• Sonuç bulunamadı

TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ TARĠHĠNDE DARBELER DÖNEMĠ VE BASIN

2.1. SSCB`nin YıkılıĢ Süreci

2.3.2. Devrimci Kazak Basını Dönemi

20. yüzyıla geçişten itibaren Orta Asya ve Kafkasya`da Rus Hükümeti`nin ihlak tehditlerinin had safhaya ulaştığı ve bu bölgelerde egemenliğini pekiştirme eğilimi içerisinde olduğu görülmektedir. Çarlık Rusya`sı için elverişli iki bölge olarak nitelendirilen bu bölgelerin ihlakı ve itaati yerli halkın mücadeleleri dolayısıyla uzun bir zaman almıştır. Türk topluluklarının tepki gösterdiği ve milli bir mücadele içerisinde olduğu bu süreçte, basın bu

15

https://malimetter.kz/kazak-baspasozinin-tarixy-kurstyk-zhumys/?fbclid=IwAR2fv7SuWh__xHtotYxBigUrzMPsE0LEFgtu92oobyeXi5FTWsGECVHPYw0 (erişim tarihi: 25.03.2019).

dönemin en etkin vasıtalarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. İlk milli basın organlarının yayın hayatını sonlandırmasının ardından yeni bir siyasi dönemin eşiğine gelen Kazak basını, 20. yüzyıldan itibaren de ulusal kaygılar eşliğinde gelişimini sürdürmektedir. Ruslar`a karşı siyasi ve milli mücadelenin başladığı bu süreçte Orta Asya genelinde bir siyasi hareketlenme tezahür etmektedir. Bu siyasi hareketlenmeler ve milli mücadelenin baş kaldırdığı bir zamanda, yeni basın organlarının oluşturulması da dönemin gereksinimlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır (Bimakanova, 2010: 24).

Çarlık Rusya`sının iç sorunlarla mücadele ettiği bir dönemde devrim yapılmasının ardından dönemin basın organlarının oluşum süreci de hızlanmaktadır. Rus Hükümeti`nde 1905 yılından itibaren başlayan çatlaklar 1907 senesinde bir devrimle sonuçlanmıştır. Devrim hareketliliğinin ortaya çıktığı ve gerçekleştiği bu iki yıl zarfında Kazak Basını da yeni bir kuşağın meydana gelmesine tanıklık etmiştir. Rusya`daki devrimin beraberinde yeni bir basın akımını getirdiğini ve Kazak basını için tarihi dönüş noktalarından biri olduğunu belirten Aytenova (2007: 35), bu süre zarfında Kazak topraklarında yeni bir basın kuşağının ortaya çıkmasıyla beraber bir sıra gazete ve dergilerin yayına başladığını, Kazak basınının gelişimini sürdürdüğünü ifade etmektedir. Rus Hükümeti`nin zor günler yaşadığı bu süreçte, “Aygap” isimli bir derginin yanı sıra, “Serke”, “Dala”, “Kazak”, “Kazakistan” isimlerinin verildiği gazeteler de ortaya çıkmakta, birçok Kazakca yayımlanan gazete ve derginin meydana gelişiyle beraber oluşumunun ikinci evresine giren Kazak basını adına “Devrimci Kazak Basını” evresi başlamaktadır (Aytenova, 2007: 42).

“Türkistan Vilayetinin Gazetesi” ve “Dala Vilayetinin Gazetesi” yayınlarını Çarlık Rusya`nın resmi organları olarak değerlendiren Kussainova (2016: 33), 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan “Kazak” ve “Serke” gazetelerini Kazak toplumunun ilk “özgür ve ulusal” basın örnekleri şeklinde nitelendirmektedir.

Bu dönem ortaya çıkan gazetelerden biri olan ve 1907 senesinde ilk sayısını okurlarına sunan “Serke” iki sayılık bir yayın hayatı yaşamıştır. Rus hükümeti`nin Petersburg`ta yayın hayatını sürdüren “Ulfat” gazetesinin Kazak toplumunun Rusya`daki gelişmelerden haberdar olması için Kazakca eki olarak yayınını planladığı “Serke” gazetesi, Çar`ın beklentilerini karşılayamamış, siyasal gelişmelere kendi yorumlarını da katarak ulusa geçtiği dolayısıyla ilk sayısından itibaren Rus Çarı`nın tepkisini çekmiş ve ikinci sayısının devamında hükümet tarafından kapattırılmıştır. Kazak toplumunun adını kendine isim olarak alan ve bu dönemde meydana gelen gazetelerden biri olarak karşımıza çıkan “Kazak” gazetesi, 1907 yılından itibaren yayın hayatına başlamıştır. İlk sayısından itibaren “Serke” gazetesinin yayın politikası ile benzerlik teşkil eden bir tutum içerisinde olan gazetenin, “devrimci eğilim” izlenimi

oluşturduğu ve Çarlık rejiminden demokrasi düzenine geçişi desteklediği gerekçeleriyle ilk sayısının ardından faaliyetine son verilmiştir (Zhylysbayev, 2004: 43-44).

(Allabergen vd., 2010: 22), bu dönem ortaya çıkan gazetelerden biri olan “ Dala” gazetesi ile ilişkili kaynaklarda birkaç not haricinde bir bilgi bulunmadığını, gazetenin 1907 yılında yayına başlayarak diğer gazetelere göre daha uzun bir yayın yılı yaşadığını ve 1911 senesinde kapatıldığını belirtmektedir.

Birinci Dünya Savaşı`nın meydana geldiği ve Rus İhtilali`nin yeni bir evreye girdiği bir zamanda Kazak basını da bu gelişmelerden etkilenmektedir. Rus Hükümeti`nin gazabına uğrayan ve uzun bir yayın hayatına sahip olamayan Kazak milli gazetelerinin kapattırılması bölgede yeni basın organları ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Kazakistan`ın bu dönemine baktığımızda bolşeviklerin güdümlü yayınlarının olmadığı görülmektedir. Buna rağmen, bölgede faaliyet gösteren yerel gazeteler bolşevikler tarafından propaganda maksadıyla kullanılmaktadır. Bölgede beliren özgürlükçü düşüncelerin ve devrimci havanın bu dönem Demokrat Kazak basınının gelişimini etkilediği görülmektedir (Aytenova, 2007: 45).

Karmaşık bir siyasi düzenin devam ettiği ve devrimci hareketlenmelerin iyiden iyiye kendini hissettirdiği 1911 yılında “Kazakistan” gazetesi faaliyete başlamıştır. Kazakların ilk milli basın organlarından farklı olarak “Kazakistan” gazetesi merkezden bağımsız bir şekilde yayın hayatına başlamıştır. Sayfalarında sık sık yer verdiği demokratik ve özgürlükçü söylemlerle okurlarının karşısına çıkan “Kazakistan” gazetesi, faaliyeti boyunca iki farklı şehirde yayımlanmıştır. Bu gazete Kazakların basın geçmişinde ilk ifade özgürlüğüne sahip bir yayın şeklinde karşımıza çıkmaktadır. İlk iki sayısının ardından sansür uygulamasının olmadığı halde, sayfalarınde yer verdiği yazılardan dolayı yazarların gözaltına alınması, gazete merkezinin Astrahan şehrinden Oral şehrine taşınmasına sebebiyet vermiştir (Allabergen vd., 2010: 26). “Kazakistan” gazetesinin Oral şehrine taşındıktan sonraki faaliyetine değinen Zhylysbayev (2004: 50), gazetenin bu taşınmanın ardından yayın politikasında değişikliğe gittiğini, ilk zamanlarda belirlediği demokratik çizgilerin bir anda devrimci bir çizgiye evrildiğini belirtmektedir.

Editörlüğünü Eleusin Buyrin`in yürüttüğü ve faaliyette olduğu iki sene boyunca kimi zaman Rusca, kimi zaman Tatarca yayımlanan “Kazakistan” gazetesi, 18 sayı ile okurlarının karşısına çıkmış, 1913 yılındaki son sayısında maddi zorluklar sebebiyle okurlarına veda ettiğini duyurmuştur. Her ne kadar gazetenin faaliyetini sürdürememesine neden olarak maddi koşullar gösterilse de, Çarlık Rusya`nın devrimci bir yayın politikası izleyen gazeteyi tehlike olarak görmesinin ardından kapattırdığı da öne sürülmektedir (Zhylysbayev, 2004: 51).

“Kazakistan” gazetesini Kazak basını için değerli kılan en önemli unsurlardan bir tanesi, gazetenin 80 yıl sonra Cumhuriyetin ismi olacak “Kazakistan” sözcüğünü daha o dönemlerde kendine isim olarak belirlemesi olarak gösterilmektedir. Gazetenin faaliyeti boyunca güdümlü yayınlardan kaçındığı, Kazak toplumunun savunucularından biri olarak karşımıza çıktığı görülmektedir. Milli mücadelenin bir parçası haline dönüşmeyi beceren “Kazakistan” gazetesi, bu niteliklerinden dolayı önemli bir yayın organı olarak anılmakta ve Oral şehrinde yayımlanan 16 sayısı bugün Kazakistan`ın Tarih müzesinde saklanmaktadır (Kussainova, 2016: 34).

Ülkenin ulusal bir mücadele içerisinde olduğu bu süreçte “Aygap” dergisi de basın tarihinde kendine özgü yayın politikası ile yer edinmiştir. Halka yakınlığı ile bilinen “Aygap” dergisinin kurulduğu zamanda derginin kurucuları halktan para toplayarak bu yayın organını ortaya çıkarmıştır. Toplanan paraların ardından 1911 senesinde yayına başlayan dergi, Troisk şehrinde faaliyet göstermiştir. Çıktığı ilk günden itibaren maddi zorluklarla mücadele eden dergi bazen bu zorlukların etkisiyle yayımlanamamakta, halkın sağladığı destekler ile bazen ayda bir kez, bazen küçük sayfalar şeklinde yayınını sürdürmektedir. Maddi sıkıntılara rağmen 1915 senesine kadar yayın hayatına devam eden dergi, yayımlandığı ilk günden itibaren halkın desteğini arkasına almış, toplumda büyük merak uyandırmıştır. Okurların büyük ilgi göstermesi ile beraber yayın yaşamını uzatabilen dergi, ilk sayısından itibaren eleştirel bir yayın politikası izlemiştir. “Aygap”ın yazarlarının Çarlık Rusya`sını hedef alan ve burjuvaziyi eleştiren yazılarla okurlarının karşısına çıkması merkezin dikkatinden kaçmamaktadır. Derginin Kazak toplumunun sorunlarını sayfalarına taşıyarak Türk topluluklarında oydaşma belirtilerine neden olmasından huzursuzluk duyan Çarlık Rusya`sı, I. Dünya Savaşı`nın devam ettiği bu yıllarda sıkı bir denetimle dergi ve gazetelere sansür uygulamakta, bu denetimler neticesinde “Aygap” dergisi de yayın hayatını durdurmak zorunda kalmaktadır (Allabergen vd., 2010: 38-40).

Kazakların ilk milli basın örneklerinin oluştuğu ilk günden itibaren dönemin Kazak aydınları da bu sürece dahil olmuş ve basının gelişimine katkılarda bulunmuştur. Gazetelerde editörlük, yazarlık yapan Kazak aydınlar, toplumun gelişiminin “eğitim” düzeyi ile orantılı bir şekilde ortaya çıktığı fikrini savunmuş, dolayısıyla kaleme aldıkları yazılar ve yayınını üstlendikleri gazetelerde eğitici haberleri ön planda tutmuştur. Ulusal bilincin oluştuğu ve Kazakların milli mücadele içerisinde olduğu bu aşamada Kazak aydınlarının sadece basınla sınırlı kalmadığı görülmektedir. Çarlık Rusya`sının devrim hareketlenmeleri ile sancılı bir dönem yaşadığı ve 1917 müdahelesi ile devrildiği bu süreçte, Kazak aydınlarında bu sefer kendi devletlerini kurma arzusu belirmiştir. Bu arzuların ve Rusya`nın çalkantılı bir süreçten

geçmesinin de tetiklemeleri ile Mir Yakub Dulat, Alihan Bökeyhanov, Ahmet Baytursunov gibi dönemin önemli aydınlarının siyasete soyunduğu görülmektedir. Kazak aydınlarının milli mücadelesini yeni bir safhaya taşıdığı bu dönemde Kazakların milli devletinin temellerini atmak amacıyla Alaş Partisi kurulmaktadır. Parti üyelerinin katıldığı Alaş Orda hükümeti, Kırgız ve Kazakların bölgelerini koruma ve devletlerini kurma mücadelesi boyunca bolşeviklere direndiği görülmektedir. Alaş Orda Hükümetinin bolşeviklere karşı mücadelesi mağlubiyetle sonuçlanmış, aydınların milli devlet kurma girişimi böylece olumsuz neticelenmiştir. 1920 senesinde bolşeviklerin kazandığı mücadelenin ardından bölgede Kazak toprakları rusların denetimi altına geçerek özerklik statüsü kazanmış ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak ilan edilmiştir (Auyessova, 2010: 5-6).