• Sonuç bulunamadı

1.2. GÜNDELİK HAYAT PRATİKLERİ

1.2.3. Kültürel Belleğin İfade Alanı Olarak Tören ve Ritüeller

1.2.3.1. Yahudi Toplumunda Geçiş Törenleri

1.2.3.1.1. Doğum İle İlgili İnanç ve Uygulamalar

Yahudi toplumu tarihsel süreç boyunca doğuma önemli misyonlar yüklemiştir. Musevi inancına göre Tanrı, öncelikli olarak Adem ve Havva’ya, daha sonra; Nuh, İbrahim ve Yakup gibi Yahudi toplumunun atalarına çoğalmayı emretmiştir( Çinpolat,2017:137). Yahudi toplumuna mensup bir bireyin çocuk sahibi olmamasına yönelik bir sağlık sorunu yoksa mutlaka çoğalması gerekmektedir. Musevi inancına göre Tanrı’nın insanlığa ilk emri “Verimli olun, çoğalın, yeryüzü- nü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun” olmuştur (Tekvin 1: 28). Bu nedenle Yahudilikte çocuk sahibi olmayı istememek Tanrı’nın emirlerine karşı gelmek ile anlamına gelmektedir. Bu nedenle dini açıdan günahtır ve toplumdan dışlanmayı beraberinde getirmektedir(Güre,2015: 55). Fakat sağlık problemleri nedeniyle çocuk sahibi

olamayacak durumda olanlar toplum içinde cezalandırılmaz ve

dışlanmaz(Firestone,2004:167).Doğacak çocuğun Yahudi toplumuna kabul edilmesi, çeşitli tören ve ritüelistik uygulamaları da beraberinde getirmektedir. Bu uygulamaların kökeni oldukça eskiye dayanmaktadır. Şimdi doğum öncesi ve sonrasında uygulanan geçiş dönemi törenlerini daha yakından ele alalım.

1.2.3.1.1.1. Doğum Öncesi

Yahudi toplumunda doğum hazırlıklarının çerçevesi dini bağlamda çizilmiştir. Bayan M.Ş (Burgazada,Yahudi, 51) geçiş dönemi törenlerinden “doğum” u şöyle anlatmaktadır:

83

“Bebek bekleyen kadın artık son aylarına doğru hamileliğini yakın çevresiyle paylaşabilir. Daha öncesinde kötü bir durum olmasına karşılık hamileliğini gizler. Hamileliğin beşinci veya yedinci ayında, kendi evinde veya şimdilerde tercih edildiği gibi daha önceden ayarlanan bir mekânda, yakın çevreye davet verilir. O günün muhakkak pazartesi veya perşembeye denk gelmesi gerekir. Bu davetin adı “faşadura”; yani bez kesme töreni. “Faşa” bez demek zaten. Genelde “mermerşahi” denilen bir kumaş türü masaya konur ve kesilir. Bu kumaşı yakın bir kadın akraba enine veya boyuna doğru keser. Bazı davetlerde enine kesildiğine, bazı davetlerde boyuna kesildiğine tanık olmuştum. Genelde hamile kadının kuzeni bu işi üstleniyor. Ama bez kesmenin de şartları var; bezi kesenin de annesi, babası hayatta olacak. Böylece uğursuzluğun önüne geçildiği düşünülüyor. Hamile kadının annesi, kayınvalidesi ve yakın kız arkadaşları muhakkak faşadura sırasında yanında olmalıdır. Törenin asıl amacı bebeğin ilk giysilerinin hazırlanmasıdır. Bu tören yapılana kadar bebeğe giysi hazırlamak uğursuzluk sayılır. Kumaş kesilirken bezin üstüne şeker, inci, altın ve pirinç atılır. Daha sonra bu atılan şeyler , bezle beraber alınan sepete konarak, saklanır. Kesilen kumaştan da bebeğin ilk kıyafeti hazırlanır. Anneye “a la primera boz.” yani “bir avazla kurtulasın.” temennisinde bulunulur. Çok eğlenceli bir tören aslında. Tören sonunda bütün kadınlar daha önce hazırlanan bir sofrada tatlı yerler. Kadınlar arasındaki dayanışmanın öne çıktığı, değerli bir tören. Bu törenle ilgili, 500.Yıl Vakfı Müzesi’nde9 fotoğraflar var. Oldukça güzel anlatıyor tüm

töreni. Bebek doğunca da aileyi ziyaret edersiniz ve “Mazal Tov” (iyi şanslar) dileğinde bulunursunuz.”

Günümüzde özellikle Hıristiyan toplumunda yaygın olarak yapılan “baby shower” partileri ve “faşadura” arasında benzerlikler göze çarpmaktadır. Müslüman toplumunda ise bebek doğduktan sonra yapılan “mevlüt töreni” ile benzerlik

9 Müzede, Türk Yahudileri’nin tarihi ve kültürel mirasları, parçası oldukları toplumla beraberlik ve etkileşimleri, ülkenin sosyal ve devlet yaşamına katkılarından derlenen yeni içerik ve tasarımla görülebilir. Müzenin küratörlüğünü Müze Müdürü Nisya İşman Allovi üstlenmiştir.( http://mmkd.org.tr/500-yil-vakfi-turk-musevileri-muzesi-yeni-yerinde.)

84

göstermektedir. Her üç törenin de amacı, ailenin mutluluğunu yakın çevresiyle paylaşması, bebeğin dünyaya gelişinin kutlanmasıdır.

1.2.3.1.1.2. Doğum

Bayan T.P(Burgazada,Yahudi, 62)doğum kutlama törenini şöyle anlatmaktadır: “Doğan çocuk saf ve günahsızdır. Erkek çocuk doğmuşsa, inancımız gereği ilk doğan erkek çocuk çok değerli olduğundan özel bir tören yapılır. Bu törene “Pidyon-Haben” adı verilmektedir. Genel olarak doğumu kutlamak amacıyla dualar okunur. Kız bebeğe yapılan törenin adı “vijola”dır. Ama ilk doğan kız bebeğe değil, bütün kız bebeklere yapılır. Bu törenin bebek sekiz günü doldurduktan sonra gelen kırk gün içinde yapılması gerekir. Günümüzde çok sık yapılmasa da yaşatılmaya çalışılan bir gelenek. Kürtaj annenin sağlığı tehlikede değilse yasaklanmıştır. Eskiden de normal doğum yapmak tercih edilirmiş ama şimsi sezeryan doğum da tercih ediliyor. Çocuğa isim koymak çok önemli bir mevzu. Çünkü bebeğin, kendi isminin anlamını taşıdığına inanılır. Bu nedenle pozitif bir isim konmalıdır. Eskiden yaşayan akrabaların adını vermek kuralı vardı. Şimdilerde pek uygulanmıyor. Yeni doğan erkek bebeğe “brit mila” işleminden hemen sonra ad verilir. Kız çocuğuna hemen isim verilebilir. Bizim toplumumuzda çocuklara genellikle iki isim koyuyoruz. İlk isim, geniş toplumla ilişki kurulurken ve resmi işlerde bulunulurken kullanılan, kimsenin yadırgamayacağı bir isim; diğeri ise Yahudi adı. Mesela “İnci Perla” gibi.”

1.2.3.1.1.3. Doğum Sonrası Uygulamalar

Brit Mila

Brit Mila’nın ya da diğer bir ifadeyle “sünnet”in kökeni İbrahim Peygamber’e dayanmakta ve ilk kez Tevrat’ta geçmektedir;

“Sizinle ve senden sonra zürriyetin nesillerince akdimi tutacaksınız. Aranızda her erkek sünnet olunacaktır. Ve gulfe etinden sünnet olunacaksınız ve sizinle benim

85

aramdaki akdin alameti olacaktır. Ve aranızda evde doğmuş yahut senin zürriyetinden olmayıp yabancılardan para ile satın alınmış olan sekiz günlük her erkek çocuk nesillerinizce sünnet olunacaktır. Ve senin evinde doğmuş olan ve senin paranla satın alınmış olan mutlaka sünnet olunacaktır. Ve akdim ebedi bir ahit olarak sizin etinizde olacaktır.” (Tekvin 17: 9-4)

Bayan M.Ş (Burgazada, Yahudi,51) Musevi inancında sünnetin yerini ve uygulanışını şöyle anlatmaktadır:

“Brit Mila, “sünnet sözleşmesi” anlamına geliyor. İstisnasız olarak uygulanan, hatta “Ben kültürel Yahudi’yim. Dini kuralları

önemsemiyorum.” diyenlerin bile mutlaka uyguladığı az sayıdaki

kurallardan. Çünkü bu bir anlamda erkek çocuğun Yahudi toplumuna kabulüdür. Yani diğer bir ifadeyle dinsel anlamının yanı sıra kimliksel bir anlamı da var. Brit mila için genellikle doğumdan sonraki sekizinci günün sabahı tercih edilir. Fakat tabii ki bebeğin sağlık durumu uygun değilse ertelenir. Eskiden sinagoda yapılırdı, şimdi evlerde de brit mila yapılıyor. Özel bir kural yok. Brit mila işlemini bu konuda uzman olan ve kesinlikle Yahudi olması gereken bir kişi yapar. Bu kişiye ‘moel’ denir. İşlem sonunda bütün aile ve yakın akrabalar, arkadaşlar ile birlikte kutlama yemeği yenir.”

Musevi inancındaki “brit mila” ile, İslamiyetteki “sünnet” in uygulanışı ve dini içeriği aynı olmakla birlikte; törensel olarak farklılıklar vardır.

Bar Mitzva ve Bat Mitzva

Musevi inancına göre, her erkek çocuk, on üç yaşına geldiğinde, yetişkin olarak kabul edilir ve Bar Mitzva yapar. Kız çocuklarının yetişkinlik yaşı ise on iki olarak kabul edilmektedir. On iki yaşına gelen kız çocukları ise Bat Mitzva yapar. Bayan N.T(Moda, Yahudi 65) erkek çocukları için yapılan “bar mitzva” ve kız çocukları için yapılan “bat mitzva” törenleri hakkında şu bilgileri vermektedir:

“Bar mitzva “emirin oğlu” anlamına gelmekte. Bizim için on üç yaşındaki bir erkek çocuğu artık toplumsal ve dini sorumluluklarının bilincinde kabul ediliyor. Ebeveynlerinin erkek çocuğu üzerindeki sorumluluğu on

86

üç yaş ile son bulur. Sembolik bir şey tabii. Yoksa ömür boyu sorumluluğumuz devam ediyor. Ama dinen çocuk artık yetişkin sayılsa bile ticaret vs. gibi konularda deneyimsiz olduğu için gerçersiz tanık sayılmakta. On üç yaş erkek çocuğu için çok önemli bir dönüm noktasıdır. On üç yaşına giren erkek çocuğu sinagogda Tevrat okur. Tallit kuşanıp,

tefillin takar. Bu şekilde Yahudi toplumuna takdim edilmiş olur. Cemaat

içinde bir misyon sahibi olur. Bar mitzva öncesi erkek çocuğuna toplumsal ve dini görev ve sorumlukları, yüklendiği misyon haham tarafından anlatılır. Bar mitzva töreninin bitiminde çocuktan takdim edildiği toplumunun önünde dini bir konuşma yapması beklenir. Konuşma için önceden hahamla birlikte hazırlanılmıştır. En sonunda katılım için davetlilere teşekkür eder. Bu törenin en önemli parçası tefillin takmak. İlk kez tefillin takacak çocuğa yardımcı olma görevi, ailede sevilen ve sayılan, bilge kişiliği ile öne çıkmış birine verilir. Bar mitzva töreni sonrası gelen davetlilere sinagogda yemek verilir. Daha sonra ailenin maddi durumuna göre yakın arkadaş ve akrabaların katılımıyla bir eğlence düzenlenir. Bu iş için genellikle bir mekânla anlaşılır. Yahudi toplumunda kız çocukları için de benzer bir tören yapılmaktadır. On iki yaşına gelmiş her Yahudi kız çocuğu bat mitzva kabul edilmektedir. Kızlar erkeklerden daha önce ergenliğe girdiği için yaş sınırı on iki olarak kabul edilmiş. Bat mitzva için sinagog töreni zorunluluğu yok, genelde evde bir kutlama yapılıyor. Kız çocukları bu törende bazı özel duaları okuyor. Törende kızın babası veya varsa ağabeyi “Tevrat” okuyan kız çocuğuna özel, anlamlı bir hediye verir. Bu hediye her zaman saklanır.”