nın yukarı kısmına girişi ve yayılışı Urfa (Ur- Hai) merkezli olmuştur. Hıristiyanlıktan önce bölge tamamen putperestlik hâkimiyeti altındaydı. İsa'nın vazetmiş olduğu yeni din, Filistin topraklarında nevş-ü nema bulurken, Urfa'da Abgar sülalesinden gelen V. Abgar Ukomo hüküm sürmekteydi. Kral V. Abgar Ukomo'nun Ortadoğu'da bulunan Bizans Kralına göndermiş olduğu elçisi Hananya (Hannan), İmparator Tiberius ile görüştükten sonra Kudüs'e uğrar. Burada yeni bir peygamberin geldiği, hastaları iyileştirdiği biçimindeki mucize söylentileri, elçinin kulağına gelir. Bu söylentileri, seyahatinin dönüşünde Kral Abgar'a anlatır. Kendisi de cüzam hastalığına yakalanmış olan kral, bunun üzerine Hananya başkanlığında yeni bir heyeti Kudüs'e göndererek, İsa'yı ülkesine davet eder. Ancak, İsa, cevabi mektubunda, görevinin; “İsrail evinin kaybolmuş koyunlarına” olduğunu hatırlatarak davete eşekkür eder ve kendisine, öğrencilerinden (şakirt)

birini göndereceğini bildirir.

Bazı kaynaklarda İsa, yüz hatlarının belirgin bir şekilde çizili olduğu bir mendili elçiye vererek, bunu krala vermesini ister. İsa'nın ölümünden sonra, Havari Toma'nın kardeşi ve 70 müjdeciden sayılan Aday (Addai veya Thaddeus), M.S. 38 yılında Urfa'ya gönderilir.Şehre gelen Aday, Filistinli bir Yahudi olan Urfa'lı Tobias'ın evinde kalır. Kral Abgar'la görüşen Aday, kralı iyileştirir ve kendisini vaftiz ederek Hıristiyanlaştırır. Kralın kabul ettiği bu yeni din, halkı arasında çok çabuk bir şekilde yayılır. Aday, öğrencileri olan Agay (Aggai) ve Mara'yı yanına alarak, Kuzey Mezopotamya'ya geçer. Kaynaklar, Aday'ın gezileri sonucunda Amid (Diyarbakır), Nusaybin, İdi, Erbil, Begermay, Keşker, Ahvaz ve civarını dolaştığını ve buralarda Hıristiyanlığı vazettiğini bildirir.

Aday'ın bu misyon çalışmaları sonucunda, Diyarbakır (Amid) çevresinde Hıristiyanlık yayılmaya başlar. Miladın 1. yüzyılının ortalarında, misyon çalışmalarına Aggai devam eder. Eğil, Lice, Silvan (Meyyafarlon) dolaylarına M.S. 70-80'li yıllarda Hıristiyanlık hâkim olmaya başlar. (24)

Eğil'de Hıristiyan inanç turizmi ve kiliseler Mağara kilise

Eğil'de Süryanilere ait önemli bir yapı mağara kilisedir. Mağara kilise:Eğil Kalesinin batı bölümünün güneyinde, kalenin içinde yer almaktadır. Kilise içinde Hıristiyanlarca kutsal sayılan ve çeşitli dönemleri sembolize eden haçlar kazılmıştır.

Diyarbakır'ın 3. episkoposu olan Mar Aday, Urfa kralı Küçük Abgar tarafından öldürülmüş ve cesedi Eğil Kilisesi'ne gömülmüştür Buna göre Eğil'in, birçok Hıristiyan ruhaninin mezarına ev sahipliği yapması yönüyle de önemli bir merkez olduğu söylenebilir. (25)

Eğil Kalesinin batı bölümünün güneyinde, kalenin içinde yer almaktadır. Kilise içinde Hristiyanlarca kutsal sayılan ve çeşitli dönemleri sembolize eden haçlar kazılmıştır. Hz. İsa (A.S.) Peygamberin öğrencilerinden (şakirtlerinden) I. Adey

I.yüzyılda bu bölgeye gelmiştir. Kilisenin etrafına güneydoğunun en büyük manastırlarından birini yaparak, Eğil'i episkoposluk merkezi haline getirmiştir. (26)

Eğil ilçe merkezinde, kalenin Harem kısmının hemen altında takriben 250- 300 m2'lik alan üzerine kurulmuş kubbeli ve sütunlu bir yapıdır. Yapının mihrabı üzerindeki kubbe ses akustiği sağlamak üzere özel yapılmış seramik borularla donatılmıştır. Yapının defineciler tarafından tahrip edilen Süryanice yazılmış kitabesinden yapının M.S. 3. Yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır. Kilisenin kale duvarı tarafında yüksekçe bir noktada ağzı duvarla örtülü bir mağaranın içinde Hıristiyanlarca kutsal sayılın beş azizin mezarı vardır. Urfa Kralı Abgar tarafından öldürülen Diyarbakır'ın III. Epikürsü Aday'ın da burada gömülü beş azizden biri olduğu tahmin edilmektedir. Bu mezarlardan ikisi ne yazık ki defineciler tarafından 2007 yılında açılıp tahrip edilmiştir. (13)

Roma Kilisesi:

Bu kilise Eğil Merkez Tekke(Çarıkören) Mahallesinin Haciyan mezrasındadır. Kilise Eğil'in Mirdasi Beyleri tarafından fethinden sonra Eğil Beyi Pir Bedir tarafından medreseye dönüştürülmüştür. Kilisenin Latin Yazısı ile yazılı Kitabesinden bu yerin geçmişte kilise olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Basri Konyar'ın Diyarbakır Tarihi adlı eserinde kitabenin bir fotoğrafı vardır. Kitabe halen okunabilir durumdadır. Ne yazık ki bu kilise de Dicle Barajının suları altında kalmıştır (49)Tekke (Çarıkören) Mahallesi'ndeki Roma Kilisesi Dicle Barajı'nın suları altında kalmıştır. (27)

Hıristiyanlık açısından Eğil'in inanç merkezi olması, İsa Peygamber'in

öğrencilerinden (şakirt) olan Adey'in, miladi 1. yüzyıl ortalarında buraya gelmesi yönüyledir. Adey'in ölümünden sonra, öğrencisi olan Agey, Eğil ve çevresinde dinsel telkinde bulunmuştur. 325'te ilk defa yapılan ve Hıristiyanların en büyük konsili olarak bilinen İznik Konsili'ne, -bu bölgeye ilk olarak gelen Adey'le aynı adı taşıyan- Eğil Metropoliti Adey de katılmıştır.

Eğil'in, Hıristiyanlar arasında önemli bir merkez olmasının en büyük kanıtı, buranın çoğu zaman episkoposluk merkezi olmasıdır İslamiyet'ten önce, Diyarbakır ve çevresinde ve tabi ki Eğil'de, Süryani kültürünün yoğun bir etkisinin olduğu bilinmektedir. Eğil, bu kültürün en önemli merkezlerinden birini teşkil etmektedir. Eğil manastırında bugün dahi, dünya Hristiyanlarının tanıdığı ilim ve sanat adamları yetişmiştir.

Başlıcaları:

a-)II.Adey:

313'te imzalanan Milano Fermanı ile Hristiyanlık Roma İmparatorluğunun resmi dini haline gelmiştir. 325 yılında İznik Konseyi toplanmıştır. İznik Konsiline Eğilli II. Adey de katılmıştır.

b-) Eğilli Rahip Musa/Muşe: 525Terde Diyarbakır'ın Kuzeyinde yer alan Eğil beldesinde doğdu. Süryanice ve Yunanca'yı bilen alimlerden biridir. Rahip Paphnotius'un isteği üzere, İskenderiyeli Mar Korillus'un "Kelafıra" adlı Yunanca eserini Süryanice'ye çevirmiş, Hz. Musa ile Yusuf ve eşi Asiyath'm hayatını tercüme etti. 550 yılına kadar yaşadığı bilinmektedir.

c) Eğil önemli bir psikoposluk merkezidir. I.Urfa kralı Abgarın şehit ettiği Mar abay Eğilde yatmaktadır.

d) Hristiyan alemince çok tanınan Efesli Yuhanna, yani Eğilli (Eğil doğumlu) Yuhanna'ya bakalım. M.S. 507 yılında Eğil'de dünyaya geldi. 558 yılında Burdaanlı Mor Yakup tarafından Efes Metropolitliğine yükseltildi. Döneminin en tanınmış metropolitlerinden, tarihçilerinden ve müjdecilerinden birisidir. Üç büyük cilt tutan ve çeşitli dillere çevrilen Kilise Tarihi, Azizlerin Yaşam Öyküleri, Bizans'ın bazı imparatorları Ortodokslara yönelik yaptıkları trajik olayları ve yazdığı diğer eserlerle ün salmıştır. Bizans İmparatoru Yustinyanos, ilim ve fazlıyla meşhur olan Mor Yuhanon'u huzuruna davet ederek onu 'Asya Eyaleti'nin merkezi Efes şehrini irşat etmek için gönderdi. Oradan da Frigya, Lidya ve Karya gibi Anadolu bölgelerini de dolaşarak henüz Hıristiyanlığı benimsemeyen kabileleri Hıristiyanlaştırdı. Bu atik çalışmaları sırasında 92 kilise ve 12 manastır inşa ettiğinden Bizans tarihinde Efesoslu Yuhanon adıyla da anılmıştır. 587 yılında vefat etmiştir. (29)

e) Eğil'de doğup, bu bölgede Hıristiyanlık adına faaliyette bulunan kişilerden birisi de, Aziz Theodoto'dur. Eğil ilçesinin İnthe (Dişi) Köyü'nde, El-Kiryan ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Kısa zamanda Diyarbakır ve çevresinde ün yapmıştır. Kırıkları düzeltmek, hastalara şifa vermek, kalben me'yus olanlara teselli vermek gibi meziyetleriyle tanınmıştır.

Theodoto, Antakya'da, Patrik Theodoros ile birlikte Kınnısrin Manastırı'nda bulunmuş ve 667 yılında patriğin ölmesinden sonra, manastırı terk ederek Kudüs'e geçmiştir. Gerek yolculuğu sırasında ve gerekse de diğer durumlarda keramet gösterdiği ve özellikle hastaların şifa bulmasında etkin rol oynadığı rivayet edilmektedir. Daha sonra Mısır'a, oradan da Mardin'deki Karkafta Manastırı'na geçmiş, burada uzun süre kaldıktan sonra Kınnısrin Manastırı'na geri dönmüştür. Diyarbakır Metropoliti Toma'nın ölmesi üzerine, patrik ve episkoposlar, O'nun, metropolit olmasını istemişler, ancak, bunu reddetmiştir. Mar Gevergis Manastırı ve Kınnısrin Manastırı'na, daha sonra da Arknin Dağı'na ve Klevdiye'ye (Adıyaman) gitmiştir. Samisat metropolitinin, -hiç olmazsa- keşiş olması isteğini de reddetmiştir. Sonra, Miyafarkin (Silvan) ve Süfniler (Lice) bölgelerinde, Savur ilçesinin Kıllit Köyü'ndeki Mar Abay Manastırı'nda, ardından Mor Gabriel (Deyrülumur) Manastırı'nda kısa bir süre kaldıktan sonra, Mar Abay Manastırı'na yerleşmiştir.

Theodoto, Araplar ve Romalılar arasında, barış görevi görmüş ve esirlerin mübadelesinde aktif rol oynamıştır. Bundan dolayı, hem Romalıların ve hem de Arap Müslümanların sevgisini kazanmıştır. İsteksiz olmasına rağmen, Patrik Yolyanos tarafından Diyarbakır metropolitliğine atanmıştır. Theodoto'nun ahlakı ve fazileti, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve hem de putperestler arasında çok yayılmış ve bundan

dolayı da her kesimin güvendiği bir isim olmuştur. İnsanlara hoş muamele etmesi ve hoşgörülü davranması da onun en önemli özelliklerindendir.

Theodoto'nun, metropolit olduktan sonra da, birçok bölgeyi ve manastırı gezdiği ve birçok kerametler gösterdiği ifade edilmektedir. 698 yılında ölmüş ve öldükten sonra, Kıllit Köyü'nde; Patrik II. Yolyanos, Dara Metropoliti Cebrail, Diyarbakır Metropoliti Matta, Mardin Metropoliti Sercis, Turabdin Metropoliti Aho ve Miyarfarkin (Silvan) Episkoposu İlya'nın katılımıyla, adına inşa edilen manastıra gömülmüştür. Theodoto'nun ölüm günü olan 20 Eylül, anma günü olmuş ve “Yedinci Yüzyılın Azizleri” arasında yerini almıştır (25) Şahveliyan Kilisesi: Bu kilise Eğil'in 15 Km. güneyindeki Yatır (Şahveliyan) Köyündedir. Kilisenin yanında Eski Şahveliyan köyü harabeleri vardır. Kilisenin duvarları ve kubbesi halen ayaktadır. Kitabesi yoktur. Ancak bu köyün eski sakinlerinin Hıristiyan Süryaniler olduğu çevrece bilinmektedir (49).

Eğil, sayısız inanç gruplarını da bünyesinde barındırır. Bunlardan biri Şemsilik (güneşe tapanlar). Eğil Kalesi'nde Şemsilerin kullandığı bir mabet var. Kalenin üstünde ve şark yamacındaki açıklıkta, kayalar yontularak vücuda getirilmiştir. Güneşe doğru oyulan iki büyük salondan oluşuyor. (27). Kalenin üstünde ve şark yamacındaki açıklıkta, kayalar yontularak vücuda getirilmiş ve heyeti umumiye sile murabaa yaklaşan bir mabed vardır. İki büyük salon bu taşlıklarda vücuda getirilmiştir. Yan yana iki küçük kuyuyu andıran ateş gede,güneşe doğru oyulmuştur. Burada taştan yapılmış üç halka vardır. Kurban yerleri vesaire mabede mahsus mahaller mevcuttur. (30)

KAYNAKLAR

1- Ali Melek. Diyarbakır'da Peygamber Makam Ve Kabirleri.1.Nebiler Sahabiler Azizler Krallar kenti Diyarbakır.2009

2-Tellioğlu Ö (ed): Diyarbakır salnameleri. Diyarbakır Büyükşehir Belediye yay. Yıl.:1869-1905. cilt:4/208. 2/110 ,5/93.İstanbul.Acar matb. 1999

3- Şemseddin Sami. Kamus-u alam.1889Yılı c.2.s.834'

4-Üzülmez: M .Çayönünden Erganiye.2005 S.262,254,268,269

5-.Erpolat MS: Dünden bugüne Ergani'deki ziyaret yerleri.Uluslar arası Türk Dünyası İnanç Merkezler Kongresi. Ankara.Türksev yay.2004.s::51

6- Korkusuz Ş: Seyahatnamelerde Diyarbekir.Kent yay.2003.s:151,23 7- Prof. A. Yuvalo. Doç. A. Halaçoğlu. Ali Emiri Efendi. Osmanlı Doğu Vilayetleri Babıali kültür yay .İst. 2008 s.156

8- Prof. Dr. Süleyman Ateş. Kur'anda Peygamberler Tarihi.Yeni ufuklar neşriyat.İst.2004.s.213

9- -İncedursun. B. Peygamberler Diyarı Eğil. Diyarbakır.2005.s:2 10--Dikmen M. Peygamberler tarihi. Cihan yay. s.417,419

11--Yıldız C..Bir inanç merkezi olarak Eğil .Uluslararası Türk Dünyası İnanç Merkezleri Kongresi Bildirileri. Türksev yay. Ank. 20004.s.125

12- Çiçek ZA.: Diyarbakır'ın Fethi,Tarihi ve Kültürü..2007.s.97,21,53 13- Gündüz N, Cengiz S. Eğil Antik Bir Kent(Açık Hava Müzesi). S.34 http://www.egilder.org/egil.htm

14- Akıncı AC .: Peygamberler tarihi.6/522,416,147 15- Yıldız M Eğil-ergani halkının dilinde medfun

peygamberler.1.uluıslararası nebiler sahabiler azizler krallar kenti diyarbakır sempozyumu 2010.Diyarbakır.s.25-44

16- Timur Soykan, 28 Eylül 2006 Kaynak: Radikal

17- Türkiye Diyanet Vakfı.İslam Ansiklopedisi.İst.1993. 8/481 18- Dilek Z. Lice. Diyarbakır. 2002s.36

19- Baykal. K. Diyarbakır hakkında yapılan etüdler. Karacadağ dergisi.20 Haziran 1939.cilt ıı,sayfa 17

20- Beysanoğlu Ş.Kuruluşundan günümüze kadar Diyarbakır tarihi.Diyarbakır Müze Şehir.YKY yay.İst.1999.s.50

21- http://terkanlilardernegi.com/

22- Ateş S..Kur'anda Peygamberler Tarihi.Yeni ufuklar neşriyat.İst.2004.s.2

24- Mehmet Şimşek Diyarbakır'da Gömülü Süryani Aziziler.1.Nebiler sahabiler azizler Krallar kenti Diyarbakır.2009

25-Yıldız. M Bir inanç merkezi olarak eğil*sabard. yıl:ı sayı:1 sayfa:1- 187

26- www.main-board.com/

27- Aziz İstegün Krallar Ve Nebiler Beldesi 07/01/2011 Zaman 28-Şimşek M .Süryaniler ve Diyarbakır.Kent yay.İst.2.baskı.s.59-63 29- Horiepiskopos Gabriyel Akyüz Diyarbakır Süryani Azizleri 2. Nebiler sahabiler azizler Krallar kenti Diyarbakır.2010,

30- Basri Konyar: Diyarbekir Yıllığı.1936.s:350,269,276

31-Rahmi Hüseyin Ünal. Diyarbakır ilindeki bazı Türk-İslam Anıtları Üzerine Bir İnceleme.

32- Metin Sözen. Diyarbakır'da Tük mimarisi.1971

33- http://dersvekuran.blogcu.com/tarihden-ders-cikarmak-6-hz-talut-hz- davut-hz-suleyman/10638287

34-. Balta M: Kültürler kavşağında Şırnak.İst.2003 s:132 35- Mehmet Latif Demir .Danışman Yrd. Doç. Dr. Ali Boran .

Ortaçağ'dan Günümüze Eğil Ve Hani'deki Mimari Eserler Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı Genel Sanat Tarihi Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Van-2007

36- Bayram Altan:Türkiyede Dini Ziyaret Yerleri.İstanbul.1996.s:84 37- Mehmet Azimli.İslamın ilk fetih yıllarında Nusaybin ve klasik İslam kaynaklarına göre Nusaybin'in fethi.Makalelerle Mardin.I İbrahim Özcoşar (ed). İst.2007.s.157

38- Prof. Dr. Ahmet Bedir. Kur'anı-ı Kerim Atlası.Kaynak yay.İst .2009. s. 181

39- Abdullah Aydın. Peygamberler Tarihi. Mehdi yay..s.270

40- Prof. Dr. İsmail Yiğit. Peygamberler tarihi. Kayıhan yay.İst.2005.529 41- İhlas Yayınları , Peygamberler Tarihi

42- Austen Nenry Layard: Ninova ve Kalıntıları.Avesta yay. İst.2000.s.501

43- Rifat N. Bali: Diyarbakır Yahudileri Diyarbakır Müze Şehir.s:368 44- http://www.ziza.net/tr/peygamberler/

46- M. Cengiz YILDIZ. Eğil-Ergani Halkının Dilinde Medfun Peygamberler 1.Uluıslararası nebiler sahabiler azizler krallar kenti Diyarbakır sempozyumu.

47- Yona Sabar: Kürdistani Yahudilerin Halk Edebiyatı. Doz yay. İst. 2005 .s.238,302

48- İbrahim Olcaytu: Folklor defterleri-I. Kalan yay. Ank. 2000.s. 35-36 49- Ayhan KARAKAŞ Eğil İlçesi Kırsal Turizm Potansiyelinin

Değerlendirilmesi KMÜ Sosyal ve Ekonomik

̇

Araştırmalar Dergis

̇

i 14 (23): 5-18, 2012

50- http://tr.wikipedia.org/wiki/Bal%C4%B1m,_E%C4%9Fil 51- www.malatya.gov.tr

52- Bedir A..Kur'an-ı Kerim Atlası.Kitap yurdu yay.İst.2009

53- Tellioğlu Ö. (ed): Diyarbakır salnameleri. Diyarbakır Büyükşehir Belediye yay. Yıl.:1869-1905. cilt:4/208. 2/110. c.3,5/195 İstanbul.Acar matb.1999

54-(Özgültekin Ramazan ,Akman Ekrem, Demirbağ Hüseyin :Dünden bugüne Siverek.Konya.1997.s:54

55- Değertekin H. Dünden bugüne Diyarbakır.1.Diyarbakır Sempozyumu.Ankara.2000.s.27)

56- http://nedir.antoloji.com/diyarbakir-egil-balim-koyu/ 57-Prof. Dr. İsmail Yiğit. Peygamberler Tarihi. Kayıhan yay.İst.2005.s.371

58-Bünyamin Ateş. Peygamberler Tarihi.YeniAsya yay.İst.2002.s.339,336 59-Mehmet Dikmen. Peygamberler Tarihi. Cihan yay.İst.2006.s.449 60-İhsan Atasoy. Peygamberler tarihi. Yeni Asya yay.İst.1994.s.416 61-Prof. Dr. Nurettin Uzunoğlu .Peygamberler Tarihi. Zembil yay. İst. 2005. s.180

Hz Musa ve Eğil

Aşağıdaki dergide spekülatif bir yorum var Musa buradan geçti

National geophraphic. Şubat 2012

Otomobil asfalt-stabilize karışımı dar yolu tırmana tırmana bitirip tepeye vardığında, büyük karakolun nizamiyesi beliriveriyor. Direksiyonu sağa kırıyor, nizamiyeye doğrudan girişi önleyen bariyerlerin, üst üste dizilmiş insan boyu kum torbalarının önünden geçip devam ediyoruz. Göz ucuyla bakarken bile ürkütücü. Nizamiyenin bomboş olması daha da ürkütücü; duraklamıyoruz bile. O fotoğrafın çekileceği yeri kendimiz de buluruz diye konuşuyoruz aramızda, izin almak gerekmeyebilir.

Anadolu'da "Musa peygamber makamı" olduğu rivayet edilen yerlerin peşinde, onun Hızır'la buluştuğu söylenen Kur'an'daki "Mecmaül Bahreyn"i (iki denizin birleştiği yer)" burada belgeleme, Dicle'nin iki kolunun birleştiği Kralkızı Barajı'nı fotoğraflama derdindeyiz..

Ama yapamıyoruz. Orayı karakola görünmeden fotoğraflayabileceğimiz bir yükselti yok. Dönüyor, nizamiyenin az uzağında duruyoruz.

"Dur! Arabadan inme! Kimsin?"

Emirdeki telâştan belli, asıl ürken o; titreyen sesin görülmeyen sahibi. "Gazeteciyiz" diye bağırıyoruz kâğıdı camdan uzatarak, "Fotoğraf çekmek istiyoruz, belgemiz var!"

Eteğinde nizamiye olan tepede ses yeniden duyuluyor, ama bu kez daha yukarıda bir yere konuşuyor ve artık daha az telâşlı:

"Komutanım, gazeteciymişler, belgeleri varmış!"

"Al, gel" diyor komutan ve sesin sahibi asker patırtıyla bayır aşağı koşup kâğıdı alıyor, tekrar tepeye tırmanıyor. Şimdi komutan da orada; tepeden biraz aşağılara inmiş, belgeyi inceliyor.

Sonra sesleniyor: "Bununla olmaz, valiliğe götüreceksiniz bu kâğıdı, o da bize talimat verecek, yoksa fotoğraf çekemezsiniz, buralarda fazla da oyalanmayın!”

Ve biz kontağı açarken, esprili, ekliyor: "Derginizdekilere de deyin ki 'Musa buradan geçti mi geçmedi mi, yüzbaşı bilmiyor, ama kendisi geçmemiş; hâlâ orada, Kralkızı'nda!.."

Anadolu'nun en eski topluluklarından Süryaniler için Diyarbakır ve civarı, kutsal topraklar. Adem'in cennetten kovulduktan sonra indiği Aden bahçesinin burası, Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki topraklar olduğuna inanılır. Kitâb-ı Mukaddes'teki birçok peygamber burada yaşamış, "ölümsüzlük suyu" (âb-ı hayat) burada bulunmuştur.