Bir doğal grubun oluşumunda en önemli unsurlardan birisi olan grup üyelerinin gruplara katılımları dört biçimde olmaktadır (Kaynak, 1995; 55):
1. Grup dışından atama yolu ile, 2. Grup tarafından seçilerek, 3. Gönüllü katılma yolu ile,
4. Anlaşma, ya da görev alma zorunluluğu nedeni ile,
Ne var ki, yukarıda belirtilen biçimlerin biri, ya da birkaçının işlerlik kazanması sonucu bir araya gelmiş kişilerin hemen bir grup niteliğî alması her zaman söz konusu olmayabilecektir. Çünkü bir insan kümesinin grupsal nitelik kazanması, süreç içinde bazı dinamiklerin işlenmesine ve bazı değerlerin gelişip yerleşmesine bağlıdır. O halde bu süreç böylece aydınlanma yolunda işlemeye devam edecektir. Bir grubun oluşma süreci aşağıdaki aşamalardan oluşmaktadır (Kaynak, 1995; 155):
1. Kabullenme Aşaması: Bir araya gelinme sırasında görülen güvensizlikler ortadan kalktıktan sonra, grup üyeleri yavaş yavaş karşılıklı olarak birbirlerini kabul etmeye başlarlar.
2. Karar Verme Aşaması: Açık bir ortamda sorunlar ve roller tartışılır, işlerin nasıl yapılacağına ilişkin kararlar alınır.
3. Motivasyon Aşaması: Grup artık olgunlaşmıştır. Karşılıklı yardımlaşma, bağlılık ve işbirliği giderek artar. Motivasyonel süreçler işlemeğe başlar.
4. Denetim Aşaması: Grup etkin çalışmaktadır. Normlara uyulması dikkatle gözlenmekte, sapma gösteren davranışlar olumsuz tepki olarak önlenmeye çalışılmaktadır.
Grup açısından çok önemli olarak belirtilmesi gereken bir nokta da, bir gruba dahil olmak isteyen kişinin, grubu kendi kişisel gereksinmelerinin giderme yolunda bir araç olarak görmesi gerçeğidir.
Doğal grupların oluşumunda, insanların gruplarla özdeşleşmesinde grup üyesi olarak "ben", kimlik ve itibar kaynağı olarak da "grup" zihniyeti sözkonusudur. Bu zihniyet öncelikle düşünceleri, hisleri ve grup üyeliği ile ilgili davranışları etkilerler. Bu konuda yapılan araştırmalarda, gruba bağlılığın boyutları arasında güvenirlik ve uzun süreli istikrarın yer aldığı saptanmıştır. Bu faktörler, ilişki bağlılığı, grup bağlılığı, grupla ilgili hisler, bir grup tarafından paylaşılan zaman, sosyal destek, kollektif kendini beğenme ve anlaşmazlıkları çözme yollarını kapsayan birkaç önemli unsurla birlikte
doğal gruplardaki psikolojik bağlara yeni fikirler katar. İlişki bağlılığı, kendini beğenme, hayattan tatmin olma ve benzeri değişkenlere göre çoğu zaman daha kuvvetli bir anlama sahip olabilir (Smith vd., 1999; 95).
Grup çekiciliği, gruba nitelikli ve üstün yetenekli üyelerin katılımının sağlanması açısından çok önemlidir. Çekiciliği olmayan gruplar niteliksiz üyeler kazanarak süreç içinde giderek zayıf düşerler ve dağılma durumunda kalırlar. Bir grubun çekicilik derecesini belirleyen etmenler şunlardır (Şimşek vd., 2001;160):
1. Grubun Büyüklüğü: Grup büyüdükçe grup içi nitelikli üye sayısında azalma olur. Toplam performans azalır. Bireysel gereksinmesini gidermek isteyecek olan üye, tatmin sürecini gecikerek yaşayacağını başkalarını da sırtında taşıma zorunda kalacağını düşünür.
2. Grubun Amaç ve Görevleri: Amaç ve görevleri yüksek nitelik gösteren grupların çekiciliği daha yüksek olacaktır.
3. Karizmatik Liderin Olması: Bu tür bir liderin yönetiminde olmak, bireyin tanınma gereksinmesini doyurur, görevlerin nitelik ve nicelik olarak daha inançla ve isteyerek yapılmasını sağlar.
4. Karşılıklı Yardımlaşma ve Dayanışma: Grup içi karşılıklı dayanışma ve yardımlaşmanın yeterli ölçüde bulunması, güven ve sevgi gereksinimlerinin giderilmesi açısından çekicidir.
5.Grup Homojenliği: Bir grubun homojen olması ogrup üyelerinin benzer özellikler taşıdığını ve ortak bir özgeçmişe sahip olduğunu gösterir. Bu da grupta bütünleşme ve işbirliği doğurarak daha çekici hale getirir.
6.Grup Olgunluğu: Zaman içinde gruplar daha fazla birleştiricilik özelliği kazanırlar ve uzun dönemde oluşan ortak deneyimler üyeler arasındaki yakınlaşmayı artırır.
7.Rekabet ve Dış Korku: Grup üyeleri dış korku ve düşmanlık hissettiklerinde birbirlerine daha yakın olmayı isterler. Buda grup üyelerini bütünleşmeye yöneltir.
Beraber çalışan insanlar arasında ister istemez bir çıkar birliği duygusu oluşur. Aynı işi yapan, aynı nesilden bulunan kimseler bir araya gelince kendilerin daha emniyette ve kuvvetli hissederler. Doğal gruplar, beraber çalışan insanların varlığı ile birlikte husule gelir. Ekseriye aynı işi yapan veya aynı teknik beceriye sahip kimseler bir grup oluştururlar. Bu grup, bir üretim dairesinde çalışan diğer gruplar ile birlikte
faaliyette bulunabilir (Hatipoğlu, 1976; 152). Bazı hallerde de gruplar hemşehriler arasında oluşur. Örneğin, bir fabrikada çalışan Karadenizliler bir grup teşkil ederler (Özkalp, 1986; 177).
Doğal grupların oluşum nedenlerinden bir diğeri de üyeleri tarafından arzu edilen birtakım işlevlere sahip olmalarıdır. Bu işlevlerden biri grubun benimsediği kültürel değerlerin korunması ve sürdürülmesidir. Bu işlev belirli bir yaşam tarzının sürdürülmesine ve grubun birlik ve bütünlüğünün korunmasına yardımcı olur. İkinci bir işlev de sosyal doyum sağlamaktır. Doğal gruplar kişiye takdir statü ve diğerleri ile etkileşim olanağı verir. Bir diğer işlevi ise iletişimdir. Üyelerinin gereksinimlerini karşılamak ve onların kendilerini etkileyebilecek olaylardan haberdar edebilmek amacıyla grup, kendine özgü iletişim sistemleri ve kanalları geliştirecektir. Dördüncü işlevi ise başkalarının davranışlarını etkileyecek veya düzenleyecek olan sosyal denetimdir (Davis, 1988; 365).
Doğal grupların en önemli oluşum nedenlerinden biri de üyelerinin gereksinmelerini gidermesidir. İnsanların en önemli gereksinmelerinden biri yakınlık gereksinmesidir. Psikologlar, insanın var olma nedenini toplumun gereksinmesinden dolayı olup olmadığı üzerinde tartışabilirler. Fakat bireylerin diğer insanlarla ilişki kurmaları, onlar için en yaygın ve doğal bir gereksinme olduğu gibi aynı zamanda da doğal bir dürtüdür. Yakınlık gereksinmesi, grup tarafından, içindeki üyelerin dostlukları aracılığı ile sağlanır. Mayo, 1946’larda bir tekstil fabrikasında yaptığı araştırmada, diğer insanlardan ayrı olarak çalışan işçilerin tatminsizlik içerisinde ve iyi bir üretici olmadıklarını gözlemiştir (Yeniçeri, 1993; 125). Verilen dinlenme süreleri, üretimde bir artış sağlamışsa da, organizasyon bu insanların grup olarak dinlenmelerine izin verdiği zaman, üretimde ve çalışanların tatminlerinde artışlar sağlanmıştır (Özalp, 1986; 177). İşin gerektirdiği ilişkiler ile sosyal nitelikteki ilişkilerin çokluğu, bu ilişkiler içindeki kişilerin kendilerini belirli bir gruba mensup hissetmesi ile sonuçlanacaktır. Hiç olmazsa, bu tür ilişkiler böyle bir hissi kuvvetlendirecek ve kişilerde olumlu bir tutum yaratacaktır (Koçel, 1993; 3).
Güvenlik ve güç beklentisi de bir başka bencil gereksinmedir. Buna örnek olarak, bireyin yeni ve bilmediği bir sosyal ortama itildiğinde nasıl davranacağını bilmemesi gösterilebilir. İnsanlar, işlerinde sık sık bilemediği durumlarla karşılaşabilir. Birey, organizasyonda ne kadar dinlenme süresi verildiğini, ustabaşı yanlarındayken iş
arkadaşlarıyla konuşmanın doğru olup olmadığını bilmeyebilir. Bu durumlarda, yapılması gereken doğru davranış ne olmalıdır? İşte bu durumlarda grup, bir rehberlik görevi üstlenerek, üyelerine doğru olan, beklenen davranışın ne olduğunu öğretir. Bu da bireye çalıştığı ortamda güç ve saygınlık kazandırabilir (Kaynak, 1990; 248).
Bir diğer gereksinme de araçsal gereksinmelerdir. Bunlar, bireyin günlük işlerinde yardım, çalışma temposuna uyum gibi işe yönelik beklentilerden oluşur. Buna örnek olarak, bir satış memurunun karşılaştığı sorunları verebiliriz. Birey müşteri ile nasıl iyi bir ilişki kuracağını, sattığı bir mal geri iade edildiği zaman ne gibi işlemler yapacağını bilmeyebilir. Aynı şekilde bir laboratuvar teknisyeni, kendisine verilen bilgiyi unuttuğu için laboratuvar şefine sormaya çekinebilir. Bu korkusu nedeniyle de bütün bir deneyin bozulmasına yol açabilir. Bir durumdaki bir kimse grup arkadaşına başvurarak gerekli yardımı ve bilgiyi alabilir. Bu şekilde de sorunu çözümlenmiş olur. (Kaynak, 1990; 249). Birçok durumlarda yöneticiler bireylerin yapacakları işleri saptarlar. Bazı durumlarda bağlı gruplar, grup üyelerinin kişiliklerini ve yeteneklerini daha iyi bildikleri için, kendi aralarında iş bölümü yaparak, üyelerinin özelliklerine uygun işleri onlara verebilir.
Başka bir gereksinme ise, gereksinmeler ise bilişsel gereksinmelerdir. Bunlar bireyi koruyan ve iş ortamında bir anlam sağlayan gereksinmelerdir. Daha önce de belirtildiği gibi, gruplar üyelerini dış baskılara karşı korurlar. Bireyleri yöneticilerin aşırı isteklerine karşı korumak grup bilincinin oluşmasında etkin bir yoldur. Yöneticiler, çalışanlardan daha fazla ve daha kaliteli mal üretmenlerini, daha uzun süre çalışmalarını isteyebilir. Bu istekleri de grup tarafından istenmeyebilir. Bu gibi durumlarda, grubun tepkisi bütünüyle, ilgili yöneticilere yöneliktir. (Kaynak, 1990; 250).
Grup üyeleri arasında bağlılık fazla ise, grup, yöneticileri kararlarına olan hoşnutsuzluklarını çeşitli şekillerde gösterebilir. Örneğin, üretimi azaltır, işi sabote eder veya yavaşlatabilir. Bu gibi durumlarda ise, yöneticileri üstlerine karşı güç durumda bırakır. Oysa, eğer grup, yöneticilerin kararlarını benimser ve uyar ise doğal bir sonuç olarak üretim artışları görülür. Buna da grubun bağlılığı, grubun üretimde koyduğu standartlara uyma demektir. Bu standartların ne olduğu ise grup için önemli değildir (Özalp, 1986; 178).
Grubun oluşmasında yukarıdaki ihtiyaçların karşılanmasının dışında etkin olan diğer bir faktörler de; ekonomik yarar sağlama gereksinimidir. Eğer kişi, belirli bir
gruba mensup olmakla daha fazla ekonomik yarar elde edeceğine inanıyorsa, bu gruba karşı olumlu bir tutum kazanacak, grup tarafından etkilenebilecek ve kolaylıkla bu grubun bir üyesi olabilecektir (Sherif, 1996; 165).
Kişilerin aynı siyasal görüşlere sahip olmaları, aynı coğrafi bölgeden gelmeleri, aynı okuldan mezun olmaları, aynı bölgesel kültüre sahip olmaları vs. faktörler de kişiler arası ilişkileri sıklaştıran, dolayısıyla bu kişilerin bir grup oluşturmasını kolaylaştıran faktörlerdir.