• Sonuç bulunamadı

Devletin görevleri hakkında, kuruluş amacı olan insanlar arasındaki ilişkileri düzenlemek, güven ve huzur ortamını sağlamak, adaletle yönetmek, zulmü kaldırmak, toplumun dünya-âhiret mutluluğunu sağlamak için dini muhafaza etmek ve korumak

52 Gazâlî, a.g.e., c. III, s. 503–504.

şeklinde bir çerçeve çizilebilir. Bu çerçeveden hareketle Gazâlî’ye göre, devletin görevlerini üç maddede vermek mümkündür.53

1. Toplumsal Düzeni Sağlamak

Toplumda, mutluluğun kaynağı olan güven ve huzur ortamının sağlanması devletin asli görevidir. Çünkü bireylere düzenli bir hayatın sağlanması, toplum içinde güven ve huzurun bulunmasıyla mümkündür. Gazâlî, devletin yerine getirmesi gereken en önemli görevin, insanlar arasındaki kargaşaları önleyip düzeni getirmek, barış ve adaleti sağlamak olduğunu belirtir. Bu anlamda sultanın/devlet başkanının nihai amacı, toplumun refah içinde yaşayabileceği huzur ve güven ortamını sağlamak olmalıdır.54

İnsanoğlu doğuştan medenidir derken, onun sosyal bir varlık olarak toplum içinde bulunmasının zorunluluğuna işaret eden Gazâlî’ye göre, kargaşanın temel nedeni de insanların bu ayrılmaz tabiatından ileri gelmektedir. Çünkü insanoğlu toplum içinde bulunmakla birlikte diğer insanlarla ilişkilerinde hırslı, bencil, hakkına razı olmayan bir davranış sergiler.55 Bu da toplum düzenini tehdit eden önemli bir unsurdur. Gazâlî’nin teorisinde devlet, bu karmaşayı düzenlemeye yönelik, herkese hakkını adaletle dağıtan, farklı düşünceleri bir çatı altında toplayan bir örgütlenmedir. Böyle olunca da devletin ilk ve temel görevi her şeyden önce toplum içindeki çatışma ve problemleri önleyerek düzeni sağlamak olacaktır. Gazâlî için bu, o kadar önemlidir ki, gerek dinin yaşanabilirliği gerekse sosyal adaletin temini öncelikle düzenin sağlanmasına bağlıdır.

Toplumsal düzenin sağlanmasına yönelik bu ısrarını, zalim bir sultanın emri altında yaşamayı dahi caiz görmesinde bulmak mümkündür. Çünkü Gazâlî’ye göre, güçlü, zalim ve cahil olan bir sultanın görevden alınması kolay değildir. Böyle bir çaba iç karışıklara neden olacak ve toplum düzenini tehdit edecekse, onu yerinde bırakmak, ona itaat etmek gereklidir.56 Düzenin sağlanması ise güçlü bir otoriteyle mümkün olacaktır.

El-İktisâd’da bildirdiği üzere, “şayet insanlar başıboş bırakılsalardı ve aralarındaki

53 Gazâlî’de devletin görevleriyle alakalı benzer görüşler için bkz. Mücahid, Fârâbî’den Abduh’a Siyasi Düşünce, s. 131; Korkmaz, a.g.e., s. 137 vd.

54 Gazâlî, Nasihati’l Mülûk, s. 27 vd.

55 Gazâlî, Mîzânü’l-Ahlak, çev. H. Ahmet Arslantürkoğlu, Sağlam Kitabevi, İstanbul, 1974, s. 11 vd.

56 Gazâlî, İhyâ, c. II, s. 347.

ilişkiler düzenlenmeseydi son ferdine kadar bütün insanlık helak olurdu.”57

Gazâlî devlet başkanını bir bahçıvana benzetir. O, bahçesindeki zararlı bitkileri temizler, diktiğini de korumaya çalışır. İhtiyaçlarını karşılar ve zararlı olan unsurları yok eder. Devlet başkanı da bir bahçıvan gibi idare ettiği halkını korumalı, toplum düzenini sarsacak unsurları bertaraf etmeye çalışmalı, toplum için zararlı (mütecaviz, hırsız vb.) kimseleri terbiye etmeli, bunların faaliyetlerine engel olmalı, anarşist ruhlu kimseleri ülke sınırları dışına çıkarmalıdır.58 Toplum düzenini sağlamaya yönelik olarak devlet başkanı idari işlerde ehil olmayan kimselere görev vermemelidir. Şayet ehil olmayan kimseler göreve getirilirse meydana gelecek kargaşadan sorumlu olacaktır.

Çünkü devlet işlerinde ehliyetsiz olanlar, halkın işlerini bozarlar, kendi menfaatlerini gerçekleştirmeye çalışırlar ki, bu da toplumsal düzeni tehlikeye atar, kargaşaya neden olur. Bu görüşünü geçmiş milletlerin tarihi tecrübelerindeki örnekler ile temellendirmeye çalışır.59

2. Adaleti Gerçekleştirmek

Devletin, huzur ve güven ortamını sağladıktan sonra yerine getireceği ikinci görev ülkede adaleti tesis etmek olmalıdır. Devletin halk katında meşruiyetinin kaynağı da adaleti gerçekleştirmesine bağlıdır. O, devletin temeline dini değil ama dolaylı yönden adaleti yerleştirmektedir. Çünkü ona göre, kâfir de olsa adil olmak kaydıyla bir devlet devam eder; ancak zalim olan bir devlet yaşayamaz. Örneğin, Nasihati’l Mülûk’da belirttiğine göre Mecusiler ateşe tapmalarına rağmen dört bin yıl süren bir devlet kurmuşlardır. Kurdukları devletin bu kadar uzun ömürlü olmasının temel nedeni insanları adaletle yönetmeleri, zulümden kaçınmalarıdır. 60

Gazâlî’ye göre, Allah katında yönetme işi en önemli sorumluluklardandır. Her şeyden önce devlet başkanı yönetme işinin kendisine bir emanet olarak verildiğini bilmelidir. Bu görevini hakkıyla yerine getiren hem bu dünyada hem de âhiret hayatında

57 Gazâlî, El-İktisâd fi’l-İtikâd, s. 284.

58 Gazâlî, Nasîhati’l-Mülûk, s. 110.

59 Gazâlî, a.g.e., s. 61-62.

60 Bu konuyla ilgili olarak Peygamberin “Başkan kâfir de olsa halkına zulüm yapmadıkça idareciliği bakidir.” sözünü nakleder. Bkz. Gazâlî, a.g.e., s. 52.

mutluluğa kavuşacaktır. Bu konuda Hz. Peygamberin “Liderin bir günlük adil davranışı yetmiş yıllık ibadetinden daha üstündür” hadisini delil olarak gösterir. Aynı ifadeyi Sultan Sencer’e yazmış olduğu mektubunda da tekrarlar ve ona yönetimin esasının adalet olduğunu bildirir.61 Yine yönetim işinde Hz. Ömer’in yönetiminin ve adaletinin örnek alınmasını tavsiye ederek o dönemdeki yaşanmış tecrübelere değinir.62

Devlet başkanı yalnızca kendi adaletinden değil diğer devlet hizmetinde bulunanların da halka adaletli davranmalarından sorumludur. Çünkü onların halka yapacağı zulüm kendi yaptığı zulüm gibidir. Dolayısıyla, birlikte çalıştığı diğer idarecilerin ve memurların durumlarını bilmeli halka karşı adaletli ve merhametli olan kimselere devlet işlerinde yer vermeli; bu karakterde olmayanları devlet işlerinden uzaklaştırmalıdır.63

3. Dini Korumak

Devletin önemli görevlerinden bir diğeri dini korumak ve muhafaza etmektir. O, dini hayatı siyaset açısından değil, siyaseti dini hayat açısından ele almış ve değerlendirmiştir. Onun siyasal teorisinde siyasetin asıl görevi insanları din açısından uhrevi hayata hazırlamaktır. Dolayısıyla siyasetin temel prensiplerini dine dayandırmasını da bu gayeye yönelik bir girişim olarak görmek gerekir. Bundan dolayı devlet, toplumsal düzeni sağlayıp adaleti gerçekleştirmesiyle dini bir hayat için gerekli olan huzur ve güven ortamını da sağlamış olacaktır. Böylece din, toplum içinde işlevsel hale gelerek insanların kurtuluşlarına vesile olacaktır.

Gazâlî, siyaset kurumunun hedefini, din ve dünya hayatının düzenlenmesi olarak ele almaktadır. Genel bir değerlendirme ile o, siyaseti, dünyanın yönetilmesi ve dinin korunması olarak özetlemektedir. Dini korumak onun toplum içinde yaşanabilir olmasını sağlamak ile mümkün olacaktır. Bu anlamda dini hükümlerin uygulanması da ancak devlet eliyle olacağından idarecilere önemli sorumluluklar yüklemektedir.

Örneğin toplum, din açısından yanlış ve batıl olan inançlara karşı korunmalıdır. Bu

61 Gazâlî, a.g.e., s. 7-9.

62 Gazâlî, a.g.e., s. 30 vd.

63 Gazâlî, a.g.e., s. 37-38.

cümleden olmak üzere devlet din eğitimiyle de ilgilenmek zorundadır. Bunun için Gazâlî, devletin her mahallede insanlara dinlerini öğretecek bir âlimin görevlendirilmesini devletin görevleri arasında göstermektedir. Çünkü “insanlar cahil olarak doğar; usûl ve fürû’da dinlerini onlara öğretmek gerekir.”64

Ona göre, devletin iki önemli gayesi olmalıdır: Bir yandan toplum düzenini korumak, diğer yandan dini muhafaza ve ihyâ etmek. Din için devlet zorunludur ve Gazâlî burada dinin menfaati için siyaseti ön plana çıkarmaktadır. Çünkü devletin birinci görevini yerine getirememesi durumunda ikincisine yani dine karşı görevini yerine getirebilmesi mümkün gözükmemektedir.65 Bundan dolayı öncelikle devlet düzeni sağlamalıdır. Bu amaca yönelik olarak sık sık eserlerinde, din ve devleti ikiz kardeş olarak ilan etmektedir.

“İşte bundan dolayı denildi ki: Din ile hükümdar/sultan ikiz kardeştir. Yine bundan dolayı denildi ki: Din esas, hükümdar onun koruyucusudur. Çünkü, temeli bulunmayan bir bina yıkılmaya mahkûm olduğu gibi, koruyucusu bulunmayan bir şey de yok olmaya, mahkûmdur.”66

Anlaşılmaktadır ki, Gazâlî, dünya işlerinin düzenlenmesini, dolayısıyla ebedi mutluluğun elde edilmesini sağlayacak yönetimin, dinin toplumsal ve siyasal alanda işlevsel hale getirilmesi, otorite tarafından gözetilmesi ve adaletin tesis edilmesiyle mümkün olacağını savunmaktadır.