• Sonuç bulunamadı

3. CHP DÖNEMİ 1923-1950

3.2. Sanayi ve Teknoloji

3.2.4. Demir-Çelik Sanayii ve Teknolojisi

sonra 1950’den itibaren giderek güçlenen bir devlet politikası halini almıştır. Bu sebeple demiryolları yapım politikaları Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde sahip olduğu değeri 1950’lerden itibaren kaybetmiştir.

Cumhuriyet’in kurucu kadrosunun ve hükümetlerinin demiryolu yapımına vermiş olduğu önem, demiryolları yapımında önemli bir alt yapı teşkil eden demir-çelik üretimini de değerli kılmıştır. Yalnızca demiryolları açısından değil, aynı zamanda diğer her sanayi alanında da demir-çelik olmadan gerçek anlamda sanayinin kurulumu ya da sanayileşmenin mümkün olamayacağı anlaşılmıştır.

84 Dair Kanun” kabul edilmiştir. Ancak bu çalışmalara devam edilmemiş, ülkede demir çelik sanayiinin kurulumu 1928 yılına kadar gündeme gelmemiştir. Daha sonra Erkan-ı Harbiye’de konuşulan demir-çelik sanayiinin kurulumu, bu konuda bütçeye yeterli ödenek sağlanamadığından başarılı olamamıştır. Son olarak Sovyet Rusya’nın Türkiye’deki demir-çelik kurulumuna ait yaptığı incelemelerle birlikte demir-çelik sanayimizin kurulumuna başlanabilmiştir.191

İsmet İnönü’nün 1932’de Sovyet Rusya’nın sanayi kuruluşlarını incelemek üzere yaptığı ziyaret sonucunda yalnızca Rus uzmanların ülkemizdeki demir-çelik sanayiinin kurulumunu başlatması sağlanmamış, aynı zamanda Rusya ile aramızdaki makine ithalatının başlamasıyla teknoloji transferi de gerçekleştirilmiştir.192

Bununla birlikte, demiryolu yapımına önem verilmesi 1932’de tamamlanan Kırıkkale Çelik Fabrikası’nın bu konuda büyük görevler üstlenmesine yol açmıştır.

Bu fabrika, 1932-1950 yılları arasında gerekli olan ray ihtiyacının 18.000 tonunu karşılamıştır. Daha sonra bu fabrika 1950’de MKEK’ye devredilmiştir. Ayrıca Kırıkkale Çelik Fabrikası’nın hurdadan çelik üretimi gerçekleştirebilecek özgün bir teknolojiye sahip olduğu da bilinenler arasındadır. Kuruluş yıllarında çelik üretiminde söz sahibi teknolojiler olan Siemens-Martin Ocağı ile Elektrik Ark Ocağı’nı kullandığı bilinmektedir.193

Karabük Demir Çelik Fabrikaları ise yine Cumhuriyet’in sanayileşmede ihtiyaç duyduğu demir çelik ürünlerinin büyük kısmını karşılamıştır. Ülkede demir-çelik sanayiinin kurulum yeri için yapılan araştırmalarda Karabük’ün ideal koşullara sahip olduğu görülmüştür. Bu araştırmaları İktisat Vekâletinin isteği üzerine

191 http://www.tdci.gov.tr/html/tarihce.html (15.03.2016).

192 Ergün Türkcan, 2009, s. 434-435.

193 Mete Çankaya, 2014, s. 120-122.

Amerikan Hines-Kimmere şirketi yapmıştır. Şirket demir-çelik sanayiinin kurulum yeri olarak Ereğli’yi öne sürdüyse de kurulum yeri Karabük olarak tercih edilmiştir.194

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ağır sanayi hamlesi olarak 3 Nisan 1937’de İsmet İnönü tarafından temeli atılan Karabük Demir Çelik Fabrikalarının sahip olduğu teknolojiler arasında; sıvı ham demirin üretildiği Yüksek Fırınlar, sıvı ham demirin çelik haline getirildiği Siemens Martin Ocağı, Elektrik Ark Ocağı ile ray, sac ve levha gibi bilinen ürünlerin haddelenmesi sayılabilir.195

İsmet İnönü, temel atılımı esnasında fabrikanın durumu hakkında şunları söylemiştir: “Arkadaşlar endüstri hayatına hevesle girdikten sonra asıl endüstrinin ana kısmına, ağır endüstriye bugün başlamış bulunuyoruz. Milli Şef kurulacak tesisi şöyle tarif etmiştir:… Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları adı dikkatinizi celp etmiştir. Demir-Çelik fabrikaları yedi tane büyük fabrikadan mürekkeptir. Bunlardan her biri her memlekette başlı başına birer kıymet sayılabilir. Yüksek fırınlar, çelik fırınları, kok fırını, haddehane, 20.000 KW kudretinde bir elektrik santralı, büyük bir atölye ve tali maddeler fabrikası, bugün meydana getirilmesi kararlaştırılmış olan bunlardır. Bu müesseselere dayanarak yeniden kurulacak fabrikalar ayrıca bir mevzu olacaktır. Kurulacak fabrikalar fennin en son terakkilerini ve en son icatlarını ihtiva edecek olan en kuvvetli müesseselerdir. Bu fabrikada günde bine yakın amele çalışacaktır. Amelenin nispeten azlığı, kurulacak olan bu fabrikaların ne kadar modern ve mekanize olduğunu göstermeye kâfidir. Bu müesseselere 22 milyon liradan fazla para sarf edeceğiz. (ilave tesislerle bu miktar 50 milyon TL’nin

194 Mete Çankaya, 2014s. 129.

195 ibid, s. 130-131.

86 üzerinde gerçekleşmiştir.) Fabrikaların her gün kullanacağı madenleri 236 vagon taşıyacaktır. Bu her gün on trenin buraya gelmesi demektir.”196

Ayrıca sanayiye ilişkin olarak şunları da eklemiştir: "Modern ve ileri bir millet endüstrisiz olamaz. “Endüstri bu zaman medeniyetinin esas umdesidir” gibi mütearifeleri tekrar edecek değilim. Ancak, bir noktayı bir daha canlandırmak isterim. Eğer Cumhuriyet rejimi olmasa ve Cumhuriyet Halk partisinin devletçi politikası takip edilmese idi, endüstrinin bu memlekette kurulması hiç bir zaman tahakkuk edemezdi. Bugün 22 milyon liraya mal olan müesseseler kuruyoruz.

Bugüne kadar kurduğumuz fabrikaların en küçüğü dört beş milyon liradan aşağıya kurulmamıştır. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi ve onun hükûmetinin devletçi bir politikası olmasa idi, bu memleket hangi sermaye ile bu müesseseleri kurabilirdi.

Cumhuriyet rejiminin yapıcı ve yaratıcı oluşu partimiz prensiplerinin iyi tatbiki ile kendini göstermiştir. Yakın bir zamanda burada vatandaşlarımız Cumhuriyetin üç mühim eserini, üç büyük feyzini kutladılar. Bir sene içinde demir yolunun açılışını gördük. İki üç gün önce de kömür havzasının tamamen millileştirilmesi yolunda başarılmış büyük bir işten dolayı Millet Vekilleri sayın arkadaşım Celâl Bayar’a karşı Büyük Millet Meclisinde teveccüh ve takdirlerini gösterdiler. Bugün de üçüncü olarak demir ve çelik fabrikalarının temellerini atıyoruz. Bu münasebetle tekrar edeyim ki memleketin yalnız burası için değil bütün diğer tarafları için de icraat ve ıslahat programlarımız vardır. Biz bu programları birtakım zorluklara tesadüf etsek bile hususî bir itina ile tatbikte sebat edeceğiz. Şimdiye kadar geçirdiğimiz tecrübelerle huzurunuzda kendimize güvenerek tekrar edebiliriz ki programlarımızı

196 İsmet İnönü Konuşma, Demeç, Makale, Mesaj ve Söyleşileri (1933-1938), Haz., İlhan Turan, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu, 2004, http://www.ismetinonu.org.tr/ismet-inonu-1933-1938.htm#_ftn226 (15.03.2016).

tahakkuk ettirmek yolunda bütün kudretimizi sarf etmekten asla geri kalmayacağız.”197

Karabük Fabrikası’nda ilk üretim 10 Eylül 1939’da ilk Türk Yüksek Fırın Demiri ile gerçekleştirilmiştir. Fırında üretilen ilk sıvıdan “İLK TÜRK DEMİRİ KARABÜK 10 EYLÜL 1939” yazılı bir levha üretilmiştir.198

1944 yılına gelindiğinde ise bu fabrikaya ek olarak dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’nun önderliğinde Ereğli Demir Çelik Fabrikaları’nın kurulması kararlaştırılmıştır. Bu fabrikanın kuruluşu 1960 yılında ABD teknolojisiyle gerçekleşebilmiştir.199

Türkiye’de Cumhuriyet Dönemi’nde üniversitelerde demir çelik üretim teknolojileri üzerinde çeşitli bilimsel çalışmalar da yürütülmüştür. En başta, Türkiye’de ilk defa madenlere ilişkin Metalurji200 derslerinin Haldun Nüzhet Terem tarafından verildiği bilinmektedir. Haldun Terem, 1942’de bir de Metallurgi adında bir eser kaleme almıştır. Bunun dışında 1948’de Yüksek mühendis Okulu’nda metallografi201 derslerini veren Yüksek Mühendis Nurettin Çuhadar’ın iki ciltlik eseri Metallografi bu bilimin teorik esaslarına temas eden önemli bir çalışma olmuştur. Üniversite çapındaki çalışmaların yanı sıra, Askeri Fabrikalar ile KARDEMİR’in yayın organları olan dergilerde yer alan makaleler konuya ilişkin teknolojilerin takip edildiğini göstermiştir.202

197 İİKDMMS, 2004.

198 Mete Çankaya, 2014, s. 132.

199 ibid, s. 150-151.

200 Metal bilimi.

201 Maden, alaşım ve maden filizlerinin yüzeylerini, kesitlerini ve billurlaşma özelliklerini mikroskopla inceleyerek çözümünü yapan bilim kolu.

202 Mete Çankaya, a.g.e, s. 139-143.

88 Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında henüz teknoloji üzerinde yatırım yapabilecek sınıf mevcut olmadığından ve demir çelik sanayii çok büyük sermaye ve teknoloji gerektirdiğinden bu yıllarda pek çok sanayi alanında olduğu gibi demir-çelik sanayiinin kurulumunu da devlet gerçekleştirmiştir. 1923 ile 1950’lerin ikinci yarısına kadar, demir-çelik sanayii kurulumunu devlet üstlendiği için bu alandaki teknoloji tercihini de devlet yapmıştır. Bu doğrultuda,1930’ların başında açılan tesisler teknoloji ihtiyacının büyük kısmını satın alma şeklinde karşılamış olup 1950’lerde de özel sektörün bu ihtiyacın bir kısmını satın alarak bir kısmını da kendisi karşılamaya çalıştığı belirtilmiştir.203

Benzer Belgeler